Celine Dion, Paris Olimpiyatları'yla "sahnelere dönüyor"

Olimpiyatlar'ın açılış töreni, Dion'un 2022'de Katı Kişi Sendromu teşhisini duyurduktan sonraki ilk performansı olacak

Celine Dion'un Paris Olimpiyatları açılış töreninde sahne alacağı söyleniyor (AP)
Celine Dion'un Paris Olimpiyatları açılış töreninde sahne alacağı söyleniyor (AP)
TT

Celine Dion, Paris Olimpiyatları'yla "sahnelere dönüyor"

Celine Dion'un Paris Olimpiyatları açılış töreninde sahne alacağı söyleniyor (AP)
Celine Dion'un Paris Olimpiyatları açılış töreninde sahne alacağı söyleniyor (AP)

Celine Dion'un büyük müzikal geri dönüşünü, bu hafta 2024 Paris Olimpiyatları'nda yapacağı bildirildi.

Variety, 56 yaşındaki şarkıcının cuma günü (26 Temmuz) açılış töreninde sahne almaya hazırlandığını aktardı.

The Independent, Dion'un temsilcisiyle temasa geçse de henüz yanıt alamadı.

Bu, Dion'un 2022'de turnesini iptal ettikten ve genellikle kas sertliğiyle acı verici spazmlara yol açan, nadir ve tedavisi bulunmayan Katı Kişi Sendromu (SPS) denen nörolojik bozukluk teşhisi aldığını duyurduktan sonraki ilk sahne performansı olacak.

Variety, Dion'un Pazartesi (22 Temmuz), törende sahne alacağı söylenen bir diğer sanatçı Lady Gaga'nın kaldığı, Şanselize yakınlarındaki Royal Monceau Oteli'ne geldiğini bildirdi.  

My Heart Will Go On şarkıcısı, nisanda Vogue France'te geri dönüşüne dair ipucu vererek "Durumu şöyle değerlendiriyorum, iki seçeneğim var. Ya sporcu gibi antrenman yapıp çok sıkı çalışırım ya da kapanırım ve biter, evde kalıp şarkılarımı dinlerim, aynamın önüne geçip kendi kendime şarkı söylerim" demişti.

Tüm bedenim ve ruhumla, tepeden tırnağa, bir sağlık ekibiyle çalışmayı seçtim. Olabileceğimin en iyisi olmak istiyorum. Hedefim Eyfel Kulesini yeniden görmek!

Geçen ay Dion, SPS'le hayatına dürüst bir perde arkası bakış sunan belgeseli Ben: Celine Dion'u (I Am: Celine Dion) yayımlamıştı.

Yürek parçalayıcı belgeselin ilk fragmanında Grammy ödüllü sanatçı, hastalıkla mücadelesini içten bir şekilde anlatırken göz yaşlarına boğulmuştu.

Dion fragmanda "Her gün sıkı çalışıyorum ama itiraf etmem gerekir ki zorlanıyorum" demişti.

Sahneye çıkmak hakkında, gözleri dolu bir halde "Çok özlüyorum" demişti.

İnsanlar. Onları özlüyorum. Koşamazsam yürüyeceğim. Yürüyemezsem emekleyeceğim. Ve durmayacağım.

Filmde "17 yıl önce ses spazmları yaşamaya başladım, böyle başladı" diyerek SPS'in sesi üzerindeki etkisi hakkında konuşmuştu.

Dion "Bir gün uyandım ve kahvaltı yaptım, kahvaltımı yaptıktan sonra sesim tizleşmeye başladı" diye hatırlamıştı.

Biraz korktum çünkü normalde, bir şarkıcı olarak önceki akşam sahneye çıktığın için yorgunsan sesin aşağı yukarı yarım ton veya bir nota pesleşir.

2024 Olimpiyatları'nın açılışı, 16 gün boyunca devam edecek yarışlar cumartesi (27 Temmuz) başlamadan önce, Sen Nehri'nde eşsiz bir törenle yapılacak. Paris, yaz oyunlarına üçüncü kez ev sahipliği yapan ilk şehir.

Independent Türkçe



Buzul Çağı'ndan kalma aletler, Avustralya'nın ilk insanları hakkında bilinenleri baştan yazdı

Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)
Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)
TT

Buzul Çağı'ndan kalma aletler, Avustralya'nın ilk insanları hakkında bilinenleri baştan yazdı

Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)
Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)

Arkeologlar, Avustralya'nın Mavi Dağlar bölgesindeki bir mağarada Son Buzul Çağı'na ait nadir eserler ortaya çıkararak kıtanın ilk insanlarının, bir zamanlar bu engebeli dağlarda yaşadığına dair kesin kanıtlar buldu.

