Meksikalı bakan, Meksika-Tokyo-İstanbul hattında "en uzun seyahat canlı video yayını" rekorunu kırdı

Doğal afetler konusunda farkındalık uyandırmak amacıyla Meksika'dan yola çıkarak önce Tokyo, ardından İstanbul'a geldiği seyahatin tamamını canlı yayımlayan Meksika Turizm Bakanı Miguel Torruco Marques, "en uzun seyahat canlı video yayını" rekorunu kırdı

Doğal afetler konusunda farkındalık uyandırmak amaçlı seyahatiyle Guinness Rekorlar Kitabı'na girmeye hak kazanan Meksika Turizm Bakanı Miguel Torruco Marques (AA)
Doğal afetler konusunda farkındalık uyandırmak amaçlı seyahatiyle Guinness Rekorlar Kitabı'na girmeye hak kazanan Meksika Turizm Bakanı Miguel Torruco Marques (AA)
TT

Meksikalı bakan, Meksika-Tokyo-İstanbul hattında "en uzun seyahat canlı video yayını" rekorunu kırdı

Doğal afetler konusunda farkındalık uyandırmak amaçlı seyahatiyle Guinness Rekorlar Kitabı'na girmeye hak kazanan Meksika Turizm Bakanı Miguel Torruco Marques (AA)
Doğal afetler konusunda farkındalık uyandırmak amaçlı seyahatiyle Guinness Rekorlar Kitabı'na girmeye hak kazanan Meksika Turizm Bakanı Miguel Torruco Marques (AA)

Meksikalı Bakan Marques, ülkesinin turistik destinasyonlarını tanıtmak, kasırganın vurduğu Acapulco'nun ayağa kaldırılmasına katkıda bulunmak ve dünya çapında doğal afetlerin sebep olduğu yıkımlar hakkında farkındalık oluşturmak üzere 21 Şubat'ta "en uzun seyahat canlı video yayını"nı yapmak üzere yola çıktı.

Türk Hava Yolları (THY) ve All Nippon Hava Yolları'nın desteğiyle gerçekleştirilen girişimin canlı yayını, Meksika Turizm Bakanlığının sosyal medya hesaplarından yayımlandı.

Marques'in, 23 Şubat'ta tamamladığı, Guinness yetkilileri tarafından değerlendirilen 55 saatlik "en uzun seyahat canlı video yayını"nın 40 saat 2 dakika 20 saniyesi onaylandı ve daha önce Filipinler'de cep telefonuyla kaydedilen 26 saat 15 dakika 29 saniyelik rekoru geride bıraktığı açıklandı.

Böylece Guinness Rekorlar Kitabı'na girmesine ilişkin sertifikasını alan Marques'in farkındalık oluşturma girişimi başarıyla sonuçlandı ve ülkesinin rekora imza atmasını sağladı.

Sınırlı dünya turunda geçen yıl yıkıcı depremlerin yaşandığı Japonya ve Türkiye'yi ziyaret eden, bu kapsamda İstanbul'a gelen Marques, AA muhabirine açıklamalarda bulundu.

Ülkesinde 25 Ekim'de Acapulco Limanı'nı yerle bir eden çok büyük bir kasırganın yaşandığını belirten Marques şunları dile getirdi:

Acapulco, sanatçıların, devlet başkanlarının, dünyaca ünlü kişilerin tatil yaptığı, adımızı uluslararası çapta duyuran, turizmin en çok geliştiği yerlerden biriydi. Acapulco, yerle bir oldu ve biz de Meksika Devlet Başkanı Andres Manuel Lopez Obrador'un talimatlarını izleyerek özel sektörle beraber tüm yetkililer olarak Acapulco'nun yeniden doğuş sürecini bir dizi eylemle başlattık. Bu kapsamda bu yıl 48'incisi Acapulco'da 8-12 Nisan tarihlerinde düzenlenecek Turistik Tianguis (Meksika'da her yıl düzenlenen turizm fuarı) Festivali için hazırlıklar başladı.

