İranlı doktorlar depresyonda: İran’da doktorlar arasındaki intihar vakaları artıyor

İran sağlık sisteminde büyük açık var

Fotoğraf: AP
Fotoğraf: AP
TT

İranlı doktorlar depresyonda: İran’da doktorlar arasındaki intihar vakaları artıyor

Fotoğraf: AP
Fotoğraf: AP

Hannan Azizi

İranlı doktorlar ve asistanlar arasında artan intihar vakaları yeniden gündeme geldi. Loristan Eyaleti'nde kalp ve damar hastalıkları uzmanı olan Bresto Bahşi'nin intiharından bir ay sonra Tahran'daki Şeriati Hastanesi'nde genç bir romatolog olan Samira es-Saidi'nin intihar haberi geldi.

İran’daki birçok gazete doktor intiharları meselesine değinirken Donya-e Eqtesad gazetesi 28 Nisan tarihli sayısında Fatima Ali Esgar imzalı ‘Doktorların intiharı tehlike çanları çalıyor’ başlıklı bir haber yayınladı.

Esgar, haberinde şu ifadeleri kullandı:

“Dr. Samira es-Saidi’nin intihar haberi şok edici ve acı vericiydi. Zira Dr. Samira buralara gelmek için çok çalışmıştı, ancak daha fazla dayanamadı ve sonunda bir erkek çocuk annesi olan Dr. Samira nisan ayında intihar etti. İstatistikler erkek doktorlar arasında intihar oranının yüzde 40, kadın doktorlar arasında ise yüzde 130 arttığını gösteriyor. Bu son derece endişe verici bir durum. AHR’nin istatistiklerine göre doktorlar arasındaki intihar oranı son yıllarda beş kat arttı.”

Sağlık personeli göçü ve intihar dalgası

İran Tıp Konseyi (IRIMC) Sosyal İşler Danışmanı Muhammed Mirhani, Dunya-e Eqtesad gazetesine yaptığı açıklamada, “Doktorların ve asistanların intihar oranları artıyor ve İran yakında dünyada en yüksek doktor intihar oranına sahip ülke haline gelebilir. Ülkenin sağlık sistemi uzun yıllardır kötü yönetim nedeniyle bir göç ve intihar dalgasına tanık oluyor. Eğer sağlık sistemindeki sorunlar ele alınmazsa bu durum devam edecek. Reformlara değil, ulusal bir dönüşüm programına ihtiyacımız var” şeklinde konuştu.

İstatistikler, erkek doktorlar arasındaki intihar oranının yüzde 40, kadın doktorlar oranının ise yüzde 130 arttığına işaret etti.

Mirhani, sözlerini şöyle sürdürdü:

“2023 yılında 16 doktorun intihar ettiğini kaydettik. Ancak gerçek sayı daha yüksek. Çünkü çoğu durumda intihar eden doktorların aileleri ölüm nedenini açıklamıyor ve bu konuda sessiz kalmayı seçiyorlar. Asistan doktorların çoğu sistematik aşağılanmaya maruz kalıyorlar. Ülkede tıp okumak eskiden çok popülerdi, çünkü doktorluk İran'daki en yüksek maaşlı meslek gruplarından biriydi. Doktorlar saygın bir statüye sahipti. Fakat son birkaç on yılda artan mali sorunlar ve zorluklar nedeniyle işler değişti. Doktorlar, özellikle de asistan doktorlar, özellikle hasta ölümü ya da sağlık durumunun kötüleşmesi gibi durumlarda çok zor çalışma koşullarıyla karşı karşıya kalıyorlar. Bazı hastalar ya da aileleri tarafından büyük baskılara, uygunsuz ve şiddet içeren davranışlara maruz kalıyorlar. Hastası ölen ailelerin çoğu bu ölümden doktoru ya da asistanı sorumlu tutuyor. Doktora karşı bıçakla saldırmaya kadar varan şiddet olaylarına tanık oluyoruz. İran'da doktorlar son yıllarda kendilerini güvende hissetmemeye başladılar.”

