Yeni izleyiciler ve geçmişle şimdi arasında değişen yıldız algısı

Dev şirketler tarafından üretilen bir ast-üst ilişkisi

Mısırlı sanatçı Amr Diab’ın getiğimiz yaz Beyrut'ta verdiği konserden bir kare (AFP)
Mısırlı sanatçı Amr Diab’ın getiğimiz yaz Beyrut'ta verdiği konserden bir kare (AFP)
TT

Yeni izleyiciler ve geçmişle şimdi arasında değişen yıldız algısı

Mısırlı sanatçı Amr Diab’ın getiğimiz yaz Beyrut'ta verdiği konserden bir kare (AFP)
Mısırlı sanatçı Amr Diab’ın getiğimiz yaz Beyrut'ta verdiği konserden bir kare (AFP)

Şadi Alaaddin

Abdulhalim Hafız, kendi döneminin yıldızıydı. O kadar seviliyordu ki ölüm haberini duyan 21 yaşındaki Umeyme Abdulvahhab üzüntüden intihar etti.

Star olmanın getirdiği büyük etki çemberi, popülerliği ve prestiji ne olursa olsun her sanatçıyı bir kitle endüstrisi haline getirirken kağıda dökülmemiş bir sözleşme gibi bunun dışına çıkmasını engelledi. Bu çember örneğin, ünlü sanatçı Kareat el-Fengan’ın konserinde bazı holiganların ıslık çalarak kendisini kasıtlı olarak rahatsız etmesine aynı şekilde karşılık vermesini kısıtlıyordu. Ancak Fengan, kendisini ıslıklayanları azarladı. Bu hamle, affedilmez bir günah olarak değerlendirildi ve sanatçı eleştiri oklarının hedefi oldu. Özür dilemek zorunda kalan Fengan, öfkesnin seyirciye değil, seyircilerin arasına gizlenmiş bir grup holigana yönelik olduğunu açıkladı.

Geçtiğimiz günlerde bir düğünde sahne alan Mısırlı sanatçı Amr Diab’ın bir hayranını tokatladığı görüntüler sızdı. Video kaydı çok sayıda kişi tarafından sosyal medya platformlarında paylaşıldı. İlginç olan Diab'ı bunu yapmaya iten nedenler ne olursa olsun, bu hareketin kabul edilebilir bulunmasıydı. Birçok kişi genç adamın kasıtlı olarak yıldızı kızdırmaya çalıştığını iddia ederek Diab’ı savundu. Bu tepki, meşrulaştırılıp normalleştirildi. Elbette yıldızlar ve insanlar arasındaki bu tür bir ilişki Amr Diab ile sınırlı değil. Farklı düzeylerde birçok yıldızı da kapsıyor ve yıldızlar ile hayranları arasında yeni bir ilişki biçiminin ortaya çıkışını yansıtıyor.

Sanatçıların hayran kitleleri artık eskisi ya da Abdülhalim zamanında oldukları gibi değil.

Yıldızların davranışlarının genel olarak normalleşmesi, bildiğimiz anlamda izleyici kavramının sonuna işaret ediyor. Çünkü yıldız artık şöhretini izleyiciye borçlu değil. Yeni hayran modeli, dev şirketler, sosyal medya ve diğerleri gibi zorba otoriteler tarafından üretilen yıldızlarla bir ast-üst ilişkisinin sonucu olarak ortaya çıktı.

Sanatçıların hayran kitleleri artık eskisi ya da Abdülhalim zamanında oldukları gibi değil. Daha ziyade katı, hoşgörüsüz ve kapalı fikirli akımlara daha yakın bir hayran modeli söz konusu. Bu model, yıldıza yanılabilir bir insan niteliği veren, hiçbir eleştiriyi kabul etmeyen, başkasını dinlemeyen, kendi zevksizliği ve saçma görüşleri için başkalarını suçlayan fanatik bir yapıyı temsil ediyor.

sdfvbgdsvf
Abdel Halim Hafez, 1960'lı yılların sonları (AFP)

Yaşadığımız çağın hızına ve yarattığı yaşam tarzlarına bakıldığında bu anlaşılabilir bir durum olabilir. Ancak mesele yıldız ve müzikle kurulan bu sorunlu ilişkinin kendi standartlarını musiki ve lirik şarkı mirasına da uygulamaya başlaması. Artık sosyal medyada ve bazı internet sitelerinde, musiki ve lirik şarkların ünlü isimlerine atfedilen, bu yeni ilişkiyi onlara yansıtan, hoşgörüsüzlüğü genelleştiren ve üstünlük mücadelelerini canlandıran sayfalar ve makaleler yayınlandığını görüyoruz.

