En çok hangi yaş grupları kanser riski altında?

Kanser vakalarının üçte biri 75 yaş üstü kişilerde teşhis ediliyor (Reuters-Arşiv)
Kanser vakalarının üçte biri 75 yaş üstü kişilerde teşhis ediliyor (Reuters-Arşiv)
TT

En çok hangi yaş grupları kanser riski altında?

Kanser vakalarının üçte biri 75 yaş üstü kişilerde teşhis ediliyor (Reuters-Arşiv)
Kanser vakalarının üçte biri 75 yaş üstü kişilerde teşhis ediliyor (Reuters-Arşiv)

Kanser tanısı, bir kişinin hayatında meydana gelebilecek en travmatik olaylardan biri olabilir, ancak farklı kanser türleri büyük ölçüde yaşa bağlıdır.

Şarku’l Avsat’ın The Telegraph gazetesinden aktardığı habere göre, İngiltere Kanser Araştırmaları Vakfı tarafından yürütülen araştırma, tüm kanser türlerinin üçte birinin 75 yaş üzerinde teşhis edildiğini gösterdi.

Ancak araştırmada, yaşlılıkta insanları etkileyen kanser türlerinin, gençleri etkileyenlere kıyasla farklı organları etkileme eğiliminde ve altta yatan nedenlerinin tamamen farklı olduğu da görüldü.

Surrey Üniversitesi’nden klinik onkolog Dr. Carla Perna araştırmaya ilişkin şunları söyledi;

Belirli bir genetik mutasyon taşıyan insanlar, hayatlarının çok daha erken dönemlerinde kansere yakalanma eğilimindedir ve bu durum çok daha agresiftir. 75 yaş üstü insanları etkileyen kanserler ise, hücrelerimizin yaşlanmasıyla ve yaşam tarzına bağlı hasarın yaşam boyu kümülatif etkisiyle ilişkilidir.

Onkologlar, kanserin geliştiği belirli hücre tiplerinin yaşla birlikte büyük ölçüde değişebileceğini söylüyor.

Bir örnek vermek gerekirse, Minnesota’daki Mayo Clinic Kanser Merkezi’nin Müdür Yardımcısı Dr. Stephen Ansell, çocukluk çağı kanserlerinin, genellikle kök hücreler gibi halen gelişmekte ve büyümekte olan hücre türlerinde ortaya çıkma eğiliminde olduğunu vurguladı.

dsevefv
Çocukluk çağı kanserleri genellikle kök hücreleri etkileme eğilimindedir (Reuters-Arşiv)

Ancak yaşlılıkta en yaygın görülen kanser türlerinden biri, organları kaplayan bezlerde bulunan hücrelerde gelişen kanserler olan adenokarsinomdur.

Dr. Ansell, gazeteye yaptığı açıklamada ayrıca şunları söyledi;

Bu geniş bir genelleme. Adenokarsinomlar, yaşlandıkça bezler zamanla giderek daha fazla uyarıldığı için ortaya çıkar ve bu da onları, kansere yol açan, hücre bölünmesi sırasında ortaya çıkan risklere karşı savunmasız hale getirir.

Peki çeşitli kanser türlerinin riski yaşla birlikte nasıl değişiyor?

Üç farklı yaşam evresine yönelik değerlendirme şöyle;

25-49 yaş

Gençken sonsuza kadar yaşayabileceğinizi varsayarsınız, ancak araştırmalar giderek daha fazla genç yetişkinin kansere yakalandığını gösteriyor.

İngiltere Kanser Araştırmaları Vakfı’na göre, gençlerde kanser oranları, 1990’ların başı ile 2018 arasında yüzde 22 oranında arttı.

Genç erkeklerde sık görülen kanserlerden biri, ortalama başlangıç yaşının sadece 33 olduğu prostat kanseri.

Cambridge Üniversitesi tıbbi onkoloji alanında akademik danışman olan onkolog Dr. Saif Ahmed, konuya ilişkin şu tavsiyelerde bulundu;

Bunu erken teşhis etmenin en iyi yolu gerçekten aylık kendi kendine muayenedir. Bu tümörler genellikle o kadar iyi yuvarlak değildir, bu nedenle sert ve düzensiz şekilli bir şişlik hissedersiniz. Ancak herhangi bir şişkinlik hisseden herkes doktoruna gitmeli.

Kadınlarda baş ve boyun kanserleri ve rahim ağzı kanseri de, cinsel yolla bulaşan insan papilloma virüsü (HPV) türleri ile güçlü bağlantı nedeniyle bu yaş grubunda en sık görülen türler arasında.

