"Taylor Swift ve Dünyası" dersini alan Harvardlılar yeni albümü yorumladı

Swift'in yeni albümü 19 Nisan'da yayımlandı (Reuters)
Swift'in yeni albümü 19 Nisan'da yayımlandı (Reuters)
TT

"Taylor Swift ve Dünyası" dersini alan Harvardlılar yeni albümü yorumladı

Swift'in yeni albümü 19 Nisan'da yayımlandı (Reuters)
Swift'in yeni albümü 19 Nisan'da yayımlandı (Reuters)

Taylor Swift hayranları genellikle şarkıcının yeni albümleri için hazırlanırken eskileri tekrar gözden geçirir. Yeni parçalarda gizli mesajlar arayarak sözlerini ve isimlerini analiz etmeye hazırlanırlar.

Şarkıcının 11. albümü The Tortured Poets Department da hayranlardan aynı muameleyi görüyor. 

Ünlü şair ve yazarların eserleriyle karşılaştırılıyor

Harvard Üniversitesi'nde tamamen sanatçıya adanmış İngilizce dersinde Swift'in eserlerini inceleyen öğrenciler, yeni albüm için son derece heyecanlıydı.

"Taylor Swift ve Dünyası" adlı lisans dersini veren Stephanie Burt, Swift'in şarkılarını Willa Cather, Samuel Taylor Coleridge ve William Wordsworth gibi şair ve yazarların eserleriyle karşılaştırtıyor.

Perşembe gecesi, sınıftan yaklaşık 50 öğrenci, 34 yaşındaki şarkıcının yeni albümünü dinlemek üzere kampustaki bir amfide toplandı. Saatler gece yarısını gösterdiğinde sınıfta alkış tufanı koptu ve analiz başladı. Grup önce albümü hiç tartışmadan, sadece bir kez dinledi.

Cuma sabahı New York Times'ın sorularını yanıtlayan öğrenciler 31 yeni şarkı hakkındaki düşüncelerini paylaştı ve ay sonunda teslim edilmesi gereken final ödevleri için beyin fırtınası yaptı.

"Bu Taylor'ın da hikayesi"

"Clara Bow adlı şarkı bana The Song of the Lark'ı hatırlattı" diyen 19 yaşındaki Makenna Walko, Willa Cather'ın, hevesli bir opera sanatçısı olan Thea Kronborg'un kariyerini anlattığı romanına atıfta bulundu. 

"Küçük kasabasından çıkıp Manhattan'a gitmeye çalışan bir kızdan ve büyük hayallere sahip olup bunların peşinden gitmeye çalışmanın nasıl bir şey olduğundan bahsediyor" diye devam etti. 

Bu, Taylor'ın kendi hayatında, kariyeri boyunca çokça ortaya çıkan bir anlatı. Pek çok açıdan bu Taylor'ın da hikayesi.

İkinci sınıf öğrencisi Lola DeAscentiis, Swift'in But Daddy I Love Him adlı şarkısını Sylvia Plath'ın Babacığım (Daddy) şiiriyle karşılaştırdı. 20 yaşındaki DeAscentiis, bu bağlantıyı final ödevinde incelemeyi planlıyor.

Taylor Swift alınmasın ama şarkının Sylvia Plath'in dehasına yakın olduğunu söylemekte tereddüt ediyorum. Fakat hüzün, depresyon ve akıl sağlığı gibi temalarda kesinlikle bazı benzerlikler görebiliyorum.

DeAscentiis, "Taylor'ın şarkıda bahsettiği sevgilisiyle ilişkisini babasıyla olan ilişkisiyle örtüştürme biçimi, bence bu tam Plath'a göreydi" diye ekledi.

Rekor kırdı

Öte yandan Swift'in yeni albümü The Tortured Poets Department, Spotify'da bir günde en çok dinlenen albüm rekorunu kırdı. 

Spotify, "Tarih yazıldı!" diye tweet atarak 31 parçadan oluşan albümün dinlenme sayısının 300 milyonu aştığını bildirdi.

Albümün ilk single'ı Fortnigh da Adele'in 2021 tarihli Easy on Me'sini geçti ve platformun tek bir günde en çok dinlenen şarkısı olarak rekor kırdı.

