Babalık sağlığa faydalı mı yoksa zararlı mı?

10 babadan biri doğum sonrası depresyon yaşıyor.

Bazı araştırmalar babaların, çocuksuz erkeklerden daha uzun yaşadığını öne sürüyor (Pexels)
Bazı araştırmalar babaların, çocuksuz erkeklerden daha uzun yaşadığını öne sürüyor (Pexels)
TT

Babalık sağlığa faydalı mı yoksa zararlı mı?

Bazı araştırmalar babaların, çocuksuz erkeklerden daha uzun yaşadığını öne sürüyor (Pexels)
Bazı araştırmalar babaların, çocuksuz erkeklerden daha uzun yaşadığını öne sürüyor (Pexels)

Ebeveyn olmak beraberinde birçok sorumluluk ve değişiklik getirirken sağlığı da çeşitli yönlerden etkiliyor.  

Çocuk sahibi olmak zihin sağlığı sorunlarına yol açabiliyor, yorgunluk ve uykusuzluk gibi fiziksel açılardan hayat kalitesini etkileyebiliyor, ebeveynleri ekonomik zorluklarla baş başa bırakabiliyor. 

Öte yandan çocuk sahibi olmanın ruhsal açıdan doyurucu bir etki yarattığını söyleyen pek çok ebeveyn var.

Kadınlar hem bebeği doğurduğu hem de genellikle çocuk bakımını büyük ölçüde üstlendiği için ebeveynliğin sağlık üzerindeki çıktıları çoğunlukla anneler üzerinden tartışılıyor. 

Yine de babalığın psikolojik ve fiziksel açıdan yarattığı fayda ve zararlar üzerine kayda değer miktarda bilimsel çalışma yapılıyor. Peki bu araştırmalar baba olmanın sağlığa etkileri hakkında ne söylüyor?

Ebeveynlik stres, anksiyete ve depresyona yol açabiliyor

Babalar özellikle çocuklarının doğduğu ilk dönemde ciddi ruhsal sıkıntılar yaşıyor. Ebeveynliğin getirdiği sorumluluk stres, anksiyete ve depresyona yol açabiliyor.

Annelerin yaklaşık yüzde 15'ini etkileyen doğum sonrası depresyonun babaların da neredeyse yüzde 10'unu etkilediği tahmin ediliyor. 

2019'da yapılan uluslararası bir ankete katılan yaklaşık 4 bin yeni babanın yüzde 70'i stres seviyesinin arttığını, yüzde 56'sıysa daha az egzersiz yapmak veya daha fazla alkol tüketmek gibi sağlık açısından olumsuz davranışlar geiliştirdiğini bildirmişti. 

Öte yandan bazı araştırmalar çocuklarıyla yakın ilişkiler kuran babaların hayat memnuniyeti ve işteki performansının iyileştiğine işaret ediyor. 

Arizona Eyalet Üniversitesi Sosyal Bağlantı ve Pozitif Psikoloji Laboratuvarı Direktörü Katherine Nelson-Coffey şu ifadeleri kullanıyor:

Ben ve diğer araştırmacılar istikrarlı bir şekilde, kişinin çocuklarıyla ilgilenmesinin ve onlarla vakit geçirmesinin tüm ebeveynler ve özellikle de babalar açısından duygusal faydalarla ilişkili olduğunu bulduk.

2019'da yapılan bir araştırmadaysa partneriyle yaşayan babaların, çocuk sahibi olmayan bekar erkeklere kıyasla depresyona girme ihtimalinin daha düşük olduğu kaydedilmişti. 

Fakat başka bir çalışmada ilk kez baba olan erkeklerin, beynin muhakeme, problem çözme ve hafıza gibi işlevlerini yöneten serebral korteks boyutunda ciddi bir azalma tespit edilmişti. 

Bu yıl yayımlanan başka bir çalışmada da merkezi sinir sisteminin önemli bir bileşeni olan boz maddenin daha yüksek bir azalma gösterdiği babaların, bebekle arasında daha kuvvetli bir bağ kurduğu fakat anksiyete ve depresyona daha yatkın olduğu bulunmuştu. 

Babalığın fiziksel maliyeti ne?

