ABD'deki 15 bin kent için nüfus kaybı uyarısı verildi

Kuzeydoğu ve Ortabatı'nın en ağır etkilenen bölgeler olması bekleniyor

Pennsylvania'nın Braddock kentindeki terk edilmiş binalar (AFP)
Pennsylvania'nın Braddock kentindeki terk edilmiş binalar (AFP)
TT

ABD'deki 15 bin kent için nüfus kaybı uyarısı verildi

Pennsylvania'nın Braddock kentindeki terk edilmiş binalar (AFP)
Pennsylvania'nın Braddock kentindeki terk edilmiş binalar (AFP)

Yeni bir araştırmaya göre, ABD'nin yapısının önümüzdeki on yıllarda muazzam bir dönüşüm geçirmesi ve binlerce kentinde nüfus kaybıyla karşı karşıya kalması bekleniyor.

Chicago'daki Illinois Üniversitesi'nin yaptığı yeni bir araştırmaya göre, ABD'deki yaklaşık 15 bin kentin 2100'e kadar çok sayıda sakinini kaybedeceği tahmin ediliyor. Kentlerin yüzde 12-23 aralığında küçülmesi bekleniyor.

Washington DC ve Hawaii dışındaki tüm eyaletler belli bir düzeyde nüfus kaybıyla karşı karşıya kalacak. Pennsylvania'daki Pittsburgh, New York'taki Buffalo ve Ohio'daki Cleveland kentleri de dahil Kuzeydoğu ve Ortabatı'nın düşüşlerden en çok etkilenen bölgeler olacağı tahmin ediliyor.

Tahminlere göre, Kaliforniya'nın güney kıyısında nüfus azalırken, kuzey kıyısının daha kalabalık hale geldiği görülebilir. Teksas ve Utah an itibarıyla nüfus patlaması yaşıyor olsa da çalışma bu eyaletlerin de kent merkezlerini terk eden nüfustan paylarına düşeni alacaklarını ortaya koydu.

Alabama, Georgia ve Tennessee eyaletlerindeki Birmingham, Columbus ve Memphis gibi büyük kentlerin nüfusu da yavaş yavaş azalıyor.

Araştırmacılara göre, en kötü etkilenen eyaletlerin Vermont ve Batı Virginia olması ve kentlerinin yüzde 80'inin düşüşe geçmesi bekleniyor.

 ABD kentlerinin 2020'yle 2100 arasındaki nüfus projeksiyonu kullanılarak oluşturulan geleceği (Nature Cities)
 ABD kentlerinin 2020'yle 2100 arasındaki nüfus projeksiyonu kullanılarak oluşturulan geleceği (Nature Cities)

Bilim insanları, "Nüfustaki bu muazzam düşüşün sonuçları muhtemelen ulaşım, temiz su, elektrik ve internet erişimi gibi temel hizmetlerde aksamalara yol açarak benzeri görülmemiş zorlukları beraberinde getirecek" dedi.

Scientific American'a konuşan araştırmacılar, tahminlerin ardında muhtemelen birbiriyle ilişkili birkaç faktörün yattığını söyledi: İnsanların daha az çocuk sahibi olması, sanayi kaybı, artan emlak fiyatları ve iklim krizi.

Bulgular, 24 bin kentin son 20 yıldaki nüfus sayımı ve demografik verilerine dayanıyor ve bu da araştırmacıların 31 binden fazla kent için gelecekteki eğilimleri modellemesine olanak tanıyor. Araştırmacılar, daha temiz ve daha yeşil bir dünyadan hâlâ büyük ölçüde fosil yakıtlara bağımlı bir dünyaya kadar gelecekteki 5 iklim değişikliği senaryosunu değerlendirdi ve sonuçta "orta yollu" senaryonun sonuçlarını paylaştı.

Çalışma bazı ilginç bağlantılar ortaya koydu. Örneğin Kuzeydoğu'da, daha az kişinin araç sahibi olduğu kentlerde nüfus artışı yaşanması muhtemel. Buna karşılık, Güney ve Batı'da nüfusu artan kentlerin otomobillere olan bağımlılığı daha yüksek olma eğiliminde.

Araştırmacılar ayrıca uluslararası göçün nüfus düşüşünü durdurmadaki potansiyel etkisini de inceledi. Çalışmaya göre, New York ve Chicago gibi metropollerin çevresindeki kentlerde bulunan istihdam fırsatlarıyla bağlantılı olarak Hispanik ve Asyalı nüfusta artış görülmüş, böylece bu yerler göç sayesinde büyümeye devam edebilir.

Çalışma, kentlerin önümüzdeki on yıllarda nüfusta meydana gelecek değişiklikler için uzun vadeli planlar yapmaya başlamalarını ve beklenmedik zorlukları göz önünde bulundurmalarını tavsiye ediyor.

Örneğin, Chicago'daki Illinois Üniversitesi'nin ayrı bir çalışması, nüfusu azalan kentlerde genellikle yaşlı topluluklara yardımcı olmak amacıyla düşük maliyetli alma ve bırakma taşımacılığına daha fazla ihtiyaç duyulabileceğini ortaya koymuştu.

