Kadınların menopoz öncesi dönemde depresyona girme olasılığı daha yüksek

Menopoz öncesi dönemde östrojen ve progesteron seviyelerinde değişiklikler yaşanabilir (AFP)
Menopoz öncesi dönemde östrojen ve progesteron seviyelerinde değişiklikler yaşanabilir (AFP)
TT

Kadınların menopoz öncesi dönemde depresyona girme olasılığı daha yüksek

Menopoz öncesi dönemde östrojen ve progesteron seviyelerinde değişiklikler yaşanabilir (AFP)
Menopoz öncesi dönemde östrojen ve progesteron seviyelerinde değişiklikler yaşanabilir (AFP)

Yeni bir araştırmaya göre kadınların menopoz öncesi dönemde (menopozal geçiş/perimenopoz dönemi) depresyona girme olasılığı bu döneme henüz girilmemiş olan döneme kıyasla yaklaşık yüzde 40 daha yüksek.

Şarku’l Avsat’ın ABD merkezli CNN televizyondan aktardığı habere göre perimenopoz dönem genellikle menopozdan yaklaşık üç ila beş yıl önce başlıyor. Bu süre zarfında kadınlarda östrojen ve progesteron hormonlarının seviyelerinde dalgalanmalar yaşanıyor. Bu dalgalanmalar ise ruh halinde değişikliklere, adet düzensizliklerine ve depresyon gibi diğer semptomlara yol açabiliyor.

Bir araştırma ekibi, kadınların yaşamın farklı evrelerinde depresyona girme olasılığını tahmin etmek için daha önce yapılan ve toplam 9 bin 141 kadını kapsayan yedi ayrı çalışmayı dikkatli bir şekilde gözden geçirip inceledi.

ABD’li, Avustralyalı, Çinli, Hollandalı ve İsviçreli kadınlar, ruh halleri ve fiziksel aktiviteye olan ilgileri hakkında bilgiler paylaştılar.

Çalışma, perimenopoz döneminde olan farklı yaşlardaki kadınların, bu döneme henüz girmemiş olan kadınlara kıyasla ‘depresyon semptomları gösterme ve depresyon tanısı konma olasılıklarının yüzde 40 daha fazla’ olduğunu ortaya çıkardı.

Öte yandan araştırmacılar, menopoz sonrası kadınlarda depresyon semptomları görülme riskinde önemli bir artışa rastlamadılar.

Araştırmacılara göre perimenopoz döneminde depresyona girme olasılığının yüksek olmasının biyolojik nedenlerinden biri, bu dönemde östrojen hormonunun azalması.

Araştırmacılar, bu dönemde artan gece terlemelerinin uyku sorunlarına yol açabileceğini ve bunun da kadınları depresyona daha yatkın hale getirebileceğini belirttiler.

Araştırmanın baş yazarı olan University College London’da (UCL) klinik psikoloji profesörü olan Dr. Aimee Spector, basına yaptığı açıklamada, “Elde ettiğimiz bulgular, perimenopoz döneminde kadınların ruh sağlığının nasıl etkilendiğini gösteriyor” ifadelerini kullandı.

Dr. Spector, ardından ekledi:

Bu kadınların tıbbi olarak, işyerinde ve evde uygun yardıma ve bakıma erişebilmelerini sağlamak için çalışmamız gerekiyor.

Ancak araştırmacılar, çalışmanın kadınların depresyon geçmişi olup olmadığını ortaya koyamadığına dikkati çektiler.



