Diyabet ilacı, Parkinson'a umut oldu

Araştırmacılar motor semptomların ilerlemesini yavaşlatmayı başardı

Dünya çapında 10 milyondan fazla kişi Parkinson hastalığından muzdarip (Pexels)
Dünya çapında 10 milyondan fazla kişi Parkinson hastalığından muzdarip (Pexels)
TT

Diyabet ilacı, Parkinson'a umut oldu

Dünya çapında 10 milyondan fazla kişi Parkinson hastalığından muzdarip (Pexels)
Dünya çapında 10 milyondan fazla kişi Parkinson hastalığından muzdarip (Pexels)

Diyabet tedavisinde kullanılan bir ilacın Parkinson hastalığının ilerlemesini yavaşlatabileceği tespit edildi.

Beyindeki sinir hücrelerinin hasara uğradığı ve zaman içinde öldüğü Parkinson hastalığı, vücüdun çeşitli yerlerinde titreme, yavaş hareket etme, kas sertliği gibi motor semptomlara yol açıyor. Hafızayı da etkileyen bu hastalığın daha ağır vakalarında demans görülebiliyor. Bu rahatsızlığın henüz bir tedavisi yok ancak semptomlar kontrol altına alınabiliyor.

Yeni yapılan bir çalışmada da araştırmacılar, tip 2 diyabet tedavisinde kullanılan GLP-1R agonistleri sınıfındaki lyxumia adlı ilacı kullanarak motor semptomların ilerlemesini yavaşlatmayı başardı. 

New England Journal of Medicine adlı bilimsel dergide yayımlanan araştırmada yakın zamanda Parkinson teşhisi alan 156 kişi rasgele bir şekilde iki eşit gruba ayrıldı. 12 ay boyunca izlenen iki grup Parkinson ilaçlarını almaya devam ederken bir gruba lyxumia, diğer gruba da plasebo verildi.

Bir yılın sonunda lyxumia verilen hastaların motor semptomlarında esasen ilerleme olmadığı, diğer gruptaysa az ama klinik açıdan önem arz ettiği düşünülen bir ilerleme görüldüğü kaydedildi. 

İki grup arasındaki bu fark deneme süresi sona erdikten ve diğer Parkinson ilaçları kesildikten iki ay sonra da devam etti. Araştırmayı yürüten Fransız ekip bunun, lyxumia'nın sadece semptomları azaltmakla kalmadığını, beyni nöron kaybına karşı koruduğunu da gösterdiğini söylüyor.

Öte yandan lyxumia verilen grubun yaklaşık yarısının mide bulantısı yaşadığı ve yüzde 13'ünün kustuğu kaydedildi.

Çalışmanın ortak yazarlarından, Bordeaux Üniversitesi Hastanesi'nden Prof. Wassilios Meissner şöyle diyor:

Tüm yorumlamalar ve mevcut aşamada uygulanabilirliğe karşı temkinli olmalıyız fakat bu, gerçekten de eksenatid denemesi dışında hiç görmediğimiz çok ama çok net ve güçlü bir sinyal.

Daha küçük bir grupla yapılan 2017 tarihli bir araştırmada tip 2 diyabet tedavisinde kullanılan eksenatid adlı ilacın, orta derecedeki Parkinson hastalarının motor semptomlarını iyileştirdiği bulunmuştu. 

Yeni çalışmayı yürüten araştırmacılar, lyxumia'nın gerçekten hastalığın ilerlemesini yavaşlatıp yavaşlatmadığı ve faydaların zaman içinde devam edip etmediği gibi soruları cevaplamak adına daha fazla çalışma yapılması gerektiğini de belirtiyor. 

Araştırmada yer almayan ve Sheffield Üniversitesi'nde hücresel nörobilim ve metabolizma alanında öğretim görevlisi olan Heather Mortiboys ise bulguların "umut verici" olduğunu söylüyor: 

Bu çalışma, bu ilaç sınıfının (GLP-1R agonistleri) Parkinson açısından gerçek bir potansiyele sahip olduğunu gösteren tüm mevcut sonuçların önemini artırıyor.

Independent Türkçe, Guardian, Financial Times, New England Journal of Medicine



Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
TT

Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)

Ölümle burun buruna gelen kişiler, yaşadıkları deneyim sırasında zamanın durmuş veya yavaşlamış gibi geldiğini sıkça bildiriyor. 

Başından böyle bir olay geçmeyen kişilerin aklına film sahneleri gelecektir. Örneğin bir trafik kazasında hayatını kaybetmekten kıl payı kurtulan bir karakter etrafına bakarken, sahne daha yavaş akıyor. 

Ölüme yakın deneyimler üzerine çalışan psikiyatr Bruce Greyson'ın 1980-1990'larda yaptığı çalışmalarda, bu türden deneyimler yaşayan kişilerin yaklaşık yüzde 70'i "zamanın durduğunu veya anlamını yitirdiğini" bildirmişti. 

Peki bu travmatik olaylar neden böyle bir etki yaratıyor ve zamanın nasıl algılandığı hakkında neler söylüyor? 

İnsanlar zamanı nasıl algılıyor?

