Sağlık ve ilaç sektörü yapay zeka sayesinde gelişiyor

Güvenlik ve gizlilik testleri için veri toplama yaygınlaşıyor

Sağlık ve ilaç sektörü yapay zeka sayesinde gelişiyor
TT

Sağlık ve ilaç sektörü yapay zeka sayesinde gelişiyor

Sağlık ve ilaç sektörü yapay zeka sayesinde gelişiyor

"Aptalca bir sebep yüzünden ölmeyin." Bu slogan, girişimci, XPRIZE ve Singularity Üniversitesi'nin kurucusu Peter Diamandis tarafından en sık kullanılan ifadedir. Peter ve onun gibi pek çok kişi, yapay zeka alanında kaydedilen benzeri görülmemiş ve hızlı ilerleme sayesinde sağlık hizmetlerinde gerçek bir devrim yaşanacağını ve bunun da insan ömründe önemli bir artışa yol açacağını öngörüyor.

Önümüzdeki on yıla baktığımızda, yapay zekanın sağlık hizmetlerine entegrasyonu, tıbbi teşhis tekniklerini, ilaç geliştirmeyi, bireyselleştirilmiş tıbbı ve genel olarak hasta bakımını kökten dönüştürme vaadini taşıyor. Bu makale, yapay zekanın sağlık hizmetlerine katkıda bulunabileceği potansiyel ve gerçek dünyadaki gelişmeleri gözden geçirmekte ve bu yeniliklerin tıbbın geleceğini nasıl yeniden şekillendirebileceğini araştırmaktadır.

Yapay zeka ve ilaç geliştirme

Yapay zekanın belki de en önemli potansiyel etkileri ilaç keşfi ve geliştirme alanındadır. Yapay zeka algoritmaları veri setlerini eleme konusunda giderek daha becerikli hale geliyor ve muhtemelen hastalıklar, biyolojik hedefler ve gerçek ve sahte bileşikler arasındaki ilişkiyi tahmin edebilecek. Bu aynı zamanda potansiyel yeni ilaç hedeflerini ve uygun ilaç üretim yöntemlerini geleneksel yöntemlerden daha hızlı ve farklı bir şekilde belirleme potansiyeli anlamına da gelebilir. Bu çabalar başarılı olursa veya olduğunda, yapay zekanın ilaç keşfi ile ilgili zaman ve maliyet tasarrufu sağlaması beklenmektedir.

Gelecek, yapay zekanın klinik araştırmalar üzerindeki muazzam etkisine de tanıklık edecek, çünkü onları daha etkili ve başarılı hale getirecek. Araştırmacılar, hasta verilerini analiz etmek ve denemeler için uygun adayları daha hızlı ve doğru bir şekilde belirlemek için yapay zeka algoritmalarını kullanabilir. Bu sadece seçim sürecini hızlandırmakla kalmaz, aynı zamanda denemelerdeki popülasyonun daha iyi temsil edilmesini de sağlar. Pratik düzeyde, yapay zeka deneme verilerini oluştukları sırada izleyerek potansiyel sorunların veya yan etkilerin daha hızlı tespit edilmesini sağlayabilir, bu da yeni ilaçların güvenliğini ve etkinliğini artıracaktır. Denemelerin sonuçlarını tahmin etmek için çok modelli yapay zeka teknolojisi kullanarak hedef seçimi ve deneme tasarımına dayalı klinik denemelerin sonuçlarını tahmin etme (ALIPR-2023) yoluyla bu alandaki ilk girişimlere zaten tanık oluyoruz. Tahmin olanakları önemli ölçüde artacak ve bu konu bir sonraki aşamada çok önemli hale gelecektir.

sdeved

Ayrıca, yapay zekanın dijital terapi alanında yeni bir çağın eşiğinde olması bekleniyor. Aşağıda, bir bozukluğu veya hastalığı önlemek, tedavi etmek veya yönetmek için yüksek kaliteli programların yardımıyla yapılan bazı kanıta dayalı terapötik müdahaleler yer almaktadır. Kişiselleştirilmiş tavsiye ve tedaviler sağlayan yapay zeka destekli uygulamalar ve cihazlar daha etkili ve yaygın hale gelebilir. Bu yaklaşım yalnızca geleneksel tedavileri desteklemekle kalmaz, aynı zamanda kronik rahatsızlıklar, ruh sağlığı ve yaşam tarzıyla ilgili hastalıklarla başa çıkmak için yeni yollar ve yaklaşımlar sunar.

Bireysel vakaya uyarlanmış ilaç

Yapay zekanın büyük veri setlerini analiz etme yeteneği, her vakaya ayrı ayrı uyum sağlayabilen tıp alanında devrim yaratacaktır. Genetik bilgiler, invazif olmayan biyo-belirteçler, yaşam tarzı, çevresel faktörler ve görüntüleme testleri dahil olmak üzere hasta verilerini kullanarak yapay zeka, bireylere göre uyarlanmış tedavilerin belirlenmesine yardımcı olabilir. Bu yaklaşım sadece tedavilerin etkinliğini artırmakla kalmaz, aynı zamanda yan etkilerin azaltılmasına da katkıda bulunur. Gelecekte yapay zeka destekli araçlar, klinisyenlerin her hastanın kendine özgü sağlık ve yaşamsal durumuna göre en etkili ilaçları ve tedavi protokollerini seçmelerine olanak sağlayabilir.