Daniel Craig, James Bond rolünü neden ilk önce reddettiğini anlattı

Daniel Craig, 1962'den beri devam eden film serisinde en uzun süre rol alan oyuncu (MGM)
Daniel Craig, 1962'den beri devam eden film serisinde en uzun süre rol alan oyuncu (MGM)
TT

Daniel Craig, James Bond rolünü neden ilk önce reddettiğini anlattı

Daniel Craig, 1962'den beri devam eden film serisinde en uzun süre rol alan oyuncu (MGM)
Daniel Craig, 1962'den beri devam eden film serisinde en uzun süre rol alan oyuncu (MGM)

Daniel Craig, James Bond'u oynamayı başlangıçta reddettiğini çünkü bunun sinema sektöründeki diğer fırsatları sınırlayabileceğinden korktuğunu açıkladı.

56 yaşındaki aktör, 2006 yapımı Casino Royale'den 2021 yapımı Ölmek İçin Zaman Yok'a (No Time To Die) kadar 5 filmde 007'yi canlandırdı. Ancak efsanevi casus rolünü üstlenme konusunda çekinceleri olduğunu itiraf etti.

Hollywood Reporter'ın Awards Chatter Podcast'ine konuk olan Craig'e, Bond rolünü kabul ederken gergin olup olmadığı soruldu. 

Britanyalı aktör, "Evet, kesinlikle. Bu yüzden geri çevirdim" diye açıkladı. 

Yani, 'Hayır' dedim. O sırada ortada bir senaryo yoktu. 'Senaryoyu görmeden bir karar vermem mümkün değil' diyordum.

Rolün hayatını nasıl değiştireceğinden korktuğunu itiraf eden Craig, "O zamanlar epey iyi kazanıyordum, yani hayatımı o zamanlar yaptığım şeyi yaparak geçirseydim, çok daha mutlu olurdum" diye ekledi.

Ama bu gerçekten de öyle bir şeydi ki... Yani sürekli James Bond'u oynamak mı?

Craig, Bond filmleri arasında Direniş (Defiance) ve Kovboylar ve Uzaylılar (Cowboys and Aliens) gibi yapımlarda da rol aldı. Ama bir oyuncu olarak çok yönlülüğünü sergileme çabasının onu tükettiğini de ifade etti.

"Bond sizin hayatınız"

"Sanırım kendimi kanıtlamak zorunda olduğumu hissettim" diyen Craig, ekledi: 

Bir süre sonra bunu yapacak enerjiye sahip olmadığımı fark ettim. Bunu Diriliş gibi filmleri eleştirmek için söylemedim çünkü onlarla gurur duyuyorum. Ama Bond sizin hayatınız. Her bir film hayatınızdan yaklaşık iki yıl çalıyor. 6 aydan fazla bir süre evden uzak kalıyorsunuz. Ve dünyaya çeşitli rolleri oynayabiliyor olduğumu kanıtlama ihtiyacı yüzünden başka filmleri araya sıkıştırma fikri biraz saçma, bu yüzden bunu yapmayı bıraktım.

Craig, son olarak Beni Adınla Çağır'ın (Call me By Your Name) İtalyan yönetmeni Luca Guadagnino'nun yeni filmi Queer'de oynadı.

William S. Burroughs'un 1985 tarihli romanından uyarlanan film, küçük Amerikan topluluğunun diğer üyeleriyle birkaç temas dışında günlerini neredeyse tamamen yalnız geçiren Amerikalı göçmen Lee'yi merkeze alıyor.  

Geçen hafta, filmin ABD'deki sınırlı gösteriminin tanıtımı sırasında New Yorker'a konuşan Craig, Bond'u oynamakla ilgili en büyük çekincelerinden birinin serideki erkeklik anlatısı olduğunu söylemişti.

Queer, bu yıl ikinci kez düzenlenmesi ve 7 Kasım'da başlaması planlanan MUBI FEST'in açılış filmi olacaktı. 

İki eşcinsel erkeğin aşkını anlatan filmin gösterimi, "toplum barışını tehlikeye atacak provokatif içerik taşıdığı" gerekçesiyle Kadıköy Kaymakamlığı tarafından yasaklanmıştı.

Independent Türkçe, Deadline, New Yorker, Daily Mail, Hollywood Reporter