NASA galaksi oluşumunu ilk kez "doğrudan" gözlemledi

Evrenin en eski galaksileri mercek altına alındı

Büyük Patlama'dan birkaç yüz milyon yıl sonra oluştuğu düşünülen galaksiler, hidrojen ve helyum gazıyla çevriliydi (NASA/ESA/CSA)
Büyük Patlama'dan birkaç yüz milyon yıl sonra oluştuğu düşünülen galaksiler, hidrojen ve helyum gazıyla çevriliydi (NASA/ESA/CSA)
TT

NASA galaksi oluşumunu ilk kez "doğrudan" gözlemledi

Büyük Patlama'dan birkaç yüz milyon yıl sonra oluştuğu düşünülen galaksiler, hidrojen ve helyum gazıyla çevriliydi (NASA/ESA/CSA)
Büyük Patlama'dan birkaç yüz milyon yıl sonra oluştuğu düşünülen galaksiler, hidrojen ve helyum gazıyla çevriliydi (NASA/ESA/CSA)

NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu (JWST), galaksi oluşumunu ilk kez "doğrudan" gözlemledi. Evrenin en eskilerinden olduğu düşünülen üç galaksi, kozmosun ilk dönemlerine ışık tutuyor. 

JWST'nin gözlemlerini inceleyen araştırmacılar üç galaksinin evren sadece 400 ila 600 milyon yaşındayken oluştuğunu tahmin ediyor. Evrenin yaklaşık 13,8 milyar yaşında olduğu düşünülürse, bunlar kozmosun ilk galaksileri arasında yer alıyor. 

Bilim insanları, görüntülerde soluk kırmızı lekeler gibi görünen galaksilerin yaydığı ışığı farklı dalga boylarında inceledi. Bu analizin sonucunda ışığın, çok büyük miktardaki nötr hidrojen gazı tarafından emildiği tespit edildi. 

Bu yoğun gaz kümesi galaksileri beslerken, bu sırada galaksiler ilk yıldızlarını bile henüz oluşturmamıştı. Science adlı hakemli dergide 23 Mayıs'ta yayımlanan araştırmanın ortak yazarı Darach Watson, "Bu gaz çok geniş bir alana yayılmış ve galaksinin çok büyük bir bölümünü kaplıyor olmalı" diyor.

Bu, galaksilerde nötr hidrojen gazının toplanmasını gördüğümüze işaret ediyor. Bu gaz daha sonra soğuyup, kümelenip yeni yıldızları oluşturacak.

Araştırmacılar bu galaksileri çevreleyen gazın, evrenin en eski elementlerinden olan hidrojen ve helyum dışında başka bir şey içermediği sonucuna vardı. 

Standart modelde evreni oluşturduğu kabul edilen Büyük Patlama'dan sonraki birkaç yüz milyon yıl boyunca gazlar çoğunlukla opaktı. Galaksilerdeki yıldızların, çevrelerindeki gazın ısınıp iyonlaşmasını sağlamasıyla patlamadan yaklaşık 1 milyar yıl sonra evrendeki gazın tamamen şeffaf hale geldiği düşünülüyor. 

Opak gazların hüküm sürdüğü bu dönemde meydana gelen galaksi ve yıldızların oluşumunu gözlemlemek pek sık gerçekleşmediğinden yeni çalışma önem arz ediyor.

Çalışmanın başyazarı Kasper Elm Heintz, "Bunların galaksi oluşumunun bugüne kadar gördüğümüz ilk 'doğrudan' görüntüleri olduğu söylenebilir" diyor.

James Webb bize daha önce erken galaksileri evrimlerinin sonraki aşamalarında gösterirken, burada onların doğumuna ve dolayısıyla evrendeki ilk yıldız sistemlerinin oluşumuna tanıklık ediyoruz.

Araştırmacılar ayrıca bu galaksilerde genç yıldızlar olduğunu da gözlemledi. Watson bu bulguyu "Büyük gaz rezervi görmemiz, galaksilerin henüz yıldızlarının çoğunu oluşturacak kadar zamanları olmadığını da gösteriyor" sözleriyle açıklıyor.

Bilim insanları yoğun gazın galaksilerin merkezine nasıl dağıldığını anlamak adına daha fazla araştırma yapmayı planlıyor.

