Dune 2'nin yıldızı, Austin Butler'ın "dehşete düşüren" rolüne verdiği beklenmedik tepkiyi anlattı

Can Dostum'la (Good Will Hunting) tanınan oyuncu "Çok fena güldüm" diye paylaştı

(Warner Bros)
(Warner Bros)
TT

Dune 2'nin yıldızı, Austin Butler'ın "dehşete düşüren" rolüne verdiği beklenmedik tepkiyi anlattı

(Warner Bros)
(Warner Bros)

Dune: Çöl Gezegeni Bölüm İki'nin (Dune: Part Two) yıldızı Stellan Skarsgård, Austin Butler'ın "dehşete düşüren" kötü adam Feyd-Rautha'yı canlandırmasına verdiği beklenmedik tepkiyi paylaştı.

İsveçli aktör, Dennis Villeneuve'ün yönettiği Dune'un yeni devam filminde, acımasız kötü karakter Baron Vladimir Harkonnen rolüyle geri dönüyor.

Elvis'le tanınan oyuncunun, zalim varisi ve küçük yeğeni Feyd-Rautha rolünde sergilediği ve filmi daha önce izleyenlerin "dehşete düşüren" diye nitelendirdiği performansına ilk tepkisi sorulduğunda Skarsgård "güldüğünü" söyledi.

25 Şubat Pazar günü filmin New York prömiyerinde Variety'ye verdiği röportajda 72 yaşındaki oyuncu "Kötü olmaktan gerçekten keyif aldığı o kadar belliydi ki çok fena güldüm" diye espri yaptı.

Skarsgård röportajda rol arkadaşını överek şöyle dedi:

O çok iyi bir oyuncu ama hepsinden önemlisi onun yanında olmak çok hoş ve eğlenceli.

Filmdeki sesini Skarsgård'ın Baron'una benzeten Butler, Los Angeles Times'a "Kendi sesimi kullanmayı düşündüğüm bir dönem vardı ama bununla ilgili bir şey bana fazla çağdaş geldi" demişti.

Sonra bir gece Feyd'in Baron'u güç timsali olarak görerek büyüdüğü kafama dank etti ve içimde bir şeyler kıvılcımlandı.

Sonuçtan etkilenen Skarsgård, Butler'ın sesini dinlemenin "bir yankıyı duymak gibi" olduğunu söyleyerek sesi "çok isabetli" diye nitelendirdi.

The Independent'taki 5 yıldızlı incelemesinde film eleştirmeni Clarisse Loughrey, Butler'ın Feyd-Rautha'yı "Elvis'in ağır ağır konuşmasından eser kalmadan ama aynı zamanda Skarsgård'ın oğulları Alexander, Gustaf, Bill ve Valter'in, yerlerine başkasının geçmek üzere olmasından endişelenmesini gerektirecek kadar tekinsiz bir Skarsgård taklidiyle oynadığını" söylüyor.

Austin Butler (solda) ve Lea Seydoux (sağda) filmden bir sahnede (AP)
Austin Butler (solda) ve Lea Seydoux (sağda) filmden bir sahnede (AP)

Frank Herbert'ın bilimkurgu romanından uyarlanan film her kesimden büyük ölçüde övgü dolu eleştiriler alırken Loughrey şöyle devam ediyor:

Butler sadece metal iç çamaşırlı Sting'e (David Lynch'in 1984 yapımı kötü şöhretli filmi) dair tüm anıları zihinlerden silmekle kalmıyor, kel kafasından mürekkep lekeli dişlerine kadar vücudunun her hücresini, hırlayıp ve katlederek evren boyunca ilerlemeye adıyor.

Villeneuve, Bölüm İki'yi "epik bir savaş filmi" ve birinciden "çok daha yoğun" diye tanımlamıştı.

Kısa süre önce filmin süresini savunan yönetmen The Times'a, filmin dağıtıcısı Warner Bros Pictures'ın sürenin kısaltılmasını istemediğini söyleyerek "Neredeyse tam tersi oldu" diye eklemişti.

Filmin resmi kısa tanıtım yazısında Dune: Çöl Gezegeni Bölüm İki'nin, "Paul Atreides'in, ailesini yok eden komploculara karşı küplere binmiş halde intikam almaya giderken Chani ve Fremen'le bir araya geldiği efsanevi yolculuğu" anlattığı belirtiliyor.

Dune: Çöl Gezegeni Bölüm İki, 1 Mart'ta sinemalarda vizyona giriyor.

Independent Türkçe



Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
TT

Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)

Ölümle burun buruna gelen kişiler, yaşadıkları deneyim sırasında zamanın durmuş veya yavaşlamış gibi geldiğini sıkça bildiriyor. 

Başından böyle bir olay geçmeyen kişilerin aklına film sahneleri gelecektir. Örneğin bir trafik kazasında hayatını kaybetmekten kıl payı kurtulan bir karakter etrafına bakarken, sahne daha yavaş akıyor. 

Ölüme yakın deneyimler üzerine çalışan psikiyatr Bruce Greyson'ın 1980-1990'larda yaptığı çalışmalarda, bu türden deneyimler yaşayan kişilerin yaklaşık yüzde 70'i "zamanın durduğunu veya anlamını yitirdiğini" bildirmişti. 

