NASA'nın keşfettiği asteroitin, uydusunu doğurduğu ortaya çıktı

Lucy'nin görüntülerinde uydunun iki parçasının bağlantı noktası gölgede kalıyor (NASA)
Lucy'nin görüntülerinde uydunun iki parçasının bağlantı noktası gölgede kalıyor (NASA)
TT

NASA'nın keşfettiği asteroitin, uydusunu doğurduğu ortaya çıktı

Lucy'nin görüntülerinde uydunun iki parçasının bağlantı noktası gölgede kalıyor (NASA)
Lucy'nin görüntülerinde uydunun iki parçasının bağlantı noktası gölgede kalıyor (NASA)

NASA'nın uzay aracı Lucy'nin geçen yıl keşfettiği asteroit Dinkinesh'in kendi uydusunu doğurduğu ortaya çıktı. 

Jüpiter'in yörüngesini paylaşan Truvalı asteroitleri incelemek üzere yola çıkan Lucy'nin buraya giderken Asteroit Kuşağı'na uğraması gerekiyor. Uzay aracı, Mars'la Jüpiter arasındaki asteroitlerin yer aldığı bu bölgede Kasım 2023'te Dinkinesh adı verilen bir asteroitin 431 kilometre yakınından geçmişti. 

Bu asteroitle ilgili en şaşırtıcı şeyse uydusuydu. Bir asteroitin uydusunun olması ilginç bir durum değil fakat Selam denen bu uydu, iki cismin birleşmesinden oluşan "değen ikili" adlı bir sistemdi. Bilim insanları ilk defa bir asteroitin böyle bir uydusu olduğunu gözlemlediklerini açıklamıştı. 

Gökbilimciler bu alışılmadık uydunun nasıl oluştuğunu aramaya koyuldu ve nihayet bir cevap bulunmuş olabilir. Önde gelen hakemli dergi Nature'da dün yayımlanan çalışmada bilim insanları, Selam'ın Dinkinesh'ten kopan bir parça olduğunu öne sürüyor.

Bu iki cismin görüntülerini inceleyen araştırmacılar uydunun yaklaşık 3,1 kilometrelik bir mesafeden asteroit çevresinde döndüğünü ve yörüngesini 52,7 saatte tamamladığını saptadı.

Ayrıca iki ila üç milyon yaşında henüz çok genç bir gökcismi olduğu tahmin edilen Selam, Dinkinesh'le kütleçekim kilidi içine girdiği için asteroit, uydusunun hep aynı yüzünü görüyor. 

Asteroitin yakın çekimleri, gökcisminin ekvatorunda kemer benzeri bir çıkıntı olduğunu ve bunun altından kuzeyden güneye doğru bir çukur geçtiğini gösterdi. Araştırmacılar ellerindeki verilere dayanarak bu yapılar ve Selam'ın, Güneş ışığının etkisiyle oluştuğu sonucuna vardı. 

Yeni araştırmaya göre Güneş ışınlarının Dinkinesh'in yüzeyini ısıtmasıyla asteroit bu enerjiyi ısı halinde geri yayarak küçük bir itme kuvveti üretti. Bu durum Dinkinesh'in daha hızlı dönerek üstündeki maddenin bir kısmını atmasına yol açtı. 

Bu maddenin bir kısmı daha sonra ekvatorundaki halkayı oluştururken, dengesi bozulan Dinkinesh'te bir çukur da yarattı. 

Bilim insanlarına göre asteroitin yüzeyinden gelen maddenin geri kalanı da birleşerek ikili sistem olan uyduyu oluşturdu. 

Araştırmacılar yeni bulguların başka asteroitlerin ve belki gezegenlerin oluşum sürecini daha iyi anlamaya katkı sağlayacağını düşünüyor. Makalenin ortak yazarı Jessica Sunshine şöyle diyor:

Eğer bu küçük cisimlerin nasıl oluştuğunu ve etkileşime girdiğini anlayabilirsek, Dünya da dahil gezegenlerin nasıl meydana geldiğini anlamaya bir adım daha yaklaşırız. 

Independent Türkçe, Space.com, Live Science, Nature



Down sendromlu bireylerde kalp hastalığı riski neden daha yüksek?

