Miyazaki yapımlarından 5 hayat dersi

83 yaşındaki ustanın filmleri hayatın birçok alanına dokunuyor

Miyazaki yapımlarından 5 hayat dersi
TT

Miyazaki yapımlarından 5 hayat dersi

Miyazaki yapımlarından 5 hayat dersi

Japon anime ustası Hayao Miyazaki'nin yapımları sadece görsel bir şölen sunmakla kalmıyor, aynı zamanda derin yaşam dersleri de içeriyor.

İspanya'nın önde gelen gazetelerinden El Pais, Studio Ghibli'nin kurucusu Miyazaki'nin ünlü yapımlarındaki bazı yaşam derslerini haberleştirdi.

Günlük hayatın sihri

Miyazaki'nin filmlerinde sıkça karşılaşılan bir tema, günlük yaşamın sıradan anlarında saklı olan sihirdir. 

Bu sihir bazen, 1999 yapımı Yüreğinin Sesi'nin (Whispers of the Heart) genç kahramanı Shizuku'nun başına geldiği gibi tesadüfle ortaya çıkabilir.

Miyazakinin senaryosunu yazdığı Yoshifumi Kondō filminde Shizuku, kütüphaneden eve getirdiği kitapların daha önce Seiji Amasawa adında biri tarafından okunduğunu keşfeder. Bu gerçek, Shizuku'nun hayatını etkileyecektir.

Konfor alanının dışına çık

Miyazaki karakterleri genellikle kendi sıradan dünyalarını terk edip bilinmeyene doğru maceraya atıldığında gerçek kişiliklerini keşfeder. 

83 yaşındaki ustanın son animesi Çocuk ve Balıkçıl'da (The Boy and the Heron) kahraman, kendi konfor alanından çıkarak lanetli bir binaya girmeye karar verir. 

Bu hamlesi, annesinin ölümünün acısını atlatmasına ve üvey annesiyle ilişkisini iyileştirmesine olanak tanır.

14 Temmuz'da vizyona giren film, ABD'de yaklaşık 295 milyon dolar, Çin'de de 95 milyon dolar gişe hasılatı yakalamıştı.

Denge için doğaya ihtiyacımız var

Miyazaki, doğa ve insan arasındaki derin bağa büyük önem verir.

1988 yapımı Komşum Totoro'daki (My Neighbour Totoro) Satsuki'nin babası, "Ağaçlar ve insanlar eskiden iyi arkadaşlardı" diyerek, insanın kendi dengesini koruyabilmek için doğaya uygun yaşaması gerektiğini söyler. 

Herkes sınırını kendisi koyar

Japon ustanın animelerinde karakterler genelde kendi imkanlarını ve sınırlarını belirler. 

Henüz gerçekten kendi potansiyellerini sınamayan karakterler bile neyi başarıp neyi başaramayacağına peşinen karar verir. Dolayısıyla kişinin kendi düşünceleri ve inançları yaşam ufkunu belirler. 

2001 yapımı Ruhların Kaçışı'nda (Spirited Away) Chihiro, ejderha Haku'ya sınırlara dair bir soru sorar, o da tek sınırın gökyüzü, hayal gücü ve kendi zihnimiz olduğunu söyler.

Detaylar önemlidir

Miyazaki yapımlarında sık sık karşılaşılan bir diğer unsur da detaylara gösterilen özen. 

İzleyiciler bazen bir kedinin mahallede gezinirken izlediği yolu ya da bir toz zerresinin uçuşunu yakından takip eder. 

1989 yapımı Küçük Cadı Kiki'de (Kiki's Delivery Service), başkarakter Kiki'nin küçük kasaba hayatında yaşadığı maceralar, sıradan anların nasıl değerli hale gelebileceğini gösterir.

