Cilt kanserinin en tehlikeli türünden nasıl kaçınılır?

Dünya Sağlık Örgütü'ne göre 2022'de dünya genelinde yaklaşık 330 bin melanom vakası teşhis edildi ve yaklaşık 60 bin kişi bu hastalık yüzünden hayatını kaybetti (Unsplash)
Dünya Sağlık Örgütü'ne göre 2022'de dünya genelinde yaklaşık 330 bin melanom vakası teşhis edildi ve yaklaşık 60 bin kişi bu hastalık yüzünden hayatını kaybetti (Unsplash)
TT

Cilt kanserinin en tehlikeli türünden nasıl kaçınılır?

Dünya Sağlık Örgütü'ne göre 2022'de dünya genelinde yaklaşık 330 bin melanom vakası teşhis edildi ve yaklaşık 60 bin kişi bu hastalık yüzünden hayatını kaybetti (Unsplash)
Dünya Sağlık Örgütü'ne göre 2022'de dünya genelinde yaklaşık 330 bin melanom vakası teşhis edildi ve yaklaşık 60 bin kişi bu hastalık yüzünden hayatını kaybetti (Unsplash)

Yaz mevsimiyle gelen güneşli havalar keyifli olsa da cilt kanserine yakalanmamak için dikkatli olmakta fayda var. 

Kendini çok belli etmeden başlayabilen melanom, cilt kanserinin en ölümcül türü kabul ediliyor. Dermatologlar birkaç basit yöntemle bu hastalığa yakalanma riskinin azaltılabileceğini söylüyor.  

Melanom, cildin pigmentini oluşturan melanosit adlı deri hücrelerinde başlayan bir kanser türü. Hastalık kendini deride koyu renkli leke veya kabartılar şeklinde gösteriyor. Bunlar çoğunlukla ışığa bol bol maruz kalan kafa derisi, yüz, sırt, kol ve bacaklarda görülse de ışık görmeyen bölgelerde de oluşması mümkün.

Melanomun diğer cilt kanseri türlerine kıyasla vücudun farklı bölgelerine yayılma ihtimalinin yüksek olması endişe yaratıyor. 

Peki bu tehlikeli hastalıktan korunmak için neler yapılabilir? 

Melanoma yol açan nedenler arasında ultraviyole ışınlar üst sıralarda yer aldığı için uzmanlar özellikle güneş ışığının en şiddetli olduğu 10.00-16.00 saatlerinde dışarı çıkmamayı öneriyor. 

Ayrıca dışarıda geçirilen vakitte en az 30 faktör güneş kremi sürülmesi ve yaklaşık iki saatte bir bunun tazelenmesi tavsiye ediliyor. Bunların yanı sıra güneş gözlüğü ve geniş kenarlı şapkalar takmak da fayda var.

Uzmanlar cilt kanserine yakalanmamak için solaryuma girilmemesi gerektiğini vurguluyor. Bilim insanları bronzlaşmanın sağlıklı bir yolu olmadığını belirterek bu sürecin deri hücrelerine zarar verdiğinin altını çiziyor. 

Açık tenli kişilerin melanoma yakalanma ihtimali daha yüksek fakat koyu tenliler de risk altında. 

Hastalığın genetik ve çevresel faktörlerin birleşiminden kaynaklandığı düşünüldüğü için aile geçmişinde melanom vakası olup olmadığını öğrenmekte fayda var. 

Melanom vücudun diğer bölgelerine yayılmadan tespit edildiği zaman tedavi şansı çok yüksek. Bu yüzden erken teşhis büyük önem taşıyor. Bunun için düzenli doktor kontrollerinin yanı sıra insanların kendi vücutlarındaki belirtilere dikkat etmesi öneriliyor.

Melanomları sıradan ben veya tahrişlerden ayırt etmek için dermatologlar asimetrik, çentikli sınırı olan, alışılmadık bir renkte, 6 milimetreden daha büyük bir çapta veya zaman içinde büyüyen lekelerin kontrol edilebileceğini söylüyor. Dermatolog Dr. Kelly Nelson şöyle diyor:

Sırtındaki derinin neye benzediğini daha iyi bilen kişilerin melanomdan ölme ihtimali, hiçbir fikri olmayanlara göre daha az.