Bu suşlar boğaz ve rahim ağzındaki hücrelere zarar vererek sonuçta kansere neden olabilir.

Dr. Ahmed, düzenli rahim ağzı taraması ve erken ergenlik döneminde HPV aşısı yaptırmanın, özellikle birden fazla türe karşı en iyi korunma şekli olduğunu söyledi.

Meme kanserine yakalanan 40 yaşın altındaki kadınların, üçlü negatif meme kanseri olarak bilinen hastalığın özellikle agresif bir formuna sahip olma olasılığı daha yüksek.

Bu, BRCA1 genindeki kalıtsal bir mutasyonla güçlü bir şekilde bağlantılı.

Dr. Perna, bu konuda şunları söyledi;

Ailede meme kanseri öyküsü varsa kadınlar 25, 30 yaşlarında kitleleri kontrol etmeye başlamalı. Eğer endişe verici bir şey fark ederlerse mamografi çektirmelerine gerek yok. Genç bir kadın için basit bir ultrason herhangi bir sorunun tespit edilmesi için yeterlidir.

Bağırsak kanseri oranları da, bilinmeyen nedenlerle genç yetişkinler arasında artıyor.

Ancak olası risk faktörleri arasında yüksek oranda işlenmiş et tüketimi, alkol, hareketsiz yaşam tarzı ve artan obezite oranları yer alıyor.

dfvfde
Bağırsak kanserini tespit etmek için yapılan tıbbi muayene (Reuters-Arşiv)

ABD Ulusal Kanser Enstitüsü, 2020 yılında bağırsak kanserini 50 yaşın altındaki erkeklerde en ölümcül kanser türü, aynı yaş grubundaki kadınlar arasında ise üçüncü en ölümcül kanser türü olarak listeledi. 

Melanom (cilt kanseri) aynı zamanda genç yetişkinlerde, özellikle de kadınlarda teşhis edilen en yaygın kanserlerden biri.

Dr. Ansell, “Yeni bir ben varsa veya cildinizde bir şey ortaya çıkıyorsa, bunu hemen kontrol ettirmenizi tavsiye ederim” dedi.

50-74 yaş

Hem erkekler, hem de kadınlar, orta yaşta büyük hormonal değişimler yaşarlar ve bu da çeşitli kanserlere karşı hassasiyeti tetikleyebilir.

Menopoza 55 yaşından sonra geç başlayan kadınlar, kanser için bir risk faktörü olan hücre üretiminin artmasına neden olan östrojene daha fazla maruz kaldıkları için endometriyal, yumurtalık ve meme kanserine yakalanma riski belirgin şekilde daha fazladır.

Benzer şekilde, 50’li ve 60’lı yaşlarında aşırı kilolu olan menopoz sonrası kadınlarda bu kanserlere yakalanma riski daha yüksektir, çünkü vücut östrojeni vücut yağından elde edebilir.

Bu yaş grubundaki aşırı kilolu erkeklerin agresif prostat kanserine yakalanma olasılıkları da daha yüksektir. Çünkü prostat çevresindeki aşırı yağ katmanları, büyüyen kanser hücreleri için bir besin kaynağı görevi görür.

Imperial College London’daki araştırmacılar, İngiltere’deki ortalama 55-64 yaş arası bir erkeğin vücut kitle indeksini 18,5 ila 24,9 arasındaki ideal aralığa düşürmesi durumunda, yılda bin 300 daha az prostat kanseri kaynaklı ölüm gerçekleşeceğini tahmin ediyor.

Dr. Ahmed, bu yaş aralığındaki kadın ve erkekler için mamogramlardan yumurtalık kanseri için CA125 kan testine kadar çeşitli testlerin mevcut olduğunu bildirdi. 

Dr. Perna ise şu ifadeleri kullandı;

İngiltere’de prostat kanseri için bir tarama programı yok. Bu yüzden aile öyküsü, siyah etnik köken veya Yahudi olmak gibi bilinen herhangi bir risk faktörüne sahip olan her erkeğin 45 ve 50 yaşından itibaren pratisyen hekimden PSA testi yaptırması gerektiğini söylüyoruz.

Araştırmaya göre, akciğer kanseri de orta yaşta daha sık görülmeye başlıyor.

