Koalaların yeni bir becerisi keşfedildi

Kavurucu sıcaklarla böyle başa çıkıyorlar

Okaliptus bitkisinin yapraklarıyla beslenen koalaların, gıda kaynağı da tehlike altında (Unsplash)
Okaliptus bitkisinin yapraklarıyla beslenen koalaların, gıda kaynağı da tehlike altında (Unsplash)
TT

Koalaların yeni bir becerisi keşfedildi

Okaliptus bitkisinin yapraklarıyla beslenen koalaların, gıda kaynağı da tehlike altında (Unsplash)
Okaliptus bitkisinin yapraklarıyla beslenen koalaların, gıda kaynağı da tehlike altında (Unsplash)

Koalaların hava sıcaklığını tahmin ederek vücut sıcaklığını ayarladığı bulundu. 

Avustralya'nın yerlisi olan bu canlılar özellikle iklim kriziyle beraber artan sıcaklıklarla başa çıkmak adına ağaçlara sarılmak gibi yöntemlere başvuruyor. Ağaçlar havadan daha serin olduğu için hayvanlar bu sayede vücut sıcaklıklarını kontrol altına alıyor. 

Conservation Physiology adlı hakemli dergide pazartesi günü yayımlanan yeni bir araştırmadaysa bu memeli canlıların vücut sıcaklığını hava durumuna göre düzenleyebildiği keşfedildi. 

Avustralya'nın Yeni Güney Galler eyaletindeki koalaları inceleyen araştırmacılar bu türde bugüne kadar görülen en yüksek ve en düşük sıcaklıkları kaydetti. Bilim insanları bu durumun, hayvanların vücut sıcaklığını ayarladığının göstergesi olduğunu düşünüyor. 

Koalaların bunu yapabilmek için hava durumunu tahmin etmesi gerekirken araştırmayı yürüten Valentina Mella şöyle diyor:

Bu şekilde kendini ayarlama, koalaların bireysel olarak gece ve sabahın erken saatlerindeki koşullara bakarak aşırı sıcak günleri öngörmesini ve vücut ısısı düzenlemesini buna göre ayarlamasını gerektiriyor.

Normal vücut sıcaklığı 36 derece civarında olan koalalar, sıcak günlerde daha düşük seviyeden başlayarak gün içinde havaya göre sıcaklığını yükseltiyor.

Çevresel koşullara göre değişen bu vücut sıcaklığı sayesinde koalaların, su kullanımını yüzde 18 azaltabildiği kaydedildi. 

Koalalar ağaca sarılmanın yanı sıra serinlemek için başka yöntemlere de başvuruyor. Pek çok canlı fazla ısıyı atmak için terlerken koalalar bunun yerine hızlı soluk alıp vererek ve tüylerini yalayarak buharlaşma yoluyla sıcaklıklarını düşürüyor. Fakat nemin çok yüksek olduğu ortamlarda bu yöntem pek etkili olmuyor. 

2022'de Avustralya'nın Yeni Güney Galler, Queensland ve Avustralya Başkent Bölgesi'ndeki koalalarının neslinin tükenme tehlikesi altında olduğu açıklanmıştı. İklim krizi bu türü sıcaklıklar nedeniyle zora sokarken, yaşam alanları olan okaliptüs ormanları ve ormanlık alanları daraltma tehlikesi de yaratıyor. 

Mella "Küresel iklim modelleri kuru ve sıcak havanın ve kuraklık olaylarının sıklık, süre ve şiddet bakımından artacağını öngörüyor. Bu durumun koalaları ve ağaçlarda yaşayan, yaprak yiyen diğer memelileri termal sınırlarına doğru itmesi muhtemel" uyarısı yaparak şöyle ekliyor:

Sonuçlarımız, koalaların gelecekte hayatta kalmasını sağlamak için iklim değişikliğini hafifletmenin öneminin altını çiziyor.