Nelson-Coffey babalığın ilk yıllarında uykusuzluk ve daha az spor yapmak gibi olumsuz fiziksel etkiler görülse de bunun genellikle sonradan değiştiğini söylüyor. Pek çok araştırma erkeklerin çocuk sahibi olduktan sonra kilo aldığını gösteriyor.

Uzmanlar çocuklarına zaman ayıran babaların, beraber yapılan etkinlikler sayesinde hem kendilerine hem de çocuklarına fayda sağlayacağını belirtiyor. 

Maryland Üniversitesi İnsan Gelişimi ve Nicel Metodoloji bölümünden Natasha Cabrera şöyle diyor:

Babalar fiziksel egzersiz yaptığında ve bunu çocukları için eğlenceli bir alışkanlık haline getirdiğinde, çocuklar da egzersiz yapmanın ve sağlıklı kalmanın eğlenceli ve kendileri için iyi olduğunu öğreniyor.

Ebeveyn olmanın erkeklerdeki testosteron seviyelerini düşürdüğü bilinirken bunun hem iyi hem kötü yanları var. 

Yüksek testosteron seviyesi, mutluluk hormonları oksitosin ve dopaminin olumlu etki yaratmasının önüne geçerken, çocuk sahibi olunca gelen hormonal değişim babaların bebekleriyle daha yakın ilişki kurmasını sağlıyor. 

Öte yandan evrimsel antropolog Dr. Anna Machin, testosteronun ruh halinin kötüleşmesini engellediğini söyleyerek ekliyor:

Dolayısıyla testosterondaki düşüş; iş-yaşam dengesi, doğum sonrası depresyon yaşayan bir eş veya bağlanma sorunları gibi yüksek risk faktörleriyle birleştiğinde erkeklerde doğum sonrası depresyon olasılığını artırabiliyor.

Yakın zamanda yapılan bir araştırmada da baba olmanın, hayatın ilerleyen dönemlerinde kalp sağlığı sorunları yaşama riskini artırdığı bulunmuştu.

Babaların özellikle zihin sağlığının sadece kendilerini değil, çocuklarını da etkilediği için uzmanlar buna dikkat edilmesini vurguluyor. Ayrıca ebeveynlerin fiziksel açıdan sağlıklı bir yaşam sürmesi çocukların davranışlarını etkilediğinden buna da özen göstermekte fayda var. 

Ohio Eyalet Üniversitesi Psikoloji bölümünden Sarah Schoppe-Sullivan "Babalar da dahil tüm ebeveynlerin hem zihinsel hem de fiziksel açıdan nasıl hissettiklerine dikkat etmesi ve sağlıklarını güçlendirmek için adımlar atması önemli" diyerek ekliyor:

Sağlıklı ebeveynler daha iyi bir ebeveyn ve daha iyi bir partner olur.

Independent Türkçe, National Geographic, Fortune, BBC



Yünlü mamutların yok oluşuna dair ezber bozuldu

Buz Devri 2: Erime Başlıyor'da (Ice Age: The Meltdown) yünlü mamut Manny (solda) "Mamutların soyu tükenemez, onlar Dünya'daki en büyük canlılar" diyordu (Blue Sky Studios)
Buz Devri 2: Erime Başlıyor'da (Ice Age: The Meltdown) yünlü mamut Manny (solda) "Mamutların soyu tükenemez, onlar Dünya'daki en büyük canlılar" diyordu (Blue Sky Studios)
TT

Yünlü mamutların yok oluşuna dair ezber bozuldu

Buz Devri 2: Erime Başlıyor'da (Ice Age: The Meltdown) yünlü mamut Manny (solda) "Mamutların soyu tükenemez, onlar Dünya'daki en büyük canlılar" diyordu (Blue Sky Studios)
Buz Devri 2: Erime Başlıyor'da (Ice Age: The Meltdown) yünlü mamut Manny (solda) "Mamutların soyu tükenemez, onlar Dünya'daki en büyük canlılar" diyordu (Blue Sky Studios)

Yünlü mamutların küçük bir grup içinde uzun süre çiftleştiği fakat nesillerinin bu yüzden tükenmediği ortaya çıktı. 

