Fırtına gibi: Netflix dizisinin üç sezonu birden zirvede

Yeni sezonun ilk bölümü 16 Mayıs'ta gösterime girdi

Chris Van Dusen tarafından Netflix için yaratılan tarihi romantik dizi, Julia Quinn'in kitap serisine dayanıyor (Netflix)
Chris Van Dusen tarafından Netflix için yaratılan tarihi romantik dizi, Julia Quinn'in kitap serisine dayanıyor (Netflix)
TT

Fırtına gibi: Netflix dizisinin üç sezonu birden zirvede

Chris Van Dusen tarafından Netflix için yaratılan tarihi romantik dizi, Julia Quinn'in kitap serisine dayanıyor (Netflix)
Chris Van Dusen tarafından Netflix için yaratılan tarihi romantik dizi, Julia Quinn'in kitap serisine dayanıyor (Netflix)

Bridgerton, 17-23 Mayıs haftasında eğlence sektörüyle ilgili veri sağlayıcısı Luminate'in haftalık yayın sıralaması listesinde zirvede bir değil, iki değil, tam üç sıraya birden yerleşti. 

2,3 milyar dakika izlendi

Shonda Rhimes'ın yapımcılığını üstlendiği Netflix dizisinin üçüncü sezonunun ilk kısmı, gösterime girdiği ilk hafta 2,3 milyar dakika izlenerek açık ara birinci oldu.

İlk sezon 498,6 milyon dakika izlenmeyle ikinci sırada yer alırken, onu 434 milyon dakikayla ikinci sezon takip etti.

Bridgerton'ın üçüncü sezonunun 13 Haziran'da gösterime girecek 4 bölümü daha olması nedeniyle önümüzdeki haftalarda da yayın sıralamasında zirvede olacağı tahmin ediliyor.

"Bu sadece başlangıç"

Netflix, dizinin başarısının ardından açıklama yaparak şöyle dedi:

Nicola Coughlan ve Luke Newton'ın başrollerini paylaştığı dizi 78 ülkede bir numara oldu ve 92 ülkede ilk 10'a girdi. Ve bu sadece başlangıç.

Dizide başrollerdeki Nicola Coughlan, Penelope Featherington'ı Luke Newton da Colin Bridgerton'ı canlandırıyor. 

Amazon Prime Video'nun dizisi Outer Range'in ikinci sezonu 256,4 milyon dakika izlendi ve 4. sıraya yerleşti.

Netflix'in yeni dizisi Bodkin, 250 milyon dakika izlenerek listenin 5. sırasında yer aldı. Başarılı oyuncu Jeff Daniels'ın başrolde olduğu drama A Man in Full, 233,9 milyon dakikayla kendine 6. sırada yer buldu.

Robert ve Michelle King'in yaratıcısı olduğu Evil, 225,1 milyon dakika izlenerek listede 7. sıraya yerleşti. Onu Prime Video'nun Fallout'u ve Netflix'in çok konuşulan mini dizisi Baby Reindeer izledi. 10. sıradaysa gerçek suç dizisi Under the Bridge yer aldı.

Independent Türkçe, Variety, Luminate



İnsanlar havalimanlarında neden tuhaf davranıyor?

Havalimanlarının çevresel koşulları, endişeli yolcuları daha fazla geriyor olabilir (Pexels)
Havalimanlarının çevresel koşulları, endişeli yolcuları daha fazla geriyor olabilir (Pexels)
TT

İnsanlar havalimanlarında neden tuhaf davranıyor?

Havalimanlarının çevresel koşulları, endişeli yolcuları daha fazla geriyor olabilir (Pexels)
Havalimanlarının çevresel koşulları, endişeli yolcuları daha fazla geriyor olabilir (Pexels)

Pek çok kişi havalimanlarında tuhaf veya agresif davranan kişilere denk gelmiştir. 

Özellikle öfkeli yolcuların problemli davranışlar sergilediği olaylar son yıllarda artıyor. Bunun karşısında havalimanında alkol servis edilmemesi gerektiği yönünde çağrılar yapılıyor.

Ancak bu davranışların arkasında sadece alkol olmayabilir. Birleşik Krallık'taki Leeds Beckett Üniversitesi'nde psikoloji dersleri veren Steve Taylor, Conversation için kaleme aldığı yazıda bu meseleyi masaya yatırıyor. 

Taylor, bazı kişilerin uçma korkusundan dolayı gerildiğini ve bu nedenle agresif davranışlar sergileyebileceğini söylüyor. Ayrıca bazıları rahatlamak için içki içebiliyor ve bu da daha pervasız davranmalarına yol açıyor olabilir. 

Havalimanlarının gürültülü ve kalabalık ortamının da duruma pek fayda sağladığı söylenemez. 

Psikolog, bunların yanı sıra havalimanlarında zaman ve mekan algısının bulanıklaşmasının da rol oynadığını düşünüyor. 

Taylor, "Havalimanları şimdiki zamanın hoş karşılanmadığı bir yokluk bölgesidir. Herkesin dikkati geleceğe, uçuşlarına ve varış noktalarına ulaştıklarında onları bekleyen maceralara yönelir" diyerek ekliyor: 

Geleceğe bu kadar yoğun bir şekilde odaklanmak, özellikle uçuşlar rötar yaptığında hayal kırıklığı yaratıyor.

Havalimanlarında bulanıklaşan tek şey zaman ve mekan algısı değil. Bu ortamlarda insanların, tanımadıkları kişilerle sohbet etme ihtimali artıyor. 

Taylor'a göre sosyal sınırların esnediği bu ortam, toplumun normal kurallarının ortadan kalkmasına neden olabilir. 

Yazıda ayrıca başka bir ülkeye yapılan yolculuklarda, ulusal sınırların arasında kalmanın da davranışları etkileyebileceğine değiniliyor. Eğer farklı bir zaman dilimindeki bir yere seyahat ediliyorsa hem mekan hem zaman algısı daha fazla bozulabilir.

"Kendimizi zaman ve mekan üzerinden tanımlarız" diyen Taylor ekliyor:

Ayrıca kendimizi ülkemizle de tanımlarız. Bu tür işaretler olmadan kendimizi başıboş hissedebiliriz. 

Yapılan araştırmalar, bu türden oryantasyon bozulmalarının geçici olsa bile ruh sağlığını olumsuz etkileyebileceğini gösteriyor.

Diğer yandan Taylor, kimliği belirleyen şeylerden veya zamandan "azade olunan" havalimanlarının özgürleştirici bir etki de yaratabileceğini söylüyor.

Psikolog, "Bir dizide her hafta aynı karakteri canlandırmak zorunda kalan oyuncular gibi, rollerimizin güvenliğinden hoşlanıyoruz ancak kendimizi yeni zorluklarla test etmeyi ve esnetmeyi arzuluyoruz" diye yazıyor: 

Dolayısıyla normal rutinlerimizin ve ortamlarımızın dışına çıkmak canlandırıcı bir his veriyor. İdeal olan, havalimanında başlayan özgürlüğün yurtdışı maceralarımız boyunca devam etmesi.

Independent Türkçe, Conversation, Guardian, Human Studies