Rekor rotasını niçin İstanbul'dan geçirdiğini anlatan Marques, çok güzel ve tarihi bir şehir olduğunu söyledi.

Marques, "Bu dünya turunda 21 Şubat'ın ilk saatlerinde Meksika'dan yola çıktık. Tokyo'ya vardık ve doğal afetlerden zarar görmüş bir tapınağı ziyaret ettik ve anma töreni düzenledik. Tokyo'da sadece 1,5 saat kaldık anma töreni için. Acapulco'yu yeniden ayağa kaldırmak için Tokyo'dan İstanbul'a, bu dünya turunda payı olan THY ile geldik. Doğal afetlerden zarar gören Türk topraklarına adım atmak önemliydi." diye konuştu.

Kendilerini İstanbul'da Meksika'nın Ankara Büyükelçisi Jose Luis Martinez y Hernandez'in karşıladığını belirten Marques, "en uzun seyahat canlı video yayını"nı yaptıklarını söyledi.

Marques, çeşitli basın kuruluşlarını Meksika'ya davet ettiklerini dile getirerek, THY'ye hem rekora imza attıkları seyahate sponsor olduğu hem de Meksika'ya uçuş sayısını artırdığı için teşekkür etti.

Meksika heyeti temmuzda Türkiye'yi ziyaret edecek

Turizm kapsamında Türkiye-Meksika ilişkilerine de temas eden Marques, temmuzda Türk turistlerle yakından ilgilenen çok sayıda eyaletin turizm yetkilileriyle Türkiye'ye bir ziyaret daha gerçekleştireceklerini, tur operatörleri ve hava yolu şirketleriyle görüşeceklerini, turistik destinasyonlarını tanıtmak için etkinlik düzenleyeceklerini anlattı.

Marques, "Hem Türkiye hem Meksika, dünya çapında turizm alanında ilk 10'dayız. Ekonomi için son derece önemli bir aktiviteyi geliştirmeyi bilen böyle büyük bir ülkede olmak bir ayrıcalıktır." şeklinde konuştu.

Uzmanlara iklim değişikliğiyle ilgili çağrıda bulunan Marques, şunları söyledi:

Acapulco'yu harap eden bu kasırga 1'inci kategoriyle başladı ve katlanarak gitti. Farklı ülkelerden bilim adamları bile niçin 1'inciden 3'üncü ve 5'inci kategoriye yükseldiğini belirleyemediler. Çok dikkatli olmak gerekiyor çünkü bu ne Meksika'da meydana gelen ilk ne de dünya çapında son sıra dışı doğa olayı olur. Bu yüzden çevreyi en iyi koruyan, tarihi, kültürel ve gastronomik kimliğini muhafaza eden ülkeler, turizm konusunda ilerleyen ve güçlenenler olacaktır.

Marques, anlaşmaların her zaman turizm faaliyetlerini artırdığını, Meksika Devlet Başkanı Obrador'un 2019'da bağlantı kurmaya yoğunlaştığını ve 2019’da Cancun'dan İstanbul'a direkt uçuşların başladığını kaydetti.

İki ülke arasındaki turizm faaliyetlerine ilişkin veriler paylaşan Marques, şöyle devam etti:

Geçen yıl yani 2023'te 37 bin 813 Türk, turistik Meksika'yı ziyaret etti, 42 milyon 576 bin dolar harcadılar. Türkiye ile Meksika arasında gidiş geliş yaklaşık 151 bin yolcu taşıyan 1042 uçuş gerçekleşti. THY'nin uçuşlarında Meksikalılar yüzde 39,3, Türkler yüzde 17, Ruslar yüzde 12,1, Hindistanlılar yüzde 5,3, Çinliler yüzde 3,1, İsrailliler yüzde 1,8, ABD'liler yüzde 1,6 doluluk oranı gösterdi.