Yaklaşık 300 bin yıl önce ortaya çıkan yünlü mamutlar bir zamanlar Avrupa, Asya ve Kuzey Amerika'nın soğuk tundralarında büyük gruplar halinde yaşıyordu. Fakat 10 bin yıl kadar önce deniz seviyelerinin yükselip Vrangel Adası'nı anakaradan ayırmasıyla bu adaya hapsoldular. 

Bugünkü Rusya'ya bağlı Vrangel Adası'ndaki küçük popülasyon binlerce yıl hayatta kalmayı başardı ancak yünlü mamutların soyu, 4 bin yıl kadar önce gizemli bir şekilde sona erdi. 

Daha önce yapılan çalışmalarda bu hayvanların, çok küçük bir popülasyon içinde birbirleriyle çiftleşmesi nedeniyle zararlı mutasyonların artması sonucu neslinin tükendiği öne sürülmüştü.

Hakemli dergi Cell'de dün yayımlanan araştırmada yünlü mamutların küçük bir grup içinde çiftleştiği ama nesillerinin sonunu "rasgele bir olayın" getirdiği bulundu. 

Araştırmacılar anakarada yaşamış 7 yünlü mamutla birlikte Vrangel Adası'na hapsolanlardan 14'ünün genomunu inceledi. Bu sayede hayvanların yok olmadan önceki 50 bin yıllık tarihi mercek altına alındı.

Bilim insanları adadaki popülasyonun ilk başta 8 mamuttan oluştuğunu ve bu sayının 20 nesil sonra 200-300 civarına çıktığını tespit etti. 

Dar bir grup içinde çiftleşen hayvanların genetik çeşitliliğin 6 bin yıl boyunca düştüğü saptandı. Araştırmacılar ayrıca bağışıklık sistemi açısından önem taşıyan genlerin çeşitliliğinde de azalma kaydetti. 

Bilim insanları mamutların genetik çeşitliliği azalsa da bunun çok yavaş gerçekleştiğini ve son döneme kadar popülasyon boyutunun dengeli bir seyir izlediğini buldu. Ayrıca çiftleşme sonucu zararlı mutasyonlar birikmesine karşın bunların en kötülerinin diğer nesillere aktarılmadığı saptandı. 

Makalenin kıdemli yazarı Love Dalén, "Artık nüfusun çok küçük olduğu ve genetik nedenlerle soylarının tükenmeye mahkum olduğu fikrini kesin bir şekilde reddedebiliriz" diyor. 

Bu, onları muhtemelen rasgele bir olayın öldürdüğü ve bu rasgele olay yaşanmasaydı bugün hâlâ mamutların olacağı anlamına geliyor.

Ekip yünlü mamutların sonunu neyin getirdiğini henüz bilmiyor. Hayvanların son 300 yılı bu çalışmaya dahil edilmedi. Fakat bu dönemden fosil örnekleri bulan araştırmacılar genetik analizin uzun zamandır merak edilen soruyu yanıtlayabileceğini umuyor. 

Dalén, ani bir olay yaşandığını tahmin ettiklerini söyleyerek "Soylarının neden tükendiğini anlamak için hâlâ umut olduğunu söyleyebilirim, ama söz veremeyiz" diye ekliyor.

Araştırma ekibi yeni çalışmanın bugünkü koruma çalışmalarına da katkı sağlayabileceği görüşünde. Çalışmanın başyazarı Marianne Dehasque şöyle açıklıyor:

Mamutlar, süregelen biyoçeşitlilik krizini ve bir tür, popülasyon darboğazı yaşadığında genetik açıdan neler olduğunu anlamak için mükemmel bir sistem çünkü günümüzdeki birçok popülasyonun kaderini yansıtıyor.

Yünlü mamutların en zararlı mutasyonlardan arınmasına karşın sonları gelene kadar orta seviyede mutasyonlar biriktirdiğini belirten Dalén de "Günümüz koruma programlarının popülasyonu tekrar makul bir boyuta getirmesinin yeterli olmadığını unutmamak önemli" diyerek ekliyor:

Aynı zamanda aktif bir şekilde genetik süreci izlemek gerekiyor çünkü bu genomik etkiler 6 bin yıldan uzun süre devam edebiliyor.

Independent Türkçe, Science Daily, Popular Science, Cosmos Magazine, Cell