Ünlü komedyenden Gazze çıkışı: "Soykırım" dedi

Filistinli şarkıcının parçası çalınca büyük bir alkış koptu.

Chappelle,Netflix'te ekranlara gelen gösterisinde transfobik şakalar yaptığı gerekçesiyle protesto edilmişti (AP)
Chappelle,Netflix'te ekranlara gelen gösterisinde transfobik şakalar yaptığı gerekçesiyle protesto edilmişti (AP)
TT

Ünlü komedyenden Gazze çıkışı: "Soykırım" dedi

Chappelle,Netflix'te ekranlara gelen gösterisinde transfobik şakalar yaptığı gerekçesiyle protesto edilmişti (AP)
Chappelle,Netflix'te ekranlara gelen gösterisinde transfobik şakalar yaptığı gerekçesiyle protesto edilmişti (AP)

Amerikalı komedyen Dave Chappelle, perşembe günü Birleşik Arap Emirlikleri'nin başkentindeki gösterisinde İsrail-Hamas savaşı sırasında Gazze Şeridi'nin "soykırıma" uğradığını söyledi ve Amerikalıları antisemitizmle mücadele etmeye çağırarak Yahudilerin İsrail tarafından korunmaları gerektiğini düşünmemelerini istedi.

DJ Trauma'dan Filistin şarkısı

Bu arada, savaşın başlamasından bu yana Filistin yanlısı yürüyüşler tüm Ortadoğu'yu kasıp kavururken, Arap Yarımadası'nda 7 şeyhlikten oluşan bir federasyon olan Birleşik Arap Emirlikleri'nde protestolar sıkı bir şekilde kısıtlanmaya devam ediyor.

Chappelle'e gezisinde eşlik eden DJ Trauma, komedyen sahneye çıkmadan önce Filistinli şarkıcı Mohammed Assaf'ın My Blood is Palestinian (Benim Kanım Filistinli) adlı şarkısını çaldı. Abu Dabi'deki Etihad Arena'yı dolduran kalabalık, parçaya kayıtsız kalmadı ve salonda büyük bir alkış koptu.

Salondaki binlerce kişi, Chappelle'in performansı için kapattıkları cep telefonlarını kilitli poşetlere yerleştirmeyi kabul etmişti. Bu, 50 yaşındaki ünlü komedyenin gösterilerindeki standart bir uygulama.

Bir Müslüman olan Chappelle, Abu Dabi'deki gösterisinin yarısına doğru arkadaşlarının kendisine savaşı tartışmasını ya da tartışmamasını söylediklerini aktardı. 

"Özgür Filistin!"

Seyirciler arasından bir kadın bağırdı: 

Özgür Filistin!

Kalabalık alkışladı.

Chappelle daha sonra Gazze Şeridi'nin "soykırım"la karşı karşıya olduğunu dile getirdi. Ayrıca, antisemitizm vakalarının arttığı Amerika'da Yahudileri emniyet altına almanın nihai bir koruyucu olarak İsrail'e ihtiyaç duymadıklarını fark etmelerini sağlayacağını söyledi.

Independent Türkçe, AP, Hollywood Reporter



Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
TT

Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)

Ölümle burun buruna gelen kişiler, yaşadıkları deneyim sırasında zamanın durmuş veya yavaşlamış gibi geldiğini sıkça bildiriyor. 

Başından böyle bir olay geçmeyen kişilerin aklına film sahneleri gelecektir. Örneğin bir trafik kazasında hayatını kaybetmekten kıl payı kurtulan bir karakter etrafına bakarken, sahne daha yavaş akıyor. 

Ölüme yakın deneyimler üzerine çalışan psikiyatr Bruce Greyson'ın 1980-1990'larda yaptığı çalışmalarda, bu türden deneyimler yaşayan kişilerin yaklaşık yüzde 70'i "zamanın durduğunu veya anlamını yitirdiğini" bildirmişti. 

Peki bu travmatik olaylar neden böyle bir etki yaratıyor ve zamanın nasıl algılandığı hakkında neler söylüyor? 

İnsanlar zamanı nasıl algılıyor?

Liverpool John Moores Üniversitesi'nde zaman psikolojisi üzerine çalışan Dr. Ruth Ogden, yıllar önce geçirdiği bir trafik kazasından sonra bu alana ilgi duymaya başlamış. 

Psikoloji hocası, Conversation için kaleme aldığı yazıda, başka bir araçla çarpıştıktan sonra adeta zaman durmuş gibi hissettiğini anlatıyor.  