Melanom tedavisinde genellikle lekenin olduğu kısım kesiliyor. Erken teşhis önem taşısa da vücudun farklı bölgelerine yayılan kanserin tedavisi de mümkün. Doktorlar çoğunlukla bağışıklık sistemini güçlendiren ya da doğrudan kanser hücrelerine saldıran tedaviler uyguluyor.

Independent Türkçe, New York Times, Melanoma Institute Australia, Skin Cancer Foundation



Sanat eserlerinin beyindeki etkisi ortaya kondu

Katılımcıların beyin aktivitelerinin gözlemlenmesi için özel cihazlar kullanıldı (Mauritshuis Müzesi)
Katılımcıların beyin aktivitelerinin gözlemlenmesi için özel cihazlar kullanıldı (Mauritshuis Müzesi)
TT

Sanat eserlerinin beyindeki etkisi ortaya kondu

Katılımcıların beyin aktivitelerinin gözlemlenmesi için özel cihazlar kullanıldı (Mauritshuis Müzesi)
Katılımcıların beyin aktivitelerinin gözlemlenmesi için özel cihazlar kullanıldı (Mauritshuis Müzesi)

Müzelerdeki gerçek sanat eserlerinin, tıpkıbasımlara ya da posterlere kıyasla beyni daha fazla uyardığı belirlendi.

Hollanda'dan bilim insanlarının çalışmasında, göz izleme ve MRI taramaları kullanılarak orijinal eserlerle posterler arasında beynin uyarılması açısından "muazzam fark olduğu" ortaya kondu. 

Barok ressam Jan Vermeer'in İnci Küpeli Kız tablosunun sergilendiği Lahey'deki Mauritshuis Müzesi'nin yaptırdığı çalışmada, orijinal eserleri ve reprodüksiyonlarını inceleyen 20 katılımcıların beyin aktiviteleri gözlemlendi. 

Araştırmada, orijinal eserleri inceleyenlerin beynindeki aktivitenin, reprodüksiyonları inceleyenlerinkine kıyasla 10 kat daha fazla olduğu belirlendi. 

Mauritshuis Müzesi'nin direktörü Martine Gosselink, bulgulara dair şunları söyledi:

10 katlık fark muazzam, orijinal bir esere kıyasla bir reprodüksiyona baktığınızda ortaya çıkan şey budur. Farkında olsanız da olmasanız da bir şeyler gördüğünüzde zihinsel açıdan zenginleşirsiniz çünkü beyninizde bağlantılar kurarsınız.

Çalışmayı yürüten Neurensics araştırma enstitüsünün ortak kurucusu Martin de Munnik, çalışmanın iki temel unsura dayandığını belirtiyor. 

Yaşları 21'le 65 arasında değişen katılımcılar, beyinlerindeki elektriksel aktiviteyi kaydetmek için kullanılan EEG tarayıcısıyla bir göz izleme ekipmanı taktı. Bu kişilerden önce müzedeki 5 tabloya, daha sonra da bunların müzenin mağazasında satılan posterlerine bakmaları istendi. 

Nörobilimciler, Amsterdam Üniversitesi'ndeki MRI makinesine bağlı ekipmanla elde edilen sonuçları inceledi. Araştırmacılar, orijinal sanat eserlerinin beynin bilinç, düşünce ve kişisel anılarla ilgili bölümü olan precuneus bölgesinde güçlü bir olumlu tepki uyandırdığını gözlemledi. 

dsvgrf
İnci Küpeli Kız'ın yüzünde oluşan üçgen, dikkatin uzun süre odaklanmasını sağlıyor (Mauritshuis Müzesi)

Örneğin Hollandalı ressam Gerrit van Honthorst'un Viyolonist tablosunun orijinaline bakanlarda 1 üzerinden 0,41'lik olumlu bir uyaran çıkarken, aynı eserin posterine bakıldığında bu değer 0,05'e geriledi. 

Araştırmacılar, İnci Küpeli Kız'ın "sürekli dikkat döngüsü" diye tanımladıkları bir etkiye yol açtığını da belirtiyor. Nörobilimciler, tablodaki kızın ön plana çıkarılan gözü, çenesi ve küpesi arasında bir üçgen oluştuğuna işaret ediyor. Ziyaretçilerin gözünün sürekli bu üçgene takıldığını belirten Munnik, bundan ötürü İnci Küpeli Kız'a daha uzun süre bakıldığını söylüyor. 

Independent Türkçe, Guardian, Phys.org