Bu kanser türü, 50-74 yaş arası erkeklerde kanser vakalarının yüzde 12’sini, bu yaş aralığındaki kadınlarda ise yüzde 13’ünü oluşturuyor.

sdv
Akciğer kanseri orta yaşlarda daha sık görülüyor (Reuters-Arşiv)

Royal Marsden Hastanesi, halihazırda sigara içen veya son 15 yılda sigarayı bırakan 50 yaş üstü herkesin, akciğer kanseri taraması için yıllık özel düşük doz bilgisayarlı Tomografi (BT) taraması yaptırmasını öneriyor.

İngiltere Ulusal Sağlık Servisi (NHS), Haziran 2023’ten bu yana, hastalık riski yüksek olan 55-74 yaş arası kişileri belirleyen ulusal bir program olan, hedefe yönelik bir akciğer sağlığı kontrol programını (TLHC) uygulamaya başladı.

Ancak Dr. Perna, taramaların tespit edebileceğinin hala bir sınırı olduğunu, bu nedenle en iyi seçeneğin mümkün olan en kısa sürede sigarayı bırakmak olduğuna dikkat çekerek, şunları ekledi;

Bu taramalarda yalnızca büyük tümörleri tespit edebilirsiniz, ancak küçük tümörleri gerçekten tespit edemezsiniz. Dolayısıyla sigara içmemek hala en iyi korunma yöntemidir.

75 yaş ve üzeri

Genel olarak kanser teşhisleri yaşla birlikte daha yaygın hale gelse de bu, hastalığın her türü için geçerli değildir.

Onkologlar, 75 yaşından sonra gelişen kanserlerin, bazen kötü yaşam tarzı alışkanlıklarının bir sonucu olarak, yaşam boyunca birikmiş DNA hasarıyla büyük ölçüde bağlantılı olduğunu söylüyor.

Erkeklerde mesane ve prostat tanıları oldukça yaygın olmakla birlikte, 75 yaş üstü kadınlarda görülen kanser tanılarının yüzde 21’ini meme kanseri oluşturuyor.

Ancak akciğer ve bağırsak kanseri de oldukça yaygın olmaya devam ediyor.

vbdfe
Sigara içmemek hala akciğer kanserini önlemenin en iyi yolu (Reuters-Arşiv)

Dr. Ansell açıklamasına şu ifadelerle devam etti;

Akciğer kanserinde, eğer sigara içiyorsanız, düzenli olarak birçok kanserojenin solunması söz konusudur. Mesane kanserlerinde ise, idrarla dışarı attığınız çeşitli maddeler olabilir, bu da mesane astarının uzun süreli tahrişine neden olarak sizi riske atabilir. Bağırsak kanseri hakkında öğrenecek çok şeyimiz var, ancak yaşam boyu süren beslenme alışkanlıkları sonuçta bir fark yaratabilir.

Doktor ayrıca, ailesinde bağırsak kanseri öyküsü olan herkesin kolonunun sağlığını incelemek için kolonoskopi taraması yaptırması gerektiğini söyledi.

Bilinmeyen nedenlerle, erkeklerde kadınlara göre 3-4 kat daha fazla görülen bir hastalık olan mesane kanseri için de çeşitli testler mevcut.

Aile geçmişinden veya kanında idrar çıkması gibi endişe verici semptomlardan endişe duyan herkes, esnek sistoskopi adı verilen, lokal anestezi ve mesanenin iç yüzeyini incelemek için üretradan ince bir tüpün yerleştirilmesini içeren bir testten geçebilir.

Ancak genel olarak bakıldığında, yaşlanmanın birkaç avantajından biri, herhangi bir kanser türü teşhisi konduğunuzda bunun muhtemelen daha az agresif olmasıdır. 

Dr. Perna, “NHS Meme Tarama Programı’nın 70 yaşında durdurulmasının nedenlerinden biri, bu yaşta meme kanseri tanısı alan herhangi bir kadının agresif kansere yakalanma olasılığının daha düşük olması” dedi.

Doktor ayrıca, 75 ya da 80 yaşında, çok agresif bir hastalığa yakalanma olasılığının çok daha düşük olduğunun da altını çizdi.



Pompeii, Antik Roma betonunun sırlarını açığa çıkardı

Vezüv Yanardağı'nın MS 79'da patlaması sonucu Pompeii yerle bir olmuştu (Reuters)
Vezüv Yanardağı'nın MS 79'da patlaması sonucu Pompeii yerle bir olmuştu (Reuters)
TT

Pompeii, Antik Roma betonunun sırlarını açığa çıkardı

Vezüv Yanardağı'nın MS 79'da patlaması sonucu Pompeii yerle bir olmuştu (Reuters)
Vezüv Yanardağı'nın MS 79'da patlaması sonucu Pompeii yerle bir olmuştu (Reuters)

Pompeii'de keşfedilen bir inşaat alanı, Antik Roma betonunun nasıl üretildiğine ilişkin tartışmalara son noktayı koydu.

