NASA, evrenin erken dönemlerinde Samanyolu benzeri yeni galaksiler keşfetti

Halihazırda evrendeki galaksilerin yaklaşık yüzde 60'ının sarmal galaksi olduğu tahmin ediliyor (ESA/NASA)
Halihazırda evrendeki galaksilerin yaklaşık yüzde 60'ının sarmal galaksi olduğu tahmin ediliyor (ESA/NASA)
TT

NASA, evrenin erken dönemlerinde Samanyolu benzeri yeni galaksiler keşfetti

Halihazırda evrendeki galaksilerin yaklaşık yüzde 60'ının sarmal galaksi olduğu tahmin ediliyor (ESA/NASA)
Halihazırda evrendeki galaksilerin yaklaşık yüzde 60'ının sarmal galaksi olduğu tahmin ediliyor (ESA/NASA)

Evrenin erken dönemlerinde Samanyolu'na benzeyen yeni galaksiler tespit eden bilim insanları, o zamanlarda bu yapıların sanılandan daha yaygın olduğunu söylüyor.

NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu (JWST), gökbilimcilere evrenin ilk zamanlarını daha detaylı bir şekilde inceleme imkanı veriyor. Uzak galaksilerden gelen ışık milyarlarca yıllık bir yol kat ettiğinden, bu yapıların o zaman nasıl göründüğünü incelemek mümkün oluyor.

JWST'nin yakın zamanda çektiği görüntüleri inceleyen bilim insanları, evren 2 milyar yaşındayken var olan galaksilerin yaklaşık yüzde 30'unun Samanyolu gibi sarmal yapıda olduğunu buldu. 

The Astrophysical Journal Letters adlı hakemli dergide dün yayımlanan çalışmanın ortak yazarı Yicheng Guo, "Bilim insanları eskiden çoğu sarmal galaksinin evrenin oluşumundan yaklaşık 6 ila 7 milyar yıl sonra geliştiğini düşünüyordu" diyor:

Öte yandan bizim çalışmamız sarmal galaksilerin 2 milyar yıl kadar sonra bile yaygın olduğunu gösteriyor. Bu da galaksi oluşumunun daha önce düşündüğümüzden daha hızlı gerçekleştiği anlamına geliyor.

Yeni araştırma sadece evrenin ilk dönemlerini anlama açısından değil, Samanyolu ve benzer galaksilerin nasıl bir süreçten geçtiği hakkında fikir vermesiyle de önem taşıyor. 

Sarmal galaksi, disk şeklinde bir yapıya sahip ve yoğun merkezinden dışarıya uzanan sarmal kolları olan galaksileri ifade ediyor. 

"Bir galaksinin sarmal kolları, gökbilimcilerin galaksileri sınıflandırmak ve zaman içinde nasıl oluştuklarını anlamak için kullandığı temel bir özellik" diyen Guo şöyle ekliyor:

Evrenin geçmişi hakkında hâlâ birçok sorumuz olsa da bu verileri analiz etmek ek ipuçlarını ortaya çıkarmamızı sağlayarak evrenimizin doğasını şekillendiren fiziksel duruma dair anlayışımızı derinleştiriyor.

Araştırmacılar JWST'nin daha uzak galaksileri incelemeye olanak tanıdığının altını çiziyor. Teleskobun bu türden gözlemlerini inceleyen başka bir ekip, evrendeki yaşamın düşünülenden çok daha önce başlamış olabileceğini yakın zamanda keşfetmişti.

Independent Türkçe, Science Daily, Phys.org, The Astrophysical Journal Letters



Mars'taki gizemli şeritler sıvı su nedeniyle oluşmamış

Mars yamaçlarındaki şeritlerin, suyun ve yaşam ihtimalinin işareti olabileceği düşünülüyordu (ESA)
Mars yamaçlarındaki şeritlerin, suyun ve yaşam ihtimalinin işareti olabileceği düşünülüyordu (ESA)
TT

Mars'taki gizemli şeritler sıvı su nedeniyle oluşmamış

Mars yamaçlarındaki şeritlerin, suyun ve yaşam ihtimalinin işareti olabileceği düşünülüyordu (ESA)
Mars yamaçlarındaki şeritlerin, suyun ve yaşam ihtimalinin işareti olabileceği düşünülüyordu (ESA)

Bilim insanları Mars'taki gizemli çizgilerin su tarafından oluşmadığını öne sürdü. 