Down sendromu, insanların fazladan bir kromozomla doğması sonucu ortaya çıkan gelişimsel bir engel. Araştırmacılar bu rahatsızlığa sahip kişilerin kalp hastalığı riskinin yüksek olduğunu belirtiyor (AFP)
Down sendromu, insanların fazladan bir kromozomla doğması sonucu ortaya çıkan gelişimsel bir engel. Araştırmacılar bu rahatsızlığa sahip kişilerin kalp hastalığı riskinin yüksek olduğunu belirtiyor (AFP)
TT

Down sendromlu bireylerde kalp hastalığı riski neden daha yüksek?

Down sendromu, insanların fazladan bir kromozomla doğması sonucu ortaya çıkan gelişimsel bir engel. Araştırmacılar bu rahatsızlığa sahip kişilerin kalp hastalığı riskinin yüksek olduğunu belirtiyor (AFP)
Down sendromu, insanların fazladan bir kromozomla doğması sonucu ortaya çıkan gelişimsel bir engel. Araştırmacılar bu rahatsızlığa sahip kişilerin kalp hastalığı riskinin yüksek olduğunu belirtiyor (AFP)

Araştırmacılar bu hafta, Down sendromlu kişilerin kalp hastalığı riskinin yüksek olduğunu açıkladı.

Kişinin fazladan bir kromozomla doğmasından kaynaklanan bu gelişimsel engel, beynin ve vücudun nasıl geliştiğini etkileyebiliyor. Bu, ABD'de kromozomla bağlantılı en yaygın rahatsızlık ve her yıl Down sendromu olan 6 bin bebek dünyaya geliyor. Amerika'da 400 bin ila 600 bin kişinin Down sendromuyla yaşadığı tahmin ediliyor.

Bilim insanları bu genetik rahatsızlığın risk faktörlerinin hepsini olmasa da bazılarını biliyor. Kalp hastalığı riskinin artmasının potansiyel nedeninin, daha yüksek obezite prevalansı, kandaki yağın anormal seviyelerde olması, hareketsiz yaşam tarzı ve düşük tansiyon prevalansının daha düşük olması gibi farklı kardiyovasküler risk faktörlerine bağlı olduğunu söylüyorlar. Down sendromlu birçok birey, gevşek eklemler nedeniyle kas kazanmada zorluklar yaşıyor.

Vücutları da genel nüfusa göre daha hızlı yaşlanıyor, saçları beyazlıyor ve bağışıklık fonksiyonları diğerlerine göre daha erken düşüyor.

İsveç'teki Gothenburg Üniversitesi'nden Dr. Anne Pedersen yaptığı açıklamada şöyle diyor:

Sonuçlarımız, Down sendromlu bireylerin yaşa bağlı bazı kardiyovasküler çıktılar açısından daha yüksek risk altında olduğunu ve önceki çalışmaların sonuçlarıyla uyumlu bir şeilde kardiyovasküler risk faktörü profillerinin genel popülasyondan farklı olduğunu gösteriyor.

Araştırma çarşamba günü Journal of Internal Medicine adlı hakemli dergide yayımlandı.

Yazarlar, 1946 ve 2000 arasında İsveç'te doğan 5 bin 100'den fazla Down sendromlu bireyin sağlık durumunu inceledi. Bu kişileri, Down sendromu olmayan diğer İsveçlilerle karşılaştırdılar.

Araştırmacılar, Down sendromunun 4,41 kat daha yüksek iskemik inme riski ve 5,14 kat daha yüksek hemorajik inme riskiyle ilişkili olduğunu saptadı. İskemik inme, bir şey kan akışının beyne ulaşmasını engellediğinde, hemorajik inme de zayıflayan kan damarı yırtıldığında meydana geliyor.

Ayrıca kalp krizi riski Down sendromu olan ve olmayan kişilerde yakınken, Down sendromlu gençlerde yüksek çıktı.

Bu değişikliklerin neden gözlemlendiğini belirlemek için daha fazla araştırma yapılması gerekirken yazarlar, bulguların gelecekte küresel araştırma ve tedavilere yansıyabileceğini söylüyor.

Pedersen, "Bunun Down sendromlu bireylerin izlenmesi ve tedavisi açısından gelecekte etkileri olabilir" diyor.

Independent Türkçe