Kırışıklıklarla baş etmek için etkili 8 esansiyel yağ nedir?

Kırışıklıklarla baş etmek için etkili 8 esansiyel yağ nedir?
TT

Kırışıklıklarla baş etmek için etkili 8 esansiyel yağ nedir?

Kırışıklıklarla baş etmek için etkili 8 esansiyel yağ nedir?

Konu cilt bakımına gelince, çoğu insan kimyasal tedavilerin yan etkilerinden kaçınmak için tamamen doğal olanı tercih etmeye çalışır.

Şarku’l Avsat’ın Onlymyhealth sitesinden aktardığı habere göre, esansiyel yağlar, antioksidan özellikleriyle bilinen konsantre bitki özleridir.

Bunlar serbest radikallerin neden olduğu hasarı önleyebilir, cildin nem ve parlaklığını korumaya yardımcı olabilir.

Yaşlanma belirtilerini önledikleri ve kırışıklıkları azalttıkları için kolayca cilt bakımının bir parçası olabilirler.

Söz konusu habere göre, kırışıklıklarla baş etmek için etkili sekiz esansiyel yağ şunlar;

Limon yağı

Limon yağı, güneşin zararlarını önleyen zengin bir askorbik asit, alfa-tokoferol ve glutatyon kaynağıdır.

Aynı zamanda oksidatif stresi önemli ölçüde azaltan ve cilde zarar verebilecek serbest radikallere karşı çalışan antioksidan özelliklere de sahiptir.

Cilt tonunu eşitler, cildin erken yaşlanmasını önler ve kırışıklıkları azaltır.

Sandal ağacı yağı
Çok eski zamanlardan beri, sandal ağacı genel şifa uygulamalarının bir parçası olmuştur. 
Antiinflamatuar ve antioksidan özellikleri, oksidatif stresi azaltarak ve cilt hücrelerine zarar verebilecek serbest radikallerle savaşarak cildin sağlıklı kalmasına yardımcı olur. 
Ayrıca sivilce, egzama, sedef hastalığı gibi durumlarla baş etmek için de kullanılabilir.

Lavanta yağı

Lavantanın antiinflamatuar, antioksidan ve antimikrobiyal özelliklerinin cildi daha pürüzsüz hale getirdiği ve enfeksiyonlardan koruduğu bilinmektedir.

Ayrıca cilt hasarının önemli bir nedeni olan stresi hafifletmeye yardımcı olabilecek aromaterapötik özelliklere de sahiptir.

Biberiye yağı

Biberiye yağı, genel cilt sağlığı için bir ürün seçerken mükemmel bir seçenektir.

Antibakteriyel özellikleri nedeniyle egzama ve dermatit gibi cilt rahatsızlıklarıyla baş etmeye yardımcı olabilir.

Cilde zarar verebilecek ve erken yaşlanmayı geciktirebilecek oksidatif stresle mücadelede mükemmeldir.

Nar yağı

Nar yağı, cildin üst tabakası olan epidermisin yenilenmesini kolaylaştıran antiinflamatuar, antioksidan ve antimikrobiyal özelliklere sahiptir.

Cildi UV ışınlarının neden olduğu hasarlardan korur ve erken yaşlanmayı önler.

Nar yağı ayrıca, cildin elastikiyetini korur ve sıkı tutar.

Kayısı Yağı

Kayısı yağı, E Vitamini, beta-karoten, zeaksantin gibi antioksidanlar ve kırışıklıklar için harikalar yaratan yağ asitleri açısından zengin bir kaynaktır.

Kollajen üretimini kolaylaştırır ve cilt elastikiyetini korur.

Bu yağ düzenli nemlendiricinize eklenebilir, nemlendirmeye ve ince çizgileri azaltmaya yardımcı olabilir.

Havuç Tohumu Yağı

Antioksidan özellikleri nedeniyle havuç tohumu yağı, cilt bakım ürünlerinin tüm önemli formülasyonlarında kullanılır.

En iyi güneş koruma faktörüyle veya yaygın olarak güneş koruyucu (SPF) olarak bilinir.

Cildin gençleşmesine yardımcı olduğu ve sağlıklı cilt hücrelerinin parçalanmasını önlediği için cilt bakımı söz konusu olduğunda mükemmel bir seçenektir.

Misk Adaçayı yağı

Misk Adaçayı yağı, doğal bir antidepresandır ve aynı zamanda cilt için de mükemmeldir.

Sağlıklı cilde önemli ölçüde zarar verebilecek ve cildin yaşlanma sürecini hızlandırabilecek serbest radikallere karşı koymaya yardımcı olur.

Aynı zamanda oksidatif stresi ve sonraki hasarı azaltabilecek antioksidan özelliklere de sahiptir.