Independent Türkçe, New York Times, Variety



Uzmanlar açıkladı: Amerikalıların en çok korktuğu şeyler ne?

Amerikalılar en çok neden korkuyor? Yeni bir anket, ilk 10'da yer alan korkuları ortaya koydu (Reuters)
Amerikalılar en çok neden korkuyor? Yeni bir anket, ilk 10'da yer alan korkuları ortaya koydu (Reuters)
TT

Uzmanlar açıkladı: Amerikalıların en çok korktuğu şeyler ne?

Amerikalılar en çok neden korkuyor? Yeni bir anket, ilk 10'da yer alan korkuları ortaya koydu (Reuters)
Amerikalılar en çok neden korkuyor? Yeni bir anket, ilk 10'da yer alan korkuları ortaya koydu (Reuters)

Julia Musto 

Amerikalıların her şeyden çok neden korkuyor?

Şaşırtıcı bir şekilde, örümcekler, uçmak veya topluluk önünde konuşmak değil.

Güney Kaliforniya'daki Chapman Üniversitesi'ndeki araştırmacılara göre, yönetimdeki yolsuzluk 10 yıldır üst üste listenin başında yer alıyor. Okulun 11. kez yaptığı yıllık FEAR anketine katılan binden fazla katılımcının yaklaşık yüzde 70'i, yönetim yolsuzluğundan "korktuğunu" veya "çok korktuğunu" söyledi; bu duygu parti ayırt etmeksizin herkeste hissediliyor.

Chapman Üniversitesi'nde sosyoloji alanında öğretim üyesi olan Dr. Steven Pfaff, "Amerikalıların çoğunluğu partilerinden bağımsız bu korkuyu paylaşıyor. Analizlerimiz bu duygunun, paranın siyasi işleyişi bozduğu, güçlü ve bol kaynaklara sahip çıkar gruplarının, kamu yararı ve seçmen tercihlerini hiçe saymak gerekse bile hedeflerine ulaştığı algısından kaynaklandığını gösteriyor" diyor.

Katılımcılara siyaset, sağlık, su kirliliği ve yapay zeka gibi 65 farklı konuda korkuları soruldu.

Ankete katılanların en çok korktuğu ikinci konu geçen yılki gibi, sevdiklerinin ciddi bir hastalığa yakalanmasıydı.

Ekonomik veya finansal çöküş, siber terörizm ve sevdikleri insanların ölmesi ilk 5'i tamamladı.

ABD'nin bir dünya savaşına daha karışması 6., içme suyu kirliliği 7. sırada yer alırken ilk 10'un diğer maddelerinde Rusya'nın nükleer silah kullanması, okyanus ve diğer su kaynaklarının kirlenmesi ve hükümetin kişisel verileri takip etmesi var.

Chapman, en büyük korkuların çoğu meşru endişeleri gösterse de insanların algısının genellikle gerçeği yansıtmadığını ifade ediyor. Örneğin ekonomik çöküşle ilgili endişelerin genellikle siyasetin ve medyanın söylemini yansıttığını belirtiyorlar.

Chapman'da sosyoloji alanında doçent olan Dr. Edward Day, bulgularla birlikte paylaşılan basın bülteninde "İnsanlar bilgiye her zamankinden daha fazla erişebiliyor ancak aynı zamanda duygu uyandırmak için tasarlanmış yorum ve imgelere de daha fazla maruz kalıyorlar" diye açıklıyor.

Korkunun nasıl işlediğini anlamak, neyin tehlikeli hissettirdiğiyle neyin gerçekte tehlikeli olduğunu ayırt etmeye yardımcı olur.

Korku, birçok şey tarafından tetiklenebilen güçlü bir duygu ama aynı zamanda fiziksel bir tepkiye de yol açar.

Bu duygu, beynin amigdala adı verilen badem şeklindeki bölümünde başlıyor. Duyguları işlememize yardımcı olan bu bölge, vücudun "savaş ya da kaç" tepkisi için gereken kısımlarını harekete geçirerek stres hormonlarını tetikliyor.

Ancak araştırmacılar, korkularımızın ardında yatan şeyin daha karmaşık olduğuna dikkat çekiyor.

