Örümcek ve akreplerin soyunun sırrı çözüldü

Araştırmada incelenen fosil, yaklaşık 20 yıl önce bulunmuştu (Lozan Üniversitesi)
Araştırmada incelenen fosil, yaklaşık 20 yıl önce bulunmuştu (Lozan Üniversitesi)
TT

Örümcek ve akreplerin soyunun sırrı çözüldü

Araştırmada incelenen fosil, yaklaşık 20 yıl önce bulunmuştu (Lozan Üniversitesi)
Araştırmada incelenen fosil, yaklaşık 20 yıl önce bulunmuştu (Lozan Üniversitesi)

İsviçreli bilim insanları, örümcek, akrep ve at nalı yengeçlerinin en eski atasını buldu. 

Lozan Üniversitesi'nden araştırmacıların çalışmasında, Kuzey Afrika'da Fas'ın olduğu yerde 478 milyon önce okyanusta yaşayan setapedites abundantis'in, akrep ve örümceklerin en eski atası olduğu tespit edildi.

Hakemli dergi Nature Communications'ta yayımlanan araştırmada, Paleozoyik Zaman'ın ikinci dönemi olarak kabul edilen Odovisiyen'de yaşayan canlının yaklaşık 5 milimetre uzunluğunda olduğu belirtildi. 

Bilim insanları, canlının omurgasızların en büyük şubesi olan eklembacaklılara ait olduğunu buldu. 

Araştırmanın yazarlarından Lorenzo Lustri, "Fosilin, evrimsel yaşam ağacındaki önemli bir boşluğu doldurduğunu fark etmek heyecan vericiydi" dedi.

Lustri, akrep, örümcek ve at nalı yengeçlerinin yaklaşık 540 milyon yıl önce ortaya çıkan geniş eklembacaklılar soyuna ait olduğunu belirtti. 

Bilim insanı, bu canlıların avlarını ısırmak ve onlara zehir enjekte etmek için kıskaçlarla donatılan organizmaların yer aldığı keliserliler altşubesine bağlı olduğunu söyledi.

Lustri, bu gruptaki hayvanların atalarının bugüne kadar net şekilde tespit edilemediğine dikkat çekerek, araştırmada incelenen fosilin 505 milyon ila 430 milyon yıl önceki döneme ışık tuttuğunu belirtti. 

Paleontolog, araştırmanın önemine dair şu ifadeleri kullandı:

Bu hayvan, en eski eklembacaklıların ortaya çıkışından mevcut örümcek, akrep ve at nalı yengeçlerine kadarki tüm euchelicerates soyunun izini sürmeyi ilk kez mümkün hale getirdi. Başlangıçta bu fosili sadece tanımlayıp isimlendirmeyi amaçlamıştık. Bu kadar çok sır barındıracağını kesinlikle düşünmemiştik.

Independent Türkçe, Science Alert, Sci.News



Bilim insanları primatları inceledi: Alfa erkek kural değil istisna

Erkek egemenliğinin en belirgin olduğu türlerden biri şempanzeler (AFP)
Erkek egemenliğinin en belirgin olduğu türlerden biri şempanzeler (AFP)
TT

Bilim insanları primatları inceledi: Alfa erkek kural değil istisna

Erkek egemenliğinin en belirgin olduğu türlerden biri şempanzeler (AFP)
Erkek egemenliğinin en belirgin olduğu türlerden biri şempanzeler (AFP)

Bilim insanları primat türlerinde alfa erkek olgusunun pek de gerçek olmadığını tespit etti. Geniş kapsamlı araştırma, dişi ve erkekler arasındaki hiyerarşik ilişkinin daha karmaşık olduğuna işaret ediyor.

İnsanların da içinde yer aldığı primat grubunda ya erkeklerin ya da dişilerin popülasyondaki hakim cinsiyet olduğu düşünülüyordu. Genellikle erkeklerin gruptaki hakimiyeti elinde tuttuğuna inanılıyordu.

Ancak hakemli dergi PNAS'te dün (7 Temmuz) yayımlanan çalışmada durumun sanıldığı kadar net olmadığı ve beklendiğinden daha fazla popülasyonda dişilerin egemen olduğu ortaya çıktı.

Araştırmacılar maymunlar, lemurlar, tarsiyerler ve lorisler gibi 121 primat türüne ait 253 popülasyondan 5 yıl boyunca veri topladı. Ekip varsayımların ötesinde daha net bilgi edinmek adına ayrıntılı davranış kayıtları toplayıp grup içindeki kavgaları ve kazananları derledi.

Çalışmada karşı cinsler arasındaki kavga ve tartışmaların sanılandan çok daha sık yaşandığı saptandı. Bir grup içindeki anlaşmazlıkların ortalama yarısı dişi ve erkekler arasında geçti. 

Araştırma genelinde incelenen kavgaların yaklaşık yüzde 90'ını erkekler kazandığı için bu açıdan net bir erkek hakimiyeti olduğu söylenebilir.

Öte yandan araştırmacılar popülasyonların sadece yüzde 17'sinde bu durumun gözlemlendiğini söylüyor. İnsanların en yakın akrabalarından şempanze ve bonobolar bu kesimde yer alırken, lemur ve bonoboların da olduğu primat popülasyonlarının yüzde 13'ünde net bir dişi egemenliği vardı.

Geri kalan yüzde 70'lik kısımdaysa bir cinsiyetin diğeri üzerindeki hakimiyet ya orta düzeydeydi ya da hiç yoktu.

Fransa'daki Montpellier Üniversitesi'nden çalışmanın başyazarı Dr. Élise Huchard, "Sıkı bir erkek egemenliği gerçekten azınlıkta" diyerek ekliyor: 

Bunun çoğunluk olmasını beklemiyorduk çünkü literatürü iyi biliyoruz ancak yüzde 20'nin altında kalmasını pek beklemezdik.

Erkek egemenliğinin daha net olduğu gruplarda, bu cinsiyetin vücut veya dişlerinin daha büyük olduğu gözlemlendi. Ayrıca dişilerin kaçıp ağaçlara tırmanamadığı popülasyonlarda da benzer bir durum vardı.

Öte yandan dişiler hakimiyetini, üremeden gelen güçleriyle kazanıyordu. Dr. Huchard, "Bir dişi çiftleşmek istemiyorsa, erkek bu konuda hiçbir şey yapamaz" diye açıklıyor: 

Dişiler üremeyi kontrol ettiklerinde, bunu erkeklere karşı bir güç mekanizması olarak kullanabiliyorlar.

Bilim insanları ayrıca dişilerin birbirleriyle rekabet ettiği ve erkeklerin yavrulara daha fazla baktığı gruplarda da dişi egemenliğinin daha yaygın olduğunu gözlemledi. Bu türlerde dişiler ya genellikle yalnız oluyor ya da sadece erkek-dişi çiftleri halinde yaşıyorlar. Bu durum tek eşliliğin dişi hakimiyetiyle bağlantılı olduğu anlamına gelebilir.

Araştırmacılar bu sonuçların doğrudan insanlara uygulanamayabileceğini ancak yakın akraba türlerdeki cinsiyet rollerinde şaşırtıcı bir esnekliğe işaret ettiğini söylüyor. 

Dr. Huchard, "Bu sonuçlar, insanlık tarihinde daha sonra ortaya çıkan tarım toplumlarına kıyasla daha eşitlikçi olan avcı-toplayıcılar arasındaki kadın-erkek ilişkileri hakkında bildiklerimizle epey örtüşüyor" diyor.

Independent Türkçe, Science Alert, BCC Science Focus, PNAS