Türk doktorlar kritik durumdaki Afgan çocuk hastalara umut oluyor

Afganistan'ı ziyaret eden Türk doktorlar hem kritik durumdaki çocuk hastaları ameliyat ediyor hem de Afgan doktorlara tecrübelerini aktarıyor.

Türk doktorlar kritik durumdaki Afgan çocuk hastalara umut oluyor
TT

Türk doktorlar kritik durumdaki Afgan çocuk hastalara umut oluyor

Türk doktorlar kritik durumdaki Afgan çocuk hastalara umut oluyor

Yeryüzü Doktorları Derneğinin koordinasyonuyla Türkiye'nin farklı şehirlerinden Afganistan'a gelen 12 kişilik gönüllü sağlık ekibi, başkent Kabil'deki Atatürk Çocuk Hastanesinde tedavi ve ameliyatlarına başladı.

Ekip, daha önce Filistin ve Somali gibi imkansızlıklarla mücadele eden ülkelerde gönüllü olarak tedavi ve ameliyatları gerçekleştiren sağlık personelinden oluşuyor.

Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) Kabil Ofisi de ihtiyaç duyulan tıbbi malzemeleri ekibe temin etti.

Ağır vakalara odaklanılıyor

Çocuk Cerrahisi ve Çocuk Ürolojisi uzmanları Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu ve Op. Dr. Muhammed İkbal Yetiş'in de aralarında bulunduğu ekip, 10 gün boyunca tedavi ve ameliyatlarını sürdürecek.

Türk doktorlar, Afganistan'da daha önce ameliyat edilen, tedavi süreci uzayan ancak imkansızlıklar nedeniyle netice alınamayan kritik durumdaki hastalara odaklanıyor.

Ekibin günde 3-4 ameliyat ve onlarca muayene yapması bekleniyor.

Tedavi ve ameliyat sürecinde Afgan doktorlar da vakaları izliyor ve ekibin tecrübelerinden faydalanıyor.

Ameliyat vakaları Türk ekibin Afganistan'a gelmesinden önce tespit edildi. Bazı aileler çocuklarını tedavi umuduyla Nimruz ve Faryab gibi Kabil'e uzak bölgelerden getirdi.

Öte yandan, söz konusu vakaların farklı hastalıklarının olup olmadığı da detaylı inceleniyor.

10 yıldır Afganistan'a gelme hayali bulunuyor

Prof. Dokucu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, daha önce de Gazze, Ramallah ve Somali'de gönüllü tedavi ve ameliyatlar yaptıklarını belirtti.

Dokucu, 10 yıldır Afganistan'a gelme hayalinin olduğunu dile getirdi.

Afganistan'ın dünyanın en çok çocuk ölümünün yaşandığı ülkelerden biri olduğunu, kötü sosyal şartların da vakaları ağırlaştırdığını vurgulayan Dokucu, "Dolayısıyla bu dezavantajlı çocuklara yardım edebilme amacıyla buradayız. Bugün 5 ameliyat yaptık. Hepsi de çok iyi geçti. Yarından itibaren daha kompleks vakalar alacağız.” dedi.

Dokucu, Afgan sağlık ekibinin de gayet başarılı olduğunu belirterek "Biz hem kendi tecrübelerimizi hem de arkadaşların bilgi ve deneyimlerini paylaşıyoruz. Burada da gayet güzel işler yapıldığını gördük. Şartların zor olmasına rağmen çok iyi işler yapmışlar, yapmaya da devam ediyorlar." diye konuştu.

Çocuk Cerrahisi Uzmanı Afgan Doktor Yelda Ubeydi, tedavi ve ameliyatlar için Türk ekibe teşekkür etti.

Ubeydi, "Afganistan'ı ziyaret etmeleri bizim için çok değerli. Tecrübelerinden faydalanmak istiyoruz. Bugün birkaç zorlu vakamız vardı. Bunlar Afganistan için zor ameliyatlardı. İnşallah güzel sonuçlar alacağız." değerlendirmesinde bulundu.

Atatürk Çocuk Hastanesi Müdürü Dr. Nurullah Mansur da Türk ekibe teşekkür ederek şu ifadeleri kullandı:

“Bu ekibin burada olmasının birkaç faydası var. Tedavi için yurt dışına gitmesi gereken kompleks vakalardı ve şu an burada ameliyat oluyorlar. Bunun yanında diğer faydası da şu, Atatürk Hastanesinin personeli eğitim almış oluyor. Bu işbirliğinin devam etmesini arzu ediyoruz. İlk ve son olmasın, devamı da gelsin.”



