Orkaların ilginç bir özelliği keşfedildi

Genellikle teknelere saldırılarıyla gündeme geliyorlar

Dünya genelinde yaklaşık 50 bin orkanın yaşadığı tahmin ediliyor fakat bazı bölgelerdeki popülasyonları tükenme tehlikesi altında (Reuters)
Dünya genelinde yaklaşık 50 bin orkanın yaşadığı tahmin ediliyor fakat bazı bölgelerdeki popülasyonları tükenme tehlikesi altında (Reuters)
TT

Orkaların ilginç bir özelliği keşfedildi

Dünya genelinde yaklaşık 50 bin orkanın yaşadığı tahmin ediliyor fakat bazı bölgelerdeki popülasyonları tükenme tehlikesi altında (Reuters)
Dünya genelinde yaklaşık 50 bin orkanın yaşadığı tahmin ediliyor fakat bazı bölgelerdeki popülasyonları tükenme tehlikesi altında (Reuters)

Orkaların dalışlar arasında sadece bir kere nefes aldığı ortaya çıktı. Bulguların tükenme tehlikesi altındaki popülasyonları koruma çalışmalarına katkı sağlaması bekleniyor. 

Genellikle teknelere saldırılarıyla gündeme gelen orkalar aynı zamanda dünyanın en iyi avcıları arasında yer alıyor. Yeni bir çalışmadaysa katil balina diye bilinen bu memeliler hakkında uzun zamandır tahmin edilen ilginç bir gerçek doğrulandı. 

Bu hayvanların ne kadar enerji tükettiğini öğrenmek isteyen araştırmacılar, Kanada'nın Britanya Kolumbiyası eyaletinin açıklarında yaşayan iki orka popülasyonunu inceledi. Kuzey katil balinası Büyük Okyanus'un kuzeyinde, güney katil balinasıysa kuzeydoğusunda yaşıyor.

PLOS One adlı hakemli dergide 15 Mayıs'ta yayımlanan araştırma kapsamında hayvanların oksijen tüketimini saptama amacıyla 11 orkaya vakum etkisiyle yapışan vantuzlu etiketler takıldı. Ekip, hayvanları drone'larla izleyerek dalış sürelerini belirledi. 

Edindikleri bu verileri analiz eden araştırmacılar çoğu orkanın bir dakikadan kısa süre su altında kaldığını tespit etti. Kaydedilen en uzun dalış süresiyse yaklaşık 8,5 dakikayla yetişkin bir erkek orkaya aitti. 

Katil balinalar bir dakikada ortalama 1,2 kez nefes alırken, daha fazla enerji gerektiren avlanma gibi aktivitelerde bu 1,7 civarına çıktı. İnsanlar dinlenme halindeyken dakikada yaklaşık 15, egzersiz gibi yorucu bir aktivitedeyse yaklaşık 40-60 nefes alıyor. 

Araştırmanın ortak yazarı Dr. Beth Volpov bulguları şöyle değerlendiriyor: 

Bu, nefesinizi tutup markete koşarak alışveriş yaptıktan sonra nefes almadan eve geri dönmeye eşdeğer.

Yüzeye yakın kısa dalışlarla avlanan orkalar bu sayede enerjilerini koruyarak verimliliklerini artırıyor. Çalışmanın ortak yazarı Dr. Andrew Trites şöyle diyor:

Kısa mesafe koşucusu olan katil balinalar, derin ve uzun süreli dalışlarda gereken, mavi ve kambur balinalardaki maraton dayanıklılığına sahip değil.

Katil balinaların, ABD ve Kanada açıklarında yaşayan iki popülasyonu tükenme tehlikesi altında. Halihazırsa sadece 74 güney katil balinası kaldığı tahmin edilirken, kuzey katil balinaların nüfusu 300 civarında. 

Bu hayvanları koruma çalışmalarına katkı sunması amacıyla yürütülen araştırmanın ortak yazarı Tess McRae "Nefes alma hızlarını öğrendikten sonra ne kadar enerji ve yiyeceğe ihtiyaç duyduklarını hesaplayabiliriz" diyor. 

Yani bu balinaların hayatta kalmak için ne kadar yiyeceğe ihtiyaç duyduğunu bilmenin ilk parçası bu ve bu da onların korunması açısından önemli.

