13 yaşındaki çocuk şans eseri tarihi eser buldu

1800 yıllık yüzük Antik Roma tanrıçasını tasvir ediyor

Yüzükte tasvir edilen Antik Roma tanrıçası Minerva, Antik Yunan'da Athena'ya karşılık geliyor (İsrail Eski Eserler Kurumu)
Yüzükte tasvir edilen Antik Roma tanrıçası Minerva, Antik Yunan'da Athena'ya karşılık geliyor (İsrail Eski Eserler Kurumu)
TT

13 yaşındaki çocuk şans eseri tarihi eser buldu

Yüzükte tasvir edilen Antik Roma tanrıçası Minerva, Antik Yunan'da Athena'ya karşılık geliyor (İsrail Eski Eserler Kurumu)
Yüzükte tasvir edilen Antik Roma tanrıçası Minerva, Antik Yunan'da Athena'ya karşılık geliyor (İsrail Eski Eserler Kurumu)

13 yaşındaki bir çocuk tesadüf eseri yaklaşık 1800 yıllık bir yüzük buldu. İsrail'de rastlanan tarihi eser, Antik Roma tanrıçalarından birini resmediyor. 

İsrail'in Hayfa kentinde babasıyla yürüyüş yapan Yair Whiteson, küçük ve yeşil bir nesne dikkati çekince gidip yerden almış. İlk başta paslı bir cıvata sandığı cismi ısıtmayı düşünen 13 yaşındaki çocuk, daha sonra bunun üstünde bir "savaşçı" çizimi taşıyan bir yüzük olduğunu fark etmiş.

Ailesinin İsrail Eski Eserler Kurumu'yla irtibata geçmesinin ardından araştırmacılar yüzüğün, MS iki ila üçüncü yüzyıla denk gelen Geç Roma Dönemi'ne ait olduğunu saptadı.

Kurumun 17 Temmuz'da yaptığı açıklamada yaklaşık 1800 yıllık yüzüğün Antik Roma'da savaş ve bilgelik tanrıçası olduğuna inanılan Minerva'yı tasvir ettiği belirtildi. 

Yüzük, Roma dönemine ait bir çiftlik evinin kalıntılarını içeren arkeolojik alan Khirbet Shalala'da bulundu. Bu bölgenin yakınında aynı zamanda eski bir taş ocağı da yer alıyor.

İsrail Eski Eserler Kurumu'ndan Nir Distelfeld ve Eitan Klein, "Taş ocağının kenarında iki mezar mağarası var" diyerek ekliyor:

Yüzük bu çiftlikte yaşayan bir kadına ait olabilir ya da bir taş ocağı işçisinden düşmüş olabilir.

Ayrıca yüzüğün defin sırasında adak amacıyla sunulmuş olma ihtimali de var. Araştırmacılar çok fazla seçenek olduğunu söylüyor.

Distelfeld bronzdan yapılmış gibi duran takı hakkında "Bütünüyle korunmuş bu güzel yüzüğün üzerinde miğferli çıplak bir figürün resmi var" diyor.

Bir elinde kalkan, diğerindeyse bir mızrak tutuyor.

Yüzük, Kudüs'te yer alan Jay ve Jeanie Schottenstein İsrail Ulusal Arkeoloji Kampüsü'nde sergilenecek.

Independent Türkçe, Live Science, Times of Israel



Bilim insanları alkışlama sırasında nasıl ses çıktığını nihayet buldu

Fotoğraf: Pexels
Fotoğraf: Pexels
TT

Bilim insanları alkışlama sırasında nasıl ses çıktığını nihayet buldu

Fotoğraf: Pexels
Fotoğraf: Pexels

Bilim insanları el çırpma sırasında ses üretilmesini sağlayan karmaşık süreci nihayet çözdü. Bu keşif, basit eylemlerin bile fizik açısından ne kadar zengin olabileceğini gösteriyor.

Hakemli dergi Physical Review Research'te yayımlanan araştırma, el çırpmaya özgü "şak" sesinin sadece iki elin birbirine çarpmasından değil, çok daha karmaşık bir olgudan kaynaklandığını gösteriyor.

Alkışlama sırasındaki sesinin oluşmasının anahtarı, küçük bir boşlukta sıkıştırılıp dışarı itilen hava boşluğu.

Bilim insanları el çırpmayı anlamak için canlı deneyler, teorik modelleme ve insan elinin silikon replikalarını kullanarak disiplinlerarası bir yaklaşım izledi.

Hızı, ellerin şeklini ve hatta cildin yumuşaklığını değiştirerek el çırpma sesinin şiddetini ve süresini ayarladılar.

Cornell Üniversitesi'nden Yicong Fu, ortak yazarı olduğu araştırma hakkında "Her zaman el çırpıyoruz ama bunun üzerine derinlemesine düşünmüyoruz. Araştırmanın amacı da bu" diyor. 

Dünyayı daha derin bir bilgi ve anlayışla açıklamak.

Mississippi Üniversitesi'nden çalışmanın bir diğer yazarı Likun Zhang de "Amaç sadece akustiğe, akış uyarımına veya çarpışma dinamiğine bakmak değil, hepsini aynı anda incelemekti" ifadelerini kullanıyor. 

Bu, sesin el çırpmayla gerçekten nasıl ilişkili olduğunu anlamamızı sağlayan disiplinlerarası bir çaba.

Çalışma, eller alkış sırasında bir araya geldiğinde avuç içleri arasında bir hava boşluğu oluştuğunu  gösteriyor. Bu hava boşluğu, işaret parmağı ve başparmak arasındaki dar açıklıktan hızla dışarı atılarak hava moleküllerinin titreşmesine neden oluyor.

Bilim insanları bu titreşimi, boş bir şişenin ağzına üfleyince duyulan sesin arkasındaki Helmholtz rezonansı prensibine benzetiyor.

Dr. Zhang, "Geleneksel Helmholtz rezonatörleri, şişenin cam duvarları gibi sert duvarlara sahip. Bu, enerjinin çoğu akustik sinyale katkıda bulunduğu için uzun süren ve çok yavaş bir şekilde zayıflayan bir ses üretiyor" diye açıklıyor.

Ama mesela ellerimiz gibi elastik duvarlar olduğunda, katı malzeme daha fazla titreşiyor ve tüm bu hareket sesin enerjisini emiyor.

ukılo
Çalışmada kullanılan başlıca deney malzemeleri ve yöntemlerin tasviri (Physical Review Research)

Araştırmacılar alkışlamanın bu yüzden daha uzun bir ses yerine tek bir kısa "şak" sesi çıkardığını söylüyor.

Bilim insanları araştırmalarının, ritim zamanlamasında el çırpmanın sık sık kullanıldığı müzik eğitimine katkı sağlamasını umuyor.

Çalışmanın ayrıca herkesin alkışının farklı bir ses ve frekansta olduğunu göstermesi, el çırpmanın gelecekte parmak izi gibi bir kimlik belirleme yöntemi olarak kullanılabileceğine işaret ediyor.

Çalışmanın bir başka yazarı Guoqin Liu "İnsanların kimliğini belirleme, bu araştırmanın en umut verici uygulamalarından biri. Sadece sesinden kimin el çırptığını anlayabiliriz" diyor.

Independent Türkçe