NASA açıkladı: Uzayda felakete 10 metre kalmış

Yeni analizlere göre uydu ve uzay çöpü birbirlerini kıl payı ıskaladıklarında aralarındaki mesafe "10 metreden az" olabilir

Fotoğraf: NASA
Fotoğraf: NASA
TT

NASA açıkladı: Uzayda felakete 10 metre kalmış

Fotoğraf: NASA
Fotoğraf: NASA

NASA'ya ait bir uzay aracının Rus uydusuyla şubatta yaşadığı çarpışma tehlikesi, daha önce düşünülenden çok daha feci sonuçlanabilirdi.

NASA'nın 2001'de fırlatılan Termosfer İyonosfer Mezosfer Enerji ve Dinamik Görevi (TIMED) uzay aracı, 28 Şubat'ta Rus uydusu Cosmos 2221'le çarpışma tehlikesi geçirmişti.

TIMED, Güneş'in ve insan faaliyetlerinin "Dünya atmosferinin en az keşfedilmiş ve anlaşılmış bölgesi mezosfer ve alt termosfer/iyonosfer" üzerindeki etkilerini incelerken, 1992'de fırlatılan Rus uydusu Cosmos 2221'se kullanılmıyordu.

Amerikan uzay ajansı şubatta acil bir uyarı yayımlayarak "muhtemel bir çarpışmayı" gözlemlediğini bildirmişti. 

Aralarında uzay veri şirketi Leolabs'ten kişilerin de bulunduğu gözlemciler, çarpışmanın eşiğine gelinen bu olayı "güvende hissedemeyecek kadar yakın" diye tanımlamıştı

Çünkü bu çarpışma, 7 binden fazla parçaya neden olup bunları uzaya dağıtabilirdi. Bu da alçak Dünya yörüngesindeki enkazı yüzde 50 oranında artırarak daha fazla uydunun tehdit altına girmesine neden olabilirdi. 

Bu kadar yüksek hızlarda hareket eden bir uydudan kopan tek bir parça bile yörüngedeki faal uydulara kayda değer ölçüde zarar verebilir.

Halihazırda Dünya yörüngesinde en az 1 milimetre büyüklüğündeki milyonlarca küçük parça da dahil 36 binden fazla uzay çöpü bulunuyor.

NASA yönetici yardımcısı Pam Melroy, ABD ve Rus uzay araçlarının birbirlerini ıskalamasıyla insanlığın ciddi bir tehlikeyi atlattığını ancak yeni bir tahminin bu kıl payı geçişin çok daha yakından gerçekleşebileceğini ortaya koyduğunu söyledi.

Space.com'a göre, ABD'nin Kolorado eyaletindeki Kolorado Springs'te düzenlenen 39. Uzay Sempozyumu'nda konuşan Melroy, "Kısa bir süre önce analizler sonucunda geçiş mesafesinin her iki uydunun da ana gövde parametreleri dahilinde 10 metreden daha az olduğunu öğrendik" dedi.

Eğer bu iki uydu çarpışmış olsaydı, kayda değer miktarda enkaz oluşumuna tanık olacaktık. Bu parçalar, saatte on binlerce kilometre hızla hareket eden minik parçalar haline gelerek başka bir uzay aracını delebilecek ve muhtemelen insanların hayatını tehlikeye atabilecekti.

Olayın ardından Melroy, NASA'nın Dünya yörüngesindeki sürdürülebilirliği ölçen ve değerlendiren bütünleşik bir "uzay sürdürülebilirlik stratejisi" için uğraştıklarını belirtti. 

Melroy, "Uzay çok yoğun ve giderek daha da yoğunlaşıyor. Çocuklarımızın ve torunlarımızın da insanlığın yararı için kullanmaya devam edebilmeleri adına uzaydaki kritik bölgelerin korunduğundan emin olmak istiyorsak, şimdi harekete geçmenin tam zamanı" dedi.

