Yön duygusu zayıf olanların Alzheimer riski daha mı fazla?

Araştırmacılar erkeklerde mekansal beceriler ile Alzheimer hastalığı riski arasında bir ilişki buldu (Reuters)
Araştırmacılar erkeklerde mekansal beceriler ile Alzheimer hastalığı riski arasında bir ilişki buldu (Reuters)
TT

Yön duygusu zayıf olanların Alzheimer riski daha mı fazla?

Araştırmacılar erkeklerde mekansal beceriler ile Alzheimer hastalığı riski arasında bir ilişki buldu (Reuters)
Araştırmacılar erkeklerde mekansal beceriler ile Alzheimer hastalığı riski arasında bir ilişki buldu (Reuters)

İngiltere’de yürütülen yeni bir çalışma, zayıf yön duygusunun, Alzheimer hastalığının erken uyarı işareti olabileceğini ortaya çıkardı.

Şarku’l Avsat’ın The Telegraph gazetesinden aktardığı habere göre University College London (UCL) tarafından devam eden bir denemeden elde edilen veriler, hastalık riski taşıyan kişilerde, hafıza sorunları gibi diğer erken sorunlar ortaya çıkmadan önce ‘mekansal navigasyonun’ zayıf olduğunu gösterdi.

Çalışma bulgularının, Ulusal Sağlık Servisi (NHS) için bir teşhis destek aracının geliştirilmesine yol açabileceği umuluyor.

Araştırmada, yaşları 43 ila 66 arasında değişen 100 yetişkinin bir yerden diğerine rota belirleme ve sürdürme yeteneğini test etmek için sanal gerçeklik kullanıldı.

Katılımcılar, APOE-4 genine, hastalıkta aile geçmişine veya kötü bir yaşam tarzına sahip olmak gibi Alzheimer açısından yüksek risk taşıyan kişilerdi.

Araştırmacılar erkeklerde uzamsal beceriler ile Alzheimer riski arasındaki ilişkiyi buldu, ancak kadınlarda bu ilişki bulunamadı.

Uzmanlar bulgulara göre, mekansal yön bulmadaki bozuklukların, diğer semptomların ortaya çıkmasından yıllar, hatta on yıllar önce gelişmeye başlayabileceğine dikkat çekti.

UCL’den çalışmanın yazarı Dr. Coco Newton araştırmaya ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı;

Elde ettiğimiz sonuçlar, bu tür yön bulma davranışı değişikliğinin Alzheimer hastalığı sürecindeki en erken teşhis sinyalini temsil edebileceğini gösterdi.

Çalışmada, insanlardan Sanal Gerçeklik (VR) kulaklık takarken sanal bir ortamda gezinmelerinin istendiği bir test kullanıldı.

Dr. Newton, “Biz bu bulguları, önümüzdeki yıllarda NHS için teşhise yaklaşmanın tamamen yeni bir yolu olan, insanların zamanında ve doğru teşhis almasına yardımcı olacağını umduğumuz bir teşhise yönelik klinik karar destek aracı geliştirmek üzere ileriye taşıyoruz” diye konuştu.

Doktor, bu çalışmanın, hastalığın en erken evrelerinde en etkili olduğu düşünülen Alzheimer için anti-amiloid tedavilerin ortaya çıkması açısında özellikle önemli olduğunun altını çizdi.

Dr. Newton, “Ayrıca kadın ve erkeklerin Alzheimer hastalığına karşı farklı hassasiyetleri konusunda daha fazla çalışma yapılmasının gerekliliğini ve hem tanı, hem de gelecekteki tedavi için cinsiyetin dikkate alınmasının önemini vurguluyor” diye ekledi.



Rekor kıran enerji patlamasının sırrı çözüldü mü?

Düşük kütleye ve parlaklığa sahip kırmızı cüceler, galaksideki en yaygın yıldız türü (NASA)
Düşük kütleye ve parlaklığa sahip kırmızı cüceler, galaksideki en yaygın yıldız türü (NASA)
TT

Rekor kıran enerji patlamasının sırrı çözüldü mü?

