Mars'ın uyduları beklenmedik bir yerden gelmiş olabilir

Bilim insanları iki uydunun bir zamanlar tek bir cisim olabileceğini de düşünüyor.

Gökbilimciler, Phobos (aşağıda) ve Deimos'un geçmişini uzun zamandır öğrenmeye çalışıyor (NASA)
Gökbilimciler, Phobos (aşağıda) ve Deimos'un geçmişini uzun zamandır öğrenmeye çalışıyor (NASA)
TT

Mars'ın uyduları beklenmedik bir yerden gelmiş olabilir

Gökbilimciler, Phobos (aşağıda) ve Deimos'un geçmişini uzun zamandır öğrenmeye çalışıyor (NASA)
Gökbilimciler, Phobos (aşağıda) ve Deimos'un geçmişini uzun zamandır öğrenmeye çalışıyor (NASA)

Mars'ın uydusu Phobos'un daha önce yayımlanmamış görüntülerini inceleyen bilim insanları, bu gökcisminin aslında bir kuyrukluyıldız olabileceğini öne sürdü. 

Gökbilimciler yıllardur Kızıl Gezegen'in iki uydusu Phobos ve Deimos'un nasıl oluştuğunu bulmaya çalışıyor. Öne çıkan teorilerden biri, iki cismin gezegenin yörüngesine giren asteroitler olduğu yönünde. Uyduların Mars ve Jüpiter arasında yer alan Asteroit Kuşağı'ndaki asteroitlere benzemesi bu düşünceyi desteklese de henüz kanıtlanamadı.

Bir diğer tahmine göre de bu ikili, Dünya'nın uydusu Ay'a benzer şekilde meydana gelmiş olabilir. Bazı bilim insanları devasa bir cismin gezegene çarpmasıyla Mars'tan kopan parçaların uyduları meydana getirdiğini öne sürse de Phobos'un kimyasal açıdan Mars'a benzememesi bu teoriyi zayıflatıyor. 

Avrupa Uzay Ajansı'nın Mars Express adlı uzay aracının 2003'ten beri çektiği görüntüleri inceleyen bilim insanları bu gizeme farklı bir açıklama getirdi: Phobos ve belki Deimos, bir kuyrukluyıldız veya onun parçaları olabilir.

Araştırmacılar Phobos'un 300'den fazla görüntüsünü analiz ederek uydunun ışığı kuyrukluyıldızlara benzer şekilde yansıttığını buldu. Bilim insanları ayrıca uydunun yüzeyinin kum gibi gözenekli olduğunu kaydetti. 

Bilim insanları bu özelliklerin, yörüngeleri Jüpiter'in kütleçekim kuvveti altında kalan kuyrukluyıldızlara benzemesinden dolayı Phobos'un da bir kuyrukluyıldız olabileceğini düşünüyor. 

Halihazırda ön baskı versiyonu yayımlanan ve hakemli dergi Astronomy and Astrophysics'te çıkmaya hazırlanan makalenin yazarları, Mars'ın diğer uydusu Deimos'un da böyle bir kökeni olabileceğini öne sürüyor. 

Araştırmacılar iki ayrı kuyrukluyıldızın, gezegenin yörüngesine yakalanarak uydusuna dönüşmüş olabileceğini söylüyor. Hatta araştırma ekibine göre iki cisim bir zamanlar tek bir kuyrukluyıldızken, Mars'ın kütleçekiminin etkisiyle ikiye ayrılmış olması da muhtemel. 

Öte yandan Phobos'un yaydığı ışık oranının kuyrukluyıldızlara bezememesi bu teori önünde bir engel yaratıyor. Çalışmanın bulgularının doğrulanması için daha fazla incelemeye ihtiyaç duyulurken Japonya'nın 2026'da başlayacak görevi önemli katkılar sunabilir. 

Japonya Uzay Araştırma Ajansı'nın Martian Moons eXploration (Mars Aylarının Keşfi / MMX) aracı, Kızıl Gezegen'in iki uydusunu incelemeye hazırlanıyor. 