Independent Türkçe, Earth, Conservation Physiology, Guardian, Royal Society



Evrimin faturası: İnsan beyni büyüdükçe daha hızlı yaşlanıyor

Beynin, hayatta kalmada kritik rol oynayan bölgeleri, ilk bozulanlar gibi görünüyor (Pixabay)
Beynin, hayatta kalmada kritik rol oynayan bölgeleri, ilk bozulanlar gibi görünüyor (Pixabay)
TT

Evrimin faturası: İnsan beyni büyüdükçe daha hızlı yaşlanıyor

Beynin, hayatta kalmada kritik rol oynayan bölgeleri, ilk bozulanlar gibi görünüyor (Pixabay)
Beynin, hayatta kalmada kritik rol oynayan bölgeleri, ilk bozulanlar gibi görünüyor (Pixabay)

İnsan beyninin daha fazla büyüyen bölgelerinin daha hızlı yaşlandığı saptandı. 

6 ila 7 milyon yıl önce ortaya çıkan insanları, yakın akrabaları olan diğer primatlardan ayıran en önemli özelliklerden biri büyük bir beyne sahip olması. 

Milyonlarca yıllık evrim sürecinde büyümekle kalmayıp karmaşık bir yapıya da bürünen insan beyni, dille iletişim kurmaktan geleceği planlamaya kadar pek çok avantaj sağlıyor.

Öte yandan hakemli dergi Science Advances'ta yayımlanan yeni bir çalışmaya göre, bütün bunların bir bedeli de var. 

İnsan ve diğer primatların beyninin nasıl yaşlandığını gözlemlemek isteyen araştırmacılar, 480 insan ve 189 şempanzenin beyin taramalarını inceledi. 

Şempanzeler, insanların atası değil fakat iki tür de ortak bir atadan evrimleşti. İnsan beyni ise, şempanzelerinkinin üç katı büyüklükte.

Bilim insanları iki beyinde de 17 ayrı bölge olduğunu kaydetti. Bunların bazıları eşit boyuttayken, bir kısmı insanlarda daha geniş bir alana yayılmıştı. 

Bunlardan biri de gözlerin hemen arkasında yer alan ve karar vermede kritik rol oynayan orbitofrontal korteksti. 

Ardından yaşlanma sürecini inceleyen ekip, iki türün beyninin de zaman içinde küçüldüğünü gözlemledi. 

Ancak bazı kısımlar daha hızlı küçülürken, insan beynindeki en hızlı yaşlanmanın, orbitofrontal korteks ve evrimsel süreçte daha fazla büyümenin görüldüğü diğer bölgelerde gerçekleştiği bulundu.

Araştırmacılar ayrıca babun ve Hint şebeğinin beynini de şempanzelerle karşılaştırdı. Öte yandan bu kıyaslarda, beyin genişlemesi ve yaşa bağlı gerileme arasında bir ilişki saptanmadı. 

Heinrich Heine Düsseldorf Üniversitesi'nden ve çalışmanın yazarlarından Dr. Sam Vickery, beynin en hızlı genişleyen bölümlerinin, en karmaşık işlerden sorumlu olduğunu söylüyor. Bu durum, sözkonusu bölgelerin daha çabuk yıpranıp küçülmesini açıklayabilir.

Ancak insan beynindeki daha büyük kısımların neden daha hızlı küçüldüğünü açıklamak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç var. 

Çalışmada yer almayan bazı uzmanlar da bulguların daha fazla katılımcıyla desteklenmesi gerektiğini düşünüyor. University College London'dan antropolog Dr. Aida Gomez-Robles "İnsanlardaki yaşlanmaya ilişkin benzer çalışmalar genellikle binlerce kişiyi içeriyor" diyerek ekliyor:

Bulgular, bu bölgelerin bazıları için geçerli ancak hepsi için geçerli olup olmadığını bilmiyoruz.

Bulguların kesin bir şekilde doğrulanması halinde ilginç bir durum da ortaya çıkıyor: İnsanların hayatta kalma şansını artırarak şempanzelerden daha uzun ömürlü olmasını sağlayan bölgeler, aynı zamanda ilk yaşlanan kısımlar.

Yaşın ilerlemesiyle ortaya çıkan bazı sorunlar, evrimin bir avantajla beraber bir dezavantaj da getirmesinin sonucu olabilir. Dr. Vickery şu ifadeleri kullanıyor:

Böyle muhteşem bir beynimiz var ama bunun bir bedeli de var.

Independent Türkçe, Science Alert, New York Times, Science Advances