İki müzisyen ve nesillerin müzisyenliği

Son zamanlarda Facebook’ta ‘nesillerin müzisyeni’ unvanıyla tanınan müzisyen Baligh Hamdi adına ‘Baligh Hamdi nesillerin gerçek müzisyeni’ adlı bir hayran sayfası da tartışmaların odak noktalarından biri oldu. Hayran sayfasının adında Baligh Hamdi için ‘nesillerin gerçek müzisyeni’ denilmesi nesillerin müzisyeni unvanlı bir diğer sanatçı Muhammed Abdulvahhab'a karşı bir adım olarak görüldü.

Buradaki komplonun ince düşünceden yoksun olduğunu söylemek doğru olmaz. Hayran sayfalarında yayınlananlar, ne Abdulvahhab ve Hamdi için beste yapmanın sırlarını açığa çıkarmada faydalı olabilecek ufuklar açıyor ne müzikal bir yaklaşım sunuyor ne eserlerini bağlamsallaştırıyor ne de melodilerin sanatsal inşası süreci içinde aralarında hangi farkların olduğu sorusunu gündeme getiriyor. Paylaşımlarda sadece her iki sanatçı için aynı fanatik görüşler yer alıyor. Ne bir şey keşfediyoruz ne de unuttuklarımızı hatırlıyoruz. Bunun yerine, aşırılığın dilini ve mantığını yeniden benimseyen ve sahipleri müziğin en sevilen yıldızın ölümüyle durduğuna ve aslında onunla sınırlı olduğuna inanan bir hoşgörüsüzlük şölenine dahil oluyoruz.

Arap dünyasının en ünlü bestecisi Muhammed Abdulvahhab'a, farklı nesillerin zevklerini anlamadaki başarısı nedeniyle ‘nesillerin müzisyeni’ unvanı verildi. Hayranları ve fanatikleri hiç de az değil. Öyle ki önde gelen birçok müzisyen onun önemini kabul ediyor ve müzikle uğraşmasının nedenlerini tanımlamaya, bestelerini müzikal ve teknik olarak açıklamaya gayret ediyorlar. Ancak onun hakkında sağlam bir malzeme sunmaya çalışan sayfalar neredeyse hiç yok. Bu sayfaların takipçi sayısı da birkaç kişiyi geçmiyor.

Küratörler (sanatçılarla çalışan kişiler) uzman olmayanlar için materyal sağlamaya istekli olsalar bile, ilgi düşük ve çok sınırlı kalıyor. Milyonlarca takipçisi olan fanatik ve holigan sayfaların çoğu sadece eserleri yeniden paylaşıyor. Hayranlık ifadeleri ve rakiplerin kötülenmesinden ibaret yorumlar yapılıyor.

Baligh Hamdi kendi döneminde olağanüstü bir popülerliğe ulaştı, ancak en önemli etkisi hayran kitlesine ihtiyaç duymayan bir ürün ortaya koyması oldu.

Baligh Hamdi, hayranlarının zihninde en popüler ve kuşaklar arası şarkı yazarı rolünü oynarken başka kimsede olmayan bir yeniliği ve sürekliliği temsil ediyor. Ümmü Gülsüm için beste yapan en genç kişi olarak öne çıkan Hamdi, hızlı ve üretken, rakipsiz bir müzik dehası olarak kabul ediliyor.

Hayalci ve öğretmen

Hamdi’ye duyulan büyük hayranlığın, bestelediği şarkıların çoğunun belirli duygusal durumları ifade etmek için doğrudan kullanılabilir ve kişiselleştirilebilir olmasından kaynaklandığı söylenebilir. Eserlerinin genel formülü genel gerçekliğin ağırlığıyla mücadele ederken bir katarsis ve vaat durumu yaratıyor.

xscdfrgt
Muhammed Abdulvahhab (WikiCommons)

Baligh Hamdi, sevgililerin birbirlerine gönderebilecekleri aşk mektupları besteledi. Vatansever melodilerinde bile nahoşluktan uzak durmaya özen gösterdi. Ritimlerin gücüne dayanan bir tarzda vatana ve davalara duygusal ve romantik bir boyut kazandırdı. Eserlerinin evrensel ve popüler olmasının nedeni çoğunun kişiselleştirilebilir, dans edilebilir ve kutlamalara eşlik edebilir olması. Acıyı, nostaljiyi, yabancılaşmayı ve anavatanı dans ettirerek, sanatsal bütünlük, müzik ve eserin inşası gibi unsurlardan bağımsız olarak, her ağırlığın geçici ve fani görünmesini sağladı. Kaçmak, hayal etmek ve teselli bulmak için alanlar oluşturdu. Sosyo-politik zorunluluklara zamanında yanıt verdi.

