Çarpıcı araştırma: Dövme mürekkeplerinin yüzde 83’ünde gizli maddeler var!

Bazıları lenf düğümlerine sızabilir

Çarpıcı araştırma: Dövme mürekkeplerinin yüzde 83’ünde gizli maddeler var!
TT

Çarpıcı araştırma: Dövme mürekkeplerinin yüzde 83’ünde gizli maddeler var!

Çarpıcı araştırma: Dövme mürekkeplerinin yüzde 83’ünde gizli maddeler var!

Dövme insanoğlunun binlerce yıldır uyguladığı bir sanat. Daha önce yapılan çalışmalarda mürekkeplerde içerik listesinde yer almayan maddeler fark edildikten sonra bu alanda yapılan yeni bir araştırmada, ABD’de kullanılan 9 farklı markanın 50’den fazla dövme mürekkebi analiz edildi.

New York’taki Binghamton Üniversitesi’nden kimya araştırmacısı Kelly Mozman ve meslektaşları, daha önce yapılan çalışmalarda mürekkeplerde içerik listesinde yer almayan maddeler fark edildikten sonra çeşitli çalışmalar yürütme kararı aldı.

Uluslararası firmaların ve küçük üreticilerin ürettiği mürekkepleri test ederek, araştırmacılar, kimyasal olarak analiz ettikleri 54 mürekkepten 45’inin, boyalar veya katkı maddeleri gibi içerik etiketinde bulunmayan maddeler içerdiğini tespit ettiler.

Bazı mürekkep etiketleri aynı zamanda mevcut olmayan katkı maddelerini de içeriyordu. Listelenen 36 gliserin maddesinden yalnızca 29’unun mürekkeplerde türü listede tespit edildi. Analytical Chemistry dergisine atıfta bulunan Science Alert web sitesine göre, yalnızca bir markanın etiketleri mürekkepte bulunan içerikleri doğru bir şekilde listeledi.

Bu bağlamda 15 mürekkep, kontakt dermatite neden olan alerjen propilen glikol içerirken, test edilen diğer numuneler antibiyotik gibi potansiyel olarak zararlı veya yabancı maddeler içeriyordu. Bunların dövme mürekkeplerine kazara mı bulaştığı, etiketlemenin mi hatalı olduğu yoksa kasıtlı eklemeler mi olduğu henüz bilinmiyor. Dolayısıyla konu ile ilgili olarak daha fazla araştırma gerekiyor. Ancak dövme mürekkeplerinin ciltte ne kadar süre kaldığı, bağışıklık hücrelerine çağrıları ve kanıtlar göz önüne alındığında lenf düğümlerine az miktarda boyanın sızabileceği öne sürüldü. Bu nedenle sonuçlar dikkat gerektirecek kadar endişe verici oldu.

2021’de yapılan bir araştırma, Avrupa Birliği’nde kullanılan dövme mürekkeplerinin de aynı orandaki ürünlerde (yüzde 90 civarında) yanlış etiketleme ve listelenmemiş katkı maddeleri gibi önemli sorunları içerdiği ve ayrıca düzenlenmiş limitleri aşan konsantrasyonlarda metal safsızlıklarının da tespit edildiği ortaya çıktı.

Bu konuyla ilgili yorum yaparken, Binghamton Üniversitesi kimyageri kıdemli yazar John Swerk “Üreticilerin süreçlerini yeniden değerlendirmek için bu fırsatı değerlendireceklerini, sanatçıların ve müşterilerin daha iyi etiketleme ve üretim için bu fırsatı değerlendireceklerini umuyoruz” dedi. “Dövme mürekkepleri, özellikle de kırmızı renkler, ilk uygulamadan aylar hatta yıllar sonra şişme, kaşıntı ve kabarcıklanma gibi alerjik reaksiyonlara neden olabilir. Ancak ürün etiketlerinde içerik maddeleri listelenmezse reaksiyonun nedenini belirlemek ve tekrar oluşmasını önlemek zor olacaktır” ifadelerine de yer verdi.