Kent sakinlerinin azalmasıyla birlikte bazı bölgelerde marketler kapanabilir ve gıdaya ulaşımın zorlaştığı bölgeler ortaya çıkabilir. Bu nedenle, hassas sakinlerin mevcut mağazalara ulaşmasına yardımcı olmak için ulaşıma ihtiyaç duyulabilir. 

Independent Türkçe



Usta yönetmen Oscarlı başyapıtını 11 yıl düşünmüş

Dünya sinemasının klasiklerinden Cennet Sineması, eski kasabasına dönen Salvatore'nin canlanan anılarını ve sinemada projeksiyoncu olarak çalışan Alfredo'yla ilişkisini anlatıyor (Titanus)
Dünya sinemasının klasiklerinden Cennet Sineması, eski kasabasına dönen Salvatore'nin canlanan anılarını ve sinemada projeksiyoncu olarak çalışan Alfredo'yla ilişkisini anlatıyor (Titanus)
TT

Usta yönetmen Oscarlı başyapıtını 11 yıl düşünmüş

Dünya sinemasının klasiklerinden Cennet Sineması, eski kasabasına dönen Salvatore'nin canlanan anılarını ve sinemada projeksiyoncu olarak çalışan Alfredo'yla ilişkisini anlatıyor (Titanus)
Dünya sinemasının klasiklerinden Cennet Sineması, eski kasabasına dönen Salvatore'nin canlanan anılarını ve sinemada projeksiyoncu olarak çalışan Alfredo'yla ilişkisini anlatıyor (Titanus)

Oscar ödüllü unutulmaz film Cennet Sineması'yla (Nuovo Cinema Paradiso) sinema tarihine geçen Giuseppe Tornatore, Şanghay Uluslararası Film Festivali'nde verdiği ustalık sınıfında, başyapıtının ardındaki uzun ve sabırlı yaratım sürecini anlattı.

"İlk filmim Il Camorrista'yı, yani mafya üzerine yaptığım yapımı çekerken bile Cennet Sineması'nın senaryosu zihnimde demleniyordu" diyen Tornatore, senaryoyu kaleme almadan önce tam 11 yıl boyunca "sadece düşündüğünü" açıkladı.

2,5 ayda bitirmiş

69 yaşındaki İtalyan yönetmen, yıllar süren bu içsel hazırlığın ardından kaleme aldığı senaryonun ise yalnızca 2,5 ayda tamamlandığını söyledi:

Bu hikayeyi 11 yıl boyunca düşündüm. Yazmaya başladığımda zaten kafamda bitmiş gibiydi.

Festivalde 1988 yapımı Cennet Sineması gösteriminin ardından düzenlenen söyleşide Tornatore, kendi çocukluk anılarından yola çıkarak sinema ve hikaye anlatımına dair düşüncelerini paylaştı. Sicilya'da geçen çocukluğuna dair şu sözleri söyledi:

6-7 yaşlarındaydım, devasa yakın planları ilk kez perdede gördüğümde hep 'Bu insanlar nereden geliyor?' diye düşünürdüm. Ara olup da ışıklar açıldığında hepsi bir anda kaybolurdu. 'Nereden geliyorlar, nereye gidiyorlar?' diye kendime sorup dururdum.

"Kurgu çok önemli bir iş"

Bu merak onu yerel sinema salonundaki makinistle arkadaş olmaya götürmüş. O makinistten hem teknik bilgileri hem de fotoğrafçılığı öğrenmiş.

14 yaşına geldiğinde ise hem okula devam etmiş hem de sinema salonunda projeksiyon görevlisi olarak çalışmaya başlamış.

"Film şeritlerine bakarak kurgu yapmayı öğrendim. Kurgu çok önemli bir iştir" diyen Tornatore, genç sinemacılara da şu tavsiyede bulundu:

Sadece bir alanda uzmanlaşmayın. Özellikle kurguyu öğrenin. Çünkü sinemada kurgu çok ama çok önemlidir.

Halen çoğu filminin kurgusunu kendisi yapmaya devam eden Tornatore, bu süreci yaratıcılığının vazgeçilmez bir parçası olarak görüyor.

27. Şanghay Uluslararası Film Festivali'nin Altın Kadeh Ödülleri'nde jüri başkanlığı görevini üstlenen Tornatore, Çinli genç yönetmenleri ve onların anlatı biçimlerini keşfetmek için sabırsızlandığını söylemişti.

Xinhua'ya verdiği röportajda, 1900 Efsanesi'nin (La Leggenda del Pianista Sull'Oceano) Çince afişini göstererek, filmin Çin'de iki kez vizyona girdiğini ve büyük ilgi gördüğünü hatırlatmıştı:

Çinli izleyicilerin filmlerimi sevmesinden büyük mutluluk duyuyorum.

Tornatore, Şüpheli (Una pura formalità), En İyi Teklif (La migliore offerta) ve Malena gibi filmlerle de tanınıyor.

Independent Türkçe, Variety, Xinhua