Boyundan aşağısı felçli 43 kişi yeni cihazla kol kontrolünü kazandı

Yeni cihaz, omuriliğin hasar aldığı bölgenin yakınının elektrikle uyarılmasıyla çalışıyor (Unsplash)
Yeni cihaz, omuriliğin hasar aldığı bölgenin yakınının elektrikle uyarılmasıyla çalışıyor (Unsplash)
TT

Boyundan aşağısı felçli 43 kişi yeni cihazla kol kontrolünü kazandı

Yeni cihaz, omuriliğin hasar aldığı bölgenin yakınının elektrikle uyarılmasıyla çalışıyor (Unsplash)
Yeni cihaz, omuriliğin hasar aldığı bölgenin yakınının elektrikle uyarılmasıyla çalışıyor (Unsplash)

Boyundan aşağısı felçli 43 kişi yeni bir cihaz sayesinde el ve kol kontrolünü kısmen geri kazandı. 

Felçi kişilerin yürüme gibi becerilerini geri kazanmasını sağlayan çalışmalar son yıllarda hız kazanmış durumda. Bu yöntemlerde omurilik elektrikle uyarılırken genellikle ameliyatla bir cihaz yerleştirilmesini gerektiriyor. 

İsviçre merkezli sağlık teknolojisi şirketi Onward Medical'ın geliştirdiği yeni cihazsa deriye yerleştiriliyor. Felçli hastaların omuriliklerinin hasar gördüğü bölgenin yakınına konan elektrotlar aracılığıyla verilen elektrik akımı el-kol kontrolünün kazanılmasını sağlıyor. 

Nature Medicine adlı hakemli dergide yayımlanan çalışma kapmasımda bir ila 30 yıl içinde omurilik hasarı yaşayarak felç kalan 60 kişi iki ay boyunca rehabilitasyona alındı. 

Ardından aynı tedaviyi ARC-EX adlı cihazı kullanarak alan hastaların 43'ü el ve kollarındaki gücü ve bu uzuvlarını kullanma becerisini geri kazandı. Araştırmada katılımcıların yüzde 87'sinin hayat kalitesinin iyileştiğini bildirdiği kaydedildi.

Çalışmanın yazarlarından Dr. Chet Moritz "Bu elektrik uyarımının farkı, önceki birçok tedavide olduğu gibi doğrudan harekete neden olmaması" diye açıklıyor:

Aslında el ve kollarında tamamen hareket kaybı olan kişiler de dahil, hareket etmeyi kolaylaştırıyor.

Times'ta köşe yazarlığı yapan ve 14 yıl önce attan düşerek felç kalan Melanie Reid, cihazı birkaç ay boyunca kullandıktan sonraki deneyimini şöyle açıklıyor:

Herkes omurilik yaralanması geçirince istenen tek şeyin tekrar yürüyebilmek olduğunu düşünüyor. Ama tetraplejik ya da kuadriplejik olunca, en önemli şey çalışan ellere sahip olmak.

Tetrapleji veya kuadripleji, kol ve bacakların felç kalmasını ifade ediyor. "Sol elim hep işlevsizdi, çok az his vardı" diyen Reid şöyle ekliyor:

Denemeyi yaptıktan sonra sol elimin çok daha güçlü olduğunu söylemekten mutluluk duyuyorum.

Araştırmacılar el ve kollarında hiç hareket olmayan hastaların cihaz sayesinde bu beceriyi geri kazandığını söylüyor. 

Dr. Moritz, "Bu cihazın beyin ve alt omurilik arasında tam bir anatomik ayrılma yaşayn yüzde 10'luk kesimde işe yaramaması mümkün" diyerek ekliyor:

Ancak geri kalan yüzde 90'lık kesim için bunun iyi bir aday olduğunu düşünüyorum.

Dr. Moritz, beyin ve uzuvlar arasında yeni bağlantılar geliştiren bu cihazın, bağlı değilken bile fayda sağladığını söylüyor:

Omurilik hasarının bir kısmını iyileştirdiğine inanıyoruz; faydalar uyarılmanın ötesinde de devam ediyor.

Bilim insanları elektrikle uyarma yönteminin, felçli hastalara ileride yürüme becerisini de kazandırmasını umuyor.