Beton, Romalıların Kolezyum ve Pantheon'un yanı sıra hamamlar, büyük binalar, su kemerleri ve köprüler gibi o döneme kadar eşi benzeri görülmemiş yapılar inşa etmelerine olanak sağladı. 

Öte yandan bu betonu nasıl elde ettikleri süregelen bir tartışma konusuydu. Mimar Vitruvius'un MÖ 1. yüzyılda yazdığı formüle göre Romalılar, kalsiyum hidroksit kullanıyor ve kireci suyla karıştırdıktan sonra  volkanik kül gibi diğer malzemeleri karışıma dahil ediyordu.

Ancak bu formülle hazırlanan beton, Roma mimarisinde görülen ve malzemeye kendi kendini onarma kapasitesi kazandıran "kireç topaklarını" oluşturmuyordu.

Vezüv Yanardağı'nın MS 79'da patlaması sonucu Pompeii'de zamanda donup kalmış bir inşaat alanı keşfeden bilim insanları betonun nasıl üretildiğini saptamayı başardı.

Araştırmacılar, yarım kalmış bina inşaatında bitmemiş duvarlar ve beton üretimi için önceden karıştırılmış kuru malzemeler buldu.

Bulguları hakemli dergi Nature Communications'ta 9 Aralık Salı yayımlanan çalışmayı yürüten Admir Masic, son derece iyi korunmuş alan hakkında "Malzemeler, patlamanın şehri zamanda dondurduğu andaki gibi kalmıştı" diyor. 

Bu alanı incelemek, MS 79'a zaman yolculuğu yapmışım ve beton karıştıran işçilerin yanında duruyormuşum hissi yarattı.

Beton karışımı üzerine yapılan kimyasal analiz, Romalıların Vitruvius'un anlattığından farklı bir şekilde, "sıcak karıştırma" denen bir yöntemle ürettiğini ortaya koydu.

Bu yöntemde kalsiyum oksit, doğrudan su ve volkanik kayayla kül karışımıyla birleştiriliyor ve kimyasal reaksiyon karışımı kendiliğinden ısıtıyordu. 

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nden (MIT) Masic, "Kanıtlarımız, kalsiyum oksidin yapıların betonunda birincil rol oynadığını gösteriyor" diyerek ekliyor: 

Buna karşılık kalsiyum hidroksit genellikle işlenebilirlik ve pürüzsüz yüzeylerin önemli olduğu, harç ve sıvaların kaplamasında kullanılıyordu.

Ayrıca Vitruvius'un anlattığı yöntemin, Pompeii'deki inşaat zamanında artık pek kullanılmıyor olması da muhtemel.

Sıcak karıştırma yöntemi, betonun çatlakları kimyasal yolla onarması nedeniyle öne çıkıyordu. Bu yolla üretilen beton, yapımında kullanılan kirecin beyaz kalıntıları olan "kireç topakları" içeriyor. Bunlar çözünüp yeniden kristalleşerek suyun sızması sonucu oluşabilecek çatlakları onarıyor.

Masic, "Modern betonlar genellikle kendi kendini onarma özelliğinden yoksun" ifadelerini kullanıyor: 

Bu nedenle, bu antik yöntem modern standartlara doğrudan bir alternatif sunmasa da ortaya çıkarılan prensipler, yeni nesil dayanıklı ve düşük karbonlu betonların tasarımına ilham verebilir.

Independent Türkçe, Reuters, New Scientist, Scienc Alert, Nature Communications


Japonya'da kendi kendini süren yolcu gemisi üretildi

Japonya'nın Olympia Dream Seto feribotu bugünden itibaren yarı otonom navigasyona başlayacak (Nippon Vakfı)
Japonya'nın Olympia Dream Seto feribotu bugünden itibaren yarı otonom navigasyona başlayacak (Nippon Vakfı)
TT

Japonya'da kendi kendini süren yolcu gemisi üretildi

Japonya'nın Olympia Dream Seto feribotu bugünden itibaren yarı otonom navigasyona başlayacak (Nippon Vakfı)
Japonya'nın Olympia Dream Seto feribotu bugünden itibaren yarı otonom navigasyona başlayacak (Nippon Vakfı)

Gelişmiş otonom navigasyon sistemine sahip, dünyada bir ilk olan yolcu feribotu Japonya'da görücüye çıktı. Duyuru, gemilerin ticarileştirilmesi projesinde yer alan Asya merkezli bir kâr amacı gütmeyen kuruluş tarafından tanıtıldı.

