Küresel D vitamini krizine çare var mı?

Dünya nüfusunun yarısını etkiliyor

Güneş ışığından aşırı derecede D vitamini almak mümkün değil fakat ışınların farklı zararları olduğunu unutmamakta fayda var (Pexels)
Güneş ışığından aşırı derecede D vitamini almak mümkün değil fakat ışınların farklı zararları olduğunu unutmamakta fayda var (Pexels)
TT

Küresel D vitamini krizine çare var mı?

Güneş ışığından aşırı derecede D vitamini almak mümkün değil fakat ışınların farklı zararları olduğunu unutmamakta fayda var (Pexels)
Güneş ışığından aşırı derecede D vitamini almak mümkün değil fakat ışınların farklı zararları olduğunu unutmamakta fayda var (Pexels)

Dünya nüfusunun yaklaşık yarısının D vitamini eksikliğinden en az bir dereceye kadar muzdarip olduğu düşünülüyor. D vitamini yetersizliği yaşayanların sayısınınsa 1 milyara ulaştığı tahmin ediliyor. 

Özellikle kemik sağlığı açısından kritik önem taşıyan bu vitamin, güneş ışığı ve çeşitli besinlerden alınabiliyor. Eksiklik durumunda başvurulan takviyelere de kolayca ulaşabiliyor. Fakat yine de dünya genelindeki ciddi eksiklik giderilemiyor. 

Bilim insanları hakemli dergi Nutrients'ta yayımlanan bir inceleme yazısında, D vitamini üzerine yapılan çalışmaları değerlendirerek bu sorunun çözümü için önerilerini paylaştı. 

Kas ve kemik sağlığının korunmasında önemli bir rol oynayan D vitamini, kandaki kalsiyum ve fosfat seviyelerini normal düzeyde tutmaya yarıyor. Bağışıklık sistemini de etkileyen bu vitamin aynı zamanda multipl sklerozdan diyabete çeşitli hastalıkların önüne geçiyor. 

Araştırmacılar D vitamini eksikliğinin vücudu, Kovid-19 gibi solunum yolu enfeksiyonlarına karşı daha savunmasız bırakabileceğini de ifade ediyor. Öte yandan daha önceki bir çalışmada virüsün etkileriyle D vitamini seviyesi arasında bir bağlantı bulunamamıştı. 

Ayrıca bu vitaminin bazı kanser türlerini önleme potansiyeli taşıdığı da öne sürülüyor fakat bunun doğrulanması için daha fazla çalışmaya ihtiyaç var. 

D vitamini eksikliği, yaşlı ve koyu tenli kişileri daha çok etkilese de herkes bu sorundan muzdarip olabilir. 

Uzmanlar güneş ve besinlerden yeterince D vitamini alınmaması veya vücudun vitamini düzgün işleyememesi nedeniyle böyle bir eksikliğin ortaya çıktığını belirtiyor. 

Araştırmacılar inceleme yazılarında şu ifadeleri kullanıyor: 

Geniş çapta görülen eksikliğin bir nedeni, insanların artık kapalı alanlarda daha fazla zaman geçirmesi ve dolayısıyla önemli bir D vitamini kaynağı olan güneş ışığına yeterince maruz kalmaması gibi yaşam tarzı değişiklikleri.

Kendini yorgunluk, kemik ağrısı, kaslarda zayıflama ve düşük ruh hali gibi şekillerde gösteren D vitamini eksikliği için doktorlar genellikle takviye veriyor. 

Güneş ışığında daha fazla vakit geçirmek ve beslenme biçiminde bazı değişiklikler yapmak da fayda sağlayabilir. Örneğin somon, hamsi ve sardalya gibi yağlı balıklar, yumurta sarısı, yoğurt ve mantar gibi besinler tüketilebilir. 

Ancak uzmanlar D vitamininin fazlasının da zararlı olduğunun altını çiziyor. Bu nedenle takviyelerin kesinlikle doktor kontrolünde alınması gerekiyor. Ayrıca balıklardaki A vitamini de yüksek miktarda alındığında sağlık sorunlarına neden olabiliyor. 

Güneş ışığı altında uzun süre vakit geçirmek de güneş çarpması veya cilt kanseri gibi problemlere zemin hazırlayabildiğinden, buna dikkat etmekte de fayda var. 

