Gişede çakılan casusluk filmi yayın devinde fırtına gibi

Prömiyerini 24 Ocak'ta Londra'da yapan Argylle: Gizli Casus, Türkiye'de 2 Şubat'ta gösterime girmişti (Universal Pictures)
Prömiyerini 24 Ocak'ta Londra'da yapan Argylle: Gizli Casus, Türkiye'de 2 Şubat'ta gösterime girmişti (Universal Pictures)
TT

Gişede çakılan casusluk filmi yayın devinde fırtına gibi

Prömiyerini 24 Ocak'ta Londra'da yapan Argylle: Gizli Casus, Türkiye'de 2 Şubat'ta gösterime girmişti (Universal Pictures)
Prömiyerini 24 Ocak'ta Londra'da yapan Argylle: Gizli Casus, Türkiye'de 2 Şubat'ta gösterime girmişti (Universal Pictures)

Henry Cavill'ın gişede fiyaskoyla sonuçlanan casusluk filmi Argylle: Gizli Casus (Argylle), gösterime girdiği yayın platformunda başarı yakaladı.

Matthew Vaughn'un yönettiği Argylle: Gizli Casus, gerçek hayattaki olayların son romanında anlattıklarıyla örtüşmeye başlamasıyla kendini dünya çapında bir maceranın içinde bulan casusluk romanı yazarı Elly Conway'in hikayesini anlatmıştı. 

Bol yıldızlı kadro da kurtaramadı

Cavill'ın yanı sıra Bryce Dallas Howard, Sam Rockwell, John Cena, Bryan Cranston, Dua Lipa ve diğer yıldız oyunculara rağmen film, dünya çapında sadece 95,5 milyon dolar kazanarak büyük bir gişe felaketi haline gelmişti.

Tüm yayın platformlarını tek bir uygulamada toplayan Realgood'un yeni yayın verileri, Argylle: Gizli Casus'un kötü gişe performansının ardından, 11 - 17 Nisan haftasında ABD'de en popüler ikinci yapım olduğunu ortaya koydu.

Apple TV+'ta gösterime giren Argylle: Gizli Casus zirveyi Amazon Prime Video'nun eleştirmenlerce beğenilen yeni video oyunu uyarlaması dizisi Fallout'a kaptırdı. Fakat Oscar ödüllü İlgi Alanı (The Zone of Interest), Zavallılar (Poor Things), Ripley, Shōgun, Oppenheimer ve Bir Düşüşün Anatomisi (Anatomy of a Fall) gibi yapımları geride bırakmayı başardı.

Vaughn'un kariyeri iniş çıkışlarla dolu olsa da yönetmenin son filmi Argylle: Gizli Casus için aldığı yorumlar epey sertti. 

Eleştirmenler, ters köşelere gereğinden fazla bel bağlayan ve sonuçta kafa karıştırıcı ve dolambaçlı bir hikaye anlatan casus filmini yerden yere vurmuştu.

Kariyerinin en düşüğü

Sonuç olarak bu kusurlar, yönetmene eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'ta kariyerinin en düşük puanını getirdi. Argylle: Gizli Casus 100 üzerinden sadece 33 puan alabildi. 

Filmin izleyici puanı 72 olsa da bu skor, sinemada daha yüksek bir katılımla sonuçlanmadı. 200 milyon dolar bütçeyle çekilen film özetle gişede büyük bir başarısızlığa imza atmış oldu.

Voughn, yönetmenlik kariyerindeki çıkışını Daniel Craig'in başrolde yer aldığı 2004 yapımı Bir Dilim Suç'la (Layer Cake) yapmıştı. 

53 yaşındaki yönetmenin diğer filmleri arasında Göster Gününü (Kick-Ass) ve X-Men: Birinci Sınıf (X-Men: First Class) da yer alıyor.

Independent Türkçe, ScreenRant, CBR.com



Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
TT

Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)

Ölümle burun buruna gelen kişiler, yaşadıkları deneyim sırasında zamanın durmuş veya yavaşlamış gibi geldiğini sıkça bildiriyor. 

Başından böyle bir olay geçmeyen kişilerin aklına film sahneleri gelecektir. Örneğin bir trafik kazasında hayatını kaybetmekten kıl payı kurtulan bir karakter etrafına bakarken, sahne daha yavaş akıyor. 

Ölüme yakın deneyimler üzerine çalışan psikiyatr Bruce Greyson'ın 1980-1990'larda yaptığı çalışmalarda, bu türden deneyimler yaşayan kişilerin yaklaşık yüzde 70'i "zamanın durduğunu veya anlamını yitirdiğini" bildirmişti. 

Peki bu travmatik olaylar neden böyle bir etki yaratıyor ve zamanın nasıl algılandığı hakkında neler söylüyor? 

İnsanlar zamanı nasıl algılıyor?

Liverpool John Moores Üniversitesi'nde zaman psikolojisi üzerine çalışan Dr. Ruth Ogden, yıllar önce geçirdiği bir trafik kazasından sonra bu alana ilgi duymaya başlamış. 

