Netflix izleyicileri "çılgın" realite şova bayıldı

IMDb kullanıcılarından 10 üzerinden 7,4 puan alan realite şov, 8 bölümden oluşuyor (Netflix)
IMDb kullanıcılarından 10 üzerinden 7,4 puan alan realite şov, 8 bölümden oluşuyor (Netflix)
TT

Netflix izleyicileri "çılgın" realite şova bayıldı

IMDb kullanıcılarından 10 üzerinden 7,4 puan alan realite şov, 8 bölümden oluşuyor (Netflix)
IMDb kullanıcılarından 10 üzerinden 7,4 puan alan realite şov, 8 bölümden oluşuyor (Netflix)

Netflix izleyicileri, yayın devinin "şimdiye kadarki en çılgın dizisi" karşısında şaşkına döndü.

Çarşamba günü yayın platformunda gösterime giren Kilitler Açılıyor: Bir Hapishane Deneyi (Unlocked: A Jail Experiment) adlı realite şov, Arkansas'taki Pulaski Tutuklu Tesisi'nde gerçekleştirilen bir sosyal deneyi konu alıyor. 

6 haftalık deney boyunca yaşananları anlatan programda tutuklular, kilitlerin ve gardiyanların olmadığı bir açık cezaevi konseptini deniyor.

İzleyicilerin dikkatini çeken ve Netflix'te şu ana kadar 10 üzerinden 7,3 puan alan belgesel dizi, "vahşi" ve "çılgın" diye nitelendiriliyor.

Şiddetli hapishane kavgalarının yer aldığı bir dizi görüntüyle başlayan resmi fragmanda, anlatıcı şöyle diyor: 

Amerika'daki hapishanelerde şiddet var ve personel sayısı yetersiz, bu da mahkumların günde 23 saate kadar kilit altında tutulduğu anlamına geliyor.

Açıklama şöyle devam ediyor:

İşte bu yüzden bu şerif, yeni ve radikal bir fikirle her şeyi riske atmaya hazır. Kilit yok, görevli yok.

Daha sonra Şerif Eric Higgins'in mahkumlarla birlikte yer aldığı görüntü ekranlara geliyor: 

Hepinizin bir topluluk olmanıza izin vereceğiz.

Fragmanda, mahkumların birçoğunun bu yeni fikre inanmayarak güldükleri görülüyor. 

Eric Higgins sözlerini şöyle sürdürüyor: 

Tutukluların suçlu gibi değil de insan gibi davranabileceklerini kanıtlamaları için 6 haftaları olacak. Bu, birilerinin özgür olmasına ve özgür kalmasına yardımcı olabilir.

Fragman, hapishane hücrelerinin tüm kapılarının açıldığı anı gösteriyor. Ve görünüşe göre mahkumların hepsi farklı hedeflerle deneye katılıyor.

"Bütün gün bunu izleyeceğim"

İzleyiciler yeni gösterime giren diziyle ilgili düşüncelerini paylaşmak için eski adı Twitter olan X'e akın etti.

Bir kişi şunları yazdı: 

Pekala, Netflix'te Kilitler Açılıyor: Bir Hapishane Deneyi'ne yeni başladım. Bütün gün aynı yerde durup bunu izleyeceğim. Bunu hissedebiliyorum.

İkinci bir kişi şu yorumu yaptı: 

Netflix'teki Bir Hapishane Deneyi'nde işler kızışmak üzere, bu dizi çok çılgınca!

Başka bir izleyici realite şovu için "çok iyi" yorumunu yaparken diğer bir seyirci ekledi:

Hıçkırarak ağlıyorum. Kilitler Açılıyor: Bir Hapishane Deneyi'ni yeni bitirdim. Tutuklular hayvan değildir ve insani ilişkilere ihtiyaçları vardır.

Başka bir izleyici de şöyle yazdı:

Cezaevi reformuna duyulan acil ihtiyaç üzerine daha çok şey söylenebilir ama şimdilik bu deneyimin zirvesine ulaştığım için minnettarım ve H-Birimi ve Şerif Pulaski'nin adamlarını destekliyorum.

