Kuantum interneti teknolojisinde büyük bir adım atıldı

Bilim insanları, kuantum verilerin iletimi için özel bir düzenek hazırladı (Imperial College London)
Bilim insanları, kuantum verilerin iletimi için özel bir düzenek hazırladı (Imperial College London)
TT

Kuantum interneti teknolojisinde büyük bir adım atıldı

Bilim insanları, kuantum verilerin iletimi için özel bir düzenek hazırladı (Imperial College London)
Bilim insanları, kuantum verilerin iletimi için özel bir düzenek hazırladı (Imperial College London)

Bilim insanları, kuantum interneti teknolojisinde büyük bir adım atarak ilk kez kuantum verisi depolamayı başardı. 

Birleşik Krallık'taki Imperial College London ve Southampton Üniversitesi'yle Almanya'daki Stuttgart ve Wurzburg Üniversitesi'nden araştırmacılar, ilk kez bir kuantum verisini farklı bir cihaza ileterek depoladı. 

İnternet ve telefon gibi klasik iletişim sistemlerinde veriler uzun mesafede kaybolabiliyor. Bunun önlenmesi içinse belirli aralıklarla yerleştirilen sinyal tekrarlayıcılar kullanılıyor. Bunlar sinyalleri okuyarak tekrar güçlendirip bir sonraki alıcıya gönderiyor.

Ancak kuantum bilgisayarlarında bilgi, tek bir atomun karşılık geldiği “kübit” (kuantum bit) üzerinden işliyor. Bu işlem, kuantum fiziğindeki "süperpozisyon" ilkesine dayanıyor. Söz konusu ilke bir atomun aynı anda iki veya daha fazla durumda var olabileceğini öngörüyor. 

Fakat bu özellik bir müdahale sorunu da yaratıyor. Atomaltı dünyada bir elektrona bağlı şekilde var olan bilgi, herhangi bir dış müdahalede bozulabiliyor. Dolayısıyla klasik telekomünikasyondaki sinyal tekrarlayıcıların kullanılması imkansız hale geliyor.

Bilimsel dergi Science Advances'da 12 Nisan'da yayımlanan çalışmada, kuantum internetinden iletilen veriler bir foton olarak tasarlandı. 

Araştırmacılar, kuantum verileri üreten cihazları birer arayüz haline getirmek için her iki makinenin de aynı dalga boyunu kullandığı bir sistem hazırladı.

Daha sonra oluşturulan bir kuantum noktası üzerinden dolaşık olmayan fotonlar üretildi. Bunlar da fotonları bir rubidyum atomu bulutu içinde depolayan bir kuantum bellek sistemine aktarıldı. Özel bir lazer sistemi, bu bellekte "aç-kapa" işlemi görerek fotonların depolanmasını ve isteğe göre karşı tarafa gönderilmesini sağladı. 

Araştırmada, bu iki cihazın dalga boyu günümüzde kullanılan telekomünikasyon ağlarıyla aynı dalga boyunda olacak şekilde geliştirildi. Dolayısıyla veriler, internet bağlantılarında kullanılan normal fiber optik kablolarla iletilebildi. 

Çalışmanın ortak başyazarlarından Sarah Thomas, araştırmaya dair şunları söyledi: 

İki önemli cihazı birbirine bağlamak kuantum ağını mümkün kılmak açısından çok önemli bir adım. Bunu gösterebilen ilk ekip olduğumuz için gerçekten heyecanlıyız.

Independent Türkçe, Science Daily, Phys.org



Kelliğe sürpriz çözüm: Şeker jeli saçları yeniden çıkarıyor

Deoksiriboz, DNA diye de bilinen deoksiribonükleik asidin oluşumunda etkili (Unsplash)
Deoksiriboz, DNA diye de bilinen deoksiribonükleik asidin oluşumunda etkili (Unsplash)
TT

Kelliğe sürpriz çözüm: Şeker jeli saçları yeniden çıkarıyor

Deoksiriboz, DNA diye de bilinen deoksiribonükleik asidin oluşumunda etkili (Unsplash)
Deoksiriboz, DNA diye de bilinen deoksiribonükleik asidin oluşumunda etkili (Unsplash)

Pek çok kişi saçlarının azalmasını dert ederken bilim insanları da çözüm için uğraşıyor. 

Birleşik Krallık'taki Sheffield Üniversitesi ve Pakistan'dan COMSATS Üniversitesi'ndeki araştırmacılarsa bu konuya odaklanmadıkları bir çalışma sırasında ilginç bir bulguya rastladı. 

Vücutta kendi kendine oluşan bir şeker cinsi olan deoksiribozun bölgesel uygulamada farelerin yarasını nasıl iyileştirdiğini araştıran bilim insanları, yaraların etrafındaki tüylerin normalden daha hızlı uzadığını fark etti. 

Bunun üzerine testosteron kaynaklı tüy kaybı yaşayan erkek farelerin sırtlarındaki kılları alıp onlara düşük dozda deoksiriboz jeli verdiler.

Kılların çıplak deriden kalın, uzun ve sağlıklı bir şekilde çıktığı görüldü. 

Jelin minoksidil adlı ilaçla aynı etkiyi sağladığı tespit edildi. Kılların yüzde 80-90'a varan oranda yeniden uzadığı saptandı. 

Hem jel hem de minoksidilin verildiği durumlardaysa anlamlı bir farka rastlanmadı. 

Sheffield Üniversitesi'nden Sheila MacNeil çalışmalarıyla ilgili şöyle diyor:

Araştırmamız saç kaybında, doğal bir şekilde oluşan deoksiriboz şekerini kullanıp kıl foliküllerine giden kanı artırarak saçın uzamasını sağlamak kadar basit bir çözümü ortaya koyuyor.

ık8ol
Üç haftalık süreçte çekilen fotoğraflar etkiyi gözler önüne serdi (Muhammad Anjum ve çalışma arkadaşları/COMSATS)

Kalıtsal kellik ya da erkek tipi saç dökülmesinde genler, hormon seviyeleri ve yaşlanma rol oynuyor. 

ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) toplumun yüzde 40'ını etkileyen bu duruma dair yalnızca iki ilacı onayladı. 

Minoksidilin etkili olmadığı durumlarda finasterid kullanılıyor. Vücuttaki testosteron akışını sağlayan bu ilaç, henüz kadınların kullanımına açık değil.

Erkeklerde saç kaybını yüzde 80-90 azaltabilen bu ilaç, bir kere başlandığında bırakılamıyor. Ereksiyon bozukluğu, göğüs ve testis ağrısı, düşük libido ve depresyon gibi yan etkileri de var.

Deoksiriboz jeli insanlarda olumlu sonuç verebilirse kemoterapi sonrasında saç, kaş ve kirpiklerini kaybedenler dahi bu tedaviden faydalanabilir. 

Frontiers in Pharmacology adlı bilimsel dergide yayımlanan makalenin yazarlarından MacNeil şöyle diyor:

Araştırmamız henüz çok erken safhada ancak sonuçlar umut verici ve daha fazla araştırma yapılmasını gerektiriyor.

Independent Türkçe, ScienceAlert, MDLinx