Epik aksiyon, rekortmen filmi bir günde tahtından indirdi

Furiosa: Bir Mad Max Destanı, Türkiye'de yarın gösterime giriyor (Warner Bros)
Furiosa: Bir Mad Max Destanı, Türkiye'de yarın gösterime giriyor (Warner Bros)
TT

Epik aksiyon, rekortmen filmi bir günde tahtından indirdi

Furiosa: Bir Mad Max Destanı, Türkiye'de yarın gösterime giriyor (Warner Bros)
Furiosa: Bir Mad Max Destanı, Türkiye'de yarın gösterime giriyor (Warner Bros)

George Miller imzasını taşıyan Furiosa: Bir Mad Max Destanı (Furiosa: A Mad Max Saga), Cannes Film Festivali'ndeki prömiyerinin ardından gösterime girdiği Güney Kore gişelerinde liderliğe yükseldi. 

22 günde 10 milyondan fazla seyirci çeken aksiyonu tahtından etti

Bunu yaparken de geçen ay boyunca Güney Kore gişesini domine eden suç ve aksiyon filmi The Roundup: Punishment'ı tahtından etti. The Roundup: Punishment, 22 günde 10 milyondan fazla izleyiciyi sinema salonlarına çekmeyi başarmıştı.

Kore Film Konseyi'nin (KOFIC) takip merkezi Kobis'in verilerine göre Furiosa, çarşamba günü 75 bin 400 bilet satışından 575 bin dolar kazanarak, ön gösterimler de dahil olmak üzere Güney Kore toplamında 597 bin dolar hasılat elde etti.

Güney Kore 22 Mayıs'ta gösterime giren Furiosa'nın tadını çıkaran tek ülke değildi ancak güvenilir ve kamuya açık verileri sayesinde filmin hasılat bilgilerini bildiren ilk ülke oldu.

Furiosa: Bir Mad Max Destanı'nın vizyona girdiği diğer ülkeler arasında Fransa, Belçika, İsveç, Danimarka, Tayvan, Singapur, Endonezya, Tayland ve Filipinler de var. 

Hollywood, Güney Kore'de son dönemde kayda değer başarısızlıklar yaşadı. Son olarak Ryan Gosling ve Emily Blunt'ın başrollerini paylaştığı Dublör (The Fall Guy) ikinci hafta sonunda Kore gişesinin ilk 10'undan düştü. Film iki hafta sonunda sadece 1,6 milyon dolar hasılat elde edebildi. 

Ancak Furiosa, Güney Kore gişesini sallamaya hazır görünüyor. Filmin ilk günkü toplam kazancı, Kore'de ülke çapındaki sinema hasılatının yüzde 37'sini temsil etti. 

George Miller'ın epik aksiyonu Furiosa: Bir Mad Max Destanı'nda başrolleri 28 yaşındaki Anya Taylor-Joy ve Chris Hemsworth paylaşıyor.

Cannes'da 7 dakika ayakta alkışlandı

Miller'ın ünlü aksiyon serisinin 5. halkasının dünya prömiyeri 15 Mayıs'ta Cannes kapsamında yapıldı. Film, Grand Lumiere Tiyatrosu'ndaki gösteriminin ardından 7 dakika boyunca ayakta alkışlandı.

168 milyon dolarlık Furiosa, Charlize Theron ve Tom Hardy'nin başrollerini paylaştığı serinin son filmi Mad Max: Fury Road'dan 9 yıl sonra izleyiciyle buluşuyor. 

Fury Road'dan 10 yıl önce geçen bir prequel (orijinal yapımdaki olayların öncesini anlatan dizi ya da film) olan Furiosa'ya yönelik beklenti, Theron ve Hardy'li aksiyonun övgü dolu eleştiriler alması, gişede bir servet kazanması ve beklenmedik bir Oscar devi haline gelmesiyle nedeniyle tavan yapmıştı.

Fury Road, 10 adaylık kazanmış ve 6 heykelciği evine götürmüştü. 

Independent Türkçe, Variety, Korea JoongAng Daily



Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
TT

Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)

Ölümle burun buruna gelen kişiler, yaşadıkları deneyim sırasında zamanın durmuş veya yavaşlamış gibi geldiğini sıkça bildiriyor. 

Başından böyle bir olay geçmeyen kişilerin aklına film sahneleri gelecektir. Örneğin bir trafik kazasında hayatını kaybetmekten kıl payı kurtulan bir karakter etrafına bakarken, sahne daha yavaş akıyor. 

Ölüme yakın deneyimler üzerine çalışan psikiyatr Bruce Greyson'ın 1980-1990'larda yaptığı çalışmalarda, bu türden deneyimler yaşayan kişilerin yaklaşık yüzde 70'i "zamanın durduğunu veya anlamını yitirdiğini" bildirmişti. 

Peki bu travmatik olaylar neden böyle bir etki yaratıyor ve zamanın nasıl algılandığı hakkında neler söylüyor? 

İnsanlar zamanı nasıl algılıyor?

