Ciddi gebelik komplikasyonları yıllar sonra bile erken ölüm riskini artırıyor

Araştırmacılar kadınların yaklaşık yüzde 30'unun üreme çağında olumsuz gebelik sonuçlarından birini yaşadığını kaydetti (Pexels)
Araştırmacılar kadınların yaklaşık yüzde 30'unun üreme çağında olumsuz gebelik sonuçlarından birini yaşadığını kaydetti (Pexels)
TT

Ciddi gebelik komplikasyonları yıllar sonra bile erken ölüm riskini artırıyor

Araştırmacılar kadınların yaklaşık yüzde 30'unun üreme çağında olumsuz gebelik sonuçlarından birini yaşadığını kaydetti (Pexels)
Araştırmacılar kadınların yaklaşık yüzde 30'unun üreme çağında olumsuz gebelik sonuçlarından birini yaşadığını kaydetti (Pexels)

İki milyondan fazla kişinin verisinin incelendiği yeni bir araştırmada ciddi gebelik komplikasyonlarının, onlarca yıl sonra bile annenin erken ölüm riskinin artmasıyla bağlantılı olduğu bulundu.

Hamilelik sırasında ortaya çıkan yüksek tansiyon rahatsızlığı olan gebelik zehirlenmesi (preeklampsi) gibi hamilelik komplikasyonları yaşayan kadınların çocuklarının, doğum sırasında veya sonrasında ölme ihtimalinin arttığı daha önceki çalışmalarda ortaya konmuştu. Fakat bu sıkıntıların annelerin hayatında uzun vadede nasıl bir etki yarattığı bilinmiyordu. 

ABD'deki Teksas Üniversitesi Sağlık Bilimleri Merkezi ve İsveç'teki Lund Üniversitesi'nin işibirliğiyle yapılan yeni araştırmada 1973'le 2015 arasında İsveç'te doğum yapan 2,2 milyon kadının sağlık verileri incelendi. Veritabanına kadınların doğumdan sonraki yıllara ait sağlık verileri de dahil edildi.

Araştırmacılar ciddi gebelik komplikasyonları yaşayan kadınların erken ölüm riskinin 1,5 kata kadar arttığını ve bu riskin 46 yıl sonra bile devam edebildiğini buldu. Komplikasyonların 5 ana gruba ayrılarak değerlendirildiği çalışmada bunların birden fazlasını yaşayan annelerde bu riskin daha da arttığı kaydedildi.

JAMA Internal Medicine adlı bilimsel dergide yayımlanan araştırmada gebelik diyabetinin yüzde 52, erken doğumun yüzde 41, düşük doğum ağırlıklı bebek dünyaya getirmenin yüzde 30, gebelik zehirlenmesinin yüzde 13 ve gebelik zehirlenmesi dışındaki yüksek tansiyon bozukluklarının yüzde 27 oranında ölüm riskinin artmasıyla ilişkili olduğu görüldü.

Çalışmanın yazarlarından Dr. Casey Crump bu bulgular hakkında CNN'e yaptığı açıklamada "Ölüm oranının artmasının kalp hastalığı, diyabet, solunum bozuklukları ve kanser gibi çeşitli ölüm nedenlerine bağlanabildiğini tespit ettik" dedi. 

Araştırmacılar, doktorların gebelik komplikasyonlarını dikkate alması gerektiğini belirtiyor. Dr. Crump "Hamilelik, yüksek risk altındaki kadınları saptamak ve diğer sağlık sorunları ortaya çıkmadan önce, yaşamın erken dönemlerinde müdahalelere başlamak için kilit önemde bir fırsat sunuyor" diyor:

Olumsuz gebelik sonuçları yaşayan kadınlardaki bu risklerin azaltılmasını ve sağlıklarının uzun vadede korunmasını sağlamak adına doğumdan hemen sonra başlayarak birinci basamak doktorları tarafından yakın takibe alınmaları ve düzenli şekilde önleyici tedavi görmeleri gerekiyor.

Araştırmacılar ciddi gebelik komplikasyonları geçiren kadınların ölüm riskinin neden arttığını belirlemek için daha fazla araştırma yapılması gerektiğini de kaydetti.

