İlk insanlar Avustralya'ya farklı bir yoldan gitmiş

Güneydoğu Asya'dan Avustralya'ya giden insanlar, muhtemelen basamak olarak Timor Adası yerine Yeni Gine'yi kullandı

(Mike Morley)
(Mike Morley)
TT

İlk insanlar Avustralya'ya farklı bir yoldan gitmiş

(Mike Morley)
(Mike Morley)

Arkeologların Pasifik'te yer alan Timor Adası'ndaki derin bir mağarada gün yüzüne çıkardığı taştan eserler ve hayvan kemikleri, eski insanların Avustralya'ya ilk ne zaman ve nasıl göç ettiğini gözden geçirmeyi gerektiriyor.

Güneydoğu Asya anakarasıyla Avustralya ve Yeni Gine arasındaki ilk insan göçünde Timor Adası'nın basamak görevi gördüğü uzun zamandır düşünülüyordu. Ancak yeni bulgular bu teoriye meydan okuyor.

Araştırmacılar insanların bölgeye ilk gelişini saptamak adına Avustralya'nın kuzeyindeki Doğu Timor'da yer alan Laili Kaya Sığınağı'ndaki eser ve tortuları tarihlendirip analiz etti.

Bölgedeki diğer kazı alanlarından farklı olarak derindeki tortuları koruyan Laili Kaya Sığınağı'ndaki 54 ila 59 bin yıl öncesine tarihlenen bu tortular, insan yerleşimine dair net bir işaret taşımıyordu. 

Bu da insanların Pasifik'teki bölgeye yaklaşık 44 bin yıl önce vardığı ve bundan önce Timor Adası'nda yerleşim olmadığı anlamına geliyor.

Bulgular ayrıca ilk insanların Avustralya'ya Timor Adası yerine Yeni Gine'yi basamak olarak kullanarak ulaştığına işaret ediyor.

Avustralya Ulusal Üniversitesi'nden Shimona Kealy, ortak yazarı olduğu çalışma hakkında "Bu adalar yüksek ihtimalle Avustralya'ya geçiş yapan eski insanların kullandığı bir geçiş kapısı olduğu için bu önemli" diyor.

Doğu Timor ve yakındaki Flores Adası'nda yer alan diğer kazı alanlarındaki insan yerleşimine dair belirteçleri analiz edip karşılaştırınca, insanların Wallacea Adaları'nın güneyindeki daha geniş bir bölgede de bulunmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Araştırmacılar, Avustralya'daki ilk yerleşimden binlerce yıl sonra bile yerleşim olduğuna dair kanıtlarla birlikte bu adalara göçün süreklilik gösterdiğine dair kanıtlar buldu.

Dr. Kealy, "Araştırmacıların benimsediği geleneksel görüş, su üzerinden bu önemli geçişleri yapan ilk insanların bu adalara yanlışlıkla rastladığı yönünde ve bu büyük ölçüde bunun çok uzun zaman önce gerçekleşmesinden kaynaklanıyor" ifadelerini kullanıyor.

Timor'a kazara varmadılar. Bu büyük bir kolonileşme çabasıydı ve yolculuğu yapan kişilerin sayısı da bunun kanıtı.

Araştırmacılar, bulguların ilk insanların denizcilik teknolojisi, tekneleri ve denizleri geçmedeki güven ve yetkinliklerinin "delili" olduğunu söylüyor.

İlk insanlar muhtemelen yakınlardaki Flores Adası ve Güneydoğu Asya anakarasından Timor Adası'na geldiğinde, mağarayı çok yoğun bir şekilde kullanmış; zeminin yakıldığı ve ayakla çiğnendiğine dair açık kanıtlar bulundu. Flinders Üniversitesi'nden, araştırmanın bir diğer yazarı Mike Morley, "Bölgedeki yerleşim öncesi dönemden yoğun insan faaliyetlerine geçiş, tortularda çok açık bir şekilde görülüyor" diyor.

Kazı sırasında küçük taş aletler ve kömürleşmiş balık kemikleri bulan arkeologlar, bunların ne için kullanıldığından emin değil.

Dr. Kealy "Günlük beslenmelerinin çoğu kabuklu deniz ürünleri ya da küçük hayvanlardan oluşuyordu ve bu tür yiyecekleri toplamak için büyük bıçaklara ihtiyaç duyulmaz. Fakat küçük, ince aletlere sahip olmak, yaprakları soyup bunlardan sepet örmek ve aynı zamanda ahşap aletler yapmak gibi şeyler için kullanışlı" diye açıklıyor. 

