Hala Sedki: Başrol beni hem mutlu ediyor hem de korkutuyor

Sedki Şarku’l Avsat’a ‘Kraliçe’deki rolü hakkında konuştu.

Hala Sedki: Başrol beni hem mutlu ediyor hem de korkutuyor
TT

Hala Sedki: Başrol beni hem mutlu ediyor hem de korkutuyor

Hala Sedki: Başrol beni hem mutlu ediyor hem de korkutuyor

Mısırlı oyuncu Hala Sedki, sinemadaki başrolünün kendisine hem korku hem de mutluluk verdiğini söyledi. 7 yıllık aradan sonra ‘Kraliçe’ filminde başrol oynayarak sinemaya geri dönen oyuncu, bu rolün ‘Cafer El Umde’ dizisinde canlandırdığı, ‘Kraliçe’ lakaplı ‘Safsaf’ karakteri ile hiçbir ilgisinin olmadığını belirtti.

Sedki Şarku’l Avsat’a “Filmin senaryosunda olaylar, büyük bir üne kavuşan diziden ve özellikle de sokakta ve sosyal medyada halkın konuşulan Kraliçe (Safsaf) karakterinden tamamen farklı” dedi.

Sinema oyunculuğunda yeni deneyime gelince, hem mutluluk hem de korku duyduğunu belirtti ayrıca filmde başrol olarak tüm sorumluluğu üstlendiğini anlattı. Oyuncu söz konusu film ile, bir aradan sonra sinemaya geri döndüğünü ve Cafer El Umde dizisinin başarısından sonra başarılı bir dönüş olduğunu belirtti.

Kraliçe filminde Rania Yusuf, Bassem Samra, Mohamed Radwan, Dina, Badria Tolba, Mohamed Mahmoud, Karim Afifi, Arfa Abdel Rassoul ve Shereen Reda gibi çok sayıda yıldız yer alıyor. Hisham Hilal ve Ahmed Ramzy tarafından yazılan filmin yönetmenliğini Sameh Abdelaziz üstleniyor. Olaylar, komedi paradokslarının ortasında, spor kulübü sahibi olan bir kadının etrafında dönüyor, sokaktaki bazı hayati meseleleri ve bunların toplum üzerindeki etkisinin boyutunu da ele alıyor.



Yiyeceklerin yapısının tokluk hissinde rol oynayabileceği tespit edildi

Besin değeri aynı olan gıdaların hücre yapısındaki farklılıklar, tokluk hissinde kayda değer bir etki yaratabiliyor (Unsplash)
Besin değeri aynı olan gıdaların hücre yapısındaki farklılıklar, tokluk hissinde kayda değer bir etki yaratabiliyor (Unsplash)
TT

Yiyeceklerin yapısının tokluk hissinde rol oynayabileceği tespit edildi

Besin değeri aynı olan gıdaların hücre yapısındaki farklılıklar, tokluk hissinde kayda değer bir etki yaratabiliyor (Unsplash)
Besin değeri aynı olan gıdaların hücre yapısındaki farklılıklar, tokluk hissinde kayda değer bir etki yaratabiliyor (Unsplash)

Bilim insanları yiyeceklerin yapısının tokluk hissini etkileyebildiğini tespit etti. 

Obezite gibi hastalıkların artışında modern beslenme alışkanlıkları kritik bir rol oynuyor. Ultra işlenmiş gıdalar da bu sorunun temel nedenleri arasında sayılıyor.

Öte yandan bu yiyecekler genellikle yağ, şeker ve tuz gibi sağlığa risk teşkil ettiği bilinen besinleri de yüksek miktarda içeriyor. Uzmanlar gıdaların nasıl "işlendiğinin" gözden kaçabileceğini söylüyor.

Birleşik Krallık'taki Imperial College London ve Quadram Enstitüsü'nden araştırmacılar gıdaların yapısının, etkilerini nasıl değiştirdiğini anlamak üzere bir çalışma yürüttü.

Bulguları hakemli dergi Nature Metabolism'de yayımlanan çalışmada 10 sağlıklı yetişkin 4 günlüğüne bir kliniğe yerleştirildi. Katılımcılara beslenme sondası takılarak mide ve üst ince bağırsaklarından düzenli numune alındı. Böylece gıdaların nasıl sindirildiği ve bunun bağırsaktaki metabolizma sonucu ortaya çıkan maddeleri nasıl etkilediği değerlendirildi.

Katılımcılar, hücreleri kırılmış veya bütün haldeki nohut unundan yapılan lapalarla beslendi. Yani bir lapadaki nohutlar, geleneksel nohut unu yapımında olduğu gibi doğal hücre yapısı bozulacak şekilde işlenmişti. Diğerindeyse hücrelerin bozulmaması için farklı bir işlem uygulandı.

Araştırmacılar, besin değerleri birebir aynı olan bu gıdaların vücutta farklı etkilere yol açtığını gözlemledi. 

Hücre yapısı bozulan nohut unundan yapılan lapa, daha hızlı sindirilerek kandaki glikoz seviyesini, diğer lapaya kıyasla 2 ila 4 kat daha fazla yükseltti.

Parçalanmamış hücrelere sahip gıda ise daha yavaş sindirildi. Ayrıca iştahı bastırmasıyla bilinen GLP-1 ve PYY hormonları daha uzun süre boyunca salgılandı. Katılımcılar da daha uzun süre tokluk hissettiğini bildirdi. 

Çalışmanın çok az kişiyle yapılmış olması gibi önemli bir sınırlılığı var. Ancak bulgular obezite ve tip 2 diyabetle mücadelede, gıdaların yapısının kayda değer bir rol oynayabileceğine işaret ediyor.

Makalenin yazarlarından Gary Frost "Gıdaların yapısının değiştirilmesi, nihayetinde halkı tip 2 diyabet gibi kronik hastalıklardan korumaya katkı sağlayabilir ve bu araştırma bu yüzden çok heyecan verici" diyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Mingzhu Cai ise zayıflama iğnelerinin başarısına değinerek şu ifadeleri kullanıyor:

Ozempic gibi GLP-1 agonistleri hakkında çok fazla tartışma dönüyor. Doğal GLP-1 seviyeleri asla bu ilaçların dozuna ulaşmayacak olsa da nasıl ve nerede salındığını anlayarak vücudumuzun üretebileceği dozları artırma şansımız var.

Bulgular, gıdaların işlenme biçimindeki farklılıkların yalnızca tokluk hissini artırmakla kalmayıp daha sağlıklı sonuçlar da doğurabileceğini gösteriyor.

Independent Türkçe, Imperial College London, Quadram Enstitüsü, Nature Metabolism