Zombi virüsler korkunç yeni bir salgını tetikleyebilir

Bilim insanları binlerce yıldır buzun içinde olan virüslere karşı uyarıyor

Kanada Yüksek Arktik bölgesindeki Devon Adası’nın havadan görünümü (AFP)
Kanada Yüksek Arktik bölgesindeki Devon Adası’nın havadan görünümü (AFP)
TT

Zombi virüsler korkunç yeni bir salgını tetikleyebilir

Kanada Yüksek Arktik bölgesindeki Devon Adası’nın havadan görünümü (AFP)
Kanada Yüksek Arktik bölgesindeki Devon Adası’nın havadan görünümü (AFP)

Bilim insanları, insanlığın yeni ve tuhaf bir salgın tehdidiyle karşı karşıya olduğu konusunda uyarıda bulunarak, Arktik buzul topraklarında donmuş eski virüslerin bir gün küresel ısınmayla tekrar ortaya çıkıp büyük bir salgına yol açabileceğini belirtti.

Şarku’l Avsat’ın Londra merkezli The Guardian gazetesinden aktardığı habere göre Methuselah mikroplarının (veya zombi virüslerin) türlerinin araştırmacılar tarafından zaten izole edilmiş durumda olduğunu aktardı. Söz konusu araştırmacılar, bilim için yeni bir hastalık tarafından değil, uzak geçmişten gelen bir hastalık tarafından yeni bir küresel tıbbi acil durumun tetiklenebileceğine yönelik korkularını dile getirdi.

Sonuç olarak bilim insanları, eski mikroorganizmaların neden olduğu bir hastalığın ilk vakalarını tespit edecek bir Arktik izleme ağı planlamaya başladı. Buna ek olarak, salgını kontrol altına almak ve enfekte kişilerin bölgeyi terk etmesini önlemek amacıyla enfekte kişilere özel karantina ve tıbbi tedavilerin hazırlanması için de çalışmalar başladı.

Aix-Marseille Üniversitesi’nden Genetikçi Dr. Jean-Michel Claverie, ‘Şu anda pandemik tehditlere ilişkin analizler, güney bölgelerde ortaya çıkıp daha sonra kuzeye yayılabilecek hastalıklara odaklanıyor” ifadelerini kullandı ve “Buna karşılık, kuzeyde ortaya çıkıp güneye doğru ilerleyebilecek bir salgına çok önem verilmiyor ve bunun kasıtsız bir hata olduğunu düşünüyorum. Orada insanlara bulaşıp yeni bir hastalık salgını başlatma potansiyeline sahip virüsler var” ifadelerine de yer verdi.

Bu nokta Rotterdam’daki Erasmus Tıp Merkezi’nden virolog Marion Koopmans tarafından desteklendi. Koopmans “Permafrostta (Donmuş topral) hangi virüslerin olduğunu bilmiyoruz ancak bir hastalık salgınını -örneğin çocuk felcinin eski bir türünü- tetikleyebilecek kapasitede bir virüsün var olabileceğine yönelik gerçek bir risk olduğunu düşünüyorum. Böyle bir şeyin olabileceğini varsaymamız gerekiyor” dedi.

2014 yılında Claverie’nin liderlik ettiği bilim adamlarından oluşan ekip, Sibirya’da canlı virüsleri izole etti ve bunların binlerce yıldır permafrostta gömülü olmalarına rağmen tek hücreli organizmaları enfekte edebildiklerini gösterdi. Geçen yıl yayınlanan daha gelişmiş araştırmalar, Sibirya’daki 7 farklı bölgeden birkaç farklı viral suşun varlığını ortaya çıkardı ve bunların kültür hücrelerini enfekte edebildiğini gösterdi. Bulunan bir virüs örneği 48 bin 500 yaşındaydı.

Claverie, “İzole ettiğimiz virüsler yalnızca amipleri enfekte edebiliyordu ve insanlar için hiçbir risk oluşturmuyordu” dedi. Ayrıca “Ancak bu, şu anda donmuş durumda olan diğer virüslerin insanlarda hastalıkları tetikleyemeyeceği anlamına gelmiyor.  Örneğin, iyi bilinen insan patojenleri olan çiçek virüsü ve herpes virüslerinin genomik izlerinin olduğunu belirledik” ifadelerine yer verdi.