Muhammed Abdulvahhab hafifliğe ve dansa düşman değildi. Ancak her zaman bu unsurların şarkının ve müziğin müzikal ve yapısal kompozisyonunun bir parçası olmasını ve dışsal gerekliliklere yanıt olarak üzerlerine düşen bir görev olmamasını sağlamaya çalıştı. Tüm gücün sanata ait olduğuna ve sanatın yalnızca şartlarla ve ruh halleriyle özdeşleşmek yerine o şartları ve ruh hallerini yaratabileceğine inanıyordu. Eserlerinin çoğunda görülen tutarlılık ve uyum, kaçışı savunmayan çağrışımlar açısından eserin kendisine bağlı kalan bir anlam mantığı oluşturdu. Eserleri genellikle hassas ve özenli bir gerçekçiliğe dayanan sürekli, deneysel ve özenli bir yapıda oldu. Abdulvahhab teselli edici ve hayalci rolü oynamayı değil, her zaman bir ikaz edici ve öğretmen rolü oynamayı istedi.

Belki de Baligh Hamdi ile aralarındaki yaklaşım farkı kişiliklerine de yansımıştır. Hamdi bohem, kaotik, spontane ve duygusalken, Abdulvahhab metodik, düzenli, disiplinli ve rasyonel bir kişiliğe sahipti. Hamdi’ye yönelik önyargı, trajik sonuna rağmen hayatının şeklini temsil etme arzusu olabilirken, Abdulvahhab'ın hayatı cazip bir deneyim değildir.

Dinlemenin sona ermesi

Üstünlük savaşlarıyla ilgilenmeden meseleyi analiz etmeye çalışırsak Baligh Hamdi’nin dans ritimlerini şarkılara dahil etme ve bunlarla oynama hevesinin büyüyen, devam eden ve galip gelen bir ekolünü yarattığını söyleyebiliriz. Bununla birlikte şarkının söylenmesi, ağırbaşlı ve sakin dinleme durumundan, müzik eserinin belirli bir ruh halini kışkırtmasını sağlayan şamatacı ve şovcu bir durumuna geçiş yaptı. Eser, artık kendi içinde bir amaç olmaktan çıktı.

dfvgthyju
Baligh Hamdi (WikiCommons)

Baligh Hamdi'nin eserleri, kasıtlı ya da kasıtsız olarak görüntünün sese, melodilere ve diğer müzik eserlerine egemen olduğu bir dönemi başlatmış olabilir. O andan itibaren dinleyici kitleleri tamamen suni bir şekilde tezahürat yapar, çığlık atar ve dans eder hale geldi.

Baligh Hamdi kendi döneminde olağanüstü bir popülerliğe ulaştı, ancak en önemli etkisi hayran kitlesine ihtiyaç duymayan bir ürün ortaya koyması oldu. Hamdi'nin Muhammed Rüşdi ile elde ettiği başarıdan faydalanmak, onun başarısını çalmak ve kendi kitlesini genişletmek için kullanmak isteyen Abdulhalim Hafız, söylediği popüler melodilerin kendisinden ve temsil ettiği durumdan ziyade türün gücünden kaynaklandığını fark etmiş olabilir.

Şarkıcı ile halk arasındaki ilişki, yıldızlığın dinleyici kitlesine karşı herhangi bir borç kabul etmeyen şartlarına tabi hale geldi.

Bu durum Abdulhalim Hafız’ı - Baligh Hamdi'nin popüler şarkılar ve film şarkılarındaki statüsünden en iyi şekilde yararlanmakta ısrar ettikten sonra - dinleyiciyle farklı bir ilişkisinin olduğu, bıraktığı şarkıcı statüsüne geri dönmeye itti. Farklı türden şarkılar söylemeye başladı, ama dinleyicilerini kaybetmişti. Kareat el-Fengan’ın konserindeki holiganlar - her ne kadar kargaşa çıkarmaya hazır olsalar da - davranışlarını genel kalabalığın davranışlarına uydurdular. Bu yüzden ortalık sessizleşip eskisi gibi olunca Fengan’ın tepkisi anlamsızlaştı.