Liverpool John Moores Üniversitesi'nde zaman psikolojisi üzerine çalışan Dr. Ruth Ogden, yıllar önce geçirdiği bir trafik kazasından sonra bu alana ilgi duymaya başlamış. 

Psikoloji hocası, Conversation için kaleme aldığı yazıda, başka bir araçla çarpıştıktan sonra adeta zaman durmuş gibi hissettiğini anlatıyor.  

15 yıl boyunca ölüme yakın deneyimlerde neden zamanın yavaşladığı ve zamanın nasıl algılandığı üzerine araştırmalar yürüten Dr. Ruth Ogden ulaştığı sonuçları şöyle açıklıyor:

Biz saniyeleri ve dakikaları mükemmel bir doğrulukla kaydeden saatler gibi değiliz. Bundan ziyade beynimiz, zamanı çevremizdeki dünyaya duyarlı bir şekilde algılamaya ayarlanmış gibi görünüyor.

Dr. Ogden, beynin duygusal ve fizyolojik uyarılmayı düzenleyen bazı bölgelerinin, aynı zamanda zamanın işlenmesinde de rol oynadığını ekliyor. 

Bu nedenle duygular yoğunlaştığı sırada beynin zaman algısı da etkileniyor. Örneğin keyifli vakit geçirirken zaman uçup gidiyor ve sıkıcı ortamlarda geçmek bilmiyor. 

Ölüme yaklaşınca zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyimlerde zamanın neden yavaşladığı kesin olarak bilinmiyor. Bilim insanları bunun altında savaş ya da kaç tepkisinin yattığını düşünüyor. Evrimsel süreçte hayatta kalma içgüdüsü olarak gelişen bu tepki, tehdit anında ortaya çıkıyor.

Tehlike karşısında beyin daha hızlı çalıştığı için ölüme yakın deneyim yaşayan kişiler çevrelerinin daha yavaş hareket ettiğini görüyor. 

Psikoloji ve Ruh Sağlığı Sınır Alanları Enstitüsü'nden araştırmacı Marc Wittmann bu durumu şöyle açıklıyor:

Organizma çevresel uyaranları normalden daha hızlı işleyerek kişinin daha kolay tepki vermesini sağlıyor. Daha hızlı algılamak, düşünmek ve hareket etmek hayatta kalmak için avantaj demek.

Yaşlandıkça zaman daha mı hızlı akıyor?

Herkes ölüme yakın bir deneyim yaşamayabilir fakat birçok kişi yaşı ilerledikçe zamanın akıp gittiğinden yakınıyor. 

Geçmişe bakınca çocukken vakit daha yavaş akıyormuş gibi gelirken, yetişkinlikle beraber sanki göz açıp kapayıncaya kadar yıllar geçiyor.

Bilim insanları bu durumun birkaç nedeni olduğunu söylüyor. Örneğin çocukken bir yıl, yaşanan sürenin daha büyük bir kısmına tekabül ediyor. Nörolog Santosh Kesari "10 yaşındaki bir çocuk için bir yıl, hayatının yüzde 10'u. 60 yaşındaki biri için ise hayatının yüzde ikisinden daha azı" diyor. 

Ayrıca çocukken sürekli yeni şeylerle karşılaşmak, hafızada daha kalıcı etkiler bırakıyor. Kesari şu ifadeleri kullanıyor:

Zamanı unutulmaz olaylarla ölçüyoruz ve yaşlandıkça hatırlanmaya değecek daha az yeni şey yaşanıyor. Bu da çocukluğun daha uzun sürmüş gibi görünmesine yol açıyor.

Bilim insanın burada bahsettiği, zamanın o an içinde nasıl algılandığından ziyade, nasıl hatırlandığı. 

Yine de bazı çalışmalarda çocukken zamanın akışının daha yavaş algılandığı bulunmuştu. Nörobilimci Patricia Costello, çocukların gelişim aşamasında olduğunu belirterek "Sinirsel iletimleri yetişkinlere kıyasla fiziksel olarak daha yavaş. Bu da zamanın geçişini algılama biçimlerini etkiliyor" diyor:

Yetişkinliğe ulaşınca zaman devrelerimiz kablolamayı tamamlıyor ve zamanın geçişini doğru bir şekilde nasıl kodlayacağımızı deneyimlerimizle öğreniyoruz.

Yaşlanınca zamanın daha hızlı akıyormuş gibi gelmesi, büyük ölçüde yeni deneyimlerin azlığıyla ilişkilendiriliyor. Costello bu histen kurtulmak isteyenlere hayatlarına yenilik katmasını öneriyor.

Bilim insanı "Her şeyin çok hızlı geçip gittiği, kendi hayatımızı kaçırdığımız hissini nasıl durdurabiliriz? İş dönüp dolaşıp yeni şeyler öğrenmeye geliyor" diyerek ekliyor: 

Yeni bir beceri öğreniyor musunuz? Farklı bir şeyler pişiriyor musunuz? Mümkün olduğunca hayatınıza yenilik katmak, anıların öne çıkmasını sağlayacak ve bir bakıma zamanı uzatacaktır.

Independent Türkçe, Conversation, Psychology Today, NBC News