Araştırmacılar küresel çaptaki D vitamini eksikliği sorunun çözümü için kişiye yönelik takviye planları oluşturulmasını öneriyor. Bu planlarda genetik, yaşam tarzı ve coğrafya gibi faktörlerin ele alınmasının gerektiğini belirtiyorlar:

Dijital sağlık araçlarının ve vücuda takılabilen cihazların yükselişiyle birlikte bireyler, güneş ışığına ne kadar maruz kaldıklarını ve diğer ilgili ölçümleri izleyebilir. Bu verilerin, hassas bir takviye planına entegre edilmesiyle daha doğru öneriler sunulabilir.

Bilim insanları ayrıca D vitamini takviyesi farklı tedavilerle birlikte uygulandığında daha etkili sonuçlar doğabileceğini söylüyor:

Örneğin D vitamini takviyesinin, belirli kanser tedavileri, otoimmün bozukluk veya metabolik sendrom müdahaleleriyle birleştirilmesi daha iyi sonuçlara yol açabilir.

Independent Türkçe, News Medical, Cleveland Clinic, Healthline, Nutrients



Büyük beklentilerle vizyona girmişti: Gişe fiyaskosunun ardından samimi itiraf

37 yaşındaki Allison Williams (solda), 6 sezon süren popüler dizi Girls'teki Marnie karakteriyle ünlenmişti (Universal Pictures)
37 yaşındaki Allison Williams (solda), 6 sezon süren popüler dizi Girls'teki Marnie karakteriyle ünlenmişti (Universal Pictures)
TT

Büyük beklentilerle vizyona girmişti: Gişe fiyaskosunun ardından samimi itiraf

37 yaşındaki Allison Williams (solda), 6 sezon süren popüler dizi Girls'teki Marnie karakteriyle ünlenmişti (Universal Pictures)
37 yaşındaki Allison Williams (solda), 6 sezon süren popüler dizi Girls'teki Marnie karakteriyle ünlenmişti (Universal Pictures)

Megan 2.0 (M3GAN 2.0), selefinin başarısını yakalamakta zorlanırken, Blumhouse da bu son gişe fiyaskosunun muhasebesini yapıyor. Blumhouse'un kurucusu ve CEO'su Jason Blum, yapımcılığını üstlendiği filmle ilgili konuşarak süreci açık sözlülükle değerlendirdi.

Hafta sonu boyunca "acı çektiğini" esprili bir dille dile getiren Blum, devam filminin dünya çapında cılız bir hasılatla vizyona girmesinin ardından konuk olduğu The Town podcast'ine konuştu.

"Blumhouse olarak bir düşüş yaşıyorsak, bu hikayeyi başkaları anlatmadan önce ben anlatmak isterim" diyen Blum, sözlerine şu ifadelerle devam etti:

Hepimiz Megan'ı Superman gibi gördük. Her şeyi yapabiliriz sandık. Türünü değiştirebiliriz, yazın vizyona sokabiliriz, görünümünü değiştirebiliriz, onu kötü karakterden iyi karaktere dönüştürebiliriz... Ancak klasik bir hata yaparak izleyicilerin bu karakterle kurduğu bağın gücünü abarttık.

27 Haziran'da vizyona giren Megan 2.0, ilk hafta sonunda dünya genelinde yalnızca 17 milyon dolar hasılat elde etti. Filmin 25 milyon dolarlık bütçesi göz önüne alındığında bu rakam çok kötü sayılmaz. Ancak 2023'te çıkan ilk film, açılış hafta sonunda dünya çapında 45 milyon dolar kazanmıştı. Yani yeni filmle karşılaştırıldığında önemli bir düşüş sözkonusu.

Blum, devam filminin korkudan ziyade bilimkurgu-aksiyon türüne yönelmesinin izleyiciye hitap etmediğini kabul etti:

Tür değiştirmeye karar verdik ama seyirci buna hazır değildi.

Blum, "Her devam filminde ince bir denge vardır" diye ekledi: 

İlk filme çok benzer yaparsanız, 'Bu diğerinin aynısı olmuş, neden çekildi ki, vakit kaybı' derler. Ama çok farklı yaparsanız bu kez de 'Ne alaka, ilk filmle hiç ilgisi yok' diye tepki gösterirler.

Deadline'dan Anthony D'Allesandro'nun analizine göre, Megan gibi özgün fikirlere dayalı korku filmlerinin devam projelerinin gişede tutması son derece zor: 

İlk filmi tekrar etmekle, ondan fazlaca uzaklaşmak arasında ince bir çizgi var. Ve Megan 2.0 bu çizgiden fazlasıyla sapmış görünüyor.

Megan 2.0 halen sinemalarda.

Independent Türkçe, GamesRadar, Deadline, The Town