Avrupa'da 40 bin yıl önce su aygırlarının dolaştığı ortaya çıktı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Avrupa'da 40 bin yıl önce su aygırlarının dolaştığı ortaya çıktı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Buzul Çağı fosilleri üzerinde yapılan yeni çalışma, su aygırlarının Orta Avrupa'da daha önce sanılandan çok daha sonra, 40 bin yıl önce dolaştığını ortaya koydu.

Bilim insanları daha önce su aygırlarının (Hippopotamus amphibius) yaklaşık 115 bin yıl önce Orta Avrupa'dan kaybolduğunu düşünüyordu. Bu ağır hayvan günümüzde sadece Sahraaltı Afrika'da yaşıyor.

Ancak Current Biology adlı akademik dergide yayımlanan çalışmada değerlendirilen fosiller, bu hayvanların son buzul çağının ortasında Yukarı Ren fosil yataklarında yaşadığını gösteriyor.

Aralarında Almanya’nın Potsdam Üniversitesi’nden araştırmacıların da bulunduğu bilim insanları, su aygırlarının yaklaşık 47 bin ila 31 bin yıl önce bugün ülkenin güney batısındaki Yukarı Ren Grabeni'nde yaşamayı sürdürdüklerini tespit etti.

Bulgular, su aygırlarının son Buzul Çağı'nda uzun süre dayandıklarını ve bir zamanlar bu tür sıcağı seven hayvanlar için fazla soğuk olduğu düşünülen bir bölgede hayatta kaldıklarını gösteriyor.

Bulgular, Yukarı Ren fosil yataklarının önemli bir karasal iklim arşivi olduğuna da işaret ediyor.

Fosil kazılarının arkasındaki proje lideri Wilfried Rosendahl, "Mevcut çalışma, buzul çağının her yerde aynı olmadığını etkileyici bir şekilde kanıtlayan önemli yeni bilgiler sağlıyor ancak yerel özellikler bir arada değerlendirildiğinde, bulmacaya benzer şekilde karmaşık bir genel tablo oluşturuyor" dedi.

Güney Almanya'nın bu bölgesinde binlerce yıldır çakıl ve kum birikintileri içinde korunan hayvan kemikleri, araştırmalar için değerli bir kaynak oluşturuyor.

Çalışmanın yazarlarından Ronny Friedrich, "Kemiklerin bu kadar iyi korunmuş olması şaşırtıcı. Pek çok iskelet kalıntısından analize uygun örnekler almak mümkün oldu. Bu kadar uzun bir süre sonra bu pek mümkün olmuyor" dedi.

Çalışmada bilim insanları çok sayıda su aygırı fosil buluntusunu inceleyerek genomik ve yaş verilerini birleştirdi.

Örneklerden elde edilen genom dizileri, Avrupa buzul çağı su aygırlarının bugün yaşayan Afrika su aygırlarıyla yakın akraba ve aynı türe ait olduğunu gösterdi.

Ancak çalışma, bu dönemde Avrupa'daki popülasyonlarının muhtemelen çok düşük genetik çeşitliliğe sahip olduğunu ortaya koydu.

Bilim insanları, "Elde edilen genomdaki düşük çeşitlilik, bunun küçük, izole bir popülasyona ait olduğunu gösteriyor" diye yazdı.

Fosil örneklerinin daha ileri analizleri, sıcağı seven su aygırlarının, mamutlar ve yünlü gergedanlar gibi soğuk havalara adapte olmuş türlerle aynı zaman diliminde ortaya çıktığını gösterdi.

Ancak son buzul çağının başlangıcında küresel soğumanın başlaması "elverişsiz koşullara" yol açarak batı ve orta Avrupa'da su aygırlarının neslinin tükenmesine neden oldu.

Dr. Rosendahl, "Şimdiye kadar son buzul çağına atfedilen diğer sıcağı seven hayvan türlerini daha fazla incelemek ilginç ve önemli olacaktır" dedi.

Independent Türkçe


Bilim insanları, mikroplastiklerden kaçınmanın basit yolunu açıkladı

Gıda ve ambalajlardaki mikroplastik sayısı her geçen gün artıyor (Reuters)
Gıda ve ambalajlardaki mikroplastik sayısı her geçen gün artıyor (Reuters)
TT

Bilim insanları, mikroplastiklerden kaçınmanın basit yolunu açıkladı

Gıda ve ambalajlardaki mikroplastik sayısı her geçen gün artıyor (Reuters)
Gıda ve ambalajlardaki mikroplastik sayısı her geçen gün artıyor (Reuters)

Bilim insanları, gittikçe artan mikroplastik tehdidine karşı basit bir yönteme dikkat çekiyor. 

Son dönemde yapılan birçok araştırmada, mikroplastiklerin ısıyla temas sonucu gıdalara karıştığı ortaya kondu.

