Star Wars'un Anakin Skywalker'ı eleştirileri yanıtladı

42 yaşındaki aktörün serideki ilk filmi "Klonların Saldırısı"ydı

Reuters
Reuters
TT

Star Wars'un Anakin Skywalker'ı eleştirileri yanıtladı

Reuters
Reuters

Star Wars aktörü Hayden Christensen serinin prequel (orijinal yapımdaki olayların öncesini anlatan dizi ya da film -çn.) üçlemesindeki Anakin Skywalker performansını savundu.

Christensen ilk olarak Yıldız Savaşları: Bölüm II - Klonların Saldırısı'nda (Star Wars: Episode II - Attack of the Clones) Anakin'i canlandırmış, ikinci performansınıysa Yıldız Savaşları: Bölüm III - Sith'in İntikamı'nda (Star Wars: Episode III - Revenge of the Sith) sergilemişti.

Bu iki performans da o dönemde çok eleştirilmişti ancak şimdi genel kanı, en iyi Star Wars filmlerinden bazıları oldukları yönünde.

42 yaşındaki aktör yıllar içinde Star Wars hayranları arasında popülerliğini artırsa da bu her zaman böyle değildi.

Empire Magazine'e verdiği röportajda Christensen şunları söyledi: 

Star Wars'un sahip olduğu kültürel etki nedeniyle bu karakterler neredeyse kamu malı haline geldi ve insanlar onlar üzerinde bir sahiplik duygusu hissediyor. Karakter eleştirildi, performansım eleştirildi ve bu kısım berbattı. Bence bu tür eleştiriler, kendi inançsızlıklarını askıya almadaki başarısızlıklarından kaynaklanıyor. Açılış metni "Uzun zaman önce, çok çok uzak bir galakside" diye başlıyor, bu da her şeyin mümkün olabileceğine dair bir zemin hazırlıyor. Bu insanlar bizim beklediğimiz gibi konuşup davranmak zorunda değil.

Christensen filmler boyunca Anakin'in diyaloglarına yöneltilen ve yanlış yönlendirildiğini düşündüğü eleştirilere atıfta bulundu.

Star Wars serisindeki 20 yıllık yolculuğunu "dikkat çekici" ve "iç açıcı" diye değerlendiren Christensen, bugünlerde hayranlarından gördüğü ilgiyi takdir ettiğini söyledi.

Christensen, Obi-Wan Kenobi ve Ahsoka da dahil daha yakın tarihli bazı Star Wars dizilerinde Anakin/Darth Vader rolüne geri döndü.

Ünlü oyuncu, seriye geri dönmek hakkındaysa "ölmeden önce yapılacaklar listemde bulunduğunu benim de bilmediğim bir maddeydi" dedi.

Röportajın başka bir yerinde Christensen, Leonardo DiCaprio'nun da yarışta olduğunu duyduğunda Anakin rolünü alacağını düşünmediğini açıkladı.

Leonardo ve bir grup başka aktörle görüştüklerini duymuştum. Bu da rolün başka bir aktöre gideceği yönündeki düşüncemi doğrulamıştı. Tüm seçme süreci boyunca, ilk günden itibaren rolü alamayacağımı kendime söylemiştim. Böyle bir ihtimal yoktu. Sanırım bu bana çok yardımcı olmuştu çünkü beni pek çok açıdan özgürleştirmişti. Bu yüzden rolü aldığımda benim için gerçekten sürpriz olmuştu.

Independent Türkçe



Buzul Çağı'ndan kalma aletler, Avustralya'nın ilk insanları hakkında bilinenleri baştan yazdı

Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)
Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)
TT

Buzul Çağı'ndan kalma aletler, Avustralya'nın ilk insanları hakkında bilinenleri baştan yazdı

Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)
Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)

Arkeologlar, Avustralya'nın Mavi Dağlar bölgesindeki bir mağarada Son Buzul Çağı'na ait nadir eserler ortaya çıkararak kıtanın ilk insanlarının, bir zamanlar bu engebeli dağlarda yaşadığına dair kesin kanıtlar buldu.

İlk Milletler topluluğu üyeleriyle birlikte çalışan araştırmacılar, Sidney'nin batısında yaklaşık 1073 metre yükseklikte yer alan buz gibi bir bölge olan Dargan Sığınağı'nın 20 bin yıl önce ilk insanlar tarafından yerleşim yeri olarak kullanıldığını keşfetti.