Melroy, "NASA, kaynaklarını hem bizim hem de tüm dünya için sürdürülebilir faaliyetleri destekleyecek şekilde yönlendirdiğinden emin oluyor" diye ekledi.
Independent Türkçe



Mavi köpekbalıklarının bukalemun gibi renk değiştirdiği keşfedildi

Fotoğraf: Wikimedia Commons
Fotoğraf: Wikimedia Commons
TT

Mavi köpekbalıklarının bukalemun gibi renk değiştirdiği keşfedildi

Fotoğraf: Wikimedia Commons
Fotoğraf: Wikimedia Commons

Yeni bir araştırmaya göre mavi köpekbalığının derisindeki benzersiz yapılar, bukalemun gibi renk değiştirebileceğine işaret ediyor.

Bu hafta Anvers'te düzenlenen Society for Experimental Biology konferansında sunulan çalışma, mavi köpekbalığının (Prionace glauca) derisindeki renkleri üreten küçük nano yapıları ortaya çıkardı. Köpekbalığının renginin sırrı, deriyi zırh gibi kaplayan pulların, dermal dentiküller diye bilinen pulpa boşluklarında saklı.

Çalışmada yer alan araştırmacılardan Viktoriia Kamska, "Mavi, hayvanlar alemindeki en nadir renklerden biri ve hayvanlar bunu üretmek için evrim boyunca çeşit çeşit benzersiz strateji geliştirdi. Bu da bu süreçleri bilhassa büyüleyici kılıyor" diyor.

Pulpa boşlukları içindeki guanin molekülü kristalleri, mavi reflektör görevi görüyor. Buna ek olarak melanin pigmenti içeren hücre bileşenleri diğer dalga boylarını emerek köpekbalığının karakteristik rengini üretiyor.

Dr. Kamska, "Bu bileşenler, aynalarla dolu torbaları ve siyah emicilerle dolu torbaları anımsatan şekilde ayrı hücrelerde toplanıyor ancak yakın ilişki içinde durarak birlikte çalışabiliyorlar" diye açıklıyor.

Melanin, belirli kalınlık ve aralıklara sahip guanin kristalleriyle işbirliği yaparak köpekbalığının derisindeki renk doygunluğunu artırıyor.

Bir diğer araştırmacı Mason Dean "Bu malzemeler bir araya getirilince, renk üretme ve değiştirmeyi sağlayan güçlü bir yetenek de ortaya çıkıyor" diyor.

Büyüleyici olan şey, kristalleri içeren hücrelerdeki küçük değişiklikleri gözlemleyerek bunların tüm organizmanın rengini nasıl etkilediğini görüp modelleyebilmemiz.

xsdfrgt
Mavi köpekbalığının dermal dentikülleri (Viktoriia Kamska)

Araştırma, renk üreten küçük yapıların biçimini, işlevini ve mimarisini tanımlayan gelişmiş görüntüleme teknikleri sayesinde mümkün oldu.

Dr. Dean "Rengi organizma düzeyinde, metre ve santimetre ölçeğinde incelemeye başladık ancak yapısal renk nanometre düzeyinde elde edildiğinden, bir dizi farklı yaklaşım kullanmamız gerekti" diyor.

Araştırmacılar daha sonra küçük deri yapılarındaki hangi yapısal parametrelerin, gözlemlenen görünümü üretmekten sorumlu olduğunu doğrulamak için bilgisayar simülasyonları kullandı.

Bu renk değişimi mekanizmasının, guanin kristal aralığını etkileyecek çevresel faktörler tarafından da yönlendirilebileceğini gösterdiler.

Dr. Dean, "Bu şekilde nem veya su basıncı değişiklikleri gibi basit bir şeyden kaynaklanan çok ince ölçekteki değişiklikler, vücut rengini değiştirebilir ve bu da hayvanın nasıl kamufle olacağını şekillendirir" ifadelerini kullanıyor.

Örneğin köpekbalığı daha derine yüzdüğünde, deriye daha fazla basınç uygulanması sonucu guanin kristallleri birbirine doğru itiliyor ve köpekbalığının rengi koyulaşarak çevresine daha iyi uyum sağlıyor.

Bu küçük yapıların davranış mekanizması köpekbalığının deri rengini de değiştiriyor olabilir. Dr. Dean şöyle diyor: 

Böylesine çok işlevli bir yapısal tasarım (yüksek hızlı hidrodinamik ve kamufle edici optik özellikleri birleştiren bir deniz canlısı yüzeyi) bildiğimiz kadarıyla daha önce görülmedi.

Independent Türkçe