Türkiye'deki dizi ve sinema sektörünün ülkenin güzelliklerini sergileyen yapımlarla uluslararası düzeyde önemli bir başarıya imza attığını vurgulayan Marques, "Türkiye'nin dünya çapında yetenek sahibi ve örnek olan sinema sektörünü tebrik ediyorum." dedi.

Marques, "Bunu, ülkemizin olumlu yönlerini öne çıkarmak için bizim de yapmamız gerekiyor." dedi.



Bilim dünyasını karıştıracak araştırma: Lucy, homininlerin atası değil mi?

Bilim dünyasını karıştıracak araştırma: Lucy, homininlerin atası değil mi?
Bilim dünyasını karıştıracak araştırma: Lucy, homininlerin atası değil mi?
TT

Bilim dünyasını karıştıracak araştırma: Lucy, homininlerin atası değil mi?

Bilim dünyasını karıştıracak araştırma: Lucy, homininlerin atası değil mi?
Bilim dünyasını karıştıracak araştırma: Lucy, homininlerin atası değil mi?

Araştırmacılar ünlü Lucy'nin, sanıldığı gibi bütün insan türlerinin atası olmayabileceğine dair kanıtlar buldu.

1974'te Etiyopya'da keşfedilen ve daha sonra Lucy adını alan fosiller, insan evriminde önemli bir dönüm noktasına işaret ediyor. 

Yaklaşık 3,2 milyon yıllık iskeleti, keşfedildiği dönemde bilinen en eksiksiz erken hominin isketletlerinden biriydi. 

Australopithecus afarensis adını alan tür 50 yıldır Homo sapiens (modern insan) de dahil tüm insan türlerinin atası kabul ediliyordu. 

Ancak Arizona Eyalet Üniversitesi'nden Yohannes Haile-Selassie ve ekibinin yeni araştırması, insanların A. afarensis'in değil başka bir türün soyundan gelmiş olabileceğini öne sürüyor.

Bilim insanları Etiyopya'nın Afar bölgesinde 2009'da bazı ayak kemikleri bulmuş ve bunların A. afarensis'ten farklı bir türe ait olduğunu belirlemişti.

Haile-Selassie ve ekibi daha sonra bölgede diş fosilleri keşfederek bunların ve ayak kemiklerinin, Australopithecus deyiremeda adlı yeni bir türe ait olduğunu 2015'te duyurmuştu. 

Ancak yine de ellerinde yeterli sayıda örnek olmadığı için kemikleri ayrı bir tür altında sınıflandırma konusunda kararsızlardı. 

dfrgt
Australopithecus deyiremeda'nın ayak kemikleri, ağaçlara tırmanmada Lucy'den daha becerlikli olduğunu gösteriyor (Yohannes Haile-Selassie)

Aynı bölgede ortaya çıkarılan çene ve diş kemikleri, artık A. deyiremeda'nın bir tür olarak yerini sağlamlaştırdı. Araştırmacılar henüz kesinliği kanıtlanmasa da daha önceki ayak fosillerinin de bu türden geldiğini düşünüyor.

Bulguları önde gelen hakemli dergi Nature'da dün (26 Kasım) yayımlanan çalışmaya göre A. afarensis ve A. deyiremeda, yaklaşık 3,3 ila 3,5 milyon yıl önce Afrika'nın doğusunda birlikte yaşamış.

Dahası, A. deyiremeda'nın kemikleri üzerinde yapılan analizler, A. afarensis'ten ziyade onun atası olan Australopithecus anamensis'le daha yakın akraba olduğuna işaret ediyor. 

Yani A. anamensis, hem Lucy'nin türünün hem de A. deyiremeda'nın atası gibi görünüyor. Bilim insanları bu nedenle Lucy'nin, daha sonraki Australopithecus türlerinin ve Homo cinsinin atası olmayabileceğini düşünüyor.