İklim değişikliği ve bir kase yoğurt

Permafrost, kuzey yarımkürenin beşte birini kaplıyor ve uzun süre sıfırın altındaki sıcaklıklarda tutulan topraktan oluşuyor.  Bilim insanları bazı katmanların yüz binlerce yıldır donmuş halde kaldığını keşfetti.

Claverie geçen hafta Observer gazetesine “Permafrost ile ilgili en önemli nokta soğuk, karanlık ve oksijenden yoksun olmasıdır, bu da biyolojik materyalin korunması için mükemmel bir ortam sağlar. Bir yoğurdu permafrosta koyarsanız 50 bin yıl sonra hâlâ yenilebilir olabilir” dedi.

Ancak dünyanın permafrostları değişiyor. Gezegenin Kanada, Sibirya ve Alaska’daki permafrost ana rezervlerinin üst katmanları, iklim değişikliği Kuzey Kutbu’nu orantısız bir şekilde etkilenmesi sebebiyle eriyor. Meteorologlara göre bölge, küresel ısınmanın ortalama artış hızından birkaç kat daha hızlı ısınıyor.

Ancak Claverie, en acil riski oluşturan şeyin permafrostun doğrudan erimesi olmadığını belirterek “Tehlike, başka bir küresel ısınma sonucundan kaynaklanıyor, o da Arktik deniz buzunun kaybolması. Bu durum Sibirya’da nakliye, trafik ve endüstriyel gelişmenin artmasına olanak sağlıyor. Ayrıca bölgeye yönelik devasa madencilik operasyonları planlanıyor ve petrol ve cevher çıkarmak için derin donmuş toprakta devasa delikler açılacak” dedi.

Araştırmacı “Bu gibi adımlar orada hâlâ gelişen çok miktarda patojenin açığa çıkmasına neden olacak. Madenciler bu deliklere girecek ve soluyacaklar. Etkileri bir felakete neden olabilir” ifadelerini kullandı.

Bu nokta Koopmans tarafından da vurgulandı. Koopmans “Salgınlarının geçmişine bakarsanız, en önemli etkenlerden birinin arazi kullanımındaki değişiklik olduğunu görürsünüz. Nipah virüsü, insanlar tarafından yaşam alanlarından uzaklaştırılan meyve yarasaları tarafından yayıldı. Benzer şekilde, maymun çiçeği Afrika'da kentleşmenin yayılmasıyla ilişkilendirildi. Kuzey Kutbu’nda tanık olmak üzere olduğumuz şey de arazi kullanımında tam bir değişiklik anlamına geliyor ve bu başka yerlerde de gördüğümüz gibi tehlikeli olabilir” dedi.

Bilim insanları permafrostun en derin seviyelerinde bir milyon yaşına kadar virüsler içerebileceğine ve dolayısıyla yaklaşık 300 bin yıl önce ortaya çıktığı düşünülen kendi türümüzden çok daha yaşlı olabileceklerine inanıyor.

Claverie ve diğerleri, kutup bölgesindeki uluslararası bir eğitim ağı olan Arctic Üniversitesi UArctic ile karantina tesisleri kurma ve enfeksiyonu kontrol altına almak için ilk vakaları tespit edip yerel olarak tedavi edebilecek tıbbi uzmanlık sağlama planları üzerinde çalışıyor.

Claverie son olarak “Şu anda somut bir tehditle karşı karşıyayız ve onunla başa çıkmaya hazırlıklı olmamız gerekiyor. Bu kadar basit” ifadelerine yer verdi.