Mozman ve meslektaşları, dövme mürekkeplerindeki pigmentleri ve pigmentleri açmak, mürekkebin viskozitesini veya yüzey gerilimini ayarlamak için kullanılan malzemeleri inceledi.

Ekip, listede yer almayan maddelerin varlığını doğrulamak için birden fazla analitik teknik kullandı.

Raman ve XRF spektroskopisi, araştırmacıların her mürekkepte bulunan pigmentleri belirlemesine olanak tanırken, nükleer manyetik rezonans spektroskopisi ve kütle spektrometrisi, taşıyıcı çözeltilerde ne bulunduğunu tespit etmek için kullanıldı. NMR spektroskopisinin tespit sınırları, araştırmacıların yalnızca taşıyıcı çözeltide milyonda 2 bin parça (ppm) veya daha fazla gibi çok yüksek konsantrasyonlarda bulunan maddelere odaklanıyordu. Bu, daha düşük konsantrasyonlarda herhangi bir şeyin gözlemlenmemiş olabileceği anlamına geliyordu. Dövme mürekkeplerinde bulunan binlerce tehlikeli kimyasal maddeyi kısıtlamak için 2022 yılında düzenlemeler getiren Avrupa Kimyasallar Ajansı, bu maddelerin milyonda 2 parça kadar düşük konsantrasyonlara ulaşabileceğini belirtti.

Araştırmacılar makalelerinde “Her ne kadar üretici başına yalnızca 6 mürekkep düşünüyor olsak da etiketleme sorunlarının potansiyel olarak bu çalışmada dikkate alınmayan diğer mürekkepleri de kapsayabileceği konusunda makul endişeler var” ifadelerine yer verdi.

2022’nin sonunda ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), kozmetik ürünleri düzenleme yetkisini genişletmenin bir parçası olarak dövme mürekkeplerini de düzenlemeye başladı.

Bu değişiklik, FDA’nın gerekirse ürünleri piyasadan çekmesine olanak tanıyor.

Bu tür düzenlemeler getirileli henüz iki yıldan az olduğundan, araştırmacıların etiketlerde listelenmeyen içerik maddeleri içeren ürünler bulması şaşırtıcı olmadı. Ancak bu sonuçlar, gelecekteki çalışmaların sonuçlarıyla karşılaştırma yapmak, bu düzenlemelerin etkisini değerlendirmek ve sonuçta güvenliği artırmak için bir temel olarak kullanılabilir.



Fransa'da kurallara uymayan uçak yolcularına ağır cezalar geldi

Mürettebatın güvenlik talimatlarına uymayı reddeden yolcular, Fransa'da ağır para cezalarıyla karşılaşabilir (Unsplash)
Mürettebatın güvenlik talimatlarına uymayı reddeden yolcular, Fransa'da ağır para cezalarıyla karşılaşabilir (Unsplash)
TT

Fransa'da kurallara uymayan uçak yolcularına ağır cezalar geldi

Mürettebatın güvenlik talimatlarına uymayı reddeden yolcular, Fransa'da ağır para cezalarıyla karşılaşabilir (Unsplash)
Mürettebatın güvenlik talimatlarına uymayı reddeden yolcular, Fransa'da ağır para cezalarıyla karşılaşabilir (Unsplash)

Fransa'da, rahatsız edici ve toplum kurallarına aykırı davranan uçak yolcuları artık 20 bin euroya kadar para cezası ve 4 yıla kadar uçuş yasağıyla karşı karşıya kalacak.

8 Kasım'da yürürlüğe giren 2025-1063 sayılı kararname, Fransız hava sahasında taşkınlık çıkaran yolculara yönelik cezaları düzenliyor.

Bundan sonra Fransa Sivil Havacılık Müdürü, tekrarlayan suçlarda 10 bin euro veya 20 bin euro para cezası verebilir.