Kızıl Gezegen'in birkaç milyar yıl önce daha sıcak olduğu ve bu sayede sıvı su barındırdığı geniş çapta kabul ediliyor.

Gezegenin yaşanabilirliği açısından kritik önemdeki sıvı suyun bugünkü varlığıysa epey tartışmalı bir konu. Sıcaklık ve atmosferik basınç çok düşük olduğundan, yüzeyinde su bulunması oldukça zor görünüyor.

Öte yandan Mars'taki uçurum ve krater duvarlarında 1970'lerden beri gözlemlenen birtakım koyu çizgilerin, sıvı suyun akması sonucu oluştuğu düşünülüyordu. 

Bilim insanları uzun zamandır bu gizemli şeritlerin nasıl oluştuğunu saptamaya çalışırken yeni bir araştırma su dışında bir kaynağa işaret ediyor.

Bulguları hakemli dergi Nature Communications'ta dün (19 Mayıs) yayımlanan çalışmada 86 binden fazla uydu görüntüsü incelendi. Araştırmacılar bu görüntülerde Mars yamaçlarındaki yaklaşık 500 bin şeridi saptadı. 

Ardından bu gizemli çizgileri analiz etmek için bir makine öğrenimi algoritması geliştirdiler. Ekip daha kısa süre içinde kaybolan ve yinelenen yamaç çizgileri (RSL) adı verilen şekilleri de çalışmaya dahil etti.

Bulgular bu şekillerin sıvı su veya buzun yamaçlardan akması sonucu değil, küçük taneli tozların eğimli arazilerde birikmesi ve ardından rüzgar, meteor çarpması ve depremler gibi tetikleyicilerle yamaçlardan aşağıya doğru itilmesiyle gerçekleştiğine işaret ediyor.

Analize göre sözkonusu şekiller, sıcaklık artışları, yüksek nem veya yamaçların belirli bir yöne bakmasıyla ilişkili değil. Daha ziyade ortalamanın üzerinde rüzgar hızı ve toz birikimiyle oluşuyorlar ve bu da daha kurak bir kökenin göstergesi. 

Brown Üniversitesi'nden makalenin ortak yazarı Adomas Valantinas "Küçük toz parçacıkları sıvı olmadan akıntı benzeri desenler oluşturabilir. Bu olgu, aşırı küçük tozların müdahale durumunda bir sıvıya benzer şekilde davranabilmesiyle ortaya çıkıyor; tozlar akıyor, dallanıyor ve aşağı doğru hareket ederken parmak benzeri desenler oluşturuyor" diyerek ekliyor:

Bu, kuru kumun döküldüğünde su gibi akmasına benziyor. Ancak Mars'ta, ultra ince parçacıklar ve düşük yerçekimi bu akışkan benzeri özellikleri artırarak su akışı sanılabilecek şekiller yaratıyor.

Yeni araştırma, sıcaklıkların donma noktasının üzerine çıkabildiği dönemlerde Mars'ın yüzeyinde sıvı su bulunma ihtimalini elemiyor. 

Bern Üniversitesi'nden çalışmanın bir diğer yazarı Valentin Bickel "Her şey dönüp dolaşıp yaşanabilirlik ve yaşam arayışına geliyor" diyor: 

Eğer yamaç çizgileri ve RSL gerçekten sıvı su veya tuzlu su tarafından oluşturuluyorsa, bunlar yaşam için bir alan yaratabilir. Ancak bunlar nemli süreçlerle bağlantılı değilse, bu durum dikkatimizi daha umut verici yerlere yöneltmemizi sağlar.

Independent Türkçe, IFLScience, Reuters, Nature Communications