Düşük kütleye ve parlaklığa sahip kırmızı cüceler, galaksideki en yaygın yıldız türü (NASA)
Düşük kütleye ve parlaklığa sahip kırmızı cüceler, galaksideki en yaygın yıldız türü (NASA)

Bilim insanları gizemli bir enerji patlamasının, kırmızı cüce bir yıldızdan ve ölü bir yıldızın kalıntısından geliyor olabileceğini buldu.

Gökbilimciler radyo dalgası yayan bir patlama türünü uzun zamandır anlamaya çalışıyor. Normalde bir bölgeden gelen art arda patlamalar arasında birkaç saniye hatta daha kısa süre olur.

Ancak 2006'dan beri, patlamalar arasındaki sürenin birkaç dakikadan birkaç saate kadar değişebildiği olaylar saptanmaya başladı.

Uzun periyotlu radyo geçişi denen bu olaylar neredeyse 20 yıldır bilim insanlarının kafasını karıştırıyor ve bu aralıklı patlamalarda nasıl radyo dalgası üretildiğini anlamaya çalışıyorlar.

Bunlar genellikle galaksinin kalabalık bölgelerinde görüldüğü için hangi cisimden geldiklerini anlamak da zorlu bir iş.

Bulguları hakemli dergi Astrophysical Journal Letters'ta 26 Kasım'da yayımlanan yeni çalışmadaysa Samanyolu'nun daha az gökcismi içeren eteklerinden gelen bir uzun periyotlu radyo geçişi incelendi.

GLEAM-X J0704-37 adı verilen bu olayda her üç saatte bir 30 ila 60 saniye süren patlamalar gerçekleşiyor. Uzun periyotlu radyo geçişi olayları arasında, art arda patlamaları arasında en çok süre olan GLEAM-X J0704-37 bu anlamda rekoru elinde tutuyor.

Güney Afrika'daki MeerKAT ve Şili'deki Güney Astrofizik Araştırma teleskoplarını kullanan bilim insanları, GLEAM-X J0704-37'nin M-tipi yıldız diye de bilinen bir kırmızı cüceden geldiğini gözlemledi.

Curtin Üniversitesi'nden çalışmanın ortak yazarı Natasha Hurley-Walker "M-tipi yıldızlar, Güneş'in kütlesinin ve parlaklığının çok azına sahip olan düşük kütleli yıldızlardır. Samanyolu'ndaki yıldızların yüzde 70'ini oluştursalar da hiçbiri çıplak gözle görülemez" diyerek ekliyor: 

M-tipi yıldız tek başına bizim gördüğümüz miktarda enerji üretemez.

Verileri tekrar inceleyen ekip kırmızı cücenin muhtemelen ikili bir sistem içinde yer aldığını buldu. Araştırmacılar diğer cismin, beyaz cüce yıldız olduğunu tahmin ediyor. 

Güneş gibi yıldızlar, süpernova patlaması geçirecek kütleye sahip olmadığı için yaşam döngülerinin sonuna geldiğinde dış katmanlarını atmaya başlıyor. Geriye kalan çekirdekse muazzam bir yoğunluğa sahip beyaz cüceye dönüşüyor. 

Bilim insanları sistemdeki güçlü manyetik alanların, hızla dönen nötron yıldızları (pulsar) gibi düzenli enerji patlamalarına yol açtığını öne sürüyor. 

Ekip halihazırda çalışmalarına devam ederek bu sistemi doğrulamaya ve radyo dalgalarını tam olarak nasıl ürettiğini anlamaya çalışıyor. 

Ayrıca teleskopların eski gözlemlerinde, GLEAM-X J0704-37'ye benzer patlamalar da bulmayı umuyorlar.

Independent Türkçe, Space.com, Science Daily, Astrophysical Journal Letters