Gribin akciğerde yol açtığı hasarın önüne geçen bir ilaç geliştirildi

"Bu ilaç daha önce hiç görmediğimiz bir şey yapabilir"

İnfluenza virüsünün yol açtığı iltihaplanma, nefes almak için gereken hücrelere zarar veriyor (Unsplah)
İnfluenza virüsünün yol açtığı iltihaplanma, nefes almak için gereken hücrelere zarar veriyor (Unsplah)
TT

Gribin akciğerde yol açtığı hasarın önüne geçen bir ilaç geliştirildi

İnfluenza virüsünün yol açtığı iltihaplanma, nefes almak için gereken hücrelere zarar veriyor (Unsplah)
İnfluenza virüsünün yol açtığı iltihaplanma, nefes almak için gereken hücrelere zarar veriyor (Unsplah)

Yeni geliştirilen ilaç, gripten kaynaklanan iltihaplanmanın yarattığı akciğer hasarını önlemeyi başardı. 

Grip hastalığına yol açan influenza virüsü akciğer hücrelerini öldürmeye başladığında bu hücreler, enfeksiyonla mücadele etmesi için bağışıklık hücrelerine sinyal gönderiyor. Kontrol edildiği zaman vücudu virüsten kurtarmada etkili bir rol oynayan bu hücre ölümü, kontrol edilmediğinde şiddetli iltihaplanma ve akciğer hasarına neden olarak ölüme bile yol açabiliyor.

Yeni çalışmada araştırmacılar, iltihaplanmaya yol açan hücre ölümünü engelleyerek farelerdeki enfeksiyonun seyrini tersine çevirmeyi başardı. Yapılan bir dizi deneyde UH15-38 adlı yeni ilacın düşük dozda bile, insanların maruz kaldığına yakın miktarda influenza virüsü verilen fareleri koruduğu görüldü. 

Ayrıca yüksek dozdaki ilacın, kayda değer miktarda virüs içeren bir enfeksiyona karşı tam koruma sağlayabildiği de tespit edildi. 

Araştırmacılar geliştirdikleri ilaçla, hücre ölümünü kontrol eden RIPK3'ün (reseptörle etkileşen protein kinazı 3) iki yolundan birini kapattı. Bunlardan biri (nekroptoz) ciddi iltihaplanmaya yol açarken diğeri (apoptoz) bunu yapmadan vücudun virüsü yenmesine katkı sağlıyor. UH15-38, apoptozu koruyup nekroptozun başlamasını engelleyecek şekilde tasarlandı.

Önde gelen hakemli bilimsel dergi Nature'da yayımlanan araştırmanın yazarlarından Paul Thomas "RIPK3'ü tamamen devre dışı bırakmak pek iyi değil çünkü o zaman bağışıklık sistemi virüsü temizleyemiyor" diyor. 

Sadece nekroptozu devre dışı bıraktığımızda, hayvanlar daha iyi sonuç verdi çünkü apoptoz hâlâ devredeydi ve o kadar iltihaplanmaya da yol açmadan, virüs bulaşmış hücrelerden kurtulmayı başardı.

Antiviral ilaçların etkili olması için enfeksiyonun ilk iki-üç gününde alınması gerekirken araştırmacılar UH15-38'in, enfeksiyonun başlamasından 5 gün sonra verildiğinde bile fayda sağladığını gözlemledi. Thomas "Bu ilaç daha önce hiç görmediğimiz bir şey yapabilir" diyor. 

Ayrıca araştırmacılar, fare deneylerinden elde edilen sonuçların insan deneylerine taşınması halinde UH15-38 gibi bileşiklerin, solunum yolundaki şiddetli semptomları tetikleyen diğer virüslere de müdahale edebileceğini düşünüyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Alexei Degterev, "Kovid-19'un en kötü kısmı geride kalmış olabilir ancak başka bir pandemi yaşanacağına dair makul bir beklenti var ve konağın nasıl enfekte olduğundan bağımsız olarak konağı koruyacak bir şeye ihtiyacımız var" diye uyarıda bulunuyor. 

Bu çalışma, böyle bir hedefe ulaşma ihtimalini vurgulayarak hücre ölümünün enfeksiyonları nasıl şekillendirdiğine yönelik ilgiyi yeniliyor.

Independent Türkçe, Science Daily, MedicalXpress, Nature



Büyük keşfin ardından bilim insanlarından "yoga hapı" adımı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Büyük keşfin ardından bilim insanlarından "yoga hapı" adımı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Çığır açan bir beyin devresi keşfi, anksiyete ve stres bozuklukları için yeni tedavilere ve potansiyel olarak yoganın faydalarını sağlayan bir hapa önayak olabilir.