“Doktorlar zorlu bir ortamda çalışıyorlar”

Mirhani, şöyle devam etti:

Doktorlar, özellikle de asistan doktorlar, çoğu zaman 72 saat boyunca uyumadıkları kışla benzeri hastanelerde zorlu bir ortamda çalışıyorlar. Bu koşullar onlara zarar veriyor ve birçoğu depresyona giriyor ve tedaviye ihtiyaç duyuyor.

IRIMC Halkla İlişkiler ve Uluslararası İlişkiler Departmanı Sorumlusu Ali Silahşor, asistanlar ve genç doktorlar arasında depresyonun yaygınlığı konusunda daha önce bir uyarıda bulunmuştu. Silahşor, depresyon vakalarındaki yüksek oranı ‘daha önce görülmemiş bir oran’ olarak nitelendirdi.

Dunya-e Eqtesad gazetesi, ülke genelindeki tıp üniversitelerinde asistan doktorların sağlık ve psikolojik durumlarına ilişkin 2021 tarihli bir araştırmanın sonuçlarına aktardı. Gazetenin aktardığı araştırma asistan doktorların yüzde 23'ünün ağır psikolojik depresyondan ve çok ağır depresyon nöbetlerinden, yüzde 25'i şiddetli anksiyeteden ve yaklaşık yüzde 34'ü yoğun stresten mustarip olduğunu gösterdi.

Mirhani, asistan doktorların, sağlık sisteminin yapısı gereği yoğun çalıştırıldıkları, gerçeklikten kaçma şansları olmadığı ve amirleri tarafından kendilerine verilen işlerin azaltılmasını isteyemedikleri için sistematik olarak aşağılanmaya maruz kaldıklarını söyledi. Mirhani, asistan doktorların mali bir belge imzalayarak çalışma koşullarını kabul ettiklerini de sözlerine ekledi.

Çoğu asistan doktorun stajları sırasında ailelerinden uzakta, çok basit ortak odalarda yaşadıklarını ve bu durumun ruh sağlıklarının bozulmasına katkıda bulunabileceğini belirten Mirhani, “Doktorlar eskiden yüksek bir statüye sahipti ve insanlardan saygı görüyorlardı. Ancak artık bu saygınlıklarını yitirdiler. Sağlık sisteminin yapısı nedeniyle doktorlar, hastalar ve ziyaretçiler arasındaki ilişki gerildi. Tedavi masraflarının çok yüksek olması ve çoğu vakanın sağlık sigortası kapsamında olmaması, hasta ile doktoru karşı karşıya getiriyor.

Ciddi krizler

KayhanLondon haber sitesi tarafından 27 Nisan’da yayınlanan ‘İntihar dalgası, sağlık personeli göçü, çöküş içindeki hastaneler, krizdeki sağlık sistemi ve Sağlık Bakanlığının yanılsamaları’ başlıklı bir haberde Sağlık Bakanı Behram Aynullahi’nin İran’ın bölgedeki en güçlü sağlık sistemine sahip olduğu yönündeki açıklamalarına atıfla “Bu açıklamalar, İran'ın sağlık sisteminin harap hastane binaları ve intihar, istifa ve göç nedeniyle sağlık personeli sıkıntısı gibi ciddi krizler yaşadığı bir dönemde yapıldı” denildi.

Hemşireler üzerindeki büyük baskı, üstü kapatılan ani ölümlere yol açıyor.

Haberde şu ifadelere yer verildi:

“Romatoloji uzmanı Dr. Samira es-Saidi, 35 yaşındaki kardiyoloji uzmanı Dr. Bresto Bahşi'nin intiharından bir aydan kısa bir süre sonra intihar etti. Bu da sağlık personeli arasındaki intihar dalgasının Sağlık Bakanlığı'nın ciddiye almadığı bir olguya dönüştüğünü gösteriyor. İran'da asistan doktorlar ve uzman yardımcıları arasındaki intihar sayısı, toplumun geri kalanındaki intihar oranlarından on kat daha fazla. Geçtiğimiz ocak ayında, sağlık personeli arasında bir hafta içinde üç intihar vakası yaşandı. Bunlardan biri göz doktoru, biri psikiyatrist ve biri ise genç bir diş hekimiydi. Sağlık personeli arasındaki göç dalgası ve hemşirelerin istifaları, İran'ın sağlık sistemi için tehlike çanları çalıyor, ancak Sağlık Bakanlığı yanılmaları nedeniyle bu durumu ciddiye almıyor.”