Hükümetin açıklamasında listelenen suçlar arasında, uçuş ekibi tarafından uçuşun bir kısmı veya tamamı boyunca kullanımı yasaklanmış elektronik veya elektrikli cihazların kullanılması, uçuş ekibinin güvenlik görevlerinin yerine getirilmesini engelleme ve uçuş ekibi tarafından verilen güvenlik talimatlarına uymayı reddetme yer alıyor.

En ciddi vakalarda, suçlular 4 yıla kadar uçuş yasağıyla karşı karşıya kalabilir.

Fransız hava yolu şirketlerinin "zararlı davranışları" bildirmesi için oluşturulacak özel veritabanı, Fransa Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından yönetilecek.

Fransa Ulaştırma Bakanı Philippe Tabarot, "Yolcuların ve mürettebatın güvenliği bizim mutlak önceliğimizdir" dedi.

Uçakta rahatsız edici davranışlarda bulunmak kabul edilemez. Bu tür davranışlar uçuş güvenliğini tehlikeye atar ve uçuş ekibinin çalışma koşullarını olumsuz etkiler.

Bakan yeni düzenlemeyi "hızlı, adil ve orantılı bir uygulama" diye nitelendirdi.

Tabarot, "Bu yeni düzenleyici çerçeve güçlü bir mesaj veriyor: Rahatsız edici davranışlar artık tolere edilmeyecek ve etkili idari yaptırımlara tabi tutulacak" diye ekledi.

Hava yolcularının kurallara aykırı davranışları, uçuş güvenliği için giderek artan bir tehdit yaratıyor.

Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği'ne (IATA) göre, 2024'te her 395 uçuşta bir olay meydana geldi.

Avrupa'daysa Avrupa Hava Emniyeti Ajansı (EASA) ayda 200 ila 500 olay bildiriyor.

The Independent'ın seyahat muhabiri Simon Calder, "Telefonunuzu uçak moduna almayı unuttuğunuz için 10 bin euro para cezası biraz ağır görünebilir ancak uçakta çirkin ve tehlikeli davranışları caydırmak için bu ceza tam da ihtiyaç duyulan şey" diyor.

Rahatsız edici yolcular, diğer yolcuları ve mürettebatı sıkıntıya sokan ve güvenliği tehlikeye atan davranışları nedeniyle çoğu zaman ceza almıyor.

Independent Türkçe


3,3 milyar yıllık kayada Dünya'daki yaşamın başlangıcından izler bulundu

Dünya'daki yaşamın izini daha kesin kanıtlarla daha eskiye sürmenin yolu bulundu (NASA)
Dünya'daki yaşamın izini daha kesin kanıtlarla daha eskiye sürmenin yolu bulundu (NASA)
TT

3,3 milyar yıllık kayada Dünya'daki yaşamın başlangıcından izler bulundu

Dünya'daki yaşamın izini daha kesin kanıtlarla daha eskiye sürmenin yolu bulundu (NASA)
Dünya'daki yaşamın izini daha kesin kanıtlarla daha eskiye sürmenin yolu bulundu (NASA)

Bilim insanları yapay zeka yardımıyla Dünya'daki yaşamın en eski izlerinden bazılarını tespit etti. Bulguların, Mars ve diğer gezegenlerdeki yaşam arayışına da katkı sunması bekleniyor.

Yaklaşık 4,5 milyar yıl önce oluşan Dünya'da yaşamın ne zaman ve nasıl başladığı kesin olarak bilinmiyor. 

Birkaç yüz milyon yıl içinde, okyanuslardaki hidrotermal bacalarda ortaya çıkan mikroorganizmalarla başlamış olması muhtemel senaryolar arasında. 

Yaşamın ilk izlerini araştıran bilim insanları genellikle fosil buluntularını inceliyor.

Avustralya'daki 3,5 milyar yıllık mikrobiyal birikintiler olan stromatolit örnekleri, canlı organizmalara dair en eski fosil kanıtları arasında yer alıyor. Güney Afrika'da da benzer yaşta mikrobiyal yapılar bulunuyor.

