Kedi Adası'ndaki sokak hayvanları yeni sahiplerini bekliyor

Özel oyun bölümleri de var

Kısırlaştırıldıktan sonra ilk bulundukları yere geri gönderilemeyen kediler, adanın yeni sakinleri oluyor (Unsplash)
Kısırlaştırıldıktan sonra ilk bulundukları yere geri gönderilemeyen kediler, adanın yeni sakinleri oluyor (Unsplash)
TT

Kedi Adası'ndaki sokak hayvanları yeni sahiplerini bekliyor

Kısırlaştırıldıktan sonra ilk bulundukları yere geri gönderilemeyen kediler, adanın yeni sakinleri oluyor (Unsplash)
Kısırlaştırıldıktan sonra ilk bulundukları yere geri gönderilemeyen kediler, adanın yeni sakinleri oluyor (Unsplash)

Çin'deki Kedi Adası'nda yaşayan yaklaşık 400 sokak hayvanı yeni sahiplerini bekliyor.

Çin'in ticaret merkezi Şanghay'daki Disneyland'in birkaç kilometre ötesinde yer alan bölgede sokak hayvanlarına özel oyun bölümleri ve beslenme alanları var. 

2022'de açılan Kedi Adası, Şangay Sokak Kedileri Denetim Merkezi adlı sivil toplum kuruluşu tarafından işletiliyor. 526 bin metrekarelik bölgedeki çalışmalara Şangay Belediyesi de destek veriyor. 

Washington Post'un aktardığına göre, 25 milyon nüfusa sahip Şanghay'da 400 bin ila 1,5 milyon arası sokak kedisi var.

More Meow Garden adlı kedi kafesinin sahibi Erica Guo, "Kedi sahiplenmek son yıllarda özellikle genç nesil arasında oldukça popüler hale geldi" dedi. 

Diğer yandan bunun evcil hayvan dükkanlarının gelirlerini artırdığına işaret edildi. Çin genelinde bu dükkanlarda toplamda yaklaşık 51 milyon köpekle 65 milyon kedinin olduğu aktarıldı. 2020'de evcil hayvan satışlarından elde edilen gelir yaklaşık 44 milyar dolardı. 

Guo, işlettiği kafede sadece sokaktan kurtarılan kedilerin yer aldığını belirterek "Kedi kafeler, kedilerin ve insanların birlikte oynayabileceği bir yer olmakla kalmayıp, hayvanları sahiplenmek isteyenlerin kedilerle iletişim kurmasını da sağlıyor" ifadelerini kullandı. 

Adanın yönetiminden sorumlu Zha Zhenliang, kedileri sahiplenmek isteyenlere eğitim verdiklerini, ayrıca bu kişilerin evlerinin uzaktan görüntülü aramalarla incelendiğini söyledi.

Sokak kedileri yakalanıp kısırlaştırıldıktan sonra ilk bulundukları yere geri gönderiliyor. Bu mümkün olmadığındaysa hayvanlar Kedi Adası'na transfer ediliyor.

Zha, son 18 ayda sadece 130 kediyi sahiplendirebildiklerini belirterek, bu sayının artmasını istediklerini söyledi.

Independent Türkçe



Bütün canlıların ölünce sönen tuhaf bir parıltı yaydığı tespit edildi

Fotoğraf: Pexels
Fotoğraf: Pexels
TT

Bütün canlıların ölünce sönen tuhaf bir parıltı yaydığı tespit edildi

Fotoğraf: Pexels
Fotoğraf: Pexels

Tıbbi teşhiste güçlü bir yeni aracın önünü açabilecek yeni bir araştırmaya göre, tüm canlı varlıkların canlılıkla bağlantılı olarak yaydığı tuhaf parıltı, öldüklerinde kayboluyor.

Yaşam formları, esasen metabolizmanın yaşamı sürdüren süreçleri beslediği karmaşık biyokimyasal laboratuarlardır.

Bu metabolizmanın yan ürünlerinden biri, reaktif oksijen türleri yani ROS adı verilen, yüksek oranda reaktif oksijen içeren bir grup molekül.

Kanada'daki Calgary Üniversitesi'nden araştırmacılar aşırı ROS üretiminin, oksidatif stres diye bilinen sürece yol açabileceğini ve bunun da vücuttaki kimyasallar arasında, parıltıyla bağlantılı elektron transfer süreçlerini tetiklediğini söylüyor.

The Journal of Physical Chemistry Letters'ta yayımlanan çalışma, farelerde ultra zayıf foton emisyonu (UPE) veya biyofoton emisyonu diye adlandırılan tuhaf parıltıyı belgeliyor.

Araştırmacılar canlı farelerin, yakın zamanda ölen farelere kıyasla kayda değer derecede daha yüksek yoğunlukta UPE yaydığını saptadı.

Buna karşılık bitkilerdeki UPE, sıcaklık değişiklikleri, yaralanma ve kimyasal işlemler gibi stres faktörlerine maruz kalma durumuna göre değişiklik gösteriyor.

Önceki çalışmalar, insan gözüyle görülemeyen son derece düşük yoğunluklu ışığın kendiliğinden salınmasıyla tanımlanan bu parıltının kaynağının ROS olabileceğini öne sürüyor.

200 ila 1000 nanometre aralığındaki spektrumda yer alan bu soluk ışık, tek hücreli organizmalar ve bakterilerden bitkilere, hayvanlara ve hatta insanlara kadar tüm yaşam formlarında gözlemleniyor.

Ancak ölüm ve stresin UPE üzerindeki etkisi hakkında pek bir şey bilinmiyor.

Son çalışma, canlı ve ölü hayvanlardaki bu parıltıyı karşılaştırırken, bitkilerde sıcaklık, yaralanma ve kimyasal işlemlerin UPE üzerindeki etkilerini görselleştirdi.

Bilim insanları, çevredeki ışığın etkisini ortadan kaldırmak için karanlık bölmeler geliştirerek bitki ve hayvanları özel kamera sistemleriyle görüntüledi.

Her iki grup da 37 derece vücut sıcaklığına sahip olmasına rağmen canlı farelerin güçlü bir ışık yaydığını, ötenazi uygulanan farelerden gelen soluk parıltınınsa neredeyse söndüğünü tespit ettiler.

Bilim insanları çalışmada, "Araştırmamız, canlı ve ölü farelerin UPE'si arasında önemli bir fark olduğunu ortaya koydu" diye belirtiyor.

Bitkilerde sıcaklık ve yaralanmalardaki artışın, UPE yoğunluğunda yükselmeye neden olduğunu gözlemledik.

Kimyasal işlemler de bitkilerin ışık yayma özelliklerini değiştirdi.

Araştırmacılar, bitkilerin yaralı bölgelerine lokal anestezik benzokain uygulandığında, test edilen bileşikler arasında en yüksek emisyonun görüldüğünü söylüyor.

Bulgular, UPE'nin hayvanlarda canlılığın ve bitkilerde stres tepkisinin hassas bir göstergesi olabileceğini ortaya koyuyor.

Bilim insanları bu çalışmanın gelecekteki araştırmalar ve klinik teşhisler için UPE görüntülemenin geliştirilmesine katkı sağlamasını umuyor. Araştırmacılar, "UPE görüntüleme, hayvanlarda canlılığın ve bitkilerin strese verdiği tepkilerin invazif olmayan, etiket gerektirmeyen bir şekilde görüntülenmesine olanak sağlıyor" ifadelerini kullanıyor.

Independent Türkçe