Göz kırpmanın daha önce bilinmeyen bir işlevi saptandı

İnsanlar, uyanık geçirdiği vaktin ortalama yüzde 3 ila 8'ininde göz kırpıyor (Unsplash)
İnsanlar, uyanık geçirdiği vaktin ortalama yüzde 3 ila 8'ininde göz kırpıyor (Unsplash)
TT

Göz kırpmanın daha önce bilinmeyen bir işlevi saptandı

İnsanlar, uyanık geçirdiği vaktin ortalama yüzde 3 ila 8'ininde göz kırpıyor (Unsplash)
İnsanlar, uyanık geçirdiği vaktin ortalama yüzde 3 ila 8'ininde göz kırpıyor (Unsplash)

Göz kırpmanın nemlendirme işlevinin ötesinde beynin görsel bilgiyi işlemesinde kilit bir rol oynadığı ortaya çıktı. 

Bu sıradan hareketin gözün yüzeyini nemli tutma ve toz gibi maddeleri uzaklaştırma amacıyla yapıldığı önceki araştırmalarda ortaya konmuştu. Bazı çalışmalardaysa göz kırpmanın, beynin dikkatini kaybetmemesini sağladığı belirtilirken, başka araştırmacılar göz kapandığı sırada beynin görsel bilgiyi daha yavaş işlemeye başladığını öne sürmüştü.

ABD'deki Rochester Üniversitesi Bilişsel ve Beyin Bilimleri Departmanı'ndan araştırmacılar göz kırpmanın, görüş keskinliğini korumada oynadığı rolü saptadı. 12 genç yetişkinin yer aldığı bir testte farklı kontrastlardaki görsellere bakan katılımcıların gözlerindeki değişimler takip edildi.

İnsanların farklı uyaran türlerini ne kadar hassasiyetle algıladığını ölçen araştırmacılar göz kırpmanın, büyük ve yavaş yavaş değişen desenlerin daha iyi fark edilmesini sağladığını buldu. 

Ekip, isteyerek ve istemeden yapılan her göz kırpmanın retinaya çarpan ışığın yoğunluğunu düzenleyerek görsel sinyalin gücünü artırdığını kaydetti. Bu da gözlerin açık ve belirli bir noktaya odaklanmış haline kıyasla beynimiz için farklı türde bir görsel sinyal oluşturuyor.

Proceedings of the National Academy of Sciences adlı akademik dergide yayımlanan araştırmada göz kırpmanın sinyal gücünü artırıp keskinliğin korunmasını ve beynin sürekli gelen görsel bilgi akışını işlemesini sağlayarak görüşteki anlık kayıpları telafi ettiği belirtiliyor.

Araştırmanın başyazarı Bin Yang şöyle diyor:

Yaygın varsayımın aksine göz kırpmak, görsel işlemeyi kesintiye uğratmak yerine iyileştiriyor ve uyarıcıya maruz kalmanın yol açtığı kaybı fazlasıyla telafi ediyor

Independent Türkçe, MedicalXpress, Futurity, Proceedings of the National Academy of Sciences



İlk kez "eceline susamış bir gezegen" keşfedildi

HIP 67522 b, manyetik alan çizgileri boyunca yıldızının yüzeyine doğru enerji dalgası göndererek patlamaları tetikliyor (Danielle Futselaar)
HIP 67522 b, manyetik alan çizgileri boyunca yıldızının yüzeyine doğru enerji dalgası göndererek patlamaları tetikliyor (Danielle Futselaar)
TT

İlk kez "eceline susamış bir gezegen" keşfedildi

HIP 67522 b, manyetik alan çizgileri boyunca yıldızının yüzeyine doğru enerji dalgası göndererek patlamaları tetikliyor (Danielle Futselaar)
HIP 67522 b, manyetik alan çizgileri boyunca yıldızının yüzeyine doğru enerji dalgası göndererek patlamaları tetikliyor (Danielle Futselaar)

Bilim insanları ilk kez "eceline susamış bir gezegen" keşfetti. İlk kez bir gezegenin, yıldızını bu şekilde etkilediği gözlemlendi. 

Dünya'dan yaklaşık 400 ışık yılı uzaktaki HIP 67522 adlı yıldız ve yörüngesindeki iki gezegen uzun zamandır takip ediliyor. Sadece 17 milyon yaşındaki yıldız, 4,5 milyar yaşındaki Güneş'e kıyasla daha büyük ancak daha soğuk. 