Olympia Dream Seto feribotu Okayama Prefektörlüğü'ndeki Shin-Okayama limanıyla Kagawa Prefektörlüğü'ndeki Tonosho limanı arasında yolcu taşıyacak ve bugünden itibaren yarı otonom olarak seyire başlayacak.

Azalan ve yaşlanan nüfus, Japonya'yı birçok alanda insan kaynakları kıtlığı kriziyle karşı karşıya bırakıyor.

Bu alanlardan biri de kıyı taşımacılığı sektörü; bazı tahminlere göre mürettebatın yarısından fazlası 50 yaşın üzerinde.

Japonya'da Honshu, Hokkaido, Kyushu ve Shikoku ana adalarıyla bağlantıda kalmak için günlük feribot seferlerine büyük ölçüde bağımlı birçok küçük ada var.

Kuruluş, internet sitesindeki açıklamada "Nippon Vakfı Tam Otonom Gemi Programı, kıyı taşımacılığı için tam otonom seyirin gösterim testlerini gerçekleştirmede dünyaya öncülük ediyor" diye belirtti.

Vakıf, testlerin başarısıyla "bu alanda teknolojik gelişme için daha fazla fırsat yaratmayı, Japonya'nın lojistik, ekonomi ve sosyal platformlarında yeniliği teşvik etmeyi ve ilgili teknolojik gelişmeyi desteklemeyi" amaçladığını açıkladı.

Uzak ada rotalarındaki mürettebat üyelerinin çoğu, rotanın hizmet verdiği bölgeden geliyor ve bu rotalarda mürettebat eksikliği olasılığı var. Bu durum, uzak ada rotalarında hizmetin azaltılmasını kaçınılmaz hale getirecek ve bu bölgelerde yaşayanları rahatsız edecektir. Tam otonom navigasyonun bu sosyal sorunları çözmenin bir yolu olduğuna inanıyoruz.

Nippon Vakfı yöneticisi Mitsuyuki Unno, Olympia Dream Seto yolcu feribotunun en erken gelecek ay sonuna kadar otonom navigasyon kullanarak ticari operasyonlara başlayacağını söyledi.

Teknoloji devleri, karayolu için sürücüsüz otomobiller ve diğer otonom araçlar geliştirme konusunda büyük adımlar atarken, denizlerde bu tür bir seyahat için hâlâ birçok engel bulunuyor.

Örneğin, kara ve deniz arasında telekomünikasyon altyapısının yetersizliği ve denizcilik gemileri için engelden kaçınma teknolojisinin nispeten daha az gelişmiş olması sözkonusu.

Ancak Nesnelerin İnterneti, yapay zeka ve görüntü analizinde dünya lideri olan Japonya'yla uzmanlar, otonom gemi navigasyonunun ülkede hayata geçebileceğini umuyor.

Mevcut projenin önceki bir aşamasında, 2020'yle 2022 arasında Tokyo Körfezi de dahil 5 şirket grubuna ait 6 gemi test edilmişti.

2026'ya kadar sürmesi beklenen projenin mevcut aşaması, çarpışmadan kaçınma ve gemilerin otomatik yanaşma (rıhtıma yanaşma) ve ayrılma (rıhtımdan ayrılma) süreçlerindeki gelişmelerle birlikte teknolojinin uygulanmasını iyileştirmeyi amaçlıyor.

Independent Türkçe


İnsanlar sanılandan 350 bin yıl önce çakmaktaşıyla ateş yakmaya başlamış

Çakmaktaşına vurulduğunda kıvılcım çıkaran pirit, 400 bin yıl önce ateş yakmak için kullanılmaya başlanmış (Craig Williams/British Museum)
Çakmaktaşına vurulduğunda kıvılcım çıkaran pirit, 400 bin yıl önce ateş yakmak için kullanılmaya başlanmış (Craig Williams/British Museum)
TT

İnsanlar sanılandan 350 bin yıl önce çakmaktaşıyla ateş yakmaya başlamış

Çakmaktaşına vurulduğunda kıvılcım çıkaran pirit, 400 bin yıl önce ateş yakmak için kullanılmaya başlanmış (Craig Williams/British Museum)
Çakmaktaşına vurulduğunda kıvılcım çıkaran pirit, 400 bin yıl önce ateş yakmak için kullanılmaya başlanmış (Craig Williams/British Museum)

İnsanların ateş yakmaya sanılandan 350 bin yıl önce başladığı ortaya çıktı.

