Sofie’nin Dünyası kitabının yazarı Norveçli romancı  Gaarder: O çocuğun şaşkınlığı hâlâ içimde

Sofie’nin Dünyası kitabının yazarı Norveçli romancı  Gaarder: O çocuğun şaşkınlığı hâlâ içimde
TT

Sofie’nin Dünyası kitabının yazarı Norveçli romancı  Gaarder: O çocuğun şaşkınlığı hâlâ içimde

Sofie’nin Dünyası kitabının yazarı Norveçli romancı  Gaarder: O çocuğun şaşkınlığı hâlâ içimde

Kahire Uluslararası Kitap Fuarı'nın 55. oturumu etkinliklerine katılmak üzere Mısır'a yaptığı ziyaret sırasında, “Sofie'nin Dünyası” romanının yazarı Norveçli romancı Jostein Gaarder  okurlarıyla bir araya geldi. “Sofie'nin Dünyası” yazara uluslararası şöhret kazandıran eseridir.

Bu eser ilk baskısının yayımlandığı 1991 yılından bu yana yaklaşık 50 milyon nüsha sattı ve Arapça dahil 63 dile çevrildi. Felsefe öğretmeni Gaarder, Yunanlılardan günümüze kadar felsefe tarihini konu alan bu romanın popüler düzeydeki başarısının sırrını Şarku'l-Avsat’a anlattı. Yazar başarısını eserinde gizem ve gerilime dayalı dramatik bir olay örgüsünün gereklerini bir araya getirmesine, felsefenin tüm aşamaları ve gelişimi için derinlikten yoksun, kuru akademik dilden uzak, basitleştirilmiş bir tanım sunmasına bağladı.

Ancak felsefe yalnızca “Sofie'nin Dünyası”nda değil aynı zamanda Arapçaya çevrilen diğer romanlarında da önemli bir tema olarak karşımıza çıkıyor. Orada Kimse Var mı?, Portakal Kız, Anna'nın Hikayesi ve Pirenelerde Bir Kale adlı eserleri dikkat çeken Gaarder: “Felsefe özü itibariyle soru sormak ve dünyaya merakla bakmak, onu sebeplere göre ele almamak üzerine kuruludur.  Hepimiz öyle ya da böyle filozof olarak doğduk. Çocukların evren ve onun kökenleri, insan ve onun varlığı, dünya ve onun kaderi hakkındaki basit sorularına bakın. Bunlar mükemmel felsefi sorulardır. Olumsuz anlamda olgunlaşmayacağıma, içimdeki çocuğun şaşkınlığını devam ettireceğime dair kendime söz verdim” diyor.

 



Rekor kıran enerji patlamasının sırrı çözüldü mü?

Düşük kütleye ve parlaklığa sahip kırmızı cüceler, galaksideki en yaygın yıldız türü (NASA)
Düşük kütleye ve parlaklığa sahip kırmızı cüceler, galaksideki en yaygın yıldız türü (NASA)
TT

Rekor kıran enerji patlamasının sırrı çözüldü mü?

Düşük kütleye ve parlaklığa sahip kırmızı cüceler, galaksideki en yaygın yıldız türü (NASA)
Düşük kütleye ve parlaklığa sahip kırmızı cüceler, galaksideki en yaygın yıldız türü (NASA)

Bilim insanları gizemli bir enerji patlamasının, kırmızı cüce bir yıldızdan ve ölü bir yıldızın kalıntısından geliyor olabileceğini buldu.

Gökbilimciler radyo dalgası yayan bir patlama türünü uzun zamandır anlamaya çalışıyor. Normalde bir bölgeden gelen art arda patlamalar arasında birkaç saniye hatta daha kısa süre olur.

Ancak 2006'dan beri, patlamalar arasındaki sürenin birkaç dakikadan birkaç saate kadar değişebildiği olaylar saptanmaya başladı.

Uzun periyotlu radyo geçişi denen bu olaylar neredeyse 20 yıldır bilim insanlarının kafasını karıştırıyor ve bu aralıklı patlamalarda nasıl radyo dalgası üretildiğini anlamaya çalışıyorlar.

Bunlar genellikle galaksinin kalabalık bölgelerinde görüldüğü için hangi cisimden geldiklerini anlamak da zorlu bir iş.

Bulguları hakemli dergi Astrophysical Journal Letters'ta 26 Kasım'da yayımlanan yeni çalışmadaysa Samanyolu'nun daha az gökcismi içeren eteklerinden gelen bir uzun periyotlu radyo geçişi incelendi.

GLEAM-X J0704-37 adı verilen bu olayda her üç saatte bir 30 ila 60 saniye süren patlamalar gerçekleşiyor. Uzun periyotlu radyo geçişi olayları arasında, art arda patlamaları arasında en çok süre olan GLEAM-X J0704-37 bu anlamda rekoru elinde tutuyor.

Güney Afrika'daki MeerKAT ve Şili'deki Güney Astrofizik Araştırma teleskoplarını kullanan bilim insanları, GLEAM-X J0704-37'nin M-tipi yıldız diye de bilinen bir kırmızı cüceden geldiğini gözlemledi.

Curtin Üniversitesi'nden çalışmanın ortak yazarı Natasha Hurley-Walker "M-tipi yıldızlar, Güneş'in kütlesinin ve parlaklığının çok azına sahip olan düşük kütleli yıldızlardır. Samanyolu'ndaki yıldızların yüzde 70'ini oluştursalar da hiçbiri çıplak gözle görülemez" diyerek ekliyor: 

M-tipi yıldız tek başına bizim gördüğümüz miktarda enerji üretemez.

Verileri tekrar inceleyen ekip kırmızı cücenin muhtemelen ikili bir sistem içinde yer aldığını buldu. Araştırmacılar diğer cismin, beyaz cüce yıldız olduğunu tahmin ediyor. 

Güneş gibi yıldızlar, süpernova patlaması geçirecek kütleye sahip olmadığı için yaşam döngülerinin sonuna geldiğinde dış katmanlarını atmaya başlıyor. Geriye kalan çekirdekse muazzam bir yoğunluğa sahip beyaz cüceye dönüşüyor. 

Bilim insanları sistemdeki güçlü manyetik alanların, hızla dönen nötron yıldızları (pulsar) gibi düzenli enerji patlamalarına yol açtığını öne sürüyor. 

Ekip halihazırda çalışmalarına devam ederek bu sistemi doğrulamaya ve radyo dalgalarını tam olarak nasıl ürettiğini anlamaya çalışıyor. 

Ayrıca teleskopların eski gözlemlerinde, GLEAM-X J0704-37'ye benzer patlamalar da bulmayı umuyorlar.

Independent Türkçe, Space.com, Science Daily, Astrophysical Journal Letters