15 yıl boyunca ölüme yakın deneyimlerde neden zamanın yavaşladığı ve zamanın nasıl algılandığı üzerine araştırmalar yürüten Dr. Ruth Ogden ulaştığı sonuçları şöyle açıklıyor:

Biz saniyeleri ve dakikaları mükemmel bir doğrulukla kaydeden saatler gibi değiliz. Bundan ziyade beynimiz, zamanı çevremizdeki dünyaya duyarlı bir şekilde algılamaya ayarlanmış gibi görünüyor.

Dr. Ogden, beynin duygusal ve fizyolojik uyarılmayı düzenleyen bazı bölgelerinin, aynı zamanda zamanın işlenmesinde de rol oynadığını ekliyor. 

Bu nedenle duygular yoğunlaştığı sırada beynin zaman algısı da etkileniyor. Örneğin keyifli vakit geçirirken zaman uçup gidiyor ve sıkıcı ortamlarda geçmek bilmiyor. 

Ölüme yaklaşınca zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyimlerde zamanın neden yavaşladığı kesin olarak bilinmiyor. Bilim insanları bunun altında savaş ya da kaç tepkisinin yattığını düşünüyor. Evrimsel süreçte hayatta kalma içgüdüsü olarak gelişen bu tepki, tehdit anında ortaya çıkıyor.

Tehlike karşısında beyin daha hızlı çalıştığı için ölüme yakın deneyim yaşayan kişiler çevrelerinin daha yavaş hareket ettiğini görüyor. 

Psikoloji ve Ruh Sağlığı Sınır Alanları Enstitüsü'nden araştırmacı Marc Wittmann bu durumu şöyle açıklıyor:

Organizma çevresel uyaranları normalden daha hızlı işleyerek kişinin daha kolay tepki vermesini sağlıyor. Daha hızlı algılamak, düşünmek ve hareket etmek hayatta kalmak için avantaj demek.

Yaşlandıkça zaman daha mı hızlı akıyor?

Herkes ölüme yakın bir deneyim yaşamayabilir fakat birçok kişi yaşı ilerledikçe zamanın akıp gittiğinden yakınıyor. 

Geçmişe bakınca çocukken vakit daha yavaş akıyormuş gibi gelirken, yetişkinlikle beraber sanki göz açıp kapayıncaya kadar yıllar geçiyor.

Bilim insanları bu durumun birkaç nedeni olduğunu söylüyor. Örneğin çocukken bir yıl, yaşanan sürenin daha büyük bir kısmına tekabül ediyor. Nörolog Santosh Kesari "10 yaşındaki bir çocuk için bir yıl, hayatının yüzde 10'u. 60 yaşındaki biri için ise hayatının yüzde ikisinden daha azı" diyor. 

Ayrıca çocukken sürekli yeni şeylerle karşılaşmak, hafızada daha kalıcı etkiler bırakıyor. Kesari şu ifadeleri kullanıyor:

Zamanı unutulmaz olaylarla ölçüyoruz ve yaşlandıkça hatırlanmaya değecek daha az yeni şey yaşanıyor. Bu da çocukluğun daha uzun sürmüş gibi görünmesine yol açıyor.

Bilim insanın burada bahsettiği, zamanın o an içinde nasıl algılandığından ziyade, nasıl hatırlandığı. 

Yine de bazı çalışmalarda çocukken zamanın akışının daha yavaş algılandığı bulunmuştu. Nörobilimci Patricia Costello, çocukların gelişim aşamasında olduğunu belirterek "Sinirsel iletimleri yetişkinlere kıyasla fiziksel olarak daha yavaş. Bu da zamanın geçişini algılama biçimlerini etkiliyor" diyor:

Yetişkinliğe ulaşınca zaman devrelerimiz kablolamayı tamamlıyor ve zamanın geçişini doğru bir şekilde nasıl kodlayacağımızı deneyimlerimizle öğreniyoruz.

Yaşlanınca zamanın daha hızlı akıyormuş gibi gelmesi, büyük ölçüde yeni deneyimlerin azlığıyla ilişkilendiriliyor. Costello bu histen kurtulmak isteyenlere hayatlarına yenilik katmasını öneriyor.

Bilim insanı "Her şeyin çok hızlı geçip gittiği, kendi hayatımızı kaçırdığımız hissini nasıl durdurabiliriz? İş dönüp dolaşıp yeni şeyler öğrenmeye geliyor" diyerek ekliyor: 

Yeni bir beceri öğreniyor musunuz? Farklı bir şeyler pişiriyor musunuz? Mümkün olduğunca hayatınıza yenilik katmak, anıların öne çıkmasını sağlayacak ve bir bakıma zamanı uzatacaktır.

Independent Türkçe, Conversation, Psychology Today, NBC News