Independent Türkçe, MedicalXpress, CNN, JAMA Internal Medicine



Yeraltında devasa hidrojen rezervleri bulundu: Fosil yakıtların sonu mu?

Araştırmacılar yeraltında saklanan hidrojenin, iklim kriziyle mücadeleye büyük katkı sağlamasını bekliyor (Unsplash)
Araştırmacılar yeraltında saklanan hidrojenin, iklim kriziyle mücadeleye büyük katkı sağlamasını bekliyor (Unsplash)
TT

Yeraltında devasa hidrojen rezervleri bulundu: Fosil yakıtların sonu mu?

Araştırmacılar yeraltında saklanan hidrojenin, iklim kriziyle mücadeleye büyük katkı sağlamasını bekliyor (Unsplash)
Araştırmacılar yeraltında saklanan hidrojenin, iklim kriziyle mücadeleye büyük katkı sağlamasını bekliyor (Unsplash)

Bilim insanları yeraltında trilyonlarca ton hidrojen olabileceğini öne sürdü. Bu enerjinin sadece küçük bir kısmının, fosil yakıtlara bağımlılığı 200 yıl boyunca durdurabileceği tahmin ediliyor.

Küresel ısınmayı yavaşlatma yolunda yürütülen çalışmalarda fosil yakıt kullanımının azaltılması büyük önem taşıyor. 

Uzmanlar geleceğin temiz enerji kaynağını bulmaya çabalarken, hidrojen düşük karbon ayak iziyle öne çıkıyor. 

Ancak yenilenebilir enerji kaynaklarıyla üretilen temiz hidrojeni elde etmenin pahalı ve zahmetli olması sorun teşkil ediyor.

Halihazırda hidrojen enerjisinin büyük bir kısmı, fosil yakıtlar veya çok yüksek miktarda su kullanılarak elde ediliyor.

Diğer yandan hidrojen, kayalar arasındaki etkileşimler sonucu doğal yolla da oluşabiliyor. Bugüne kadar sadece Mali ve Arnavutluk'ta saptanan bu jeolojik hidrojenin nadiren oluştuğu ve düşük miktarda olduğu sanılıyordu.

Ancak hakemli dergi Science Advances'ta yayımlanan yeni makaleye göre yeraltındaki bu temiz enerji kaynağı bütün dünyaya yayılmış olabilir. 

ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu'ndan araştırmacılar, hidrojenin nasıl oluştuğuna dair bilgilerini jeolojik verilerle birleştirerek küresel çapta bu rezervlerin boyutunu tahmin eden bir model yarattı.

Modele göre yeraltında yaklaşık 5,6 trilyon ton hidrojen saklanıyor olabilir. 

Diğer yandan bu enerjinin gezegenin neresinde olduğu veya ne kadarının hâlâ depolandığı gibi cevaplanmamış sorular var. 

Araştırmayı yürüten ekip, var olduğu tahmin edilen hidrojenin muhtemelen hepsinin kullanılamayacağına da değiniyor.

Yine de bu enerjinin sadece yüzde 2'sinin yaklaşık 200 yıl boyunca, net sıfır karbon seviyesine ulaşmak için ihtiyaç duyulan hidrojeni sağlayacağını düşünüyorlar.

Çalışmada yer almayan bazı uzmanlar ise hidrojeni çıkarmak için kaynak ayırmanın doğru bir hareket olmayacağı görüşünde.

University College London'dan Prof. Bill McGuire, BBC Science Focus'a yaptığı açıklamada "Emisyonları azaltmaya ve iklim acil durumuyla mücadeleye katkı sağlamak için gereken ölçekte hidrojeni çıkarmak muazzam bir küresel girişim gerektirecek ve buna zamanımız yok" diyerek ekliyor:

Ayrıca ne kadar hidrojen olduğunu bilsek bile nerede olduğunu bilmiyoruz.

Araştırma ekibiyse yeni çalışmanın bir çerçeve sunduğunu ifade ederek makalede şöyle yazıyor: 

Bulgular, bu alanda daha fazla araştırma yapılması gerektiğini gösteriyor.

Independent Türkçe, IFL Science, BBC Science Focus, Live Science, Science Advances