Hakemli dergi Nature Human Behaviour'da yayımlanan bulgular, Avustralya'da 700 metrenin üzerindeki bir rakımda yerleşim olduğuna dair bugüne kadarki en eski kanıtı sunuyor.

Bulgular, Mavi Dağlar'ın Son Buzul Çağı'nda yerleşime elverişsiz olduğu yönündeki önceki inanışları tersine çevirirken bu tür buzlu arazilerin, erken insan göçüne engel teşkil etmemiş olabileceğine işaret ediyor.

Araştırma, erken dönem Avustralya yerlilerinin bu elverişsiz koşullara uyum sağlamalarını sağlayan yaratıcılıkları hakkında da yeni soruları gündeme getiriyor.

Son Buzul Çağı'ndaki soğuk hava koşulları Mavi Dağlar'ın 600 metre yukarısındaki üst kesimlere kadar uzanmıştı, sıcaklıklar bugünkünden en az 8,2 derece daha düşüktü ve bitki örtüsü modern zamanlara göre çok daha seyrekti.

Bilim insanları Buzul Çağı'nda bu bölgede odun kaynaklarının kıt olabileceğini ve su kaynaklarının kış boyunca donmuş olabileceğini söylüyor.

Sidney Üniversitesi'nden arkeolog Wayne Brennan, "Şimdiye kadar, Avustralya'nın yüksek kesimlerinin Son Buzul Çağı'nda yaşanması çok zor yerler olduğunu düşünüyorduk" diyor.

Dr. Brennan şu ifadeleri kullanıyor: 

Yine de araştırmalarımız bu zorlu koşullara rağmen insanların, ağaç sınırının yaklaşık 400 metre üzerindeki bu yüksek rakımlı arazide yaşadığını ve buradan geçtiğini gösteriyor.

Arkeologlar mağara alanındaki son kazılarda ocak kalıntıları da dahil, Son Buzul Çağı'na ait yaklaşık 700 eser ortaya çıkardı.

Araştırmacılar bunların çoğunun Avustralya'nın ilk insanları tarafından muhtemelen kesme veya kazıma için kullanılan tarih öncesi aletler olduğunu söylüyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Philip Piper "Dargan Mağarası'nın son 20 bin yılını kapsayan bu kadar sağlam bir kronolojiyi oluşturmamızı sağlayan, eserlerin mükemmel bir şekilde korunmasıydı" diyor.

Gün yüzüne çıkarılan kil taşından aletlerin çoğu yerel üretimdi ancak bir tanesi Dargan Sığınağı'ndan yaklaşık 50 km uzaklıktaki Jenolan Mağaraları bölgesinden gelmiş gibi görünüyor. Bu da eski insanların kuzey ve güney arasında yolculuk yaptığına işaret ediyor.

ghtyju

Araştırmacılar, Mavi Dağlar silsilesi, bitki ve hayvan çeşitliliğiyle tanınan bir UNESCO Dünya Mirası alanı olmasına rağmen, yerli halkın kültürel mirasını korumak için hiçbir önlem alınmadığını söylüyor.

Çalışmanın yazarı ve Darug kadını Leanne Watson Redpath, "Halkımız binlerce yıl boyunca Mavi Dağlar'da yürüdü, yaşadı ve gelişti ve mağaranın orada olduğunu biliyorduk" diyor.

Mağara sadece bir şeyler paylaşmak, hikaye anlatmak ve hayatta kalmak için burayı bir buluşma yeri olarak kullanan atalarımızla somut bir bağ değil, aynı zamanda kültürel kimliğimizin bir parçası. Tüm Avustralyalıların yararı için mirasımıza saygı göstermeli ve onu korumalıyız.

Bilim insanları Son Buzul Çağı'nda bu dağlara hangi ilk insanların ulaştığına henüz emin değil.

Birden fazla yerli grubun bu bölgeyle bağlantılı olabileceğinden şüpheleniyorlar.

Dr. Brennan, "Geleneksel bilgimizle bilimsel araştırmaları birleştirerek tarihimizin bu paha biçilmez mahzenlerini gelecek nesiller için koruyabileceğimizi umuyoruz" diyor.

Independent Türkçe