Yeni Yıldız Savaşları dizisi The Acolyte'ı izleyenler aynı hayal kırıklığını paylaşıyor

Carrie-Ann Moss, The Acolyte'ta (Disney+)​​​​​​​
Carrie-Ann Moss, The Acolyte'ta (Disney+)​​​​​​​
TT

Yeni Yıldız Savaşları dizisi The Acolyte'ı izleyenler aynı hayal kırıklığını paylaşıyor

Carrie-Ann Moss, The Acolyte'ta (Disney+)​​​​​​​
Carrie-Ann Moss, The Acolyte'ta (Disney+)​​​​​​​

The Acolyte'ın ilk bölümünü izleyenler aynı şeyden şikayetçi. 

En son Yıldız Savaşları (Star Wars) spin-off dizisi 4 Haziran Salı günü yayımlanmaya başladı ve ilk iki bölümü Disney+'a eklendi.

Haksız yere kötülenen Gizli Tehlike'den (Phantom Menace, 1999) yaklaşık 100 yıl önce geçen dizi, bir dizi suçu araştırırken uğursuz güçleri keşfeden saygın bir Jedi Ustasının eski bir Padawan öğrencisiyle temasa geçmesini konu alıyor.

Dizinin oyuncu kadrosunda Amandla Stenberg, Charlie Barnett, Dafne Keen ve Squid Game'den Lee Jung-ja yer alıyor ancak birçok kişi Carrie-Ann Moss'un dahil olması nedeniyle diziyi izlemek için heyecanlanmıştı.

Ancak, The Acolyte'i izleyenler ilk bölüm başlayalı sadece 5 dakika olmuşken hayal kırıklığına uğradı.

Moss dizide, izleyicilerin dizi boyunca takip edeceği bir karakter olarak konumlandırılan Usta Indara diye tanıtıldı.

Ancak dizinin açılış sahnesinde Stenberg'in canlandırdığı suikastçı Mae'yle girdiği düello, Moss'un karakterinin ölümüyle sonuçlanıyor ve bu sürpriz izleyicilerde muazzam bir fikir ayrılığı yarattı.

Pek çok kişi Disney'i Moss'u işe alıp dizinin tanıtım materyallerinde ön plana çıkardığı için eleştirirken, Moss'un muhtemelen flashbackler aracılığıyla dizide görünmeye devam edeceğine dikkat çekildi.

Yine de Moss'un bu sezonda önemli bir oyuncu olmasını bekleyen pek çok kişi bu sürpriz karşısında hayal kırıklığına uğradı.

Bir izleyici, “Yani... açık konuşayım... Carrie Ann Moss, The Acolyte'ın tanıtımlarında ve reklamlarında ÖNEMLİ bir şekilde yer alıyor ve dizinin ilk iki dakikasında öldü" diye yazarken, bir diğeri de şunları ekledi: 

Carrie Ann Moss'u ilk 5 dakika içinde öldürmediler, değil mi? Bundan daha fazla Trinity'ye ihtiyacım var.

Bir başka izleyici de X/Twitter'da, "Tüm bu heyecan ve Carrie Anne Moss'u 7 dakika içinde öldürme sözü?! Bu ne böyle. Ne inanılmaz bir hayal kırıklığı" derken, bir diğeri de şunları söyledi: 

Carrie-Anne Moss'un dizide oynaması bu kadar abartılmasına rağmen çok az ekran süresi olması beni *büyük* hayal kırıklığına uğrattı. Bu diziyi dört gözle beklememin en büyük nedeni oydu ve bu kadar çabuk VE bu kadar kolay öldürülmesi dev bir hayal kırıklığı oldu.

Diğerleriyse, The Acolyte'ın daha önceki Yıldız Savaşları dizilerinden daha beklenmedik bir şey olduğunu hemen ortaya koyduğu için bu an onları şevklendirdi. 

The Acolyte, Disney+'ta izlenebilir.