Independent Türkçe, El Pais, Deadline



Stranger Things yıldızı diziden sonra neden oyunculuğa ara verdiğini anlattı

30 yaşındaki Dacre Montgomery (sağda), Stranger Things'in ikinci ve üçüncü sezonlarında, Sadie Sink'in (solda) canlandırdığı Max Mayfield'ın üvey ağabeyi rolündeydi (Netflix)
30 yaşındaki Dacre Montgomery (sağda), Stranger Things'in ikinci ve üçüncü sezonlarında, Sadie Sink'in (solda) canlandırdığı Max Mayfield'ın üvey ağabeyi rolündeydi (Netflix)
TT

Stranger Things yıldızı diziden sonra neden oyunculuğa ara verdiğini anlattı

30 yaşındaki Dacre Montgomery (sağda), Stranger Things'in ikinci ve üçüncü sezonlarında, Sadie Sink'in (solda) canlandırdığı Max Mayfield'ın üvey ağabeyi rolündeydi (Netflix)
30 yaşındaki Dacre Montgomery (sağda), Stranger Things'in ikinci ve üçüncü sezonlarında, Sadie Sink'in (solda) canlandırdığı Max Mayfield'ın üvey ağabeyi rolündeydi (Netflix)

Stranger Things'deki çıkış rolünün ardından Dacre Montgomery, kariyerine nasıl yön verdiğini anlattı.

Amerikan dergisi People'a konuşan Montgomery, Netflix'in popüler bilimkurgu dizisinde Billy Hargrove'u canlandırmasının kendisini "ticari bir yöne ittiğini" ve karakterinin 2019'da üçüncü sezon finalinde ölmesinin ardından oyunculuğa bir süre ara verdiğini söyledi.

"Stranger Things gibi Netflix'in büyük yapımlarında oynadığınızda, anonimliğinizi bir gecede kaybediyorsunuz" diyen oyuncu, "Bu inanılmaz, bunaltıcı ve birçok şeyin bir arada olduğu bir deneyimdi. Kendimi gerçekten şanslı ve ayrıcalıklı hissettim" diye konuştu.

Montgomery, dizinin ona kariyer hedefleri hakkında önemli şeyler öğrettiğini de ekledi: 

Ben aslında ticari olmayan filmlerde büyük yönetmenlerle çalışmak, karakter gelişiminde kendimi zorlamak ve hikayelere tutkuyla bağlanmak istiyordum. Ama Stranger Things'den sonra kendimi ticari bir yöne itilmiş hissettim.

Bu nedenle "bir adım geri çekilerek" hangi projelere odaklanmak istediğini düşünmek için zaman ayırdığını söyleyen oyuncu, Baz Luhrmann'ın 2022 yapımı Oscar adayı filmi Elvis dışında ağırlıklı olarak bağımsız yapımlarda rol aldığını belirtti.

"Bir kariyerin gittiği yönü tersine çevirip başka bir yöne evirmek zaman alıyor" diyen Montgomery ekledi: 

Bunu bir anda yapamazsınız. Önünüze harika bir hikaye ve olağanüstü bir yönetmen çıkmasını kendiniz sağlayamazsınız.

Elvis'te Steve Binder'ı canlandıran Montgomery, şu sıralar Samuel van Grinsen'in korku filmi Went Up the Hill'le izleyici karşısına çıkıyor. Film ABD'de sınırlı sayıda salonda gösterime girdi. 

Avustralyalı oyuncunun diğer projeleri arasında Dan Kay imzalı psikolojik gerilim What We Hide ve Gus Van Sant'in 2 Eylül'de Venedik Film Festivali'nde dünya prömiyerini yapacak filmi Dead Man's Wire yer alıyor.

Bunlara ek olarak Montgomery, Daniel Goldhaber'in korku filmi Faces of Death'te ve aynı zamanda yönetmenlik koltuğuna ilk kez oturacağı The Engagement Party'de de rol alacak.

Yeni filmi Went Up the Hill için "Tam yapmak istediğim türden bir iş. Söyleyecek gerçekten önemli bir şeyi olan projelerde yer almak istiyorum" diyen Montgomery, sözlerini şöyle sürdürdü:

Şimdi önüme çıkan birkaç güçlü filmle tam da olmak istediğim yerde hissediyorum.

Independent Türkçe, Hollywood Reporter, Deadline, People