Independent Türkçe, Popular Science, Earth, PLOS One



Bütün canlıların ölünce sönen tuhaf bir parıltı yaydığı tespit edildi

Fotoğraf: Pexels
Fotoğraf: Pexels
TT

Bütün canlıların ölünce sönen tuhaf bir parıltı yaydığı tespit edildi

Fotoğraf: Pexels
Fotoğraf: Pexels

Tıbbi teşhiste güçlü bir yeni aracın önünü açabilecek yeni bir araştırmaya göre, tüm canlı varlıkların canlılıkla bağlantılı olarak yaydığı tuhaf parıltı, öldüklerinde kayboluyor.

Yaşam formları, esasen metabolizmanın yaşamı sürdüren süreçleri beslediği karmaşık biyokimyasal laboratuarlardır.

Bu metabolizmanın yan ürünlerinden biri, reaktif oksijen türleri yani ROS adı verilen, yüksek oranda reaktif oksijen içeren bir grup molekül.

Kanada'daki Calgary Üniversitesi'nden araştırmacılar aşırı ROS üretiminin, oksidatif stres diye bilinen sürece yol açabileceğini ve bunun da vücuttaki kimyasallar arasında, parıltıyla bağlantılı elektron transfer süreçlerini tetiklediğini söylüyor.

The Journal of Physical Chemistry Letters'ta yayımlanan çalışma, farelerde ultra zayıf foton emisyonu (UPE) veya biyofoton emisyonu diye adlandırılan tuhaf parıltıyı belgeliyor.

Araştırmacılar canlı farelerin, yakın zamanda ölen farelere kıyasla kayda değer derecede daha yüksek yoğunlukta UPE yaydığını saptadı.

Buna karşılık bitkilerdeki UPE, sıcaklık değişiklikleri, yaralanma ve kimyasal işlemler gibi stres faktörlerine maruz kalma durumuna göre değişiklik gösteriyor.

Önceki çalışmalar, insan gözüyle görülemeyen son derece düşük yoğunluklu ışığın kendiliğinden salınmasıyla tanımlanan bu parıltının kaynağının ROS olabileceğini öne sürüyor.

200 ila 1000 nanometre aralığındaki spektrumda yer alan bu soluk ışık, tek hücreli organizmalar ve bakterilerden bitkilere, hayvanlara ve hatta insanlara kadar tüm yaşam formlarında gözlemleniyor.

Ancak ölüm ve stresin UPE üzerindeki etkisi hakkında pek bir şey bilinmiyor.

Son çalışma, canlı ve ölü hayvanlardaki bu parıltıyı karşılaştırırken, bitkilerde sıcaklık, yaralanma ve kimyasal işlemlerin UPE üzerindeki etkilerini görselleştirdi.

Bilim insanları, çevredeki ışığın etkisini ortadan kaldırmak için karanlık bölmeler geliştirerek bitki ve hayvanları özel kamera sistemleriyle görüntüledi.

Her iki grup da 37 derece vücut sıcaklığına sahip olmasına rağmen canlı farelerin güçlü bir ışık yaydığını, ötenazi uygulanan farelerden gelen soluk parıltınınsa neredeyse söndüğünü tespit ettiler.

Bilim insanları çalışmada, "Araştırmamız, canlı ve ölü farelerin UPE'si arasında önemli bir fark olduğunu ortaya koydu" diye belirtiyor.

Bitkilerde sıcaklık ve yaralanmalardaki artışın, UPE yoğunluğunda yükselmeye neden olduğunu gözlemledik.

Kimyasal işlemler de bitkilerin ışık yayma özelliklerini değiştirdi.

Araştırmacılar, bitkilerin yaralı bölgelerine lokal anestezik benzokain uygulandığında, test edilen bileşikler arasında en yüksek emisyonun görüldüğünü söylüyor.

Bulgular, UPE'nin hayvanlarda canlılığın ve bitkilerde stres tepkisinin hassas bir göstergesi olabileceğini ortaya koyuyor.

Bilim insanları bu çalışmanın gelecekteki araştırmalar ve klinik teşhisler için UPE görüntülemenin geliştirilmesine katkı sağlamasını umuyor. Araştırmacılar, "UPE görüntüleme, hayvanlarda canlılığın ve bitkilerin strese verdiği tepkilerin invazif olmayan, etiket gerektirmeyen bir şekilde görüntülenmesine olanak sağlıyor" ifadelerini kullanıyor.

Independent Türkçe