Liverpool John Moores Üniversitesi'nde zaman psikolojisi üzerine çalışan Dr. Ruth Ogden, yıllar önce geçirdiği bir trafik kazasından sonra bu alana ilgi duymaya başlamış. 

Psikoloji hocası, Conversation için kaleme aldığı yazıda, başka bir araçla çarpıştıktan sonra adeta zaman durmuş gibi hissettiğini anlatıyor.  

15 yıl boyunca ölüme yakın deneyimlerde neden zamanın yavaşladığı ve zamanın nasıl algılandığı üzerine araştırmalar yürüten Dr. Ruth Ogden ulaştığı sonuçları şöyle açıklıyor:

Biz saniyeleri ve dakikaları mükemmel bir doğrulukla kaydeden saatler gibi değiliz. Bundan ziyade beynimiz, zamanı çevremizdeki dünyaya duyarlı bir şekilde algılamaya ayarlanmış gibi görünüyor.

Dr. Ogden, beynin duygusal ve fizyolojik uyarılmayı düzenleyen bazı bölgelerinin, aynı zamanda zamanın işlenmesinde de rol oynadığını ekliyor. 

Bu nedenle duygular yoğunlaştığı sırada beynin zaman algısı da etkileniyor. Örneğin keyifli vakit geçirirken zaman uçup gidiyor ve sıkıcı ortamlarda geçmek bilmiyor. 

Ölüme yaklaşınca zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyimlerde zamanın neden yavaşladığı kesin olarak bilinmiyor. Bilim insanları bunun altında savaş ya da kaç tepkisinin yattığını düşünüyor. Evrimsel süreçte hayatta kalma içgüdüsü olarak gelişen bu tepki, tehdit anında ortaya çıkıyor.

Tehlike karşısında beyin daha hızlı çalıştığı için ölüme yakın deneyim yaşayan kişiler çevrelerinin daha yavaş hareket ettiğini görüyor. 

Psikoloji ve Ruh Sağlığı Sınır Alanları Enstitüsü'nden araştırmacı Marc Wittmann bu durumu şöyle açıklıyor:

Organizma çevresel uyaranları normalden daha hızlı işleyerek kişinin daha kolay tepki vermesini sağlıyor. Daha hızlı algılamak, düşünmek ve hareket etmek hayatta kalmak için avantaj demek.

Yaşlandıkça zaman daha mı hızlı akıyor?

Herkes ölüme yakın bir deneyim yaşamayabilir fakat birçok kişi yaşı ilerledikçe zamanın akıp gittiğinden yakınıyor. 

Geçmişe bakınca çocukken vakit daha yavaş akıyormuş gibi gelirken, yetişkinlikle beraber sanki göz açıp kapayıncaya kadar yıllar geçiyor.

Bilim insanları bu durumun birkaç nedeni olduğunu söylüyor. Örneğin çocukken bir yıl, yaşanan sürenin daha büyük bir kısmına tekabül ediyor. Nörolog Santosh Kesari "10 yaşındaki bir çocuk için bir yıl, hayatının yüzde 10'u. 60 yaşındaki biri için ise hayatının yüzde ikisinden daha azı" diyor. 

Ayrıca çocukken sürekli yeni şeylerle karşılaşmak, hafızada daha kalıcı etkiler bırakıyor. Kesari şu ifadeleri kullanıyor:

Zamanı unutulmaz olaylarla ölçüyoruz ve yaşlandıkça hatırlanmaya değecek daha az yeni şey yaşanıyor. Bu da çocukluğun daha uzun sürmüş gibi görünmesine yol açıyor.

Bilim insanın burada bahsettiği, zamanın o an içinde nasıl algılandığından ziyade, nasıl hatırlandığı. 

Yine de bazı çalışmalarda çocukken zamanın akışının daha yavaş algılandığı bulunmuştu. Nörobilimci Patricia Costello, çocukların gelişim aşamasında olduğunu belirterek "Sinirsel iletimleri yetişkinlere kıyasla fiziksel olarak daha yavaş. Bu da zamanın geçişini algılama biçimlerini etkiliyor" diyor:

Yetişkinliğe ulaşınca zaman devrelerimiz kablolamayı tamamlıyor ve zamanın geçişini doğru bir şekilde nasıl kodlayacağımızı deneyimlerimizle öğreniyoruz.

Yaşlanınca zamanın daha hızlı akıyormuş gibi gelmesi, büyük ölçüde yeni deneyimlerin azlığıyla ilişkilendiriliyor. Costello bu histen kurtulmak isteyenlere hayatlarına yenilik katmasını öneriyor.

Bilim insanı "Her şeyin çok hızlı geçip gittiği, kendi hayatımızı kaçırdığımız hissini nasıl durdurabiliriz? İş dönüp dolaşıp yeni şeyler öğrenmeye geliyor" diyerek ekliyor: 

Yeni bir beceri öğreniyor musunuz? Farklı bir şeyler pişiriyor musunuz? Mümkün olduğunca hayatınıza yenilik katmak, anıların öne çıkmasını sağlayacak ve bir bakıma zamanı uzatacaktır.

Independent Türkçe, Conversation, Psychology Today, NBC News