Yemek yedikten sonra yüzmek gerçekten riskli mi?

Kaslara yeterince kan gitmeyeceği düşüncesi doğru mu?

Doktorlar, bir şeyler yedikten sonra yüzmenin ciddi sorunlar yaratmayacağı görüşünde (Unsplash)
Doktorlar, bir şeyler yedikten sonra yüzmenin ciddi sorunlar yaratmayacağı görüşünde (Unsplash)
TT

Yemek yedikten sonra yüzmek gerçekten riskli mi?

Doktorlar, bir şeyler yedikten sonra yüzmenin ciddi sorunlar yaratmayacağı görüşünde (Unsplash)
Doktorlar, bir şeyler yedikten sonra yüzmenin ciddi sorunlar yaratmayacağı görüşünde (Unsplash)

Yemek yedikten sonra suya girmeden önce en az yarım saat beklenmesi gerektiği sıkça söyleniyor. 

Ebeveynler genellikle boğulma endişesiyle çocuklarını bu konuda uyarıyor.

Yemek yedikten sonra vücuttaki kanın mideye yöneleceği ve kolla bacak kaslarının düzgün çalışmasına yetecek kadar kan kalmayacağı düşünülüyor. 

Aynı anda sindirim ve yüzmenin getirdiği yorucu hareketlerle başa çıkamayan vücudun zorlanacağı, hatta belki de boğulacağı varsayılıyor. 

Bu düşünce ilk bakışta çok da mantıksız görünmeyebilir fakat doktorlar ortada gerçek bir risk olmadığını söylüyor. 

ABD merkezli Cleveland Clinic'ten Dr. Matthew Badgett, yemek yedikten sonra da kaslara yeterince kan akışı sağlandığını belirtiyor. 

Kuzey Karolina eyaletindeki Duke Primary Care Timberlyne adlı klinikte aile doktoru olan Dr. Mark Messick de vücudun sindirime yardımcı olmak için fazladan kan sağladığını ama bunun kasların çalışmasını engellemediğini ifade ediyor.

Uzmanlar yemek yedikten kısa süre sonra yüzmenin, en kötü ihtimalle küçük bir krampa yol açabileceğini söylüyor.

Amerikan Kızılhaçı'nın 2011'de yaptığı bir incelemede yemek yedikten sonra yüzmenin boğulma riski teşkil ettiğine dair kanıt bulunamamış ve bu düşüncenin bir "mit" olduğu sonucuna varılmıştı. 

Öte yandan Dr. Badgett yüzmeden önce yeterince su içilmesi gerektiğini vurguluyor. Doktor, yüzerken susuz kalma ihtimalinin genellikle göz ardığı edildiğini ve bunun kramplara yol açabileceğini söyleyerek ekliyor:

Suyun içindeyken terlesek de su kaybettiğimizin farkına varmayız.

Uzman ayrıca içki içtikten sonra yüzmemeyi tavsiye ediyor. Alkol tüketiminin koordinasyonun bozulmasına ve yanlış kararlar alınmasına yol açabileceğini ifade eden Dr. Badgett "Pek zinde olamayacaksınız" diye ekliyor.

Independent Türkçe, MedicalXpress, Duke Health, BBC Science Focus



Enstrüman çalmak, beynin yaşlanmasını önleyebilir mi?

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Enstrüman çalmak, beynin yaşlanmasını önleyebilir mi?

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Yeni araştırma, müzik aleti çalmanın beyni yaşa bağlı gerilemeye karşı koruyabileceğini öne sürdü.

PLOS Biology adlı akademik dergide yayımlanan çalışmaya göre, uzun süreli müzik eğitimi almış yaşlı yetişkinler gürültülü ortamlarda konuşulanları daha iyi anlayabildi ve beyinlerindeki bağlantı örüntüleri gençlerinkine daha yakındı.

Kanada'daki Baycrest Araştırma ve Eğitim Akademisi'yle Çin Bilimler Akademisi'nden araştırmacılar, 25 yaşlı müzisyen, müzisyen olmayan 25 yaşlı ve müzisyen olmayan 24 gencin beyin aktivitesini fonksiyonel MRI taramalarıyle karşılaştırdı.

Katılımcılardan, arka plan gürültüsü varken heceleri tanımlamaları istendi. Bu, genelde yaşlandıkça zorlaşan bir kabiliyet.

Müzisyen olmayan yaşlılar nöral aktivite ve bağlantı düzeyinde yaşa bağlı olağan artışı gösterirken (beynin gerilemeyi telafi etmek için daha fazla çaba sarf ettiğinin bir göstergesi) yaşlı müzisyenlerdeki örüntü "gençlerinkine daha çok benziyordu".

Çalışmaya göre, belirli beyin ağlarındaki bağlantıların gücü de gürültülü ortamdaki konuşmayı anlamakta daha iyi performansla ilişkiliydi.

Bulgular, araştırmacıların "İlerlememe Artışı" adını verdiği hipotezi destekliyor. Bu, müzik eğitimi yoluyla oluşturulan bilişsel rezervin, beynin yalnızca kaybı telafi etmesi yerine, daha genç işlevsel özelliklerini korumasını sağladığı durum.

Araştırmanın ortak yazarı Dr. Yi Du şunları söyledi:

Tıpkı iyi akort edilmiş enstrümanın duyulması için daha yüksek sesle çalınmasına gerek olmaması gibi, yaşlı müzisyenlerin beyinleri de yıllarca süren eğitim sayesinde ince akort edilmiş halde kalıyor. Çalışmamız, bu müzik deneyiminin bilişsel rezerv oluşturduğunu ve gürültülü yerlerde konuşmayı anlamaya çalışırken beyinlerinin yaşlanmayla birlikte ortaya çıkan aşırı çabadan kaçınabildiğini gösteriyor.

Yazarlar, çalışmanın neden sonuç ilişkisini kanıtlayamasa da müzik eğitimi, yüksek öğrenim ve çift dillilik gibi olumlu yaşam tarzı tercihlerinin beynin yaşlanma süreciyle daha iyi başa çıkmasını sağlayabileceğine dair artan kanıtlara katkıda bulunduğunu söyledi.

Araştırmanın bir diğer ortak yazarı Dr. Lei Zhang ise şunları ekledi:

Olumlu bir yaşam tarzı, yaşlı yetişkinlerin bilişsel yaşlanmayla daha iyi başa çıkmasını sağlıyor. Bir enstrüman öğrenmek gibi ödüllendirici bir hobi edinmek ve buna bağlı kalmak için hiçbir zaman geç değildir.

Bilim insanları şimdi egzersiz ve çok dillilik gibi diğer faaliyetlerin de benzer faydalar sağlayıp sağlamayacağını araştırmayı planlıyor.

Independent Türkçe