Chapman Üniversitesi'nde sosyoloji alanında öğretim üyesi ve çalışmanın baş araştırmacısı Dr. Christopher Bader, "Neyden korktuğumuzu anlamak, kaygıyı körüklemekle değil, bu korkuları bağlamına oturtmakla ilgili" diyor.

Araştırmacı, sosyal medya ve diğer medya platformlarındaki olayların genellikle nadir ve olağandışı olduğunu ancak sürekli vurgulandıkları için halka günlük tehditler gibi gelebileceklerini söylüyor.

Bader, "Bu farkı anlamak, kendi duygularımız üzerinde bakış açımızı ve gücümüzü yeniden kazanmamıza fayda sağlar" diyor.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news


Sudan'daki El Faşir katliamı: Son faal hastanede en az 460 kişi öldürüldü

Kan birikintileri ve cesetlerin uzaydan görülebildiği söyleniyor (Airbus DS)
Kan birikintileri ve cesetlerin uzaydan görülebildiği söyleniyor (Airbus DS)
TT

Sudan'daki El Faşir katliamı: Son faal hastanede en az 460 kişi öldürüldü

Kan birikintileri ve cesetlerin uzaydan görülebildiği söyleniyor (Airbus DS)
Kan birikintileri ve cesetlerin uzaydan görülebildiği söyleniyor (Airbus DS)

Sudan'ın El Faşir kentinde, paramiliter örgüt Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) şehrin son faal hastanesine düzenlediği saldırıda en az 460 kişi öldürüldü.

Malzeme sıkıntısı ve sık sık yaşanan yoğun bombardımana rağmen faaliyette kalan Suudi Doğum Hastanesi, savunmasız hastalar için son sığınak görevi gördükten sonra katliama sahne oldu.

Bölgeden gelen haberlere göre örgütün 18 aylık kuşatmanın ardından şehri ele geçirmesinden sonra 48 saatte 2 binden fazla kişi öldürüldü. İnternette dolaşan görüntülerde, bir çocuk askerin yetişkin bir adamı öldürdüğü görülüyor.

Yale Halk Sağlığı Okulu İnsani Araştırma Laboratuvarı’nın analiz ettiği korkunç uydu görüntülerinde, kum üzerindeki geniş kan birikintileri ve insan cesetlerinin uzaydan bile görülebildiği saptandı. Bu bulguların ardından katliam geniş çapta kınandı.

Dünya Sağlık Örgütü olay karşısında "derinden şoke olduğunu" ve "dehşete düştüğünü" açıkladı. İnsani yardım kuruluşuna göre salı günü hastaneden 6 sağlık çalışanı, bir hemşire ve bir eczacı kaçırıldı.

Açıklamada "Aynı gün hastanedeki 460'tan fazla hasta ve refakatçisi vurularak öldürüldü" ifadeleri yer aldı.

DSÖ Başkanı Tedros Adhanom Ghebreyesus, sağlık tesislerinin, sağlık çalışanlarının ve hastaların uluslararası hukuk tarafından korunması çağrısında bulundu.

Bu olay, Sudan Silahlı Kuvvetleri'yle (SSK) HDK arasında Nisan 2023'ten beri devam eden çatışmada yeni bir tırmanmaya işaret ediyor. Savaş, bölgede yıkıma ve yerinden edilmeye yol açarken, yapılan zulümlerle ilgili haberler geliyor. Ajanslara göre kıtlık ve hastalıkların yaygın olduğu söyleniyor.

Görgü tanıkları, Associated Press'e HDK savaşçılarının tek tek evleri basarak kadınlar ve çocuklar da dahil olmak üzere insanları dövüp ateş ettiğini anlattı.

Birleşmiş Milletler'e (BM) göre nüfusun yüzde 40'ından fazlası (24 milyon kişi) gıda güvencesinden yoksun. 4 milyondan fazla kişi Çad, Güney Sudan ve Orta Afrika Cumhuriyeti gibi komşu ülkelere kaçtı.

BM'nin en üst düzey yardım yetkilisi, vahşeti durdurmak, güvenli insani yardım erişimini sağlamak ve savaşı körükleyen silah akışını durdurmak için Güvenlik Konseyi'ni "acil ve güçlü adımlarla" harekete geçmeye çağırdı.