Birleşik Krallık'taki Birmingham Üniversitesi'nde yapılan araştırmada, meyve suyu, çay ve kahve gibi çeşitli içeceklerde mikroplastik tespit edildi. Ancak en yüksek sayının sıcak içeceklerde olduğu gözlemlendi. Sıcak çayda litre başına ortalama 60 parçacık bulunurken, buzlu çayda 31 parçacık vardı. Sıcak kahvede litre başına 43 parçacık bulunurken, buzlu kahvede bu sayı 37'ye yakındı.

ABD'deki Nebraska Üniversitesi'nden Kazi Albab Hussain, "Isı mikroplastiklerin ambalajdan sızmasını kolaylaştırıyor" diyor. 

Hussain ve ekibi, bebek maması saklamak için kullanılan küçük plastik kavanozları ve kapları inceledi. Bunların mikrodalgada ısıtıldığında santimetrekare başına 2 milyardan fazla nanoplastik saldığı gözlemlendi.  Bu, kaplar oda sıcaklığında veya buzdolabında saklandığında ortaya çıkan miktara kıyasla çok daha fazla. 

Araştırmacı, ısının özellikle yiyecek ve içecekleri saklamak için kullanılan plastik açısından epey zararlı olduğunu belirtiyor. Herhangi bir plastik bardak veya kavanozda, ısıyla temas ettiğinde polimerin daha küçük parçalara ayrılmasına neden olan kusurlar bulunabileceğini söylüyor. 

Bilim insanları, mikroplastiklerin sağlık üzerindeki kesin etkilerini hâlâ tam olarak tespit edemedi. Ancak yüksek miktarda mikroplastiğe maruz kalan farelerde Alzheimer hastalığı ve demans belirtileri görüldüğü bir araştırmada ortaya konmuştu. Bu parçacıklar ayrıca küçük çocuklarda gelişim sorunları ve ilerleyen yaşlarda kısırlıkla ilişkilendirilen plastik kimyasalları da taşıyabilir.

Hussain, plastik içeren herhangi bir malzemenin mikrodalgaya konmaması gerektiğine işaret ediyor. Ayrıca doğrudan plastik bardaklara sıcak su konmaması gerektiğini de söylüyor. Plastikler sözkonusu olduğunda ısıyla temastan kaçınmanın önemli olduğunu vurguluyor.  

Independent Türkçe, Washington Post, Food and Wine


Resmen açıklandı: Bridgerton'da Benedict ve Sophie aşkı sahneye çıkıyor

Resmen açıklandı: Bridgerton'da Benedict ve Sophie aşkı sahneye çıkıyor
TT

Resmen açıklandı: Bridgerton'da Benedict ve Sophie aşkı sahneye çıkıyor

Resmen açıklandı: Bridgerton'da Benedict ve Sophie aşkı sahneye çıkıyor

Netflix, popüler dönem dizisi Bridgerton'ın 4. sezonu için yayın tarihlerini ve kısa tanıtım fragmanını paylaştı. Dizi, bu kez iki parça halinde ekrana gelecek.

İlk 4 bölüm 29 Ocak 2026'da izleyiciyle buluşacak, kalan 4'lü ise 26 Şubat 2026'da yayımlanacak.

Popüler dizinin merakla beklenen yeni sezonundan ilk kareler de paylaşıldı:

Platformun sezon açıklamasına göre Bridgerton, yeni sezonda ailenin "bohem" oğlu Benedict'e odaklanacak: 

Ağabeyi ve küçük kardeşi evlenip mutlu yuvalar kurmuş olsa da Benedict, yerleşik bir hayat sürmeye pek hevesli değildir. Ta ki annesinin düzenlediği maskeli baloda büyüleyici Gümüş Leydi'yle tanışana kadar.

Yeni sezonda Luke Thompson, Benedict Bridgerton'ı canlandırırken, Avustralyalı yıldız Yerin Ha, Sophie Baek rolüyle izleyici karşısına çıkacak. 

Kadroda ayrıca Jonathan Bailey, Victor Alli, Adjoa Andoh, Julie Andrews, Lorraine Ashbourne ve Nicola Coughlan gibi isimler yer alıyor.

4. sezon, yayın devinin Bridgerton uyarlamasında yolun tam yarısına denk geliyor. Julia Quinn'in 8 kardeşten oluşan Bridgerton ailesini konu alan roman serisinden uyarlanan dizi, her sezon bir kardeşin aşk hikayesini anlatıyor. Platform, dizinin 5. ve 6. sezonları için önceden onay vermişti.

Benedict'in hikayesinin ardından, Bridgerton kardeşlerinden Eloise, Francesca, Gregory ve Hyacinth'in aşk serüvenleri anlatılacak.

4. sezonda ayrıca Simone Ashley, Isabella Wei, Michelle Mao ve Katie Leung da kadroya dahil olacak.

Independent Türkçe, Variety, Deadline