Independent Türkçe

 



Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
TT

Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)

Bilincin beynin hangi bölümünde olduğunu araştıran bilim insanları ilginç sonuçlara ulaştı. 

Kişinin kendisini, etrafını, deneyimlerini, duygularını anlamasını sağlayan bilinç, insan varlığının temel bileşenlerinden biri. 

Bilim insanları uzun zamandır bilincin beynin hangi bölümünde, nasıl meydana geldiğini anlamaya çalışıyor. Pek çok fikir ortaya atılırken halihazırda 30'a yakın teori olduğu tahmin ediliyor. 

Bunlar arasında en çok öne çıkan ikisiyse Küresel Çalışma Alanı Teorisi (GWT) ve Bütünleşik Bilgi Teorisi (IIT). Bunlardan ilki bilincin, beynin ön kısmında olduğunu ve buradaki kilit bölgeler duyusal bilgileri tüm beyne yaydığında bilinçli deneyimin ortaya çıktığını savunuyor. 

IIT ise beyindeki bilginin son derece entegre ve bütünleşik olduğunu ve bu şekilde bilinçli bir deneyimin mümkün olduğunu öne sürüyor.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da 1 Mayıs Perşembe günü yayımlanan çalışmada bilim insanları, bu iki teoriyi test ederek hangisinin geçerli olduğunu bulmaya çalıştı. Bulgular, ikisinin de yetersiz olduğuna işaret ediyor. 

Max Planck Enstitüsü'nden Dr. Lucia Melloni ve ekip arkadaşları, ABD, Avrupa ve Çin'deki 12 laboratuvarda 256 kişiye çeşitli görüntüleri izleterek beyinlerindeki elektrik ve manyetik aktiviteyi ve kan akışını ölçtü. 

Katılımcıların bilinçli farkındalığını ölçmek için onlara çeşitli yüzler, nesneler ve semboller gösterildi. Katılımcılar ekranda belirli görüntüler belirdiğinde bir düğmeye bastı. Ekip katılımcıların beynini üç farklı yöntem kullanarak izledi.

Bulgular bilincin, beynin düşünmeyle ilişkili ön kısmından ziyade, görme ve işitmeyle bağlantılı duyusal bölgeleri içeren arka kortekste ortaya çıktığına işaret ediyor. 

Çalışma, beynin arka kısmındaki nöronlarla öndeki bölgeler arasındaki önemli bağlantılar saptasa da bilincin ana merkezinin arka kortekste olduğu fikrini destekliyor.

Araştırmada ayrıca IIT'nin öne sürdüğü gibi bilincin, beynin çeşitli bölümlerinin etkileşimi ve işbirliğiyle oluştuğunu destekleyen güçlü kanıtlar da bulunmadı. 

Makalenin başyazarlarından Christof Koch, "Burada kanıtlar kesinlikle arka korteks lehine. Bilinçli deneyimle ilgili bilgiler ön loblarda ya yoktu ya da arka kortekse kıyasla çok daha zayıftı" diyerek ekliyor: 

Bu durum, ön lobların zeka, yargılama, muhakemede kritik önem taşımasına karşın görme, bilinçli görsel algılama gibi konularda kritik bir rol oynamadığı fikrini destekliyor.

Araştırmacılar yeni çalışmanın komadaki veya bitkisel hayattaki hastalar açısından da önem taşıdığını ifade ediyor.  

Bu durumdaki hastalar birkaç gün boyunca yanıt vermediği zaman genellikle bilinçlerini kaybettikleri varsayılarak yaşam destek ünitesiyle bağları kesiliyor. Ancak geçen yıl yayımlanan bir çalışmada tepkisiz hastaların yaklaşık 4'te birinin bilinci olabileceği tespit edilmişti.

Bu araştırmaya gönderme yapan Koch "Bilincin beyindeki temelini bilmek, sinyal vermeden 'orada olmanın' bu gizli biçimini daha iyi saptamamızı sağlar" diyor. 

Independent Türkçe, Reuters, New York Times, SciTechDaily, Nature