Bilim insanları "canlı robotlara" düzenleme istiyor

Mühendisler gerçek ve canlı doku ve hücrelere sahip yapay robotlardan giderek daha fazla üretiyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Bilim insanları "canlı robotlara" düzenleme istiyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Araştırmacılar, "canlı robotların" geliştirilmesinde daha fazla düzenleme ve daha iyi etik çerçevelerin gerekli olduğunu söylüyor.

Mühendisler, sadece yapay parçalara değil aynı zamanda laboratuvarda oluşturulan ve kabiliyetlerinden yararlanılabilen canlı doku ve hücrelere dayanan robotlardan giderek daha fazla üretiyor.

Ancak birden fazla akademik disiplinde çalışan araştırmacılardan oluşan bir ekip bu teknolojinin büyümesinin, teknolojilerin sunduğu etik ve yönetim kaygılarının anlaşılmasıyla orantılı olmadığına dair önemli bir uyarıda bulunuyor.

Bilim insanları, teknolojinin başka türlü mümkün olamayacak faydalar sağladığını belirtiyor. Ancak tehlikelerin de yeterince dikkate alınmadığını söylediler.

Örneğin, teknolojiyi inceleyen 1500'den fazla yayından sadece 5'inde robotik makinelerde canlı doku kullanımının etik yönü ayrıntılı bir şekilde ele alınmış.

Makalenin başyazarlarından, Southampton Üniversitesi'nden Rafael Mestre, "Biyo-hibrit robotların denetlenmesinde karşılaşılan zorluklar, biyomedikal cihazların, kök hücrelerin ve diğer yıkıcı teknolojilerin düzenlenmesinde karşılaşılanlardan farklı değil" dedi.

Ancak tamamen mekanik veya dijital teknolojilerin aksine, biyo-hibrit robotlar biyolojik ve sentetik bileşenleri daha önce görülmemiş biçimlerde harmanlıyor. Bu da benzersiz olası faydaların yanı sıra muhtemel tehlikeleri de beraberinde getiriyor.

Olası etik sorunlar ve sorular geniş kapsamlı. Ancak bunlar arasında böyle bir sistemin ne zaman bilinçli kabul edilebileceği ve hangi ahlaki statüye sahip olabileceğine dair sorular da yer alıyor.

İspanya'daki Bask Ülkesi Üniversitesi'nden ve makalenin başyazarlarından Aníbal M. Astobiza, "Biyo-melez robotlar benzersiz etik ikilemler yaratıyor" dedi.

Üretimlerinde kullanılan canlı doku, bilinç kazanma potansiyeli, çevreye farklı etkisi, sıradışı ahlaki statü ve biyolojik evrim veya adaptasyon kapasitesi, tamamen yapay veya biyolojik teknolojilerin ötesine geçen benzersiz etik ikilemler yaratıyor.

Araştırmacılar, yapay zeka ve insan klonlama gibi diğer yeni teknolojilerle ilgili benzer tartışmalara işaret etti. Etik soruların bu diğer yenilikler ölçeğinde olduğunu ancak bu sorulara ilişkin tartışmaların çok daha az olduğunu söylediler.

"Ethics and responsibility in bio-hybrid robotics research" (Biyo-hibrit robot araştırmalarında etik ve sorumluluk) başlıklı makale Proceedings of the National Academy of Sciences akademik dergisinde yayımlandı.

Independent Türkçe



İzleyiciler Netflix'teki gerçek suç dramasını bir oturuşta bitiriyor

Aynı adlı kurmaca olmayan kitaba dayanan DNA Dedektifi, polis ekiplerinin İsveç'i sarsan çifte cinayeti çözmek için zamana karşı yarışını anlatıyor (Netflix)
Aynı adlı kurmaca olmayan kitaba dayanan DNA Dedektifi, polis ekiplerinin İsveç'i sarsan çifte cinayeti çözmek için zamana karşı yarışını anlatıyor (Netflix)
TT

İzleyiciler Netflix'teki gerçek suç dramasını bir oturuşta bitiriyor

Aynı adlı kurmaca olmayan kitaba dayanan DNA Dedektifi, polis ekiplerinin İsveç'i sarsan çifte cinayeti çözmek için zamana karşı yarışını anlatıyor (Netflix)
Aynı adlı kurmaca olmayan kitaba dayanan DNA Dedektifi, polis ekiplerinin İsveç'i sarsan çifte cinayeti çözmek için zamana karşı yarışını anlatıyor (Netflix)

Gerçek suç meraklıları, büyük övgü toplayan İsveç dizisi DNA Dedektifi'nin (The Breakthrough) yayına girmesiyle ekran başına kilitlendi.

Prömiyeri, geçen hafta başında Netflix'te yapılan 4 bölümlük dizi, İsveç'in en kötü şöhretli davalarından birini ele alıyor.

16 yıl boyunca çözülemeyen cinayetler

Dizi, 2004'te güpegündüz işlenen çifte cinayetle sarsılan Linköping'de, yıllar süren soruşturma sırasında katilin izini süren dedektiflerin hikayesini anlatıyor.

Tam 16 yıl boyunca çözülemeyen bu dava, DNA teknolojisi kullanılarak nihayet çözüldüğünde Avrupa'da bir ilke imza atılmıştı.

DNA teknolojisi, dedektifleri 2020'de katile götürmüştü.  

Başrollerini Peter Eggers ve Mattias Nordkvist'in paylaştığı dizinin yönetmenliğini The Bridge'le tanınan Lisa Siwe, senaristliğini ise Oskar Söderlund üstlendi.

56 yaşındaki Siwe, Netflix'e yaptığı açıklamada, "Bu, bir suçla ilgili kurgusal bir drama dizisi olsa da her şeyden önce bir insan trajedisinin tasviri. Odağımızı failden ziyade kurbanlara ve soruşturmaya veriyoruz" diyerek eklemişti: 

Bu, korkunç şeyler yaşandığında yola devam edebilmek için gereken şefkat ve birbirimize gösterdiğimiz özen hakkında bir hikaye.

Prömiyerinden bu yana izleyiciler, DNA Dedektifi'ni yayın devinde en çok izlenenler arasında üst sıralara taşıdı.

"Suç dramalarına farklı bir yaklaşım"

Gerçek suç dramasını izleyenler, görüşlerini paylaşmak üzere sosyal medyaya akın etti.

Bir izleyici diziyi bir oturuşta bitirdiğini söyleyerek ekledi: 

DNA Dedektifi, gerçek bir hikayeye dayanan İsveç yapımı bir mini dizi. Dizide çifte cinayet ve 20 yıl sonra DNA'nın suçu nasıl çözdüğü anlatılıyor. Çok beğendim. Benden tam destek!

Bir başka hayransa dizinin gerçekçi havasına dikkat çekti: 

DNA Dedektifi suç dramalarına farklı bir yaklaşım getiriyor. Aksiyon dolu sekanslara yer vermiyor ve sürprizler sadece şaşırtmak için kullanılmıyor.

Bir izleyici de "Bu, yıllardır gördüğüm en iyi gerçek suç dizilerinden biri" diyerek ekledi:

Abartılı olay örgüleri yok. Sadece gerçek insanlar ve uzun süredir hayatımızda olan bir teknoloji. Sonra bir dönüm noktası yaşanıyor. Tercihen dizi daha uzun olabilirdi ve katilin geçmişi hakkında daha fazla bilgi verebilirdi. Ama yine de iyi. Hem de çok iyi.

Independent Türkçe, Mirror, Daily Mail, Tudum