Yaşamın geçmişini araştırmanın bir diğer yolu da canlı organizmaların kayalar üzerindeki kimyasal kalıntılarını aramaktan geçiyor. 

Bu izlerin canlılar mı yoksa doğal jeolojik süreçler mi tarafından oluştuğunu anlamak ise epey güç. Ayrıca bu kimyasal kalıntıların geçmişi çok eski dönemlere kadar takip edilemiyordu.

Carnegie Bilim Enstitüsü'nden araştırmacılar geliştirdikleri makine öğrenimi algoritmasıyla bu zorlukların üstesinden gelmeyi başardı. 

gth
2,5 milyar yıl öncesine dayanan fotosentez izleri (siyah çizgiler) keşfedildi (Andrea Corpolongo/Carnegie Bilim Enstitüsü)

Ekip ilk olarak yapay zeka aracını eğiterek eski kayalardaki mikroplar, bitkiler ve hayvanlar gibi biyolojik kökenli organik molekülleri, cansız olanlardan ayırt etmesini sağladı. Makine öğrenimi algoritması yüzde 90 doğruluk oranına ulaştı.

Yapay zeka, insanların göremeyeceği kadar küçük izleri yakalamaya olanak sağladı. 

Hakemli dergi PNAS'te 17 Kasım Pazartesi yayımlanan makalenin ortak başyazarı Robert Hazen şu ifadeleri kullanıyor:

Buradaki dikkat çekici bulgu, yüksek seviyede bozulmuş moleküllerden, antik yaşamın izlerini ortaya çıkarabilmemiz.

Çalışmada incelenen kaya örnekleri 3,8 milyar yıl öncesine kadar uzanıyordu. Bunlar arasında yaşam izi taşıyan en eski örnek, Güney Afrika'daki yaklaşık 3,3 milyar yıllık Josefsdal Chert kayasıydı. 

Hazen "Sonuçlarımız, antik yaşamın geriye fosillerden daha fazlasını; kimyasal 'yankılar' bıraktığını gösteriyor" diyor.

Bulgular, daha eski kayaların biyolojik izler taşımadığı anlamına gelmiyor; bu izlerin yeni aracın tanımlayamayacağı kadar bozunduğu ve yaşamın çok daha eskiye uzandığı düşünülüyor.

Yine de yeni çalışma yaşamın kimyasal kalıntılarının saptandığı zaman ölçeğini, 1,6 milyar yıldan 3,3 milyar yıla çıkarmasıyla büyük önem taşıyor.

Araştırmacılar ayrıca fotosentezin tarihini değiştiren kritik bir keşif de yaptı. 

Güney Afrika ve Kanada'daki 2,52 ve 2,3 milyar yıllık kayalarda, bugüne kadar bulunan en eski fotosentez kanıtlarını tespit ettiler. Bulgular, gezegenin atmosferini oksijenli hale getiren fotosentezin, sanılandan 800 milyon yıl daha önce başladığını gösteriyor.

Makalenin bir diğer başyazarı Anirudh Prabhu "Bu biyoimza tekniği sadece canlıyı cansızdan ayırt etmekle kalmıyor, fotosentetik organizmalar gibi farklı yaşam türlerini de ayırt edebiliyor" diyerek ekliyor: 

Ayrıca makalemiz, tüm orijinal biyomoleküller bozulmuş olsa bile, makine öğreniminin eski kayalarda yaşamın izlerini tespit edebileceğini gösteriyor.

Bu gelişmenin Mars'taki antik yaşamı arama çalışmalarına da katkı sunması bekleniyor.

Bilim insanları Kızıl Gezegen'den getirilen örneklerin yanı sıra Satürn ve Jüpiter'in yaşamı barındırma potansiyeli taşıyan uydularında da bu tekniği kullanmayı umuyor.

Hazen, "Bu çalışma, Dünya'nın en eski biyolojik izlerini deşifre etme yeteneğimizde büyük bir sıçrama anlamına geliyor" diyerek ekliyor:

Güçlü kimyasal analizle makine öğrenimini birleştirerek, milyarlarca yıl sonra hâlâ sırlarını fısıldayan, erken yaşamın geride bıraktığı moleküler 'hayaletleri' okumanın bir yolunu bulduk.