Ateşi kontrol etmek, daha fazla türden gıdayı tüketme ve zorlu koşullarda hayatta kalma gibi beceriler kazandırdığı için insanlık tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri kabul ediliyor.

İnsanların yaklaşık 1 milyon yıl önce doğal  yangınlardan elde edilen ateşi kullanmaya başladığı düşünülüyor. 

Ancak ateşi kendilerinin yakmasının çok daha sonra gerçekleştiği tahmin ediliyor. Bugüne kadar buna dair en eski örnek 50 bin yıl önceyi işaret ediyordu. Fransa'da keşfedilen el baltalarının, ateş yakmak için pirit gibi bir minerale tekrar tekrar vurulduğu belirlenmişti.

Bununla beraber odunları birbirine sürtme yöntemiyle ateş yakmanın, Fransa'daki çakmaktaşı ve pirit yönteminden çok daha eskiye dayandığına inanılıyor. Ancak odunlar organik materyal olduğu için buna dair net kanıtlara ulaşılamıyor. 

British Museum araştırmacılarının liderliğindeki yeni bir çalışmada, Birleşik Krallık'ta (BK) 400 bin yıl önce çakmaktaşıyla ateş yakıldığını gösteren kanıtlar bulundu.

Bilim insanları BK'nin Barnham köyündeki eski bir kil ocağına odaklandı. 1900'lerin başlarında taş aletlerin keşfedildiği bu alanda ateş yakıldığına dair ilk işaretler 2014'te ortaya çıkmış ancak kesin bir sonuca varılamamıştı.

Bulguları önde gelen hakemli dergi Nature'da dün (10 Aralık) yayımlanan çalışmada iki küçük oksitlenmiş pirit parçası tespit edildi. 

Araştırmacılar ateş yakmada kullanılan piritin bölgede son derece nadir olduğunu ve muhtemelen onlarca kilometre uzaktan getirildiğini söylüyor.

fgthyju
Barnham'da keşfedilen piritin ateş yakmak için kullanıldığı tespit edildi (Jordan Mansfield/Pathways to Ancient Britain Projec) 

Jeokimyasal testler de bölgedeki kil tabakasının 700 derecenin üzerinde sıcaklıklara kadar ısıtıldığını gösteriyor. Bulgular tek seferlik bir kullanımdan ziyade, defalarca yakılan bir kamp ateşi veya ocağın varlığına işaret ediyor.

Çalışmanın ortak liderliğini üstlenen Rob Davis, "Bu olağanüstü keşif, bu dönüm noktasını yaklaşık 350 bin yıl geriye çekiyor" diyerek ekliyor:

Bunun muazzam sonuçları var. Ateşi yakma ve kontrol etme yeteneği, insan evrimini değiştiren pratik ve sosyal faydalarıyla insanlık tarihinin en kritik dönüm noktalarından biri.

Bilim insanları buradaki ateşi Neandertallerin yaktığını tahmin ediyor. Makalenin yazarlarından Chris Stringer, "Elbette, türümüz (Homo sapiens) Afrika'da evrimleşirken, bu insanlar Britanya ve Avrupa'da yaşıyordu. Bizim türümüz de bu bilgiye sahip olabilir ancak elimizde kanıt yok" diye açıklıyor.

Ateşi kontrol etme becerisinin 400 bin yıl önce başlaması, insan evrimindeki kritik değişimlerde daha önemli bir rol oynamış olabileceğini düşündürüyor. 

Bu beceri; ısınma, ışık, avcı hayvanlardan korunma gibi faydalar sunmanın yanı sıra insanların daha geniş bir yelpazedeki yiyecekleri işlemesine olanak tanıyarak hayatta kalma ihtimalini artırdı. Bu kazanımlar daha geniş grupları ve beyin gelişimini destekledi.

Davis, "Tüm bunlar bir araya gelerek insanların daha uyumlu olmasını, daha sert, daha soğuk ortamlara yayılmasını ve Britanya gibi kuzey enlemlerinde daha başarılı bir şekilde yaşamasını sağladı" diyerek ekliyor:

Ateş; sosyal etkileşimler, yiyecek paylaşımı, dil gelişimi, erken dönem hikaye anlatımı ve mit oluşturma için bir merkez haline geldi.

Independent Türkçe, Science Alert, Guardian, Nature