Finlandiya gibi bazı ülkelerde rehabilitasyona odaklanıp mahkumların okula gitmelerine ve iş bulmalarına olanak tanıyan açık cezaevleri başarıyla hayata geçmiş durumda.

Independent Türkçe, Daily Mail, Chicago Sun Times



Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
TT

Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)

Bilincin beynin hangi bölümünde olduğunu araştıran bilim insanları ilginç sonuçlara ulaştı. 

Kişinin kendisini, etrafını, deneyimlerini, duygularını anlamasını sağlayan bilinç, insan varlığının temel bileşenlerinden biri. 

Bilim insanları uzun zamandır bilincin beynin hangi bölümünde, nasıl meydana geldiğini anlamaya çalışıyor. Pek çok fikir ortaya atılırken halihazırda 30'a yakın teori olduğu tahmin ediliyor. 

Bunlar arasında en çok öne çıkan ikisiyse Küresel Çalışma Alanı Teorisi (GWT) ve Bütünleşik Bilgi Teorisi (IIT). Bunlardan ilki bilincin, beynin ön kısmında olduğunu ve buradaki kilit bölgeler duyusal bilgileri tüm beyne yaydığında bilinçli deneyimin ortaya çıktığını savunuyor. 

IIT ise beyindeki bilginin son derece entegre ve bütünleşik olduğunu ve bu şekilde bilinçli bir deneyimin mümkün olduğunu öne sürüyor.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da 1 Mayıs Perşembe günü yayımlanan çalışmada bilim insanları, bu iki teoriyi test ederek hangisinin geçerli olduğunu bulmaya çalıştı. Bulgular, ikisinin de yetersiz olduğuna işaret ediyor. 

Max Planck Enstitüsü'nden Dr. Lucia Melloni ve ekip arkadaşları, ABD, Avrupa ve Çin'deki 12 laboratuvarda 256 kişiye çeşitli görüntüleri izleterek beyinlerindeki elektrik ve manyetik aktiviteyi ve kan akışını ölçtü. 

Katılımcıların bilinçli farkındalığını ölçmek için onlara çeşitli yüzler, nesneler ve semboller gösterildi. Katılımcılar ekranda belirli görüntüler belirdiğinde bir düğmeye bastı. Ekip katılımcıların beynini üç farklı yöntem kullanarak izledi.

Bulgular bilincin, beynin düşünmeyle ilişkili ön kısmından ziyade, görme ve işitmeyle bağlantılı duyusal bölgeleri içeren arka kortekste ortaya çıktığına işaret ediyor. 

Çalışma, beynin arka kısmındaki nöronlarla öndeki bölgeler arasındaki önemli bağlantılar saptasa da bilincin ana merkezinin arka kortekste olduğu fikrini destekliyor.

Araştırmada ayrıca IIT'nin öne sürdüğü gibi bilincin, beynin çeşitli bölümlerinin etkileşimi ve işbirliğiyle oluştuğunu destekleyen güçlü kanıtlar da bulunmadı. 

Makalenin başyazarlarından Christof Koch, "Burada kanıtlar kesinlikle arka korteks lehine. Bilinçli deneyimle ilgili bilgiler ön loblarda ya yoktu ya da arka kortekse kıyasla çok daha zayıftı" diyerek ekliyor: 

Bu durum, ön lobların zeka, yargılama, muhakemede kritik önem taşımasına karşın görme, bilinçli görsel algılama gibi konularda kritik bir rol oynamadığı fikrini destekliyor.

Araştırmacılar yeni çalışmanın komadaki veya bitkisel hayattaki hastalar açısından da önem taşıdığını ifade ediyor.  

Bu durumdaki hastalar birkaç gün boyunca yanıt vermediği zaman genellikle bilinçlerini kaybettikleri varsayılarak yaşam destek ünitesiyle bağları kesiliyor. Ancak geçen yıl yayımlanan bir çalışmada tepkisiz hastaların yaklaşık 4'te birinin bilinci olabileceği tespit edilmişti.

Bu araştırmaya gönderme yapan Koch "Bilincin beyindeki temelini bilmek, sinyal vermeden 'orada olmanın' bu gizli biçimini daha iyi saptamamızı sağlar" diyor. 

Independent Türkçe, Reuters, New York Times, SciTechDaily, Nature