Gerçek olaylardan esinlenen 100 tam puanlı dizi izleyicileri hayran bıraktı

Javier Giner'in aynı adlı otobiyografik romanından esinlenen dizi; acı, iyileşme ve inişli çıkışlı kendini kabul süreci gibi temaları dokunaklı bir dille ele alıyor (Disney+)
Javier Giner'in aynı adlı otobiyografik romanından esinlenen dizi; acı, iyileşme ve inişli çıkışlı kendini kabul süreci gibi temaları dokunaklı bir dille ele alıyor (Disney+)
TT

Gerçek olaylardan esinlenen 100 tam puanlı dizi izleyicileri hayran bıraktı

Javier Giner'in aynı adlı otobiyografik romanından esinlenen dizi; acı, iyileşme ve inişli çıkışlı kendini kabul süreci gibi temaları dokunaklı bir dille ele alıyor (Disney+)
Javier Giner'in aynı adlı otobiyografik romanından esinlenen dizi; acı, iyileşme ve inişli çıkışlı kendini kabul süreci gibi temaları dokunaklı bir dille ele alıyor (Disney+)

Disney+'ta sessiz sedasız yayına giren yeni İspanyol dizisi Yo, adicto, eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'da 100 üzerinden 100 tam puan alarak son dönemin en çarpıcı yapımlarından biri haline geldi.

İlk olarak İspanya'da izleyiciyle buluşan ve eleştirmenlerden tam not alan dizide, Javier Giner karakterine hayat veren Oriol Pla, kariyerinin en etkileyici performansına imza atıyor. 

Uyuşturucu bağımlılığıyla mücadele eden bir adamın iyileşme sürecini konu alan Yo, adicto, bu süreci hem duygusal hem de insani yönleriyle işliyor.

Diziyi benzerlerinden ayıran en önemli özelliklerden biri, bağımlılığı basitleştirmeden ve ahlaki çerçeve sıkıştırmadan ele alması. Bir izleyici Google yorumunda şu ifadeleri kullandı:

Bağımlılar nadiren oldukları gibi gösterilir, oysa onlar da insan... İzlemesi zor ama çok güzel. Büyük bir sevgiyle anlatılmış.

Aitor Gabilondo ve Javier Giner tarafından yaratılan dizi, yalnızca madde bağımlılığına değil, onu çevreleyen duygusal karmaşaya da derinlemesine eğiliyor: Travma, suçluluk, utanç, bağışlama ve yeniden yaşamayı öğrenmenin günlük çabası...

Javier'le Nora Navas'ın canlandırdığı terapisti arasındaki ilişki, dizinin duygusal omurgasını oluşturuyor. İkili, sadece bir iyileşme sürecine değil; kimlik, aidiyet ve özsaygıyı yeniden inşa etmeye uzanan bir yolculuğa çıkıyor.

Oriol Pla'nın performansı eleştirmenler kadar izleyicilerden de övgü alıyor. Bir kişi şöyle yazmış:

Oriol Pla'nın oyunculuğu kusursuz. Başta nefret ettiğiniz bir karaktere sonrasında tamamen empatiyle yaklaşmanızı sağlıyor... Onunla gülüyor, ağlıyor, bağımlılıkların ötesindeki varlığını hissediyorsunuz... Mutlaka izlenmesi gereken bir dizi.

6 bölümden oluşan mini dizi, Javier'in dünyasını şekillendiren ailevi ve toplumsal dinamikleri de gerçekçi biçimde yansıtıyor. Bir başka izleyici ise şu yorumda bulunmuş:

Gerçekçi şekilde yorumlanmış bir sosyal tablo. Aile, sosyal çevre ve iş ortamı son derece çağdaş ve inandırıcı bir şekilde işlenmiş.

Bir diğer değerlendirme de dizinin duygusal etkisine dikkat çekiyor:

Kafamızda, kalbimizde bir şeyleri yerinden oynatıyor. Kendi yaşadığımız ya da başkalarının deneyimlediği duygularla yüzleştiriyor.

Sürükleyici anlatımı, derinlikli duygusal yapısı ve güçlü oyunculuklarıyla Yo, adicto, evrensel temalara odaklanan uluslararası diziler arasında şimdiden öne çıkan bir yapım oldu. 

Independent Türkçe, Express, Digital Spy