İlk Milletler topluluğu üyeleriyle birlikte çalışan araştırmacılar, Sidney'nin batısında yaklaşık 1073 metre yükseklikte yer alan buz gibi bir bölge olan Dargan Sığınağı'nın 20 bin yıl önce ilk insanlar tarafından yerleşim yeri olarak kullanıldığını keşfetti.

Hakemli dergi Nature Human Behaviour'da yayımlanan bulgular, Avustralya'da 700 metrenin üzerindeki bir rakımda yerleşim olduğuna dair bugüne kadarki en eski kanıtı sunuyor.

Bulgular, Mavi Dağlar'ın Son Buzul Çağı'nda yerleşime elverişsiz olduğu yönündeki önceki inanışları tersine çevirirken bu tür buzlu arazilerin, erken insan göçüne engel teşkil etmemiş olabileceğine işaret ediyor.

Araştırma, erken dönem Avustralya yerlilerinin bu elverişsiz koşullara uyum sağlamalarını sağlayan yaratıcılıkları hakkında da yeni soruları gündeme getiriyor.

Son Buzul Çağı'ndaki soğuk hava koşulları Mavi Dağlar'ın 600 metre yukarısındaki üst kesimlere kadar uzanmıştı, sıcaklıklar bugünkünden en az 8,2 derece daha düşüktü ve bitki örtüsü modern zamanlara göre çok daha seyrekti.

Bilim insanları Buzul Çağı'nda bu bölgede odun kaynaklarının kıt olabileceğini ve su kaynaklarının kış boyunca donmuş olabileceğini söylüyor.

Sidney Üniversitesi'nden arkeolog Wayne Brennan, "Şimdiye kadar, Avustralya'nın yüksek kesimlerinin Son Buzul Çağı'nda yaşanması çok zor yerler olduğunu düşünüyorduk" diyor.

Dr. Brennan şu ifadeleri kullanıyor: 

Yine de araştırmalarımız bu zorlu koşullara rağmen insanların, ağaç sınırının yaklaşık 400 metre üzerindeki bu yüksek rakımlı arazide yaşadığını ve buradan geçtiğini gösteriyor.

Arkeologlar mağara alanındaki son kazılarda ocak kalıntıları da dahil, Son Buzul Çağı'na ait yaklaşık 700 eser ortaya çıkardı.

Araştırmacılar bunların çoğunun Avustralya'nın ilk insanları tarafından muhtemelen kesme veya kazıma için kullanılan tarih öncesi aletler olduğunu söylüyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Philip Piper "Dargan Mağarası'nın son 20 bin yılını kapsayan bu kadar sağlam bir kronolojiyi oluşturmamızı sağlayan, eserlerin mükemmel bir şekilde korunmasıydı" diyor.

Gün yüzüne çıkarılan kil taşından aletlerin çoğu yerel üretimdi ancak bir tanesi Dargan Sığınağı'ndan yaklaşık 50 km uzaklıktaki Jenolan Mağaraları bölgesinden gelmiş gibi görünüyor. Bu da eski insanların kuzey ve güney arasında yolculuk yaptığına işaret ediyor.

ghtyju

Araştırmacılar, Mavi Dağlar silsilesi, bitki ve hayvan çeşitliliğiyle tanınan bir UNESCO Dünya Mirası alanı olmasına rağmen, yerli halkın kültürel mirasını korumak için hiçbir önlem alınmadığını söylüyor.

Çalışmanın yazarı ve Darug kadını Leanne Watson Redpath, "Halkımız binlerce yıl boyunca Mavi Dağlar'da yürüdü, yaşadı ve gelişti ve mağaranın orada olduğunu biliyorduk" diyor.

Mağara sadece bir şeyler paylaşmak, hikaye anlatmak ve hayatta kalmak için burayı bir buluşma yeri olarak kullanan atalarımızla somut bir bağ değil, aynı zamanda kültürel kimliğimizin bir parçası. Tüm Avustralyalıların yararı için mirasımıza saygı göstermeli ve onu korumalıyız.

Bilim insanları Son Buzul Çağı'nda bu dağlara hangi ilk insanların ulaştığına henüz emin değil.

Birden fazla yerli grubun bu bölgeyle bağlantılı olabileceğinden şüpheleniyorlar.

Dr. Brennan, "Geleneksel bilgimizle bilimsel araştırmaları birleştirerek tarihimizin bu paha biçilmez mahzenlerini gelecek nesiller için koruyabileceğimizi umuyoruz" diyor.

Independent Türkçe