İlk insanlar Güney Amerika'ya sanılandan çok daha önce gitmiş

Devasa armadilloları kesmişler

Araştırmacılar Güney Amerika'da yaşayan ilk insanların armadillonun etini tükettiğini düşünüyor (Dr. Damián Voglino, Museo de Ciencias Naturales A. Scasso)
Araştırmacılar Güney Amerika'da yaşayan ilk insanların armadillonun etini tükettiğini düşünüyor (Dr. Damián Voglino, Museo de Ciencias Naturales A. Scasso)
TT

İlk insanlar Güney Amerika'ya sanılandan çok daha önce gitmiş

Araştırmacılar Güney Amerika'da yaşayan ilk insanların armadillonun etini tükettiğini düşünüyor (Dr. Damián Voglino, Museo de Ciencias Naturales A. Scasso)
Araştırmacılar Güney Amerika'da yaşayan ilk insanların armadillonun etini tükettiğini düşünüyor (Dr. Damián Voglino, Museo de Ciencias Naturales A. Scasso)

İlk insanların armadillonun devasa akrabalarını kestiği ortaya çıktı. Arjantin'de elde edilen bulgular, Güney Amerika'daki insan yerleşiminin sanılandan çok önce başladığına işaret ediyor.

Afrika kıtasından onbinlerce yıl önce ayrılan modern insanların Amerika'ya ne zaman ulaştığı uzun zamandır tartışma konusu. Genel kabul gören görüş 16 bin yıl önceyi işaret etse de son yıllarda ortaya çıkan arkeolojik kanıtlar bu teoriye meydan okuyor.

Örneğin geçen yıl yapılan bir araştırmada Brezilya'da 25 bin yıllık takılar bulunması, insanların kıtaya çok daha önce yerleşmeye başladığını göstermişti.

Hakemli bilimsel dergi PLOS One'da dün yayımlanan bir çalışmada da Brezilya'daki bulguları destekleyen kanıtlar sunuldu. 

Araştırmada Arjantin'deki Reconquista Nehri'nin kıyısında bulunan Glyptodont adlı canlının fosilleri incelendi. 

Soyu tükenmiş bir armadillo türü olan hayvanın, gövdesinin çoğunu kaplayan büyük, kemikli bir kabuğu vardı. Bilim insanları bugünkü armadilloların yakın akrabası olan canlının, yaklaşık 300 kilogram ağırlığında ve kuyruğuyla beraber 180 santimetre uzunluğunda olduğunu söylüyor. 

Fosilleri inceleyen araştırmacılar, hayvanın kuyruğu, leğen kemiği ve vücudundaki ağır zırhın üzerinde kesme izleri tespit etti. Bunların taş aletlerle yapılmış başka izlere benzediği ve muhtemelen hayvanın etli bölgelerini hedef aldığı kaydedildi. 

Aynı tortuda bulunan başka kemiklere radyokarbon tarihleme yöntemini uygulayan ekip, armadillonun 21 bin ila 25 bin yıllık olduğunu saptadı. 

Araştırmacılara göre bulgular, insanların Güney Amerika'ya sanılandan daha önce geldiğini gösteren diğer kanıtları destekliyor. Çalışmanın ortak yazarı Miguel Eduardo Delgado şu ifadeleri kullanıyor:

İnsanların kıtaya ilk girdiği tarihe dair en muhtemel zaman, 21 bin ila 25 bin yıl önce ya da daha önce. Güney Amerika'da insanlar ve megafauna arasındaki etkileşim bizim düşündüğümüzden çok daha önce gerçekleşmiş.

Yeni çalışmada incelenen fosiller aynı zamanda insanların büyük memelilerle etkileşimine dair en eski kanıtlardan birini sunuyor. 

Bu dönemde Dünya, Son Buzul Maksimum adlı bir süreçten geçiyordu. 26 bin yıl önceden 19 bin yıl önceye kadar süren bu dönemde Kuzey Amerika'nın büyük kısmı buz tabakalarıyla kaplıydı. 

Böyle bir durumda insanların buzların üzerinden geçip Amerika'ya gelmesi pek muhtemel görünmüyor. 2021'de New Mexico'da keşfedilen yaklaşık 21 bin yıllık ayak izleri de bu dönemlerde kıtaya giriş yapıldığı düşüncesini destekliyor. 

Son Buzul Maksimum döneminin soğuk ve kurak koşullarına değinen Delgado, yeni bulgular hakkında şöyle diyor:

Bu gerçek, insanların böyle bir dönemi tanımlayan zorlu ortamlara başarıyla uyum sağladığını gösteriyor.

Independent Türkçe, Popular Science, CNN, PLOS One, Arkeofili



Arkeologlar Kudüs’te binlerce yıllık mücevher koleksiyonu buldu

Yüzükteki kırmızı nesnenin lal taşı diye de bilinen garnet olduğu tahmin ediliyor (Reuters)
Yüzükteki kırmızı nesnenin lal taşı diye de bilinen garnet olduğu tahmin ediliyor (Reuters)
TT

Arkeologlar Kudüs’te binlerce yıllık mücevher koleksiyonu buldu

Yüzükteki kırmızı nesnenin lal taşı diye de bilinen garnet olduğu tahmin ediliyor (Reuters)
Yüzükteki kırmızı nesnenin lal taşı diye de bilinen garnet olduğu tahmin ediliyor (Reuters)

İsrail Eski Eserler Kurumu, Kudüs'teki Davud Kenti arkeoloji alanında 2300 yıllık bir yüzüğün keşfedildiğini duyurdu.

Çarşamba günü yapılan açıklamada kırmızı taşlı, küçük yüzüğün sahibinin iki bin yılı aşkın süre önce İkinci Tapınak döneminde yaşayan bir genç olduğu tahmini de paylaşıldı. 

Kudüs'ün Eski Şehir duvarlarının hemen dışında yer alan arkeolojik kazı bölgesinde erken Helenistik döneme ait eserler son dönemde çıkıyor. 

Bilim insanları, o dönemde gömüldüğünü tahmin ettikleri mücevherlerin çocukluktan yetişkinliğe geçişi sembolize eden bir tören kapsamında gömüldüğüne inanıyor. 

Bölgedeki arkeoloji ekibinin liderlerinden Efrat Bocher, "İlk kez Kudüs'te o döneme ait olan, bu kadar büyük bir altın mücevher kümesi bulduk" ifadesini kullandı. 

Kazı ekibi ilk başta bu yüzüğün aralarından biri tarafından düşürülmüş modern bir tasarım olduğunu düşünmüş. 

Son bir yılda benzer bir keşif daha yapılmıştı. Her iki yüzüğün de büyük bir binanın temellerinde bulunması, oranın sakinlerinin zenginliğine işaret ediyor. 

İsrail Eski Eserler Kurumu Müdürü Eli Escusido da "Davud Kenti'nde İkinci Tapınak döneminden kalma altın yüzüklerin keşfi, binlerce yıl önce dahi Kudüs'ün ne kadar önemli olduğunun ve kentteki zenginlik ve güzelliğin somut kanıtı" ifadesini kullandı.

Kazı ekibinden Rivka Lengler, Ben adlı bir arkadaşıyla birlikte bu keşfi yaptığını söyleyerek "Bu yüzüğü elimde tuttuğum zaman, tarihimin bir parçası olduğunu hissediyorum. Binlerce yıl önce Kudüs'te yaşamış insanlara gerçekten dokunup onlarla bağlantı kurduğumu hissettim" dedi. 

Independent Türkçe, Live Science, JNS