İstifalar

Haberde Bakım Evi Müdürü Muhammed Şerifi Mukaddem’in Şüheda Tecriş Hastanesi personelinin toplu istifasına atıfla ‘sağlık sistemindeki koşulların felaketten de kötü olduğunu ve koşulların iyileştirilmesinin imkansız göründüğünü’ söylediği aktarıldı.

Toplu istifa eden sağlık personelinden biri, Tejarat News haber sitesine yaptığı açıklamada, “Sorunlarımızın başında maaşların ve hakların ödenmemesi geliyor. Zorunlu fazla mesai ve çok az sosyal yardım dayanılmaz boyuta ulaştı. Taleplerimizi dile getirdik ve defalarca kez durumun peşine düştük. Ancak bir çıkmaza girdik. Bize iyi davranılmadı. Bu yüzden istifa etmeye karar verdik” dedi.

zdcfver
İran'ın güneydoğusundaki Zahidan şehrinde 2023 yılında düzenlenen bir yürüyüşten (AFP)

Muhammed Şerifi Mukaddem’e göre resmi veriler, ülkedeki hemşirelerin yüzde 15'inin, yani toplam 150 bin hemşireden 20 bininin işten ayrıldığını gösteriyor.

Personel yetersizliği nedeniyle hemşirelerin fazla mesai yapmak zorunda kaldıklarını, bu durumun da hataların artmasına ve hizmet kalitesinin düşmesine neden olduğunu vurgulayan Mukaddem, “Bir hemşirenin hiç hata yapmadan arka arkaya üç vardiya çalışmasını nasıl bekleyebiliriz?” diye sordu.

Mukaddem, son olarak şunları söyledi:

Hemşireler üzerindeki büyük baskı, üstü kapatılan ani ölümlerin yanı sıra daha iyi çalışma ve yaşam koşulları umudunun yitirilmesinden dolayı intiharlara yol açıyor.



Türünün ilk örneği antik masa oyunu bulundu

Oyun tahtasının havadan çekilmiş görüntüsü (Latin American Antiquity)
Oyun tahtasının havadan çekilmiş görüntüsü (Latin American Antiquity)
TT

Türünün ilk örneği antik masa oyunu bulundu

Oyun tahtasının havadan çekilmiş görüntüsü (Latin American Antiquity)
Oyun tahtasının havadan çekilmiş görüntüsü (Latin American Antiquity)

Arkeologlar, Guatemala'daki Maya kenti Naachtun'da mozaik tarzı eşsiz bir masa oyununun kalıntılarını ortaya çıkararak antik dünyadaki oyun pratiklerine dair yeni bilgiler sundu.

Patolli, Aztekler ve daha önceki Mezoamerikan kültürleri tarafından Amerika kıtasında oynanan ve genellikle kumar içeren, kızma birader benzeri en eski strateji masa oyunlarından biri.

Kumaşa ya da yere çizilen, 52 karelik haç biçimli bir düzene dayanan oyunda, bir yüzü noktalı patol fasulyeleri zar gibi atılıyordu.

Ancak oyunun antik Maya toplumlarında tam nasıl oynandığı belirsizliğini koruyordu.

Bir zamanlar Maya bölgesel başkenti olan kuzey Petén'deki Naachtun'da yapılan son kazılar, insanların oyunu nasıl oynadığı ve bölgedeki diğer sporlarla arasındaki paralelliklere dair ipuçları sunuyor.

Araştırmacıların bulduğu yere oyulmuş oyun tahtası, bazıları MS 4. yüzyıla tarihlenen kırık seramik kaplardan elde edildiği düşünülen küçük kırmızı mozaik karolardan yapılmıştı.