Abdulvahhab'ın sorunu, hatta dans ritimleriyle oynadığı eserlerinde bile kitlelerle dinlemenin ön planda olduğu bir ilişki tarzını savunmakta ısrar etmesiydi. Bu tarzdan hiçbir zaman vazgeçmedi. Baligh Hamdi'nin başlattığı akım karşısında bu ilişki tarzını korumaya çalıştı.

Dolayısıyla, şu anda Baligh Hamdi'ye yönelik hayranlık, onun eserlerini okumak ve analiz etmek yerine ana akımın zaferi ve savunulması üzerine kurulu. Baligh, bu anlamda gerçek bir zafer elde etmiş olsa da ‘nesillerin müzisyeni’ unvanının anlamının bir temsilcisi olmamıştır.  Çünkü sadece o anki başarısına odaklananlar, onun kısa sürede dağılan ve parçalanan, gelişmeyen ve tamamlanmayan bir zirve olduğunu göremezler.

Kahire'deki yeni Müzik Mirası Müzesi'nin açılışından önce ünlü Mısırlı müzisyen Muhamed Abdulvahhab'ın afişinin asılması sırasında, 2 Haziran 2002 (Reuters)

Baligh Hamdi'den sonrası yerine gelenler, bir proje ve metodoloji olmaksızın, sadece gürültü ve ritimle aynı başarıyı elde etmeye çalıştılar. Geriye Hamdi'nin öğrencileri değil, onun sihirli başarı reçetesini uygulamaya çalışan – ve böyle kendilerinin sorumlu tutulamayacağı - bir vasatlık durumuna yol açan ve sürekli bir gerileme halini körükleyen mutasyonlar kaldı.

Abdulvahhab ise talepkar olmaya devam etti ve otoritesini ve dinlemeye dayalı ilişki biçimini korudu. Baligh Hamdi, eserlerinin telif haklarını bir kişiye değil kurumlara ve otoritelere bağlı olan yapımcıya devretti.

Şu an müzikal ve lirik ruh hali, reklam ve prodüksiyon devlerinin ellerine teslim edilmiş durumda. Şarkıcı ile halk arasındaki ilişki, reklam ve üretim piyasasını kontrol eden şirketlerin ve markaların projelerine hitap etme becerisiyle yaşayan ve yıldızlığın dinleyici kitlesine karşı herhangi bir borç kabul etmeyen şartlarına tabi hale geldi.

Baligh Hamdi ve diğerlerinin yeniden gündemde tutanlar ve nesillerin müzisyeni görüşü üzerinde savaşanlar, şimdiki zaman üzerindeki rolünü, statüsünü ve otoritesini kaybetmiş ve bunu geçmişe dayatmaya çalışan bir kesimdir.

Şimdiki zaman, normlarıyla bu restorasyonun gerçekliğine hükmediyor ve onu kendi etki alanına alarak şarkı ve müzik alanında bir büyük kardeşe ait olma yolculuğuna dönüştürüyor. Bu da hiçbir müzisyenin beste yapmadığı ve hiçbir dinleyicinin dinlemediği, dinleme kavramının yapısal olarak bozulduğu bir döneme girmek anlamına geliyor.



Türünün ilk örneği antik masa oyunu bulundu

Oyun tahtasının havadan çekilmiş görüntüsü (Latin American Antiquity)
Oyun tahtasının havadan çekilmiş görüntüsü (Latin American Antiquity)
TT

Türünün ilk örneği antik masa oyunu bulundu

Oyun tahtasının havadan çekilmiş görüntüsü (Latin American Antiquity)
Oyun tahtasının havadan çekilmiş görüntüsü (Latin American Antiquity)

Arkeologlar, Guatemala'daki Maya kenti Naachtun'da mozaik tarzı eşsiz bir masa oyununun kalıntılarını ortaya çıkararak antik dünyadaki oyun pratiklerine dair yeni bilgiler sundu.

Patolli, Aztekler ve daha önceki Mezoamerikan kültürleri tarafından Amerika kıtasında oynanan ve genellikle kumar içeren, kızma birader benzeri en eski strateji masa oyunlarından biri.