Yapay zekanın teşhis tekniklerini de dönüştürmesi muhtemeldir; makine öğrenimi algoritmaları halihazırda tıbbi görüntüleri uzmanlarınkine eşit, hatta ötesinde bir doğruluk düzeyiyle yorumlamak için kullanılmaktadır. Gelecekte bu teknolojiler daha da gelişerek kanser, kalp hastalıkları ve nörolojik bozukluklar gibi durumların daha erken ve daha doğru bir şekilde teşhis edilmesine olanak sağlayacaktır. Yapay zeka ile geliştirilmiş teşhis araçlarına uzaktan erişim de daha kolay hale gelebilir ve bu da sağlık hizmetlerinin mevcudiyeti ve sağlanmasıyla ilgili boşluğu dolduracaktır.

Sağlık hizmetlerinde pratik etkinlik

Yapay zekanın sağlık sistemlerindeki pratik etkinliği artıracağına şüphe yok. Yapay zeka sistemleri, daha iyi kaynak yönetimi ve planlama yoluyla hastane iş performansını optimize etmekten hasta verilerini yönetmeye ve hastaneye kabul oranlarını tahmin etmeye kadar sağlık hizmeti sağlayıcılarının daha iyi bir bakım düzeyi sağlamasına yardımcı olabilir. Özellikle, yapay zeka sistemleri planlama, fatura düzenleme ve hasta dosyalarını yönetme gibi idari görevleri otomatik olarak gerçekleştirebilir, bu da çalışanların üzerindeki idari yükü azaltır ve hasta bakımına daha fazla odaklanmalarını sağlar. Bu daha yüksek verimlilik yalnızca hasta sonuçlarını iyileştirmekle kalmaz, aynı zamanda sağlık hizmeti sunumunun genel maliyetini de düşürebilir.

Buna ek olarak, yapay zekanın uzaktan tıbbi hizmetlere ve uzaktan hasta takibine entegre edilmesi sağlık hizmeti sunum sürecini geliştirecektir. Yapay zeka destekli uzaktan tıbbi hizmet platformları aynı zamanda ilk teşhisleri koyabilir, tedavi seçenekleri önerebilir ve hatta tıbbi durumların ciddiyetini tahmin edebilir. Yapay zeka algoritmalarıyla geliştirilmiş giyilebilir cihazlar, hastaların sağlık durumunun sürekli izlenmesine olanak tanır ve sağlık hizmeti sağlayıcılarına herhangi bir anormallik veya sapma durumunda erken müdahale olanakları ile gerçek zamanlı veriler sağlar.

Uygulama ve entegrasyondaki zorluklar

Aslında, yapay zekânın sağlık alanında kullanımını çevreleyen iyimserliğe rağmen, uygulama ve entegrasyon sürecinde, farklı yapay zekâ sistemleri ve sağlık hizmetleri veritabanları arasında operasyonel uyumluluğu sağlayan yüksek kaliteli standart veri ihtiyacının yanı sıra sağlık personelinin sürekli eğitimini de içeren büyük zorluklar vardır. Ayrıca, bu alanlarda yapay zekânın güvenli ve etkili bir şekilde kullanılmasını sağlamak için düzenleyici zorlukların ele alınması ve sağlık hizmeti standartlarına uyumun sağlanması şarttır.

Veri gizliliği ve güvenliği ile ilgili etik hususlar da, özellikle tüm YZ sistemlerinin şeffaf, tarafsız ve yorumlanabilir olmasını sağlamak açısından önemlidir; bu, sağlık hizmetleri ortamlarında kabul görmeleri ve etkili olmaları için gereklidir.

Belki de en büyük zorluk, sağlık hizmetlerinde yapay zeka kullanılarak kaydedilen ilerlemeleri zenginlerin hayatlarını iyileştirmekle sınırlamamaktır. Dönüştürücü sağlık araçlarının gerçek etkisi, halk bunlardan faydalanabildiğinde hissedilecektir. Teknolojik cehaleti ortadan kaldırmak, araçları kabul edilebilir bir maliyetle kullanılabilir hale getirmek ve bunlara erişimle ilgili boşlukları doldurmak gerekir. Bu da kamu sektörü, hasta savunucuları ve yapay zeka ile güçlendirilmiş teknolojik araçların makro ve mikro düzeylerde yoksun ülke ve topluluklara erişimini kolaylaştırabilecek kurumlar arasında işbirliğini gerektirmektedir.

