Davalık olan tartışmalı Netflix filmiyle ilgili karar verildi

"Gerçek olaylardan esinlendiği" öne sürülmüştü

55 yaşındaki Amerikalı yönetmen ve senarist David M. Rosenthal'ın yönettiği filmin başrollerinde Camille Rowe, Sofiane Zermani ve César Domboy yer alıyor (Netflix)
55 yaşındaki Amerikalı yönetmen ve senarist David M. Rosenthal'ın yönettiği filmin başrollerinde Camille Rowe, Sofiane Zermani ve César Domboy yer alıyor (Netflix)
TT

Davalık olan tartışmalı Netflix filmiyle ilgili karar verildi

55 yaşındaki Amerikalı yönetmen ve senarist David M. Rosenthal'ın yönettiği filmin başrollerinde Camille Rowe, Sofiane Zermani ve César Domboy yer alıyor (Netflix)
55 yaşındaki Amerikalı yönetmen ve senarist David M. Rosenthal'ın yönettiği filmin başrollerinde Camille Rowe, Sofiane Zermani ve César Domboy yer alıyor (Netflix)

Mahkemelik olan Netflix yapımı dramayla ilgili karar verildi. Yayın devinin 2022 yapımı filmi Derin Tutkular (No Limit), gerçekte yaşanmış olaylara benzerlikleri nedeniyle davalık olmuştu.

Eylül 2022'de Netflix'te gösterime giren Derin Tutkular, oksijen kaynağı olmadan aşırı derinlerde serbest dalış yapan Pascal Gautier ve Roxana Aubrey adlı çiftin "gerçek olaylardan esinlenen" hikayesini anlatıyordu. 

Kurgu mu gerçek mi?

Roxana Aubrey, ekstrem serbest dalış sporunda yükselen bir yıldızdır. Öyle ki tek bir nefesle deniz yüzeyinin 170 metre altına dalarak dünya rekoru kırmaya çalışacaktır. Ancak ona yönelik en büyük tehdit dalgaların altında değil üstündedir: Serbest dalışçılıkta düşüşe geçen istismarcı ve kıskanç eşi Pascal. 

Filmde Pascal'ın sabote ettiği güvenlik ekipmanı arızalandığında Roxana boğularak ölür. Şüpheler, dalışını kasten baltalayarak onu korkunç bir ölüme mahkum ettiği anlaşılan kıskanç eşinin üzerinde yoğunlaşır.

Derin Tutkular, "bir kurgu eseri" olduğunu iddia ederken aynı zamanda "gerçek olaylardan esinlendiğini" de söylüyor. Filmin sonunda, Roxana Aubrey karakterinin ilham kaynağı olan ve 2002'de serbest dalış yaparken hayatını kaybeden 28 yaşındaki Fransız Audrey Mestre'nin fotoğrafı ve biyografisi gösteriliyor.

O dönemde Mestre ve Küba asıllı Amerikalı eşi Francisco "Pipin" Ferreras, gerçekten de dünyanın en ünlü serbest dalışçılarıydı ve ikisi de rekor üstüne rekor kırıyordu. Mestre'nin hayatına mal olan dalış sırasında Ferreras, eşini kurtarmak için kendi hayatını riske attığını öne sürmüştü. Dalış sırasında yeterli güvenlik önlemi almadığı için eleştirilse de Audrey'nin ölümünün kaza olduğuna karar verilmişti.

"Hikayeyi değiştirdiler"

Ferreras, Britanya merkezli gazete Daily Mail'a konuşmuş ve "Hikayeyi değiştirdiler ve istedikleri gibi yansıttılar. Neden böyle bir şey yapayım ki? Biz birbirimize aşıktık" demişti:

Audrey ve yaptığı her şeyle çok gurur duyuyordum. O gün onu kurtarmak için yapabileceğim her şeyi yaptım. Her gün sosyal medyada saldırıya uğruyorum, insanlar karımı öldürdüğümü söylüyor.

Yazar ve yönetmen David M. Rosenthal mahkemede yaptığı açıklamada, Mestre'nin hikayesini bir belgeselde görerek öğrendiğini, daha sonra dava hakkında daha fazla makale ve kitap okuduğunu söyledi. 

Yönetmen, esinlendiği filmi açıkladı

Rosenthal, Luc Besson'un 1988'de yönettiği ve rakip serbest dalgıçları konu alan Derinlik Sarhoşluğu'ndan (Le Grand Bleu) ilham aldığını söyledi. Yönetmen ayrıca tehlikeli romantik ilişkileri anlatan film ve romanlardan da esinlendiğini aktardı.

Yargıç Bruce G. Iwasaki, dalgıç Pipin Ferreras'ın kurmaca filmin kendisi hakkında olduğunu kanıtlayamadığını tespit ederek Netflix'in davayı düşürme talebini kabul etti. Karar salı günü açıklandı.