Independent Türkçe, Space.com, NASA, Science



Çığır açan çalışmada Parkinson'un erken belirtileri tespit edildi

Parkinson hastası GyroGlove'la ve GyroGlove olmadan yaptığı spiral çizimlerindeki farkı gösteriyor (AFP)
Parkinson hastası GyroGlove'la ve GyroGlove olmadan yaptığı spiral çizimlerindeki farkı gösteriyor (AFP)
TT

Çığır açan çalışmada Parkinson'un erken belirtileri tespit edildi

Parkinson hastası GyroGlove'la ve GyroGlove olmadan yaptığı spiral çizimlerindeki farkı gösteriyor (AFP)
Parkinson hastası GyroGlove'la ve GyroGlove olmadan yaptığı spiral çizimlerindeki farkı gösteriyor (AFP)

Farelerde Parkinson hastalığının erken belirtilerini keşfeden Çinli bilim insanları, bu zayıflatıcı hastalığın insanlarda çok daha erken teşhis edilmesini sağlayabilecek bir ilerleme kaydetti.

Çin Bilimler Akademisi'nden araştırmacılar, farelerde belirli bir tür orta beyin dopamin (DA) nöronlarının kaybıyla ortaya çıkan şaha kalkma, yürüme ve kamburlaşma gibi davranışların Parkinson hastalığıyla bağlantılı olduğunu buldu.

Parkinson'un bilinen en erken belirtileri arasında ağrı, kaygı, denge sorunları, sertlik, koku kaybı, uyku sorunları ve depresyon sayılabilir.

Titreme, el yazısında değişiklikler ve mimiklerde azalma gibi diğer belirtiler daha sonra hastalık ilerledikçe ortaya çıkar.

Yavaş yavaş, hastalar ciddi hareket sorunları yaşayabilir ve bu durum, erken teşhis ve tedavinin önemini vurgular.

Şimdiye kadar araştırmalar çoğunlukla DA nöronlarının ruh hali düzenleme ve ödül mekanizmalarındaki işlevlerine odaklandı.

Orta beyin bölgelerinde substantia nigra pars compacta (SNc) ve ventral tegmental alanda (VTA) bulunan bu sinir hücreleri, hareket, duygu ve ödül işlemenin düzenlenmesi için gerekli.

Ancak bilim insanları, DA nöronlarının daha ince ve spontane davranışlardaki rollerinin tam olarak anlaşılamadığını söylüyor.

Son çalışmada araştırmacılar, şaha kalkma ve kamburlaşma gibi davranışların bir tür SNc DA nöronunun kaybıyla ilişkili olduğunu ancak VTA'dakilerin olmadığını keşfetti.

Çalışmaya göre, bu ince davranışlar SNc DA nöron kaybının önemli göstergeleri olabilir ve Parkinson'a dair anlayışımızı geliştirebilir.

Bilim insanları, dopamin nöronlarının tükendiği iki fare modelinin hareketlerini incelemek için gelişmiş bir yapay zeka davranış analiz sistemi kullandı.

Araştırmacılar bu yaklaşımla, geleneksel yöntemlerin gözden kaçırabileceği ayrıntılı ve incelikli davranış özelliklerini yakalayabildi.

Çalışma, PD modelinde, VTA'da değil ama SNc'de DA nöronlarının kaybıyla doğrudan ilişkili olan şaha kalkma ve kamburlaşma davranışlarında azalmalar olduğunu ortaya koydu.

Fare modellerinde tırmanma diye adlandırılan ve tırmanmaya benzeyen bir başka davranışın da ortabeynin SNc bölgesindeki DA nöronlarının kaybıyla güçlü bir şekilde bağlantılı olduğu bulundu.

Bilim insanları, bulguların Parkinson hastalığının ilerleyişinin izlenmesinde potansiyel davranışsal göstergeler olarak kamburlaşma davranışının izlenmesi ihtiyacının altını çizdiğini söylüyor.

Çin Bilimler Akademisi'nden çalışmanın yazarı Xuemei Liu, "Davranışsal değişiklikleri hedeflenen sinirsel hasarla ilişkilendirmek, PH ilerlemesinin anlaşılmasını ilerletiyor ve tedavi stratejilerinin iyileştirilmesine yönelik değerli bilgiler sunuyor" dedi.

Independent Türkçe