ABD'deki Salk Enstitüsü'nden araştırmacılar, farelerin beyinlerinde istemli nefes alma ve duygusal düzenlemenin arkasındaki yolu keşfetti.

Nature Neuroscience adlı akademik dergide kısa süre önce yayımlanan çalışmalarında, beynin daha karmaşık bölgeleriyle nefes almanın duygusal durumla koordinasyonunu sağlayan ilkel beyin sapının nefes alma merkezi arasındaki bağlantıları ortaya çıkardılar.

Nefes almak çoğunlukla otomatik olsa da insanlar ve bazı hayvanlar soluk almayı yavaşlatarak kendi kendilerini sakinleştirebiliyor. Bu yaklaşım farkındalık ve yoga gibi uygulamaların ana parçalarından biri.

Beynin nefes almayı tam olarak nasıl düzenlediği ve bunun anksiyeteyi ve kişinin duygusal durumunu nasıl etkilediği çok az anlaşılmış durumda. Bilim insanları şimdiye kadar sadece beyin sapındaki bilinçaltı nefes alma mekanizmalarının tam olarak anlaşıldığını söylüyor.
 

cyju
Fare beyninde nefes almayı düzenleyen nöronlar (Salk Enstitüsü)

Yeni çalışmada araştırmacılar, duygusal düzenleme ve nefes almayı birbirine bağlayan, bilinçli yukarıdan aşağıya mekanizmaları bulmak için yola çıktı.

İlk olarak farklı beyin bölgeleri arasındaki bağlantıları araştırmak için bir beyin bağlantı veri tabanını değerlendirdiler. Analiz, anterior singulat korteks adı verilen frontal bir bölgeyi, daha sonra hemen altındaki medullaya bağlanan bir ara beyin sapı bölgesine bağlayan potansiyel bir solunum devresini ortaya çıkardı.

Önceki çalışmalar, medullanın aktif olduğunda nefes almayı başlattığını ancak beyin sapı bölgesinden gelen sinyallerin bu aktiviteyi engellediği ve nefes almayı yavaşlattığını ortaya koymuştu.

Araştırmacılar, belirli duyguların veya davranışların beyin sapı bölgesinin aktivasyonuna yol açabileceğini, bunun da medulladaki aktiviteyi azaltabileceğini ve nefesi yavaşlatabileceğini varsaydı.

Teoriyi test etmek için, farelerde koklama, yüzme ve içme gibi aktivitelerin yanı sıra korku ve endişe uyandıran koşullar sırasında nefes alış verişleri değiştiğinde beyin aktivitesini kaydettiler.

Araştırmacılar, korteks ve beyin sapı bölgesi arasındaki bağlantı aktive edildiğinde, farelerin daha sakin olduğunu ve daha yavaş nefes aldığını buldu.

Kaygı uyandıran durumlardaysa bu iletişim azaldı ve nefes alma hızları arttı.

Araştırmacılar bu yolu takip ederek, farelerin beyninin ön korteksinde beyin sapına bağlanan ve nefes alma gibi temel işlevleri yöneten bir grup nöron keşfetti.

Araştırmacılar, bu bağlantının farelerin nefes alış verişlerini mevcut davranışları ve duygusal durumlarıyla koordine etmelerini sağladığını söylüyor.

Bağlantının daha ileri analizleri, bilim insanlarının ilaçlarla hedeflenebileceğine inandığı yeni bir dizi beyin hücresi ve molekülü ortaya çıkardı.

Araştırmacılar bulguların anksiyete, stres ve panik bozukluğu olan insanlar için uzun vadeli çözümlere yol açabileceğini söylüyor.

Çalışmanın ortak yazarı Jinho Jhang, "Bulgularımız beni düşündürdü: Bu nöronları aktive edecek ve panik bozukluğunda nefesimizi kendi kendimize yavaşlatacak veya hızlı solumayı önleyecek ilaçlar geliştirebilir miyiz?" dedi.

Çalışmanın başka bir yazarı Sung Han, "Bu bulguları bir yoga hapı tasarlamak için kullanmak istiyorum. Kulağa aptalca gelebilir ve çalışmamızın pazarlanabilir bir ilaca dönüştürülmesi yıllar alacak ancak artık nefes almayı anında yavaşlatabilecek ve huzurlu, meditatif bir durumu başlatabilecek ilaçlar üretmek için potansiyel olarak hedeflenebilir bir beyin devresine sahibiz" dedi.

Independent Türkçe