Kumaşa ya da yere çizilen, 52 karelik haç biçimli bir düzene dayanan oyunda, bir yüzü noktalı patol fasulyeleri zar gibi atılıyordu.

Ancak oyunun antik Maya toplumlarında tam nasıl oynandığı belirsizliğini koruyordu.

Bir zamanlar Maya bölgesel başkenti olan kuzey Petén'deki Naachtun'da yapılan son kazılar, insanların oyunu nasıl oynadığı ve bölgedeki diğer sporlarla arasındaki paralelliklere dair ipuçları sunuyor.

Araştırmacıların bulduğu yere oyulmuş oyun tahtası, bazıları MS 4. yüzyıla tarihlenen kırık seramik kaplardan elde edildiği düşünülen küçük kırmızı mozaik karolardan yapılmıştı.

Tahtanın bazı bölümleri tahrip olduğundan genel yapısı üzerine yalnızca tahmin yürütülebildi.

Arkeologlar, tahtanın başlangıçta yaklaşık 78 cm genişliğinde ve 110 cm uzunluğunda olduğunu ve 478 karo parçası kullanılarak yapılmış 45 kareden oluştuğunu tahmin ediyor. Araştırmacılar mozaik karo parçalarının, tahtayı antik dünyada türünün tek örneği yaptığını söylüyor.

Mozaik kullanımının, tahtanın "yapım anından itibaren mimari tasarıma dahil edildiğini" gösterdiğini düşünüyorlar.

Araştırmacılar hakemli dergi Latin American Antiquity'de yayımlanan yeni çalışmada, "Maya mimarisinde zemin mozaikleri son derece nadirdir" diye belirtiyor.

Bilim insanları "Kabuk, demir cevheri, yeşim veya turkuazdan mozaik tekniğiyle üretilmiş veya süslenmiş sayısız taşınabilir eser örneği varken, bildiğimiz kadarıyla Batı Yarımküre'nin bu bölgesinde sömürge döneminden önce zemin mozaiğine dair net bir örnek yok" ifadelerini kullanıyor.

Araştırmacılar yapım tekniğinin, Mayaların bu masa oyununu nasıl oynadığına yeni bir bakış açısı sunduğunu ve mozaik kullanımının, oyulmuş veya boyanmış tahtalara kıyasla "daha uzun bir kullanım ömrüne" işaret ettiğini söylüyor.

Tahtanın, şehrin bazı alanlarının tasarımına en baştan dahil edilmiş olabileceğini düşünüyorlar.

Independent Türkçe


Nicole Kidman'dan ayrılmak ünlü şarkıcıya yaramamış

2018'de Time'ın belirlediği dünyanın en etkili 100 ismi arasında yer alan Nicole Kidman, düzenlenen törene Keith Urban'la birlikte katılmıştı (AP)
2018'de Time'ın belirlediği dünyanın en etkili 100 ismi arasında yer alan Nicole Kidman, düzenlenen törene Keith Urban'la birlikte katılmıştı (AP)
TT

Nicole Kidman'dan ayrılmak ünlü şarkıcıya yaramamış

2018'de Time'ın belirlediği dünyanın en etkili 100 ismi arasında yer alan Nicole Kidman, düzenlenen törene Keith Urban'la birlikte katılmıştı (AP)
2018'de Time'ın belirlediği dünyanın en etkili 100 ismi arasında yer alan Nicole Kidman, düzenlenen törene Keith Urban'la birlikte katılmıştı (AP)

Hollywood'un en ünlü aktrisleri arasında yer alan Nicole Kidman boşanma davası açtığı eşi Keith Urban'dan uzaktaki ilk Noel'ini kutluyor.

58 yaşındaki oyuncu önceki günlerde Sidney'de görüntülendi. Magazin basını, Urban'dan olan kızları Sunday ve Faith'le yürüyen yıldızın kaygısız ve mutlu göründüğünü yazdı.

Kendisiyle aynı yaştaki Grammy ödüllü müzisyenin Noel'i nerede geçirdiği bilinmese de Woman's Day'in kaynakları, Urban'ın yalnızlık çektiğini söylüyor.

Amerikan dergisi, bir kaynağının şu ifadeleri kullandığını aktardı:

Tükendi, yalnız ve önceden hiç tasavvur etmediği bir geleceğe bakıyor. Nicole hem en iyi arkadaşı hem de hayattaki en büyük destekçisiydi. Onu kaybettiği için büyük bir hata yapıp yapmadığını merak ediyor.