Ferreras'ın avukatı Alexander Rufus-Isaacs temyize gideceğini söyledi. Rufus-Isaacs, kurgusal tasvirle gerçek hikaye arasında 22 benzerlik tespit ettiğini ve filmin kesinlikle müvekkili hakkında olduğunu savundu.

Independent Türkçe, Variety, Daily Mail



Jaws 50 yaşında: Spielberg sinema tarihini nasıl değiştirdiğini anlattı

Roy Scheider'ın başrolde yer aldığı Jaws, 1976'da 3 dalda Oscar kazanmıştı (Universal)
Roy Scheider'ın başrolde yer aldığı Jaws, 1976'da 3 dalda Oscar kazanmıştı (Universal)
TT

Jaws 50 yaşında: Spielberg sinema tarihini nasıl değiştirdiğini anlattı

Roy Scheider'ın başrolde yer aldığı Jaws, 1976'da 3 dalda Oscar kazanmıştı (Universal)
Roy Scheider'ın başrolde yer aldığı Jaws, 1976'da 3 dalda Oscar kazanmıştı (Universal)

20 Haziran 1975'te vizyona giren Jaws, sadece bir yaz eğlencesi olmanın çok ötesindeydi. Sinema tarihine damga vuran bu yapım, aynı zamanda dağıtım ve pazarlama yöntemleriyle de devrim yarattı. 

Film, o dönem hiç görülmediği kadar büyük bir lansmanla 464 salonda birden vizyona girdi. Bu, zamanının çok ötesindeydi. Ayrıca 700 bin dolarlık dev bir bütçeyle ulusal televizyonlarda iki düzine reklam filmi yayımlandı. 

Bu yoğun tanıtım kampanyası, Jaws'ı kısa sürede bir fenomene dönüştürdü ve sadece 78 gün içinde Baba'yı (The Godfather) geçerek tüm zamanların en çok hasılat yapan filmi oldu. Bugün "ilk yaz gişe canavarı" diye anılmasının sebebi de tam olarak bu.

Aradan geçen 50 yılın ardından Steven Spielberg artık gülerek anlatıyor olsa da Jaws'ın çekimleri yönetmen için adeta bir kabustu. 1975 yapımı bu kült köpekbalığı gerilimi, bir yandan Hollywood'un yaz filmi kalıbını oluştururken diğer yandan genç yönetmenine ciddi sınavlar yaşattı.

Spielberg, ABD'nin Massachusetts eyaletine bağlı, Atlas Okyanusu'ndaki Martha's Vineyard adasında Jaws @ 50: The Definitive Inside Story adlı belgeselin dünya prömiyerine gönderdiği video mesajında şunları söyledi:

Normal şartlarda burada yaz ayları rüya gibidir. Ama bütçeyi aştığımı, takvimin gerisinde kaldığımı ve boğulmak üzere olduğumu hissedince 1974 yazı tam anlamıyla bir kabus oldu. Ta ki bu kabus, hayatımın en büyük hayaline dönüşene kadar.

O dönem henüz 27 yaşında olan Spielberg, Peter Benchley'nin romanından uyarladığı film için mekan olarak Martha's Vineyard'ı seçmişti. Çünkü korkutucu dişlerle donatılmış mekanik köpekbalığının gerçek bir okyanusta yüzmesini istiyordu. Belgeselin, bu zorlu sürecin perde arkasını detaylı şekilde yansıttığını belirten Spielberg, şu ifadeleri kullandı:

Hepimizin bu kadar genç ve tecrübesiz olduğu bir dönemde, Atlantik Okyanusu'nda mekanik bir köpekbalığıyla çekim yapmak beklediğimizden çok daha zordu. Programı ve bütçeyi aştığımız noktada, bu filmin kariyerimde yönettiğim son film olacağından neredeyse emindim.

Zorluklar az değildi. Filmin çekim süresi 55 günden 159 güne uzarken, 3,5 milyon dolarlık bütçe üç katına çıkarak 9 milyon doları bulmuştu. Ama sonuç bambaşkaydı: Sinema salonlarında yankılanan çığlıklar, yaşanan tüm sıkıntıları gölgede bırakacaktı.

Spielberg, 1975’te dünya çapında gösterime giren Jaws'ın seyirciden büyük ilgi görmesinin kendisi için bir "can simidi" olduğunu söylüyor. Üstelik bu başarıda, John Williams imzalı o ikonik iki notalı müziğin katkısını da unutmuyor:

O müzik, görünmeyen bir avcının yaklaşmakta olduğu korkusunu iliklerimize kadar hissettirdi.

Spielberg, sözlerini şöyle tamamlıyor:

Yapımının üzerinden 50 yıl geçmiş olsa da Jaws, hâlâ hepimiz için hayatımızın en önemli deneyimlerinden biri. Üzerinden geçen onca zaman, yaşadığımız o heyecanı, korkuyu, umutsuzluğu ve mutluluğu hiç ama hiç unutturmadı.

Independent Türkçe, Hollywood Reporter, Variety