Independent Türkçe, Science Alert, Reuters, IFLScience, PNAS


Slovenya’da azınlıkları hedef alan yasa tartışma yarattı

Cinayetin ardından Romanları hedef alan protesto yürüyüşleri düzenlenmişti (AFP)
Cinayetin ardından Romanları hedef alan protesto yürüyüşleri düzenlenmişti (AFP)
TT

Slovenya’da azınlıkları hedef alan yasa tartışma yarattı

Cinayetin ardından Romanları hedef alan protesto yürüyüşleri düzenlenmişti (AFP)
Cinayetin ardından Romanları hedef alan protesto yürüyüşleri düzenlenmişti (AFP)

Slovenya'da Roman azınlıkları "güvenlik tehdidi" ilan eden yasanın onaylanması tartışma yarattı. 

Slovenya Parlamentosu'nda pazartesi günü düzenlenen oturumda, Kamu Güvenliğini Sağlamak İçin Acil Önlemler Yasası kabul edildi. 

Yasa kapsamında polis, "güvenlik riski taşıyan" bölgelerdeki ev veya işyerlerine mahkeme emri olmadan baskın düzenleyebilecek. 

Ayrıca bu bölgelerde kişilerin can veya mal kaybı riski oluştuğunda, drone ve plaka tespit araçları da kullanılabilecek. 

"Güvenlik riski taşıyan bölgelerin" coğrafi sınırları çeşitli güvenlik değerlendirmelerinin ardından emniyet genel müdürlüğü tarafından belirlenecek. 

Tartışmalı yasa, geçen ay Novo Mesto'daki LokalPatriot adlı gece kulübü önünde meydana gelen cinayetin ardından gündeme taşındı.

Olayda 48 yaşındaki Ales Sutar, oğlunun acil yardım çağrısı üzerine gece kulübüne gitmişti. Sutar, 21 yaşındaki Roman bir gençle mekan önünde tartışma yaşamış, ardından kimliği açıklanmayan bu kişi tarafından öldürülmüştü. 

Yerel medyadaki haberlere göre Roman genç 5 ila 15 yıl hapis cezası istemiyle yargılanıyor.

Slovenya'nın güneyindeki olayın ardından birçok protesto patlak vermiş, polis Romanların yaşadığı mahallelerde güvenlik önlemlerini artırmıştı. Ayrıca Slovenya İçişleri Bakanı Bostjan Poklukar ve Adalet Bakanı Andreja Katic istifa etmişti.

Merkez sol Özgürlük Hareketi partisinden Başbakan Robert Golob, "belirli bir etnik gruba karşı değil, suçun kendisine karşı" olduğunu savundu. Ancak yerel medyada "Sutar Yasası" diye de anılan tasarının Parlamento'dan geçmesi büyük tepki çekti. 

Avrupa'daki Roman topluluklarını güçlendirmeye odaklanan Brüksel merkezli sivil toplum kuruluşu Avrupa Roman Vakfı Başkan Yardımcısı Mensur Haliti şunları söylüyor: 

Bu yasa, tüm mahalleleri güvenlik bölgelerine dönüştürüyor. Mahalle sakinlerini de güvenlik kategorilerine sokuyor. Slovenya, Avrupa Birliği içinde nadiren kabul edilen bir şeyi yaptı ve tüm bir azınlığı güvenlik tehdidi olarak gören bir yasa çıkardı.

Muhalefetteki sol koalisyonlar yasayı "baskıcı" diye niteleyerek Parlamento'daki oylamaya katılmayı reddetti. 

Diğer yandan Slovenya'nın kamu yayıncısı RTV Slovenia'nın anketine göre katılımcıların yüzde 60'ından fazlası yasayı desteklediğini söyledi.

Independent Türkçe, Guardian, Eu Observer