Ünlü magazinci Rob Shuter ise Kidman cephesi hakkında şöyle konuştu:

Araları soğuk değil, donmuş halde. Nicole candan bir sohbete hazır değil, Keith ise zorlamıyor. Halihazırda sessizlik dışında anlaşabilecekleri bir durum yok.

İkilinin yollarını ayırdığının eylülde doğrulanmasının ardından TMZ, Urban'ın başka bir kadınla ilişkisinin bu ayrılığa neden olduğunu iddia etmişti. 

2006'da evlenip önceki aylara kadar birlikte olan çiftten Kidman son dönemde kariyeriyle konuşuluyor.  

Nicole Kidman, Patricia Cornwell'ın ünlü romanlarından uyarlanan Amazon Prime Video dizisi Scarpetta'dan paylaşılan ilk karelerde baş adli tıp uzmanı Dr. Kay Scarpetta rolünde karşımıza çıkıyor.

11 Mart 2026'da izleyiciyle buluşacak dizide Kidman'a, ablası Dorothy Farinelli'yi canlandıran Oscar ödüllü Jamie Lee Curtis eşlik ediyor.

Kidman ayrıca korku sinemasında yükselişini hızla sürdüren Osgood Perkins'in yeni filmi The Young People'ın oyuncu kadrosuna dahil oldu.

Cambaz (Longlegs) ve The Monkey'yle tanınan yönetmenin gelecek yıl vizyona girmesi beklenen filmde başrolleri popüler gençlik dizisi The Summer I Turned Pretty'yle tanınan Lola Tung ve Ejderhanı Nasıl Eğitirsin (How to Train Your Dragon) yıldızı Nico Parker üstleniyor.

Independent Türkçe, She Knows, Daily Mail


Martin Scorsese öldürülen meslektaşını andı

New Yorklu yönetmenler arasında 5 yaş fark var (AFP/Arşiv)
New Yorklu yönetmenler arasında 5 yaş fark var (AFP/Arşiv)
TT

Martin Scorsese öldürülen meslektaşını andı

New Yorklu yönetmenler arasında 5 yaş fark var (AFP/Arşiv)
New Yorklu yönetmenler arasında 5 yaş fark var (AFP/Arşiv)

Oyuncu, yönetmen, yazar ve politik aktivist kimlikleriyle yarım yüzyılı aşan bir kariyer inşa eden Rob Reiner, ölümünün ardından Martin Scorsese tarafından anıldı. 

83 yaşındaki usta yönetmen, New York Times'da yayımlanan yazıya başlarken Reiner'ın eşi Michele'le birlikte Kaliforniya'daki evlerinde ölü bulunduğunu hatırlattı:

Rob Reiner benim arkadaşımdı, Michele de öyle. Bundan sonra geçmiş zaman kullanmak zorundayım ve bu beni derin üzüntüye sevk ediyor. Ancak başka bir seçenek yok.

1970'li yılların başlarında Los Angeles'a taşındıktan kısa süre sonra Rob Reiner'la tanıştığını söyleyen Scorsese, ikisinin de New Yorklu olduğunu belirtti:

Rob'la takılmayı çok sevdim. Birbirimize doğal bir yakınlık duyuyorduk. Çok matraktı ve bazen komedisi keskindi. Zarif bir sınırsız özgürlük hissine sahipti, anın keyfini doya doya çıkarır, müthiş coşkun kahkahasını atardı.

Scorsese en sevdiği Reiner yapımının bir Stephen King uyarlaması olan Ölüm Kitabı (Misery) olduğunu açıkladıktan sonra "Çok özel bir film, Kathy Bates ve James Caan iyi oynuyordu" dedi. 

Kendi filmi Para Avcısı'nın (The Wolf of Wall Street) oyuncularını seçerken Leonardo DiCaprio'nun babasını canlandırması için ilk olarak Reiner'ı düşündüğünü ve böylece meslektaşını Max Belfort rolünde oynattığını aktardı. 

2013'te vizyona giren filmin çekimleri sırasında Reiner'ın doğaçlama, komedi ve oyunculuktaki ustalığına doğrudan şahit olduğunu belirtti. 

78 ve 70 yaşındaki Reinerlar, 14 Aralık'ta defalarca bıçaklanmış halde ölü bulunmuştu. Tutuklanan 32 yaşındaki oğulları Nick Reiner iki cinayetle suçlanıyor. 

Independent Türkçe, New York Times, Deadline