Mavi yolculuğun vazgeçilmez rotası Muğla kıyıları misafirlerini bekliyor

Fotoğraf: Ali Rıza Akkır/AA
Fotoğraf: Ali Rıza Akkır/AA
TT

Mavi yolculuğun vazgeçilmez rotası Muğla kıyıları misafirlerini bekliyor

Fotoğraf: Ali Rıza Akkır/AA
Fotoğraf: Ali Rıza Akkır/AA

Bodrum, Fethiye, Marmaris ve Datça gibi turizm merkezleriyle mavi yolculuğun vazgeçilmez rotası konumunda bulunan Muğla'nın bu sezon da çok sayıda deniz tutkununu misafir etmesi bekliyor.

Mavi ile yeşilin kucaklaştığı el değmemiş koylarıyla ünlü Muğla kıyılarında mavi yolculuk yapak isteyen turistler, günübirlik turların yanı sıra kiraladıkları ticari yatlarla tatillerini geçirebiliyor.

Tüm Yat İşletmecileri, Yatırımcıları, Broker ve Acenteleri Derneği Başkan Yardımcısı Selhan Cengiz, AA muhabirine, Türk ticari yatçılığının dünyanın en büyük filolarından olduğunu söyledi.

Teknelerin tüm mürettebatıyla sezon için çalıştığını anlatan Cengiz, "Teknelerimizin bir kısmı denize indi, bazıları da inmek üzere. Dünyada bizden fazla ticari yat filosu olan ülke yok. Türkiye'de ise mavi yolculuğun başkenti Muğla. Bodrum'dan Datça'ya... Marmaris'ten sonra Selimiye, Bozburun geliyor. Buradan sonra dünyanın en güzel beldelerinden olan Göcek koyları. Göcek'ten sonra Fethiye Körfezi ve Antalya'da Kaş, Kalkan, Kekova bizim mavi yolculuğumuzun güzergahı." dedi.

Türkiye kıyılarının mavi yolculuk anlamında çok zengin olduğunu vurgulayan Cengiz, tura çıkan kişinin bir haftada rotanın hepsini görmesinin mümkün olmadığını kaydetti.

Mavi yolculuğa çok değer verdiklerini, 30 yıldır sektörün içinde yer aldıklarını anlatan Cengiz, "Koylarımız içinde Göcek çok ayrı bir yere sahip. Göcek koyları dünyanın en seçkin deniz seyri yapılacak noktası. Kapalı, korunaklı, özellikle yeni başlayanlar, sakin deniz arayanlar için dünyada Göcek koylarından iyi bir yer yok. Mavi yolculukta rakiplerimiz Yunanistan ve Hırvatistan. İki ülkeye de üstünlük sağladığımız nokta misafirperverliğimiz ve Türk mutfağımız." diye konuştu.

Mavi yolculuğu dünyaya tanıtan ülkenin Türkiye olduğunu ifade eden Cengiz, şunları söyledi:

"Mavi yolculuk bize özgün bir ürün. 'Yatçılık zengin işi' derler ama bizim geliştirdiğimiz mavi yolculukla kısıtlı bütçesi olan insanların guletlerimizle yatçılığın tadına varmalarını sağladık. Bu gerçek anlamda tüm dünyaya tanıttığımız bir ürün oldu. Bu ürünü Yunanistan ve Hırvatistan da bizden kopyalayarak kendileri pazarlıyorlar. Biz de bunu geliştirerek ve filomuzu büyüterek ilerliyoruz."

Cengiz, mavi yolculuk yapan 15 ile 55 metre arasında değişen 2 binin üzerinde ticari yatın bulunduğunu sözlerine ekledi.