Buzul Çağı'ndan kalma aletler, Avustralya'nın ilk insanları hakkında bilinenleri baştan yazdı

Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)
Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)
TT

Buzul Çağı'ndan kalma aletler, Avustralya'nın ilk insanları hakkında bilinenleri baştan yazdı

Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)
Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)

Arkeologlar, Avustralya'nın Mavi Dağlar bölgesindeki bir mağarada Son Buzul Çağı'na ait nadir eserler ortaya çıkararak kıtanın ilk insanlarının, bir zamanlar bu engebeli dağlarda yaşadığına dair kesin kanıtlar buldu.

İlk Milletler topluluğu üyeleriyle birlikte çalışan araştırmacılar, Sidney'nin batısında yaklaşık 1073 metre yükseklikte yer alan buz gibi bir bölge olan Dargan Sığınağı'nın 20 bin yıl önce ilk insanlar tarafından yerleşim yeri olarak kullanıldığını keşfetti.

Hakemli dergi Nature Human Behaviour'da yayımlanan bulgular, Avustralya'da 700 metrenin üzerindeki bir rakımda yerleşim olduğuna dair bugüne kadarki en eski kanıtı sunuyor.

Bulgular, Mavi Dağlar'ın Son Buzul Çağı'nda yerleşime elverişsiz olduğu yönündeki önceki inanışları tersine çevirirken bu tür buzlu arazilerin, erken insan göçüne engel teşkil etmemiş olabileceğine işaret ediyor.

Araştırma, erken dönem Avustralya yerlilerinin bu elverişsiz koşullara uyum sağlamalarını sağlayan yaratıcılıkları hakkında da yeni soruları gündeme getiriyor.

Son Buzul Çağı'ndaki soğuk hava koşulları Mavi Dağlar'ın 600 metre yukarısındaki üst kesimlere kadar uzanmıştı, sıcaklıklar bugünkünden en az 8,2 derece daha düşüktü ve bitki örtüsü modern zamanlara göre çok daha seyrekti.

Bilim insanları Buzul Çağı'nda bu bölgede odun kaynaklarının kıt olabileceğini ve su kaynaklarının kış boyunca donmuş olabileceğini söylüyor.

Sidney Üniversitesi'nden arkeolog Wayne Brennan, "Şimdiye kadar, Avustralya'nın yüksek kesimlerinin Son Buzul Çağı'nda yaşanması çok zor yerler olduğunu düşünüyorduk" diyor.

Dr. Brennan şu ifadeleri kullanıyor: 

Yine de araştırmalarımız bu zorlu koşullara rağmen insanların, ağaç sınırının yaklaşık 400 metre üzerindeki bu yüksek rakımlı arazide yaşadığını ve buradan geçtiğini gösteriyor.

Arkeologlar mağara alanındaki son kazılarda ocak kalıntıları da dahil, Son Buzul Çağı'na ait yaklaşık 700 eser ortaya çıkardı.

Araştırmacılar bunların çoğunun Avustralya'nın ilk insanları tarafından muhtemelen kesme veya kazıma için kullanılan tarih öncesi aletler olduğunu söylüyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Philip Piper "Dargan Mağarası'nın son 20 bin yılını kapsayan bu kadar sağlam bir kronolojiyi oluşturmamızı sağlayan, eserlerin mükemmel bir şekilde korunmasıydı" diyor.

Gün yüzüne çıkarılan kil taşından aletlerin çoğu yerel üretimdi ancak bir tanesi Dargan Sığınağı'ndan yaklaşık 50 km uzaklıktaki Jenolan Mağaraları bölgesinden gelmiş gibi görünüyor. Bu da eski insanların kuzey ve güney arasında yolculuk yaptığına işaret ediyor.

ghtyju

Araştırmacılar, Mavi Dağlar silsilesi, bitki ve hayvan çeşitliliğiyle tanınan bir UNESCO Dünya Mirası alanı olmasına rağmen, yerli halkın kültürel mirasını korumak için hiçbir önlem alınmadığını söylüyor.

Çalışmanın yazarı ve Darug kadını Leanne Watson Redpath, "Halkımız binlerce yıl boyunca Mavi Dağlar'da yürüdü, yaşadı ve gelişti ve mağaranın orada olduğunu biliyorduk" diyor.

Mağara sadece bir şeyler paylaşmak, hikaye anlatmak ve hayatta kalmak için burayı bir buluşma yeri olarak kullanan atalarımızla somut bir bağ değil, aynı zamanda kültürel kimliğimizin bir parçası. Tüm Avustralyalıların yararı için mirasımıza saygı göstermeli ve onu korumalıyız.

Bilim insanları Son Buzul Çağı'nda bu dağlara hangi ilk insanların ulaştığına henüz emin değil.

Birden fazla yerli grubun bu bölgeyle bağlantılı olabileceğinden şüpheleniyorlar.

Dr. Brennan, "Geleneksel bilgimizle bilimsel araştırmaları birleştirerek tarihimizin bu paha biçilmez mahzenlerini gelecek nesiller için koruyabileceğimizi umuyoruz" diyor.

Independent Türkçe