Yıldızın HIP 67522 b adlı gezegeni, şaşırtıcı derecede yakın bir yörüngede dönüyor. Ötegezegen yıldızın etrafındaki bir turunu sadece 7 günde tamamlıyor; yani gezegende bir yıl, Dünya zamanıyla sadece bir hafta sürüyor.

Hollanda Radyo Astronomi Enstitüsü'nden Ekaterina Ilin, "Daha önce HIP 67522 gibi bir sistem görmemiştik; gezegen bulunduğunda, yıldızının yörüngesinde 10 günden daha kısa bir sürede döndüğü bilinen en genç gezegendi" diyor.

Ilin ve ekip arkadaşları bu nedenle NASA'nın Geçiş Halindeki Ötegezegen Araştırma Uydusu (Transiting Exoplanet Survey Satellite / TESS) ve Avrupa Uzay Ajansı'nın ötegezegen uydusu CHEOPS'u kullanarak sistemi daha yakından incelemeye karar verdi. 

Araştırmacılar HIP 67522 b'nin yıldızıyla  kurduğu sıkı etkileşim nedeniyle kendi sonunu hazırladığını tespit etti. 

Devasa plazma topları olan yıldızların yüklü parçacıkları, yüzeydeki hareketleriyle güçlü manyetik alanlar yaratıyor. Manyetik alan çizgileri birbirini kesemediğinden, bazen bunlar düğümlenip aniden koparak güneş patlamaları adı verilen radyasyon patlamalarına yol açıyor.

Bilim insanları, Dünya gibi pek çok gezegenin de manyetik alanı olduğu için yıldızına yakın gezegenlerin, yıldızlardaki manyetik alan patlamalarını tetikleyip tetiklemediğini merak ediyordu. 

HIP 67522 sistemini inceleyen ekip, yıldızdaki patlamaların gezegen onun önünden geçerken sıklaştığını saptadı. Araştırmacılar bu nedenle patlamaları gezegenin tetiklediği sonucuna vardı. 

Normalde yıldızların, yörüngelerindeki gezegenlerden etkilenmediği düşünülüyordu. Ancak araştırmacılar HIP 67522'nin yaşı nedeniyle ve güçlü bir manyetik alanı olması durumunda bunun mümkün olduğunu söylüyor.

Bulguları hakemli dergi Nature'da dün (2 Temmuz) yayımlanan çalışmaya göre gezegen yakın yörünge dönüşü sırasında enerji biriktiriyor ve bunun bir kısmını, yıldızın manyetik alan çizgileri boyunca bir kırbaç misali, dalgalar halinde geri gönderiyor. Bu şok dalgası, manyetik alandan yıldızın yüzeyine geçtiğinde muazzam bir patlama yaşanıyor.

Ancak bu güçlü kozmik ışınların büyük bir kısmı uzaya savrulmak yerine gezegene geri dönüyor. Bilim insanları HIP 67522 b'nin bugüne kadar bulunan ilk "eceline susamış gezegen" olduğunu söylüyor. 

Ilin "Gezegen özellikle enerji yüklü patlamaları tetikliyor gibi görünüyor" diyerek ekliyor: 

Gezegenin, yıldızın manyetik alan çizgileri boyunca gönderdiği dalgalar belirli anlarda patlamaları başlatıyor. Ancak patlamaların enerjisi dalgaların enerjisinden çok daha yüksek. Dalgaların oluşmaya hazır patlamaları tetiklediğini düşünüyoruz.

Araştırmacılar halihazırda yaklaşık Jüpiter büyüklüğündeki HIP 67522 b'nin, 100 milyon yıl içinde Neptün'e yakın bir boyuta geleceğini tahmin ediyor.

Bilim insanları sistemi incelemeye devam ederek patlamalarda ne tür enerji salındığını anlamayı umuyor. Ayrıca bu türden benzer sistemlerin var olup olmadığını araştırmak için çalışmalarını genişletmeyi planlıyorlar.

Ilin, "Aklımda milyonlarca soru var çünkü bu tamamen yeni bir fenomen, dolayısıyla ayrıntılar hâlâ net değil" diyor.

Independent Türkçe, Popular Science, Live Science, NASA, Nature