Phobos'un gerçekten de bir kuyrukluyıldız olduğunun doğrulanması halinde, ilk defa bir karasal gezegenin böyle bir cismi yörüngesine aldığı kaydedilecek. 

MMX görevinde yer alan Sonia Fornasier, başyazarı olduğu araştırma hakkında şöyle diyor:

Eğer Mars uyduları gerçekten de yakalanmış kuyrukluyıldızlarsa, bu durum kuyrukluyıldızların karasal gezegenler tarafından da yakalanabileceği anlamına gelir.

Independent Türkçe, Live Science, Futurism, ArXiv



Mars'a ve diğer gezegenlere gönderilmek üzere minik bir uzay aracı tasarlandı

Fotoğraf: (Schafer ve ekip arkadaşları/Nature)
Fotoğraf: (Schafer ve ekip arkadaşları/Nature)
TT

Mars'a ve diğer gezegenlere gönderilmek üzere minik bir uzay aracı tasarlandı

Fotoğraf: (Schafer ve ekip arkadaşları/Nature)
Fotoğraf: (Schafer ve ekip arkadaşları/Nature)

Bilim insanları Dünya atmosferinin erişilmesi güç bölgelerini ve nihayetinde diğer gezegenleri incelemek için güneş enerjisiyle çalışan küçük uzay araçları fırlatmak istiyor.

Fikrin arkasındaki araştırmacılar, bu küçük cihazların havada süzülebildiğini ve taşıdığı algılama araçlarıyla hem iklimimizi izleyebileceğini hem de Mars'ı keşfedebileceğini söylüyor.

Geleneksel uzay araçlarının aksine atmosferde süzülmek için yakıt gerektirmiyorlar. Bunun yerine, 150 yıldır nesneleri havaya kaldırmak için kullanılan ve fotoforez diye bilinen süreçle ışıktan elde edilen enerjiyi kullanıyorlar.

Bu uzun geçmişe rağmen, fotoforezin pratik kullanımı gerçekten küçük nesnelerle veya çok güçlü yapay ışıkla sınırlıydı ve pratik cihazlar işe yaramıyordu. Ancak araştırmacılar delikli levhalardan, doğal güneş ışığını kullanarak havada kalabilen, 1 santimetre uzunluğunda bir uçan cihaz yaptıklarını düşünüyor.

Uçan yapı, küçük desteklerle birbirine tutturulmuş iki adet ince, delikli zardan yapıldı. Bunlarla küçük bir disk oluşturuluyor ve daha sonra bu disk havada kalabiliyor.

Bu araçlar Dünya atmosferinin üst katmanlarına kadar ulaştırılabilir. Biraz daha büyütülebilirlerse, atmosferi izlemek ve diğer bilimsel çalışmalar için kullanılmalarını sağlayacak antenler ve devreler taşıyabilirler.

Bilim insanları aynı tasarımın nihayetinde diğer gezegenlere de götürülebileceğini öne sürüyor. Örneğin halihazırda Mars'a uydu göndermek neredeyse imkansız derecede pahalı ancak bu küçük uzay aracıyla bunu yapmak araştırmacıların o gezegendeki koşulları izlemesine olanak tanıyabilir.

Penn Üniversitesi'nden Igor Bargatin yeni araştırmayla ilgili bir makalede, "Bu teknolojinin tam potansiyeli gerçekleştirilebilirse, bu türden bir sürü veya bir dizi fotoforetik uçan araç gelecek 10 yıl içinde mezosferin sıcaklığı, basıncı, kimyasal bileşimi ve rüzgar dinamikleri hakkında yüksek çözünürlüklü veriler toplayabilir" diye yazıyor.

Çalışma, hakemli dergi Nature'da yayımlanan "Photophoretic flight of perforated structures in near-space conditions" (Yakın uzay koşullarında delikli yapıların fotoforetik uçuşu) başlıklı makalede anlatılıyor.

Independent Türkçe