Independent Türkçe, Science Alert, Sky News, Nature Medicine



Mavi köpekbalıklarının bukalemun gibi renk değiştirdiği keşfedildi

Fotoğraf: Wikimedia Commons
Fotoğraf: Wikimedia Commons
TT

Mavi köpekbalıklarının bukalemun gibi renk değiştirdiği keşfedildi

Fotoğraf: Wikimedia Commons
Fotoğraf: Wikimedia Commons

Yeni bir araştırmaya göre mavi köpekbalığının derisindeki benzersiz yapılar, bukalemun gibi renk değiştirebileceğine işaret ediyor.

Bu hafta Anvers'te düzenlenen Society for Experimental Biology konferansında sunulan çalışma, mavi köpekbalığının (Prionace glauca) derisindeki renkleri üreten küçük nano yapıları ortaya çıkardı. Köpekbalığının renginin sırrı, deriyi zırh gibi kaplayan pulların, dermal dentiküller diye bilinen pulpa boşluklarında saklı.

Çalışmada yer alan araştırmacılardan Viktoriia Kamska, "Mavi, hayvanlar alemindeki en nadir renklerden biri ve hayvanlar bunu üretmek için evrim boyunca çeşit çeşit benzersiz strateji geliştirdi. Bu da bu süreçleri bilhassa büyüleyici kılıyor" diyor.

Pulpa boşlukları içindeki guanin molekülü kristalleri, mavi reflektör görevi görüyor. Buna ek olarak melanin pigmenti içeren hücre bileşenleri diğer dalga boylarını emerek köpekbalığının karakteristik rengini üretiyor.

Dr. Kamska, "Bu bileşenler, aynalarla dolu torbaları ve siyah emicilerle dolu torbaları anımsatan şekilde ayrı hücrelerde toplanıyor ancak yakın ilişki içinde durarak birlikte çalışabiliyorlar" diye açıklıyor.

Melanin, belirli kalınlık ve aralıklara sahip guanin kristalleriyle işbirliği yaparak köpekbalığının derisindeki renk doygunluğunu artırıyor.

Bir diğer araştırmacı Mason Dean "Bu malzemeler bir araya getirilince, renk üretme ve değiştirmeyi sağlayan güçlü bir yetenek de ortaya çıkıyor" diyor.

Büyüleyici olan şey, kristalleri içeren hücrelerdeki küçük değişiklikleri gözlemleyerek bunların tüm organizmanın rengini nasıl etkilediğini görüp modelleyebilmemiz.

xsdfrgt
Mavi köpekbalığının dermal dentikülleri (Viktoriia Kamska)

Araştırma, renk üreten küçük yapıların biçimini, işlevini ve mimarisini tanımlayan gelişmiş görüntüleme teknikleri sayesinde mümkün oldu.

Dr. Dean "Rengi organizma düzeyinde, metre ve santimetre ölçeğinde incelemeye başladık ancak yapısal renk nanometre düzeyinde elde edildiğinden, bir dizi farklı yaklaşım kullanmamız gerekti" diyor.

Araştırmacılar daha sonra küçük deri yapılarındaki hangi yapısal parametrelerin, gözlemlenen görünümü üretmekten sorumlu olduğunu doğrulamak için bilgisayar simülasyonları kullandı.

Bu renk değişimi mekanizmasının, guanin kristal aralığını etkileyecek çevresel faktörler tarafından da yönlendirilebileceğini gösterdiler.

Dr. Dean, "Bu şekilde nem veya su basıncı değişiklikleri gibi basit bir şeyden kaynaklanan çok ince ölçekteki değişiklikler, vücut rengini değiştirebilir ve bu da hayvanın nasıl kamufle olacağını şekillendirir" ifadelerini kullanıyor.

Örneğin köpekbalığı daha derine yüzdüğünde, deriye daha fazla basınç uygulanması sonucu guanin kristallleri birbirine doğru itiliyor ve köpekbalığının rengi koyulaşarak çevresine daha iyi uyum sağlıyor.

Bu küçük yapıların davranış mekanizması köpekbalığının deri rengini de değiştiriyor olabilir. Dr. Dean şöyle diyor: 

Böylesine çok işlevli bir yapısal tasarım (yüksek hızlı hidrodinamik ve kamufle edici optik özellikleri birleştiren bir deniz canlısı yüzeyi) bildiğimiz kadarıyla daha önce görülmedi.

Independent Türkçe