Çalışmada yer almayan ancak makaleyle birlikte yayımlanan bir yazı kaleme alan insan evrimi uzmanı Dr. Fred Spoor, bulguların bilim dünyasını "karıştıracağını" söylüyor. 

"Onlarca yıldır Lucy ve akrabalarının atalarımız olduğunu söyleyen ders kitapları ve belgeseller hazırlandı" diyen Spoor ekliyor: 

A. anamensis tanımlandığında bile, A. afarensis'in atası olarak görüldü ve bu nedenle evrim ağacında onun arkasına yerleştirildi. Yeni araştırma, A. anamensis'in yalnızca Lucy'nin atası olmadığını, aynı zamanda bizimki de dahil birçok başka insan türünün de ondan türemiş olabileceğini öne sürüyor.

Çalışmada ayrıca A. afarensis ve A. deyiremeda birbirlerine çok yakın yaşasa da doğrudan rekabete girmedikleri öne sürülüyor.

Dişlerin kimyasal analizi, A. deyiremeda'nın yaprak, meyve ve kabuklu yemişlerle beslenirken, A. afarensis'in tahıl ve otlarla hayatını sürdürdüğünü gösteriyor. Bilim insanları farklı kaynaklara ihtiyaç duymalarının rekabetin önüne geçtiğini düşünüyor.

Ayak yapıları da farklı yaşam tarzlarına işaret ediyor. A. afarensis çoğunlukla iki ayak üzerinde yürürken, A. deyiremeda vaktini ağaçlara tırmanarak geçirmiş gibi duruyor. 

Spoor "Bu türlerin beslenme şekilleri ve davranışları farklı olsa da yollarının kesişmiş olması muhtemel" diyerek ekliyor: 

Ancak ne ölçüde kesiştiğini bilmiyoruz.

Bilim insanları hem iki türün ilişkisine hem de insanların evrimine daha fazla ışık tutmak için çalışmalara devam etmeyi planlıyor.

Yeni fosiller bulmak için Etiyopya'ya tekrar gitmeyi planlayan Haile-Selassie "Örneğin A. anamensis'in ayağının nasıl göründüğünü hâlâ bilmiyoruz. Bu bize A. deyiremeda gibi bir başparmağı olup olmadığını ve ne kadar akraba olduklarını gösterebilir" ifadelerini kullanıyor:

Bunu öğrenmek, bu türler ve birbirleriyle nasıl ilişkili oldukları hakkında bildiklerimizi geliştirmek açısından çok önemli.

Independent Türkçe, Londra Doğa Tarihi Müzesi, Science Alert, IFLScience, Nature


Teslimat drone'u internet kablosunu kesen Amazon'a federal soruşturma

Amazon Prime Air teslimat drone'u, 2019 Mart'ta uçuş denemesinde (Amazon)
Amazon Prime Air teslimat drone'u, 2019 Mart'ta uçuş denemesinde (Amazon)
TT

Teslimat drone'u internet kablosunu kesen Amazon'a federal soruşturma

Amazon Prime Air teslimat drone'u, 2019 Mart'ta uçuş denemesinde (Amazon)
Amazon Prime Air teslimat drone'u, 2019 Mart'ta uçuş denemesinde (Amazon)

Amazon Prime Air teslimat drone'u, 2019 Mart'ta uçuş denemesinde (Amazon)

ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), geçen hafta Waco'da meydana gelen olayın ardından perakende devinin Prime Air teslimat hizmetini soruşturduğunu açıkladı.

Düzenleyici kurum yaptığı açıklamada, "18 Kasım Salı günü yerel saatle 12.45 civarında bir MK30 drone'u, Teksas'ın Waco kentindeki bir kabloya çarptı" dedi ve bu olayı "araştırdıklarını" ekledi.

ABD Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu (NTSB), kurumun olayı soruşturmadığını açıkladı.

Bir Amazon sözcüsü, "Bu bir kaza değildi" dedi.