Psikoloji hocası, Conversation için kaleme aldığı yazıda, başka bir araçla çarpıştıktan sonra adeta zaman durmuş gibi hissettiğini anlatıyor.  

15 yıl boyunca ölüme yakın deneyimlerde neden zamanın yavaşladığı ve zamanın nasıl algılandığı üzerine araştırmalar yürüten Dr. Ruth Ogden ulaştığı sonuçları şöyle açıklıyor:

Biz saniyeleri ve dakikaları mükemmel bir doğrulukla kaydeden saatler gibi değiliz. Bundan ziyade beynimiz, zamanı çevremizdeki dünyaya duyarlı bir şekilde algılamaya ayarlanmış gibi görünüyor.

Dr. Ogden, beynin duygusal ve fizyolojik uyarılmayı düzenleyen bazı bölgelerinin, aynı zamanda zamanın işlenmesinde de rol oynadığını ekliyor. 

Bu nedenle duygular yoğunlaştığı sırada beynin zaman algısı da etkileniyor. Örneğin keyifli vakit geçirirken zaman uçup gidiyor ve sıkıcı ortamlarda geçmek bilmiyor. 

Ölüme yaklaşınca zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyimlerde zamanın neden yavaşladığı kesin olarak bilinmiyor. Bilim insanları bunun altında savaş ya da kaç tepkisinin yattığını düşünüyor. Evrimsel süreçte hayatta kalma içgüdüsü olarak gelişen bu tepki, tehdit anında ortaya çıkıyor.

Tehlike karşısında beyin daha hızlı çalıştığı için ölüme yakın deneyim yaşayan kişiler çevrelerinin daha yavaş hareket ettiğini görüyor. 

Psikoloji ve Ruh Sağlığı Sınır Alanları Enstitüsü'nden araştırmacı Marc Wittmann bu durumu şöyle açıklıyor:

Organizma çevresel uyaranları normalden daha hızlı işleyerek kişinin daha kolay tepki vermesini sağlıyor. Daha hızlı algılamak, düşünmek ve hareket etmek hayatta kalmak için avantaj demek.

Yaşlandıkça zaman daha mı hızlı akıyor?

Herkes ölüme yakın bir deneyim yaşamayabilir fakat birçok kişi yaşı ilerledikçe zamanın akıp gittiğinden yakınıyor. 

Geçmişe bakınca çocukken vakit daha yavaş akıyormuş gibi gelirken, yetişkinlikle beraber sanki göz açıp kapayıncaya kadar yıllar geçiyor.

Bilim insanları bu durumun birkaç nedeni olduğunu söylüyor. Örneğin çocukken bir yıl, yaşanan sürenin daha büyük bir kısmına tekabül ediyor. Nörolog Santosh Kesari "10 yaşındaki bir çocuk için bir yıl, hayatının yüzde 10'u. 60 yaşındaki biri için ise hayatının yüzde ikisinden daha azı" diyor. 

Ayrıca çocukken sürekli yeni şeylerle karşılaşmak, hafızada daha kalıcı etkiler bırakıyor. Kesari şu ifadeleri kullanıyor:

Zamanı unutulmaz olaylarla ölçüyoruz ve yaşlandıkça hatırlanmaya değecek daha az yeni şey yaşanıyor. Bu da çocukluğun daha uzun sürmüş gibi görünmesine yol açıyor.

Bilim insanın burada bahsettiği, zamanın o an içinde nasıl algılandığından ziyade, nasıl hatırlandığı. 

Yine de bazı çalışmalarda çocukken zamanın akışının daha yavaş algılandığı bulunmuştu. Nörobilimci Patricia Costello, çocukların gelişim aşamasında olduğunu belirterek "Sinirsel iletimleri yetişkinlere kıyasla fiziksel olarak daha yavaş. Bu da zamanın geçişini algılama biçimlerini etkiliyor" diyor:

Yetişkinliğe ulaşınca zaman devrelerimiz kablolamayı tamamlıyor ve zamanın geçişini doğru bir şekilde nasıl kodlayacağımızı deneyimlerimizle öğreniyoruz.

Yaşlanınca zamanın daha hızlı akıyormuş gibi gelmesi, büyük ölçüde yeni deneyimlerin azlığıyla ilişkilendiriliyor. Costello bu histen kurtulmak isteyenlere hayatlarına yenilik katmasını öneriyor.

Bilim insanı "Her şeyin çok hızlı geçip gittiği, kendi hayatımızı kaçırdığımız hissini nasıl durdurabiliriz? İş dönüp dolaşıp yeni şeyler öğrenmeye geliyor" diyerek ekliyor: 

Yeni bir beceri öğreniyor musunuz? Farklı bir şeyler pişiriyor musunuz? Mümkün olduğunca hayatınıza yenilik katmak, anıların öne çıkmasını sağlayacak ve bir bakıma zamanı uzatacaktır.

Independent Türkçe, Conversation, Psychology Today, NBC News