Tahtanın bazı bölümleri tahrip olduğundan genel yapısı üzerine yalnızca tahmin yürütülebildi.

Arkeologlar, tahtanın başlangıçta yaklaşık 78 cm genişliğinde ve 110 cm uzunluğunda olduğunu ve 478 karo parçası kullanılarak yapılmış 45 kareden oluştuğunu tahmin ediyor. Araştırmacılar mozaik karo parçalarının, tahtayı antik dünyada türünün tek örneği yaptığını söylüyor.

Mozaik kullanımının, tahtanın "yapım anından itibaren mimari tasarıma dahil edildiğini" gösterdiğini düşünüyorlar.

Araştırmacılar hakemli dergi Latin American Antiquity'de yayımlanan yeni çalışmada, "Maya mimarisinde zemin mozaikleri son derece nadirdir" diye belirtiyor.

Bilim insanları "Kabuk, demir cevheri, yeşim veya turkuazdan mozaik tekniğiyle üretilmiş veya süslenmiş sayısız taşınabilir eser örneği varken, bildiğimiz kadarıyla Batı Yarımküre'nin bu bölgesinde sömürge döneminden önce zemin mozaiğine dair net bir örnek yok" ifadelerini kullanıyor.

Araştırmacılar yapım tekniğinin, Mayaların bu masa oyununu nasıl oynadığına yeni bir bakış açısı sunduğunu ve mozaik kullanımının, oyulmuş veya boyanmış tahtalara kıyasla "daha uzun bir kullanım ömrüne" işaret ettiğini söylüyor.

Tahtanın, şehrin bazı alanlarının tasarımına en baştan dahil edilmiş olabileceğini düşünüyorlar.

Independent Türkçe


Nicole Kidman'dan ayrılmak ünlü şarkıcıya yaramamış

2018'de Time'ın belirlediği dünyanın en etkili 100 ismi arasında yer alan Nicole Kidman, düzenlenen törene Keith Urban'la birlikte katılmıştı (AP)
2018'de Time'ın belirlediği dünyanın en etkili 100 ismi arasında yer alan Nicole Kidman, düzenlenen törene Keith Urban'la birlikte katılmıştı (AP)
TT

Nicole Kidman'dan ayrılmak ünlü şarkıcıya yaramamış

2018'de Time'ın belirlediği dünyanın en etkili 100 ismi arasında yer alan Nicole Kidman, düzenlenen törene Keith Urban'la birlikte katılmıştı (AP)
2018'de Time'ın belirlediği dünyanın en etkili 100 ismi arasında yer alan Nicole Kidman, düzenlenen törene Keith Urban'la birlikte katılmıştı (AP)

Hollywood'un en ünlü aktrisleri arasında yer alan Nicole Kidman boşanma davası açtığı eşi Keith Urban'dan uzaktaki ilk Noel'ini kutluyor.

58 yaşındaki oyuncu önceki günlerde Sidney'de görüntülendi. Magazin basını, Urban'dan olan kızları Sunday ve Faith'le yürüyen yıldızın kaygısız ve mutlu göründüğünü yazdı.

Kendisiyle aynı yaştaki Grammy ödüllü müzisyenin Noel'i nerede geçirdiği bilinmese de Woman's Day'in kaynakları, Urban'ın yalnızlık çektiğini söylüyor.

Amerikan dergisi, bir kaynağının şu ifadeleri kullandığını aktardı:

Tükendi, yalnız ve önceden hiç tasavvur etmediği bir geleceğe bakıyor. Nicole hem en iyi arkadaşı hem de hayattaki en büyük destekçisiydi. Onu kaybettiği için büyük bir hata yapıp yapmadığını merak ediyor.

Ünlü magazinci Rob Shuter ise Kidman cephesi hakkında şöyle konuştu:

Araları soğuk değil, donmuş halde. Nicole candan bir sohbete hazır değil, Keith ise zorlamıyor. Halihazırda sessizlik dışında anlaşabilecekleri bir durum yok.