18 Kasım'da bir teslimatı tamamladıktan sonra bir drone, yüksekteki ince bir internet kablosunu kesti ve ardından tasarlandığı gibi "Güvenli Acil Durum İnişi" gerçekleştirdi. Sözcü, "yaralanma veya yaygın internet kesintisi yaşanmadığını" da sözlerine ekledi.

Olayı ilk kez duyuran CNBC tarafından incelenen video görüntüleri, Amazon'un MK30 drone'larından birinin bir müşterisinin bahçesinden yükselirken, 6 pervanesinden birinin internet kablosuna dolandığını gösteriyordu. Daha sonra motorlarını kapatan drone, kontrollü bir iniş gerçekleşti.

Bu durum, NTSB ve FAA'nın, ekimde Arizona'da iki Amazon Prime Air drone'unun bir vinç koluna çarptığı ayrı bir olayı araştıracaklarını açıklamasının ardından yaşandı.

Amazon, 2023'te Teksas'ın College Station kentindeki müşterilerine Amazon Eczanesi'yle ortaklaşa drone'larla reçeteli ilaç teslimatına başlamıştı.

E-ticaret şirketi, 2030 sonuna kadar yılda 500 milyon paketi drone'larla teslim etmeyi hedefliyor.

Amazon, bu yıl Durham'a bağlı Darlington'daki lojistik merkezinden ilk Birleşik Krallık (BK) drone teslimat hizmetini başlatma planlarını duyurmuştu..

Başarılı olması durumunda Amazon, BK Sivil Havacılık Otoritesi'nden planlama izni ve yetki alınması koşuluyla ülke genelinde daha geniş bir uygulama başlatacağını belirtmişti.

O dönemde bir sözcü, "BK'deki müşterilerimiz için drone teslimatını gerçeğe dönüştürmeye hazır ve heyecanlıyız" demişti.

Dünyanın başka yerlerinde düzenleyici kurumlar ve hizmet verdiğimiz topluluklarla yakın işbirliği içinde güvenli ve güvenilir drone teslimat hizmetleri oluşturduk ve BK'de de aynısını yapmak üzere çalışıyoruz.

Independent Türkçe için çeviren: Çağatay Koparal


Sosyobiyolojik paradoks: İnsanın evrimi, yarattığı dünyaya yetişemiyor

Kent ortamı vahşi doğadan daha güvenli olsa da kendine has bazı zorlukları da var (Unsplash)
Kent ortamı vahşi doğadan daha güvenli olsa da kendine has bazı zorlukları da var (Unsplash)
TT

Sosyobiyolojik paradoks: İnsanın evrimi, yarattığı dünyaya yetişemiyor

Kent ortamı vahşi doğadan daha güvenli olsa da kendine has bazı zorlukları da var (Unsplash)
Kent ortamı vahşi doğadan daha güvenli olsa da kendine has bazı zorlukları da var (Unsplash)

Yeni bir araştırmaya göre insanlar modern dünyaya ayak uyduracak düzeyde evrimleşmedi. Araştırmacılar bu çarpıklığı, çeşitli sağlık sorunlarıyla ilişkilendiriyor.

İnsanlığın asıl sorunu şu: Taş devri duygularımız, Ortaçağ kurumlarımız ve tanrısal bir teknolojimiz var.

Sosyobiyolojinin öncü ismi Edward O. Wilson'ın bu sözleri sarf etmesinin ardından geçen yıllarda teknoloji çok daha gelişti. 

İnsan biyolojisinin bu ortama ayak uydurmakta zorlandığını öne süren araştırma sayısı artıyor.

Loughborough Üniversitesi'nden Daniel Longman ve Zürih Üniversitesi'nden Colin Shaw, hakemli dergi Biological Reviews'te yayımlanan makalede benzer bir sorunun yanıtını aradı: Modern dünyadaki hızlı ve kapsamlı çevresel değişiklikler, Homo sapiens'in bu ortama fiziksel uygunluğunu tehlikeye atıyor olabilir mi?