Independent Türkçe



Tazmanya kaplanını "diriltme" çalışmalarında büyük gelişme: "Bugüne kadarki en eksiksiz genom"

Bilinen son Tasmanya kaplanı, 1936'da Hobart Hayvanat Bahçesi'nde hayatını kaybetti (NFSA)
Bilinen son Tasmanya kaplanı, 1936'da Hobart Hayvanat Bahçesi'nde hayatını kaybetti (NFSA)
TT

Tazmanya kaplanını "diriltme" çalışmalarında büyük gelişme: "Bugüne kadarki en eksiksiz genom"

Bilinen son Tasmanya kaplanı, 1936'da Hobart Hayvanat Bahçesi'nde hayatını kaybetti (NFSA)
Bilinen son Tasmanya kaplanı, 1936'da Hobart Hayvanat Bahçesi'nde hayatını kaybetti (NFSA)

Soyu tükenen Tazmanya kaplanını geri getirmeye çalışan şirket, bugüne kadarki en eksiksiz genomu elde ettiklerini öne sürerek önemli bir adıma imza attıklarını duyurdu. 

İnsanların avlaması sonucu popülasyonu gittikçe azalan Tazmanya kaplanlarının son üyesi, 1936'da Avustralya'daki bir hayvanat bahçesinde ölmüştü. 

Son yıllarda hız kazanan "türdiriltimi" çalışmalarında geri getirilmeye çalışılan türlerden biri de bu etçil hayvan.

Türdiriltimi çalışmaları, soyu tükenmiş türlerin birebir aynısından ziyade onlara benzer canlıları getirmeyi amaçlıyor.

ABD merkezli biyoteknoloji şirketi Colossal Biosciences, Tazmanya kaplanlarını geri getirmek için 2022'de Avustralya'daki Melbourne Üniversitesi'yle işbirliğine başlamıştı.

Australian Broadcasting Corporation'ın haberine göre ekip, soyu tükenmiş bir canlıya ait "bugüne kadarki en eksiksiz" genomu elde etti.

Bugün (17 Ekim) Sidney'de yapılacak bir etkinlik öncesinde gelişmeleri duyuran araştırmacılar, "yüzde 99,9'dan daha doğru" bir Tazmanya kaplanı genomuna ulaştıklarını iddia ediyor.

Bilim insanları derisi yüzülerek etanol içinde 110 yıl boyunca muhafaza edilen bir kafa örneğini kullanarak hayvanın DNA diziliminin büyük bir kısmının yanı sıra RNA'sını da elde ettiklerini öne sürüyor.

RNA parçalarının Tazmanya kaplanı hayattayken farklı dokularda devreye giren genleri tespit etmeye katkı sağlaması bekleniyor. Bilim insanları bu sayede hayvanın neyi tadabildiği, koklayabildiği, görebildiği ve beyninin nasıl çalıştığını anlamayı umuyor.

Çalışmaya liderlik eden Dr. Andrew Pask, zaman içinde bozulmaya epey yatkın olan RNA'nın korunması sayesinde hayvanın "biyolojisini hayal edemedikleri seviyede anlamayı" umuyor.

Öte yandan çalışmada yer almayan bazı uzmanlar bulguların hakem onayından geçmesini beklemeyi tercih ediyor. 

Avustralya Müzesi Araştırma Enstitüsü Baş Bilim İnsanı Prof. Kris Helgen soyu tükenmiş bir türde böyle bir sonuca ulaşılmasını takdir ederken, genomun yapbozun sadece bir parçası olduğunu belirtiyor. 

Prof. Helgen ayrıca Tazmanya kaplanının geri getirilme ihtimali olmadığını düşünüyor. 

Daha önce yünlü mamutları diriltme projesinde Colossal Biosciences'la çalışan biyoteknoloji uzmanı Dr. Parwinder Kaur da hakemli dergilerdeki yayınları beklediğini ifade ediyor.

Fakat Dr. Kaur özellikle yapay üreme alanındaki gelişmeden dolayı heyecan duyduğunu söylüyor. 

Colossal Biosciences son duyurusunda, Tazmanya kaplanlarının yaşayan en yakın akrabası olan keseli türü Sminthopsis crassicaudata'da yumurtlamayı tetiklediklerini öne sürdü. 

Şirket, Tazmanya kaplanlarının genomu tamamlandığında bunu, üretilen yumurtalara enjekte etmeyi planlıyor. Ayrıca bu canlıların, geri getirilmeye çalışılan hayvanlara taşıyıcı annelik yapması planlanıyor. 

Yapay bir rahim cihazı üzerine de çalışan araştırmacılar, hamileliğin başından ortasında kadar embriyoların burada gelişebildiğini iddia ediyor.

Dr. Pask bütün bu gelişmelerin, 2025 başlarından itibaren hakemli dergilerdeki çalışmalarla destekleneceğini söylüyor. 

Diğer yandan türdiriltimi çalışmaları etik kaygılara da sebep oluyor. Geri getirilen hayvanların ve taşıyıcı annelerin yaşayabileceği sağlık sorunları, itirazların merkezinde yer alıyor. Ayrıca yünlü mamut gibi hayvanların yalnızlık çekeceğinden endişe duyanlar da var.

2000'de nesli tükenen Capra pyrenaica pyrenaica, 2003'te geri getirilmiş ancak akciğerlerindeki sorunlar nedeniyle sadece birkaç dakika yaşayabilmişti. 

Independent Türkçe, Australian Broadcasting Corporation, Live Science