İkilinin yollarını ayırdığının eylülde doğrulanmasının ardından TMZ, Urban'ın başka bir kadınla ilişkisinin bu ayrılığa neden olduğunu iddia etmişti. 

2006'da evlenip önceki aylara kadar birlikte olan çiftten Kidman son dönemde kariyeriyle konuşuluyor.  

Nicole Kidman, Patricia Cornwell'ın ünlü romanlarından uyarlanan Amazon Prime Video dizisi Scarpetta'dan paylaşılan ilk karelerde baş adli tıp uzmanı Dr. Kay Scarpetta rolünde karşımıza çıkıyor.

11 Mart 2026'da izleyiciyle buluşacak dizide Kidman'a, ablası Dorothy Farinelli'yi canlandıran Oscar ödüllü Jamie Lee Curtis eşlik ediyor.

Kidman ayrıca korku sinemasında yükselişini hızla sürdüren Osgood Perkins'in yeni filmi The Young People'ın oyuncu kadrosuna dahil oldu.

Cambaz (Longlegs) ve The Monkey'yle tanınan yönetmenin gelecek yıl vizyona girmesi beklenen filmde başrolleri popüler gençlik dizisi The Summer I Turned Pretty'yle tanınan Lola Tung ve Ejderhanı Nasıl Eğitirsin (How to Train Your Dragon) yıldızı Nico Parker üstleniyor.

Independent Türkçe, She Knows, Daily Mail


Martin Scorsese öldürülen meslektaşını andı

New Yorklu yönetmenler arasında 5 yaş fark var (AFP/Arşiv)
New Yorklu yönetmenler arasında 5 yaş fark var (AFP/Arşiv)
TT

Martin Scorsese öldürülen meslektaşını andı

New Yorklu yönetmenler arasında 5 yaş fark var (AFP/Arşiv)
New Yorklu yönetmenler arasında 5 yaş fark var (AFP/Arşiv)

Oyuncu, yönetmen, yazar ve politik aktivist kimlikleriyle yarım yüzyılı aşan bir kariyer inşa eden Rob Reiner, ölümünün ardından Martin Scorsese tarafından anıldı. 

83 yaşındaki usta yönetmen, New York Times'da yayımlanan yazıya başlarken Reiner'ın eşi Michele'le birlikte Kaliforniya'daki evlerinde ölü bulunduğunu hatırlattı:

Rob Reiner benim arkadaşımdı, Michele de öyle. Bundan sonra geçmiş zaman kullanmak zorundayım ve bu beni derin üzüntüye sevk ediyor. Ancak başka bir seçenek yok.

1970'li yılların başlarında Los Angeles'a taşındıktan kısa süre sonra Rob Reiner'la tanıştığını söyleyen Scorsese, ikisinin de New Yorklu olduğunu belirtti:

Rob'la takılmayı çok sevdim. Birbirimize doğal bir yakınlık duyuyorduk. Çok matraktı ve bazen komedisi keskindi. Zarif bir sınırsız özgürlük hissine sahipti, anın keyfini doya doya çıkarır, müthiş coşkun kahkahasını atardı.

Scorsese en sevdiği Reiner yapımının bir Stephen King uyarlaması olan Ölüm Kitabı (Misery) olduğunu açıkladıktan sonra "Çok özel bir film, Kathy Bates ve James Caan iyi oynuyordu" dedi. 

Kendi filmi Para Avcısı'nın (The Wolf of Wall Street) oyuncularını seçerken Leonardo DiCaprio'nun babasını canlandırması için ilk olarak Reiner'ı düşündüğünü ve böylece meslektaşını Max Belfort rolünde oynattığını aktardı. 

2013'te vizyona giren filmin çekimleri sırasında Reiner'ın doğaçlama, komedi ve oyunculuktaki ustalığına doğrudan şahit olduğunu belirtti. 

78 ve 70 yaşındaki Reinerlar, 14 Aralık'ta defalarca bıçaklanmış halde ölü bulunmuştu. Tutuklanan 32 yaşındaki oğulları Nick Reiner iki cinayetle suçlanıyor. 

Independent Türkçe, New York Times, Deadline