Metal dedektörüyle bin yıllık altın Viking bileziği keşfetti

Man Adası'nda Viking Çağı'ndan kalma altın bir üst kol bileziği bulundu (Manx National Heritage)
Man Adası'nda Viking Çağı'ndan kalma altın bir üst kol bileziği bulundu (Manx National Heritage)
TT

Metal dedektörüyle bin yıllık altın Viking bileziği keşfetti

Man Adası'nda Viking Çağı'ndan kalma altın bir üst kol bileziği bulundu (Manx National Heritage)
Man Adası'nda Viking Çağı'ndan kalma altın bir üst kol bileziği bulundu (Manx National Heritage)

Metal dedektörü kullanan bir kişi, Man Adası'nda Vikinglere ait bin yıllık, altından bir örgülü üst kol bileziği keşfetti. Bu bulgu, bin yıl öncesine ait ustaca mücevher yapımına dair ipuçları sunuyor.

Adanın kültürel tarihini korumaya adanmış hayır kurumu Manx National Heritage'a göre, MS 1000 ila 1100'e tarihlenen bu buluntu, Man Adası'nın zengin Viking mirası hakkındaki bilgilerimizi zenginleştiriyor.

Üst kol bileziği, birbirine örülmüş 8 altın şeritten oluşuyor.

Bilezik, amatör bir metal dedektörü kullanıcısı olan Ronald Clucas tarafından bulundu.

Clucas "Bu güzel altın parçayı keşfetmek epey büyük bir şoktu. İlk başta gerçekten inanamadım!" diyor.

Altın genellikle dedektörde çok zayıf bir sinyal yaratır, bu yüzden neyin ortaya çıkacağı gerçekten tahmin edilemiyor.

Araştırmacılar yaklaşık 28 gram ağırlığındaki üst kol bileziğinin, özel bir teknik kullanan yetenekli bir kuyumcu tarafından yapıldığını düşünüyor.

İkiye katlanmış halde bulunan bileziğin uzunluğu yaklaşık 4 santimetre, yani orijinal uzunluğu yaklaşık 8 santimetre olmalı. Clucas "Uzun yıllardır metal dedektörü kullanıyorum ve çok güzel şeyler buldum ancak Viking Çağı'nda kalma bir altın parçası bulmak gerçekten çok farklı bir şey" ifadelerini kullanıyor.

Vikinglerin ticaret merkezi olan Man Adası, 9. yüzyıldan sonra yerleşim yeri haline geldi.

Daha önceki araştırmalar, adanın ikili bir ekonomiye sahip olduğunu ortaya koymuştu. Bu ekonomide ödemeler hem madeni paralar hem de gümüş veya altın külçelerle mal ve hizmetler karşılığında yapılıyordu.

Adada Viking altınlarına gümüş buluntulardan daha nadir rastlansa da uzmanlar, yakın zamanda keşfedilen örgülü altın üst kol bileziğinin de finansal işlemlerde para birimi olarak kullanılmış olabileceğini düşünüyor.

Manx National Heritage'ın arkeoloji küratörü Allison Fox, "Bu tür mücevherler Viking Çağı'nda hem değerli kişisel eşyalar hem de zenginliği sergileme görevi görmek gibi çeşitli işlevlere sahipti. Taşınması kolaydı ve finansal işlemlerde masrafları karşılamak için de kullanılıyorlardı" diyor.

Bu üst kol bileziği iki kez kesilmiş, bu da muhtemelen en az iki ayrı işlemde kullanıldığına işaret ediyor. Kesiklerden biri bileziğin uç kısmını koparırken, diğer kesik orijinal bileziği neredeyse ikiye bölmüş.

Üst kol bileziğin bir parçasının neden toprağa gömüldüğü belli değil. Fox, "Güvende tutmak için saklanmış olabilir, kaybolmuş olabilir veya Viking tanrılarına adak amacıyla bile gömülmüş olabilir" diyor.

Bu Viking hazinesi, 31 Mayıs'tan bu yana Douglas'taki Manx Müzesi'nin Viking Galerisi'nde sergileniyor.

Independent Türkçe