Araştırmacılar Homo sapiens'in (modern insan), tarihinin çok büyük bir kısmını doğal ortamlarda geçirdiğini ve Sanayi Devrimi'yle birlikte bunun hızla değişmeye başladığını belirtiyor.

Sanayileşme, kentleşme ve sağlıkla ilgili verileri sentezleyen araştırmacılar, insanların son yüzyılda dünyadaki hızlı değişimlere uyum sağlamak için yeterli zamanı olmadığına dair birçok işaret olduğunu savunuyor.

Örneğin doğurganlık oranlarının düşmesi, bağışıklık sisteminin zayıflamasıyla alerji ve otoimmün hastalıklara daha savunmasız hale gelinmesi, bilişsel işlevlerin daha yavaş gelişmesi ve fiziksel dayanıklılığın azalması gibi durumlara dikkat çekiyorlar.

Shaw, "Ortada bir paradoks var: Bir yandan son 300 yılda gezegendeki birçok insan için muazzam bir refah, konfor ve sağlık hizmeti yaratılırken, diğer yandan bu endüstriyel başarıların bazıları bağışıklık, bilişsel, fiziksel ve üreme işlevlerimiz üzerinde epey zararlı etkilere yol açtı" ifadelerini kullanıyor.

Bilim insanları Homo sapiens'in eskiden vahşi doğada karşılaştığı stres faktörleriyle, bugünküler arasında bir fark olduğunu belirtiyor.

Örneğin eskiden bir aslanla karşı karşıya gelen insanların, hayvanla savaşmak veya kaçmak gibi iki seçeneği vardı. Shaw, "Buradaki kilit nokta, aslanın tekrar uzaklaşması" diyor.

Modern dünya da aslında bunun gibi pek çok stres faktörüyle dolu: şehir gürültüsü, hava ve ışık kirliliği, mikroplastikler, böcek ilaçları, yapay ışıklar, sürekli gelen bildirimler…

Araştırmacılar kent yaşamının günlük zorluklarının insanları sürekli tetikte tuttuğunu ifade ediyor. Ancak avcı-toplayıcı atalarımızın aksine, bunlara tepki göstermek ortadan kaybolmalarını sağlamıyor.

Shaw "Vücudumuz tüm bu stres faktörlerine sanki vahşi dünyada aslanla karşılaşmış gibi tepki veriyor" diyerek ekliyor: 

İster patronunuzla zorlu bir tartışma olsun, ister trafik gürültüsü, stres tepki sisteminiz sanki aslanlarla karşılaşıyormuşsunuz gibi davranıyor. Sonuç olarak sinir sistemi çok güçlü bir tepki gönderiyor ama toparlanmayı sağlamıyor.

Bilim insanları gittikçe daha fazla kişinin kentlerde yaşamasıyla bu sorunun daha da artmasını bekliyor.

Ekip bu tehlikeleri daha iyi anlayıp doğa ve kentle kurulan ilişkiyi yeniden değerlendirmenin bir çıkış yolu gösterebileceğini söylüyor.

Shaw "Yaklaşımlardan biri, doğayla ilişkimizi temelden yeniden düşünmek olabilir; onu önemli bir sağlık faktörü olarak ele alabilir ve avcı-toplayıcı geçmişimizden kalma alanları koruyup yenileyebiliriz" diyor:

Araştırmamız, örneğin tansiyonu, kalp atış hızını veya bağışıklık fonksiyonunu en çok hangi uyaranların etkilediğini belirleyebilir ve bu bilgiyi karar vericilere aktarabilir. Şehirlerimizi doğru şekilde tasarlamalı, doğal alanları yenilemeli, onlara değer vermeli ve buralarda daha fazla vakit geçirmeliyiz.

Independent Türkçe, IFLScience, New Atlas, Biological Reviews