Sonuç olarak, geleceğe doğru baktığımızda, yapay zekanın insan hayatını dönüştürme kabiliyetinin muazzam olduğunu görüyoruz, çünkü yalnızca tedavinin etkinliğini ve verimliliğini artırmayı değil, aynı zamanda vakalarla kişisel olarak daha uyumlu ve önleme daha büyük bir rol oynayabileceğinden hastayı daha fazla merkeze alan sağlık hizmetleri sağlamaya katkıda bulunmayı vaat ediyor. Ancak bu potansiyelin hayata geçirilmesi, teknik, etik ve düzenleyici zorluklarla dikkatli ve özenli bir şekilde mücadele edilmesini gerektirecektir. Beni saran bu iyimserlik, yapay zekanın insanların uzun ömürlülüğü üzerinde önemli bir etkisi olacağından emin olmamı sağlıyor. Bu yüzden Peter Diamandis'in tavsiyesine uyacağım ve aptalca bir sebepten dolayı ölmemeye çalışacağım.



Yaşlılıkta hastalıklardan koruyan beslenme biçimleri açıklandı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Yaşlılıkta hastalıklardan koruyan beslenme biçimleri açıklandı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Bilim insanları, yediklerimizin hayatımızın ilerleyen dönemlerinde yakalanacağımız kronik hastalıkların miktarını belirleyebileceği konusunda uyarıyor.

Araştırma sebze-meyve, balık ve doymamış yağlar bakımından zengin Akdeniz diyeti gibi sağlıklı bir beslenme düzeninin yaşlılarda demans da dahil olmak üzere kronik hastalıkların gelişimini yavaşlatabileceğini ortaya koydu. İşlenmiş et ve şeker açısından zengin, iltihabı artıran diyetlerse bu süreci hızlandırabilir.

İsveç'teki Karolinska Enstitüsü'nden araştırmacılar, 4 diyetin yaşlılardaki kronik hastalıklar üzerindeki etkilerini inceledi.

İncelenen diyetlerden üçü sağlıklı ve sebze, meyve, tam tahıl, kuruyemiş, baklagiller ve doymamış yağların alımına; şekerli yiyecekler, kırmızı et, işlenmiş et ve tereyağı/margarin tüketimininse azaltılmasına odaklanıyor.

Diğer yandan dördüncü diyet iltihaplanmaya yol açıyor ve daha az sebze, çay ve kahve; daha çok kırmızı ve işlenmiş et, rafine tahıllar ve şekerli içecek tüketimini içeriyor.

Araştırmacılar İsveç'teki 60 yaş ve üstü 2400 yetişkinin beslenmelerini 15 yıl boyunca izleyip kronik hastalıklarını takip etti.

Alınan besinleri, gıda sıklığı anketleri ve şu 4 diyet örüntüsüne bağlılıkla ölçtü: Ampirik Diyet İnflamatuar İndeksi (EDII), AHEI, Alternatif Akdeniz Diyeti (AMED) ve MIND (Nörodejeneratif Gecikme için Akdeniz - Dash Müdahalesi).

Multimorbidite, kronik hastalıkların sayısıyla tanımlanıp organ sistemlerine göre (kas-iskelet, kardiyovasküler ve nöropsikiyatrik) gruplandırıldı.

Nature Aging adlı bilimsel dergide yayımlanan sonuçlar, sağlıklı diyetleri benimseyenlerde kronik hastalıkların daha yavaş geliştiğini ortaya koydu.

Örneğin, başta AMED, AHEI ve MIND olmak üzere sağlıklı beslenme örüntülerine uzun süreli bağlılık, yaşlılarda kronik hastalıkların daha yavaş gelişmesiyle bağlantılı çıktı.

Bu, kardiyovasküler hastalıklar ve demans için geçerli olsa da kas ve kemiklerle ilgili hastalıklarda böyle bir bağlantı görülmedi.

Ancak iltihaplanma oluşturan diyeti benimseyenlerde kronik hastalık riski arttı.

Karolinska Enstitüsü'ndeki Yaşlanma Araştırma Merkezi, Nörobiyoloji, Bakım Bilimleri ve Toplum Bölümü'nde doktora sonrası araştırmacı olan ortak birinci yazar Adrián Carballo-Casla, "Sonuçlarımız, yaşlanan popülasyonlarda multimorbiditenin gelişimini diyetin ne kadar önemli ölçüde etkilediğini gösteriyor" diyor.

Diyetin koruyucu etkileri, yaşlanmaya bağlı hastalıklarda kilit önem taşıyan bir faktör olan iltihaplanmanın azalmasıyla açıklanabilir.

Araştırma makalesinin yazarları, uzun ömür üzerinde en büyük etkiye sahip olabilecek diyet önerilerini ve yaşlarına, cinsiyetlerine, psikososyal geçmişlerine ve kronik hastalıklarına göre bunlardan en fazla yararlanabilecek yaşlı gruplarını belirleyerek araştırmalarını ilerletmek istiyor.

Independent Türkçe