Peki bu travmatik olaylar neden böyle bir etki yaratıyor ve zamanın nasıl algılandığı hakkında neler söylüyor? 

İnsanlar zamanı nasıl algılıyor?

Liverpool John Moores Üniversitesi'nde zaman psikolojisi üzerine çalışan Dr. Ruth Ogden, yıllar önce geçirdiği bir trafik kazasından sonra bu alana ilgi duymaya başlamış. 

Psikoloji hocası, Conversation için kaleme aldığı yazıda, başka bir araçla çarpıştıktan sonra adeta zaman durmuş gibi hissettiğini anlatıyor.  

15 yıl boyunca ölüme yakın deneyimlerde neden zamanın yavaşladığı ve zamanın nasıl algılandığı üzerine araştırmalar yürüten Dr. Ruth Ogden ulaştığı sonuçları şöyle açıklıyor:

Biz saniyeleri ve dakikaları mükemmel bir doğrulukla kaydeden saatler gibi değiliz. Bundan ziyade beynimiz, zamanı çevremizdeki dünyaya duyarlı bir şekilde algılamaya ayarlanmış gibi görünüyor.

Dr. Ogden, beynin duygusal ve fizyolojik uyarılmayı düzenleyen bazı bölgelerinin, aynı zamanda zamanın işlenmesinde de rol oynadığını ekliyor. 

Bu nedenle duygular yoğunlaştığı sırada beynin zaman algısı da etkileniyor. Örneğin keyifli vakit geçirirken zaman uçup gidiyor ve sıkıcı ortamlarda geçmek bilmiyor. 

Ölüme yaklaşınca zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyimlerde zamanın neden yavaşladığı kesin olarak bilinmiyor. Bilim insanları bunun altında savaş ya da kaç tepkisinin yattığını düşünüyor. Evrimsel süreçte hayatta kalma içgüdüsü olarak gelişen bu tepki, tehdit anında ortaya çıkıyor.

Tehlike karşısında beyin daha hızlı çalıştığı için ölüme yakın deneyim yaşayan kişiler çevrelerinin daha yavaş hareket ettiğini görüyor. 

Psikoloji ve Ruh Sağlığı Sınır Alanları Enstitüsü'nden araştırmacı Marc Wittmann bu durumu şöyle açıklıyor:

Organizma çevresel uyaranları normalden daha hızlı işleyerek kişinin daha kolay tepki vermesini sağlıyor. Daha hızlı algılamak, düşünmek ve hareket etmek hayatta kalmak için avantaj demek.

Yaşlandıkça zaman daha mı hızlı akıyor?

Herkes ölüme yakın bir deneyim yaşamayabilir fakat birçok kişi yaşı ilerledikçe zamanın akıp gittiğinden yakınıyor. 

Geçmişe bakınca çocukken vakit daha yavaş akıyormuş gibi gelirken, yetişkinlikle beraber sanki göz açıp kapayıncaya kadar yıllar geçiyor.

Bilim insanları bu durumun birkaç nedeni olduğunu söylüyor. Örneğin çocukken bir yıl, yaşanan sürenin daha büyük bir kısmına tekabül ediyor. Nörolog Santosh Kesari "10 yaşındaki bir çocuk için bir yıl, hayatının yüzde 10'u. 60 yaşındaki biri için ise hayatının yüzde ikisinden daha azı" diyor. 

Ayrıca çocukken sürekli yeni şeylerle karşılaşmak, hafızada daha kalıcı etkiler bırakıyor. Kesari şu ifadeleri kullanıyor:

Zamanı unutulmaz olaylarla ölçüyoruz ve yaşlandıkça hatırlanmaya değecek daha az yeni şey yaşanıyor. Bu da çocukluğun daha uzun sürmüş gibi görünmesine yol açıyor.

Bilim insanın burada bahsettiği, zamanın o an içinde nasıl algılandığından ziyade, nasıl hatırlandığı. 

Yine de bazı çalışmalarda çocukken zamanın akışının daha yavaş algılandığı bulunmuştu. Nörobilimci Patricia Costello, çocukların gelişim aşamasında olduğunu belirterek "Sinirsel iletimleri yetişkinlere kıyasla fiziksel olarak daha yavaş. Bu da zamanın geçişini algılama biçimlerini etkiliyor" diyor:

Yetişkinliğe ulaşınca zaman devrelerimiz kablolamayı tamamlıyor ve zamanın geçişini doğru bir şekilde nasıl kodlayacağımızı deneyimlerimizle öğreniyoruz.

Yaşlanınca zamanın daha hızlı akıyormuş gibi gelmesi, büyük ölçüde yeni deneyimlerin azlığıyla ilişkilendiriliyor. Costello bu histen kurtulmak isteyenlere hayatlarına yenilik katmasını öneriyor.

Bilim insanı "Her şeyin çok hızlı geçip gittiği, kendi hayatımızı kaçırdığımız hissini nasıl durdurabiliriz? İş dönüp dolaşıp yeni şeyler öğrenmeye geliyor" diyerek ekliyor: 

Yeni bir beceri öğreniyor musunuz? Farklı bir şeyler pişiriyor musunuz? Mümkün olduğunca hayatınıza yenilik katmak, anıların öne çıkmasını sağlayacak ve bir bakıma zamanı uzatacaktır.

Independent Türkçe, Conversation, Psychology Today, NBC News