Meslektaşlarımı El Faşir'in en son uydu görüntülerini, kumlardaki kanı incelemeye çağırıyorum. Ayrıca meslektaşlarımı, dünyanın bunu durdurmada sürekli başarısızlığa uğramasını incelemeye çağırıyorum. Ellerinizde kan var.

Independent Türkçe


Mesajlaşma yoluyla terapi, görüntülü seanslar kadar etkili çıktı

Washington'daki araştırmacılara göre mesaj terapisi, video terapisi kadar iyi olabilir (Pexels)
Washington'daki araştırmacılara göre mesaj terapisi, video terapisi kadar iyi olabilir (Pexels)
TT

Mesajlaşma yoluyla terapi, görüntülü seanslar kadar etkili çıktı

Washington'daki araştırmacılara göre mesaj terapisi, video terapisi kadar iyi olabilir (Pexels)
Washington'daki araştırmacılara göre mesaj terapisi, video terapisi kadar iyi olabilir (Pexels)

Washington Üniversitesi araştırmacılarına göre, mesaj yoluyla terapi hafif ila orta şiddetteki depresyonu iyileştirmeye katkı sağlayabilir.

Ruh sağlığı platformu Talkspace üzerinden üç ay boyunca haftalık mesaj terapisi uygulanan 400'den fazla yetişkinin semptomlarında iyileşme görüldü.

Araştırmacılar, büyük ölçekli yeni randomize çalışmada 400'den fazla yetişkinden elde edilen verileri kullanarak mesaj terapisinin, haftalık videokonferans terapisi kadar etkili olduğunu buldu.

Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin psikiyatri bölümünde eskiden öğretim üyesi olan Dr. Patricia Areán, perşembe günü yaptığı açıklamada, "Hastaların terapistleriyle mesajlaşarak veya canlı görüntülü görüşmelerle iletişim kurması fark etmeksizin, benzer oranlarda iyileşme gösterdiğini saptadık" diyor.

Bu, her yıl depresyona giren milyonlarca Amerikalıyı tedavi etmek için elverişli, kanıta dayalı bir yöntem olarak mesaj tabanlı terapinin kullanımını destekliyor.

Kovid pandemisinin etkisi ve BetterHelp gibi tele-sağlık sitelerinin popülerleşmesi sayesinde, mesaj terapisinin kullanımı son birkaç yılda yaygınlaştı. Yaklaşık 200 milyon kişi TalkSpace kullanıyor.

Mesaj terapisi, video görüşmesine katılmak istemeyen veya nitelikli bir profesyonelden yardım almak isteyen ve yoğun bir zaman çizelgesine sahip kişiler için daha esnek bir seçenek sunuyor. Ayrıca hastalar ve terapistlerin inceleyebileceği bir etkileşim kaydı tutuyor.

Bu stratejinin etki gösterdiği yıllardır kanıtlansa da asıl soru ne kadar etkili olduğu.

Son çalışmalar, mesaj terapisinin anksiyete ve depresyon belirtilerini hafifletmede teleterapi kadar etkili olduğunu ve depresyondaki kişileri tedavi etmede yüz yüze terapiden daha iyi olduğunu göstererek yüreklendirici sonuçlar veriyor.

Yine de terapistin hastayla yüz yüze görüşmemesiyle ilgili endişeler de var. Örneğin terapistler, kişinin kendine zarar vermek istediğine dair işaretleri kaçırabilir.

Ancak The New York Times'a konuaşn Areán bu çalışmada herhangi bir olumsuz olay yaşanmadığını söylerken, Kaliforniya Üniversitesi Berkeley kampüsünden Doçent Adrian Aguilera da geçen yıl Time'a, ABD'de ruh sağlığı hizmetlerine duyulan ihtiyacın bu endişelerden daha ağır basabileceğini belirtmişti.

Aguilera mesaj terapisi hakkında "En iyisi mi? Muhtemelen hayır" demişti.

Daha önemli soruysa şu: 'Bekleyen bir ihtiyacı karşılayabilir mi?'

ABD'de yetişkinlerin 4'te birinden biraz azı bir şekilde ruh sağlığı hizmeti alırken, 5'te birinden biraz fazlası akıl hastalığından muzdarip.

Independent Türkçe